Platformlardaki Belgesel Filmler / Gerçek Teorilerin Kurmaca Yansımaları

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
519
2,663
Gerçek Teorilerin Kurmaca Yansımaları

begum-erdogan-scaled-e1704518500512.jpg


Gazete Pencere yazarı

Mart 23, 2024 / 07:00

Bilim kurgu, bildiğimiz ve bilmediğimiz bilgilerin arasında oturuyor. Bilinen ve gerçek olandan, hayal edilen ve yalnızca olasılıkta var olana bir köprü kuruyor. O köprüyü geçerken de yaratıcı zihinlere teslim oluyoruz.

Geliş, Arrival 2016 (MUBİ, TV+)

“Düşünce tarzımız, konuştuğumuz dil ile yakından ilgilidir” tezini çok ilginç bir biçimde işliyor bu film. Ted Chiang tarafından yazılan, “Hayatının Hikayesi” adlı kısa öyküden uyarlanan film, sinemanın doğumundan bu yana öğrendiğimiz prensipleri uygulayarak aklı ve duyguları eğip büken değişik ve başarılı bir yapım olarak karşımıza çıkıyor.

Filmin konusuysa kısaca şöyle: Amy Adams’ın canlandırdığı Louise Banks bir dilbilimcidir ve ordu tarafından Dünya’nın on iki yerinde konumlanmış uzay cisimlerinden biriyle iletişim kurmaya çalışır.

Film, şu sıralar adını duymaya fazlaca alıştığımız Dune ve Dune İkinci Kısım’ın yönetmeni Denis Villeneuve’in 2016 tarihli başyapıtı. Verdiği bir röportajda, Andrei Tarkovsky “film nedir?” diye soruyor kendine ve cevap veriyor “zamanın mozaiği”. İşte bu film tam olarak Tarkovsky’nin tarif ettiği gibi. Duyguların niteliğine ait, zaman kavramına dair derin tartışmalar açıyor aynı zamanda. Birçok farklı alandan okunmaya müsait çok katmanlı ve döngüsel bir anlatı sunuyor. Sonucu da müziğiyle, derinliğiyle de seneler boyunca akıllardan çıkmayacak bir deneyim oluyor.

3 Cisim Problemi, 3 Body Problem 2024 (Netflix)

“3 cisim problemi” veya “N-cisim problemi” kütle çekimi kanunun uygulamasında özellikle ikiden fazla kütlenin hareketleri ve etkileşimleri uzun süreli tahmin etmenin karmaşıklığına işaret eder. Dizinin temel alındığı romanı yazan Liu Cixin ise bu problemi temeline alan müthiş bir kurgu oluşturuyor. Dizinin başında dünyanın bütün parçacık hızlandırıcıları tuhaf ve rastgele sonuçlar elde etmeye başlıyor. Bu tuhaflıklar olup biterken bu parçacık hızlandırıcıların birinde araştırmasını sürdüren bir bilim insanı intihar ediyor. İşte dizi böyle başlıyor.

Hikaye oldukça fazla kıvrılıp bükülerek izleyiciyi pek çok defa şaşırtmayı başarıyor, o sebeple çok fazla detaya girmiyorum. Tabii şunu söyleyebilirim, bu yapım, hem Liu Cixin’in Hugo ödüllü aynı isimli romanının Netflix adaptasyonu olma, hem de Game of Thrones dizini yaratan ekip tarafından çekiliyor olma özelliğini taşıyor. Bu sebeple oldukça büyük beklentiler barındırıyordu. Sonuç olarak da gerçekten de adına ve yarattığı heyecana yetişiyor. Hikaye her anında sürükleyici ve ilginç olmayı başarıyor.

…———-
Bilim gerçek, katı ve esnemez bir yapıya sahip ama tüm sorularımıza cevap verebilmekten uzak. Cevabını bilmediğimiz sorulara dini ya da fantastik yanıtlar vermek yerine, yine bilimden yola çıkınca müthiş yapıtlar ortaya çıkıyor. Birden kendi dünyamız içinde keşfedilmemiş kapılar aralıyor bizlere. Gördüğünüz gibi bu iki yapımda aralanan kapılar, izleyiciyi bambaşka gerçekliklere götürüp, hayran kalmış bir şekilde geri getiriyor.

Platformlarda İzleyebileceğiniz Belgesel Filmler

  1. Kedi, 2017 (Tv+)​

İstanbul’a ve ülkemize ait en güzel parçalardan biri sokaklarda bizimle olan hayvanlarımız. İstanbullu yedi kediyi takip eden filmde, onları günlük hayatta görmeye alıştığımız halleriyle göreceksiniz. Bir dükkanın müdavimi olarak, favori insanlarına kur yaparak, yavrularını koruyarak… Sonunda da kuvvetle muhtemel, gözleriniz yaşaracak. Uluslararası film camiasında da bol beğeni ve birkaç ödül toplamış olan “Kedi” aslında sadece sokaktaki dostlarımızı değil, kalbi büyük insanımızı da beyaz perdeye taşıyor. Bu canlara bakan, onları seven ve hayatında yer açan insanımızı görmek izleyenlere iyi geliyor.
  1. Ahtapottan Öğrendiklerim, My Octopus Teacher, 2020 (Netflix)​

Eğer doğa belgeseli izlemekten hoşlanıyorsanız, bu filmi denemeye davet ediyorum sizi. Film, klasik bir doğa belgeselinden öteye geçerek insan ve doğa bağına özel ve öznel bir yerden yaklaşıyor. İnsanların Dünya’da bir ziyaretçi değil, doğanın ve Dünya’nın bir parçası olduğu savıyla yaklaşıyor. Bunu yaparken de Craig Foster, bir ahtapotla arasındaki çok boyutlu ilişkiyi temeline alıyor. İzleyenlere muhteşem görüntüler göstermekten de geri kalmayan bu belgesel aynı zamanda 2021 “En iyi Belgesel” Oscar’ına sahip.
  1. Free Solo, 2018 (Disney+)​

Neredeyse dümdüz granit bir kaya düşünün. Şimdi o kayanın 2308 metre uzunluğunda olduğunu da hayal edin. İşte bu film dünyanın önde gelen solo tırmanıcılarından olan Alex Hannold’un “El Capitan” adlı bu kayayı güvenlik ipi olmadan ve tek başına fethetme hikayesini konu alıyor. Bu belgeseldeki atletik başarılara akıl sır erdirmekte güçlük çekebilirsiniz. Hatta izlerken koltuğunuzun ucunda, tırnaklarınızı ısırırken bulabilirsiniz kendinizi. Gerçekten de insan doğasının ve kapasitesinin son noktasında dolaşan öyküler bunlar ama izlediğiniz sporcuların motivasyonları evrensel. Özellikle bir spor belgeseli arıyorsanız, bu pekala iyi bir tercih, zaten 2019 “En iyi belgesel” Oscar’ı sahibi.
  1. Aşk, Mark ve Ölüm (MUBİ)​

Berlin Uluslararası Film Festivali’nde 2022 “En iyi belgesel” ödülü kazanan bu film, Almanya’daki Türk müzik kültürünü konu alıyor. Müzik üzerinden sunulan anlatıda aslında Almanya’ya göç eden Türklerin yaşantısını da gözler önüne seriyor. İyisiyle kötüsüyle gurbet yaşamına ait ve ona özel kültürün oluşumuna da şahitlik ediyor belgesel. Anlatımıyla dönemin içine giriyorsunuz, tanımadığınız insanlarla gülüp eğleniyor, bazen kızıyor, bazense gözyaşı döküyorsunuz. “Aşk, Mark ve Ölüm” hem ustaca işlenmiş bir belgesel hem de bizim içimizden bir hikaye.
  1. Frida (PrimeVideo)​

Fark etmişsinizdir, Frida Kahlo ilginç bir biçimde popüler kültürün ögesi haline geldi. T-shirtlerin, çantaların üzerinde yüzünü görmeye bile alıştık ama bu sanatçıyı bir baskı görseli olmanın ötesinde tanıyanlar pek az. O yüzden onu insan olarak tanımak, hikayesini dinlemek belki her zamankinden daha kıymetli. Bu belgeseli kıymetli yapansa ressamın günlüklerinden, deneme ve mektuplarından faydalanılmış olması. Yani onu, kendi sesinden tanıyabiliyoruz bir anlamda. Tablolarının Kahlo’ya ait büyüyle gerçeği birleştiren bir stilde hareketlendirilerek filme serpiştirilmiş olması da farklı bir hava katıyor bu belgesele. Daha önce sanatçı hakkında bir şeyler okuyup izlemediyseniz, başlamak için güzel ve keyifli bir yapım diye düşünüyorum.
 

pam

Aktif Üye
27 Kas 2009
189
699
Geçen hafta "Aşk, Mark ve Ölüm"u izledim. Tavsiye edilecek eğlenceli ve alamancilar hakkında çok geniş arşiv taramasiyla hazırlanmış emek dolu bir belgesel. Cem Karaca, düğün şarkıcıları, alamancilar arasinda superstar olup adı Türkiye'de duyulmamis altın plak sahipleri, Türkiye'den turneye giden film oyuncuları.....
Free Solo da izlemiştim, güzeldir.
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
519
2,663
Geçen hafta "Aşk, Mark ve Ölüm"u izledim. Tavsiye edilecek eğlenceli ve alamancilar hakkında çok geniş arşiv taramasiyla hazırlanmış emek dolu bir belgesel. Cem Karaca, düğün şarkıcıları, alamancilar arasinda superstar olup adı Türkiye'de duyulmamis altın plak sahipleri, Türkiye'den turneye giden film oyuncuları.....
Free Solo da izlemiştim, güzeldir.
Öneriniz için çok teşekkür ediyorum sn @pam
Free Solo ve de Aşk mark Ölüm
Benim de ilgimi çekti
Mubi deneme promosyonuyla filan uğraşmadan başka ortamlarda bulmaya çalışayım o zaman
 

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,875
5,110

Sayın kemalettin ;

Bizi kırmayıp Gazete Pencere'den kültür-edebiyat-sanat kaynaklı yazıları bizlerle paylaştığın için öncelikle teşekkür ederim..


Sunduğun Begüm Erdoğan'ın yazısına biraz yakından bakmak istiyorum...

"
Bilim kurgu, bildiğimiz ve bilmediğimiz bilgilerin arasında oturuyor. Bilinen ve gerçek olandan, hayal edilen ve yalnızca olasılıkta var olana bir köprü kuruyor. O köprüyü geçerken de yaratıcı zihinlere teslim oluyoruz."

Biz ÖzTürkçe gibi dilde özleşmeyi savunanlar bulduk bu güzel sözcüğü .... "
Bilimkurgu"
Bilindiği gibi 1927 de yazar Gemsback ilk kez Amazing Stories ( Şaşırtıcı Öyküler ) Dergisinde "
Science-fiction" diye bir bileşik sözcük kullanmış.
Bizde de bunu olduğu gibi kullananlar olduğu gibi Fenni-Edebiyat vb. diyenler de olmuştu. Ancak Türk Dil Kurumu ona saldıranların dediği ğibi uydurarak ( Dillerdeki her sözcük aslında uydurmadır. Doğada varolarak bulunmamıştır. ) Türk Dil Kurumu ve Türkçede özleşmeyi savunanlar da kötü anlamdaki "Uydurma" yoluna da ( Hiçbir sözcükte olduğu gibi ) gitmemiştir. Ele aldığı sözcüğün kökeni hangi dildeyse önce onu çözümler sonra döner Türkçe diline bakar. Buna uygun karşılayacak sözcük ve sözcük gurubu bazen olduğu gibi bazen de türeterek ( Tükçe türetilmeye çok uygun müthiş bir dilidir. ) İşte böyle incelemeler ve tartışmalar sonucu "
Science-fiction" e karşılık olarak "Bilimkurgu" sözgurubunu önermiş ve bu zamanla toplum tarafından benimsendiği için kullanılagelmiştir.

Önemli not : Aktarılan Begüm Erdoğan'ın yazısının aslı elimde olmadığından bilmiyorum aslı böyle mi değil mi ama ben buradakini kaynak kabul ettiğimden buradaki "
Bilim kurgu" sözcüğünün yazımının yanlış olduğunu böyle alınırsa yanlış anlam taşıyacağına dikkat çekmek istiyorum. Doğrusu "Bilimkurgu" şeklinde söylenmeli ve yazılmalıdır. Türetilen ve önerilen "Bilimkurgu" hem anlam olarak hem de söyleniş olarak çok güzel bir Türkçe sözcük olmuştur.



Begüm Erdoğan'ın "Bilim kurgu" tanımına da değinmek istiyorum :
Bilimkurgu, bildiğimiz ve bilmediğimiz bilgilerin arasında oturmuyor. Bilinenlerden hareket ederek şu an kesin bilgiye dönüşmemiş ama dönüşme olasılığı çok
yüksek bilgilerin oluşturduğu dünyaya gidilir. Gidilen dünya mutlaka gelecek olmak zorunda değildir ( genellikle gelecek olur ama şart değil demek istiyorum ).

1 - Yani bilinen bilgilerle bilinmeyenler arasında oturmaz. Arafta kalmaz... Hareket noktasından aldığı çıkışla gerçekleşme olasılığı çok yüksek veya yazan kişi tarafından öyle kabul edilen bir dünya kurgulanır ve orada edebiyat oluşturulur.
2 - Bir nokta çok önemli var olan bilinenlerden hareketle yazan kişinin canı istediği temelsiz , keyfi , afaki bir dünya ortamı yaratılmaz, yaratılamaz. Yaratılırsa o yaratılan "Bilimkurgu" değil ( kötülemek için değil bu amaçla ) olsa olsa en fazla "Fantastik" olur...

3 - Burada bilinen bilimsel bilgi iyi özümsenmez ve buradan harekette "Bilimsel bilgiden kopulursa" saçma sapan bir ortam oluşturulur. Gençliğimde dinci bir
arkadaş böyle bir kendince "Bilim kurgu" edebi türde eser vermişti. Orada kahramanı uzaya gidiyordu. Ama nasıl gidiyordu biliyor musunuz? Eşeğine binerek... Gülmeyin... O kişinin dünya görüşüne göre böyle şeylere inanmak çok doğaldı.. Bu nedenle yaptığı "Bilimdışı kurgu" olabilirdi ancak...





"Geliş, Arrival 2016 (MUBİ, TV+)" arabaşlığın giriş tümcesi aşagıda :

Düşünce tarzımız, konuştuğumuz dil ile yakından ilgilidir
Sitedeki arkadaşlarımız şimdi anladı mı? Biz neden Türkçede özleşmeyi destekliyoruz?...
Muhafazakarlar ( aslında işlerine gelince içinde rant veya başka çıkarları varsa eskiden geleni tarumar eder , yok eder. ) neyi muhafaza ettiklerini biliyoruz. Onlar ya var olan sömürü ve rezillik düzeninin sürüp gitmesini ( muhafaza edilmesini ) ister yoksa böyle bir düzen onu oluşturmak için var gücü ile oluşturmaya çalışır. Yoksa şöyle çevrenize bakın doğayı muhafaza ediyorlar mı? Tarihi mirasları muhafaza ediyorlar mı? İnsani değerleri muhafaza ediyorlar mı? Bireysel ve toplumsal ahlakı muhafaza ediyorlar mı? .... Bu uzar gider...
Ama neyi muhafaza ederler saysam buraya sığmaz. Buradaki konumuz nedeniyle "DİLDE MUHAFAZAKARLIK"alabildiğine sürer... Neden bilir misiniz? Çünkü dil insan yaratısı olduğu halde onu kutsalmış gösterirler. Karşı tarafı uydurukçulukla suçlarlar.Neden mi ? Buyrun okuyunuz ...

1 - Dil insan tarafından oluşturulur. Dil hem insansal hem de toplumsal ( toplu yaşamın gerektirdiği ) oluşumdur...
2 - Dildeki sözcükler insanlar tarafından oluşturulduğu için ve topluma bağlı olduğu için değişen toplumsal koşullar nendeniyle dilde de değişiklik şarttır...
3 - Bu nedenle her sözcük bir ömre sahiptir. Bazıları doğar bazıları ölür ( kullanımdan düşer , unutulur ) gider...
4 - Atatürkn deyişinden hareketle Ülkenin bağımsızlığını kazanan dilinin de bağımsızlığını kazanmak zorundadır.
5 - Konfiçyüs'ün deyişinden hareketle bir toplumu, ülkeyi ele geçirmek için önce dilini ele geçirmeye başlanır...
6 - Dili insanın davranışlarını etkiler. Bir işidli kelle keserken öztürkçe sözcükle mi konuşur , yoksa ...?
7 -
Dil insanın ve toplumun kaderini belirler. Abarttığımı sanmayın. Sömürge olan ülkelerin insanlarının kullandığı dili inceleyiniz göreceksiniz. O dil hem eskimiş, hem yabancı dillerden çok sayıda kelimelerle dolu , hem çağdaş değil hem de metafizik düşüncelerle doludur... Geri kalana ülkelerin toplumsal yapısını inceleyiniz sonra da çoğunluğun kullandığı hakim dillerini inceleyiniz, dediklerimin ne kadar doğru olduğunu göreceksiniz..
8 -
Dil çok önemlidir. Neden mi ? Çünkü ;
DİL
HEM DÜŞÜNCEYİ ÜRETME ARACI
HEM DÜŞÜNCEYİ AKTARMA ARACI
HEM DE KÜLTÜRÜN TEMELİDİR.

9 - BİR BİREYİN KULLANDIĞI DİL METAFİZİK SÖZCÜKLERLE DOLU İSE O İNSANIN DÜNYA GÖRÜŞÜ DE METAFİZİKTİR ( = FİZİK ÖTESİ ) . GERÇEK DÜNYADAN KOPUKTUR.
10 - BİR BİREYİN KULLANDIĞI DİL METAFİZİK SÖZCÜKLERLE DOLU İSE O İNSAN SORGULAMAZ , BİR BİREY OLUP BİAT ETMEYE DAHA YATKINDIR...

Burada yazdıklarım bazılarınıza çok keskin yargılar gibi gelebilir. Acı gelebilir... İnsafsız gelebilir... Toptancı bir tavır gelebilir. Ama ne çare ki yazdıklarım bazıları kabul etmese de gerçektir... Cehalet gerçeklerle alay edebilir, cehalet gerçeklere saldırabilir, cehalet gerçekleri yok edebilir ancak bu yok ediş belli bir dönemle sınırlıdır. Çünkü gerçek hiçbir güç ama hiç bir güç tarafından tümden yok edemez. O bir gün bayraklarını sallayarak gelir ve baş köşeye kurulur. Ona saldıran cehalet ise çürümüşlük içinde kokuşmaya terk edilir...

Yazacak çok şey var ama burada şimdilik bu kadar yeter...



Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...







 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
995
5,901
Teşekkürler dostlar, @kemalettin dostumun mesajını ilgiyle okudum. Özellikle Üç Cisim Problemi hakkındaki habere sevindim.
Ayrıca, Türkçe konusu Sn. @dedo11 dostumun her fırsatta belirttiği gibi önemli.

Sn. @dedo11 'in yukarıdaki açıklamalarına ek olarak , tesadüfen nette rastladığım bir bilgiyi buraya alıntılayayım.
Alıntı , TDK'nın yayınladığı Türkçe Sözlük'ün 12. baskısıntıdaki değişiklikleri içeriyor. ( Temmuz 2023 )

TDK bazı kelimelerin yazılışında değişiklikler yapmış :

  • Doğubeyazıt (Eski) / Doğubayazıt (güncel)
  • Horon vurmak (eski) / Horon tepmek (güncel)
  • Çiğ börek (eski) / çi börek (güncel)
  • Yeşilzeytin (eski) / yeşil zeytin (güncel)
  • Unvan (eski) / Ünvan (güncel)
  • Marmara Ereğlisi (eski) / Marmaraereğlisi (güncel)
  • Yakan top (eski) / yakantop (güncel)
  • Kümeden düşmek (eski) / küme düşmek (yeni)
  • Kayyum (eski) / kayyım (güncel)
  • Yeşilsoğan (eski) / Yeşil soğan (güncel)
  • Hasıraltı (eski) / hasır altı (güncel)
  • Akça armudu (eski) / akçaarmut (güncel)
  • Sultan efendi (eski) / Sultanefendi (güncel)
  • Akzambak (eski) / ak zambak (güncel)
  • Yeşilbiber (eski) / yeşil biber (güncel)
  • Boy bos (eski) / boy pos (güncel)
  • Pilili (eski) / Pileli (güncel)
  • Yürük (eski) / Yörük (güncel)
Bilgilerinize
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
519
2,663
sn @dedo11
Bu konuda verdiğiniz emeği takdir etmemek mümkün değil.
Çok teşekkür ediyorum sn @dedo11
Dilin önemi konusundaki ayrıntılı incelemenizi pdf e dönüştürüp saklayacağım.

Hepimizin dikkat etmesi gereken bir konu olduğunu bilmeme ve savunmama rağmen ne yazık ki ben de bu konuda hiç masum sayılmam.

Yeri geliyor başkalarında eleştirdiğim noktaları kendimin bile yaptığımı itiraf etmeliyim

Sn @eankara
Ben de Üç Cisim Problemini izleyecekler listeme aldımç
Hatta ortamlarda paylaşıldığından bile bahsediliyordu
 
Son düzenleme:

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,158
6,838
Teşekkürler dostlar, @kemalettin dostumun mesajını ilgiyle okudum. Özellikle Üç Cisim Problemi hakkındaki habere sevindim.
Ayrıca, Türkçe konusu Sn. @dedo11 dostumun her fırsatta belirttiği gibi önemli.

Sn. @dedo11 'in yukarıdaki açıklamalarına ek olarak , tesadüfen nette rastladığım bir bilgiyi buraya alıntılayayım.
Alıntı , TDK'nın yayınladığı Türkçe Sözlük'ün 12. baskısıntıdaki değişiklikleri içeriyor. ( Temmuz 2023 )

TDK bazı kelimelerin yazılışında değişiklikler yapmış :

  • Doğubeyazıt (Eski) / Doğubayazıt (güncel)
  • Horon vurmak (eski) / Horon tepmek (güncel)
  • Çiğ börek (eski) / çi börek (güncel)
  • Yeşilzeytin (eski) / yeşil zeytin (güncel)
  • Unvan (eski) / Ünvan (güncel)
  • Marmara Ereğlisi (eski) / Marmaraereğlisi (güncel)
  • Yakan top (eski) / yakantop (güncel)
  • Kümeden düşmek (eski) / küme düşmek (yeni)
  • Kayyum (eski) / kayyım (güncel)
  • Yeşilsoğan (eski) / Yeşil soğan (güncel)
  • Hasıraltı (eski) / hasır altı (güncel)
  • Akça armudu (eski) / akçaarmut (güncel)
  • Sultan efendi (eski) / Sultanefendi (güncel)
  • Akzambak (eski) / ak zambak (güncel)
  • Yeşilbiber (eski) / yeşil biber (güncel)
  • Boy bos (eski) / boy pos (güncel)
  • Pilili (eski) / Pileli (güncel)
  • Yürük (eski) / Yörük (güncel)
Bilgilerinize
Şu kısacık listede bile o kadar çok tutarsızlık var ki! Ad ve sıfat tamlamalarını kimi yerde birleşik, kimi yerde ise ayrı yazmışlar. Örneğin, yeşil soğan ayrı, akçaarmut birleşik, hasır altı ayrı, yakantop birleşik yazılmış. Neye göre, belli değil... Geçen yıl Türkçe Sözlük'ün yeni basımında da gelen tepkiler üzerine bazı sözcükleri çevrimiçi sözlükten kaldırmışlardı.
 

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,875
5,110

Sayın @kemalettin ;
Sayın @eankara ;
Sayın @Calligrapher ;

Yıllarca Türk Ordusunu eleştirirken en yakınlarım bile bana saldırdı. Onlara hep anlattım "Dostlar, siz bu orduyu kurtuluş savaşını veren Mustafa Kemal'in ordusu değil, emperyalist ABD'nin ( NATO ) ordusu ... Bakmayın siz emekli olduktan sonra konuşan komutanlara görevdeyken gıkları bile çıkamıyor... Kendini feto'ya karşı koruyamayan ülkeyi koruyabilir mi ? Nihayet sonuç ortada... Çevre için direnen köylüyü döven jandarma gidip sınırda asıl görevini yapıyor mu? Elini kolunu sallayarak müzik eşliğinde dalga geçip dans ederek türkiye ( burada bilerek küçük harfle yazdım ) sınırlarını geçerken ne kadar utandım anlatamam..."
Şimdi dedo niye ordudan bahsediyorsun ? diye soracaksınız. Şundan dostlar yani ordu eski ordu mu , Türkiye Cumhuriyeti eski Türkiye Cumhuriyeti mi ki, böyle binlerce kurum sayabilirsiniz... Yani Türk Dili Kurumu Atatürk'ün kurduğu Türk Dili Kurumu mu? Elbette ki değil. Direkt iktidara bağlı bir kuruma dönüşmüş ( Bunu sağlayan faşist diktatör Kenan Evren'dir. ) Kitap fuarlarında gidin standına onlarla konuşun bakın ne zihniyette ( zihniyeti sözcüğünü de bilerek kullandım ) ... Yayınladıkları sözlükteki keyfi ( keyfi sözcüğünü de bilerek kullandım ) değişiklikleri ben sevgili 7. sınıf torunumu çalıştırırken de görüyorum... Bir bakıyoruz sözcüklerin yazılışı değişmiş. Bir bakıyoruz bileşik sözcük ayrı sözcük olmuş , bir bakıyoruz ayrı yazılan şekle dönüşmüş...

Şimdi burada durup vurgulamak gerek :
Elbette ki biz değişikliğe tavır oluştururken değişikliği enine boyuna inceler öyle tavır koyarız. Biz devrimciyiz değişime düşünüp taşınmadan incelemeden karşı durur muyuz? Ama her değişimi de kabul edecek kadar ne aptalız , ne de safız... Değişimi inceleriz... Hem de ne inceleme... Değişimin gerekçelerine bakarız , toplumsal sonuçlarını düşünürüz ( toplumu geriye mi götürüyor , daha ileri gelişmiş bir topluma mı taşıyor ? ) sonra o değişime karşı ne tutum alacağımız konusunda karar veririz. Şimdilerde değişim diye , dönüşüm diye neleri bu topluma yutturdular ( hatta aydınların bir kısmına , hatta devrimci geçinen bilinçsiz bir kesime bile ) ... Yani devrimciyiz , ilericiyiz diye , aydınız diye her değişime balıklama atlamayız... Böyle olan olta ucundaki yeme giden balık durumuna düşer...

Şimdi gelelim konumuza. Dildeki konumuza...
Bilindiği gibi bileşik yazılma konusu ayrı yazılınca değişik , bileşik yazılınca değişik anlam alıyorsa buna göre davranmak gerek. Çok klasik örnektir. "Sivrisinek" bir sinek türüdür , "sivri sinek" ise sinek türünü tamlayan bir sıfat ( ön ad ) ise ayrı yazılır... Bu kadar basit... Yani canın istedi ( Türk Dil Kurumuna diyorum ) diye bileşik adları ayır , canın istedi diye bileşik yazacaksın... Böyle keyfilik olmaz, olamaz...

Sonuç : Artık üzülerek söylüyorum dil konusunda Türk Dil Kurumuna güvenilmez , diyorum...

Bilimkurgu : Bilimsel düşünceye yaslanarak kurgulanan EDEBİ TÜR.....
Bilim kurgu : Bilim konusunda kurgu yapmak... ( Bu sözcük te çok önemlidir. Burada kurgu nasıl mı yapılır? Bilime yaslanarak FELSEFE ile onu aşacak düşünceler üretiler. Edebi tür değil henüz deneyim olanağına kavuşulmamış bilimsel dünya , bilimsel oluşum oluşturulmuş olur felsefe yardımı ile )

Sizlere selam olsun , esen kalınız...


 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
995
5,901
TDK konusunda , Sn. @Calligrapher ve Sn. @dedo11 dostların eleştirilerine aynen katılıyorum, katılmamak mümkün değil. Tutarsızlıklar, gerçekten '' diz boyu ''. Atamızın 1932 yılında kurduğu ve de hemen arkasından 1. Türk Dil Kurultayı'nın toplandığı zamanlardan günümüze geldiğimizde , durumumuz gerçekten düşündürücü. Sn. @kemalettin 'in de belirttiği gibi, bu konu aslında dikkat edilmesi gereken çok önemli bir konu.

Umarım, güzel Türkçemiz layık olduğu seviyeye ulaşır. '' Umut ''kavramının önemli olduğunu düşünüyorum dostlarım.
 
Üst