Peintres (Ressamlar)

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Muhteşem; Vincent van Gogh duyarlılığı ve jungle içinde Gauguin. Seçiminiz harika, iki yakın arkadaş birlikte. Çok teşekkürler.
Paul Gauguin'in arada resim yapan, iyi kazanan bir borsa simsarı iken her şeyi bırakıp sadece resim yapmak için gittiği Tahiti'de yazdığı muhteşem Noa Noa'dan; "İçgüdülerim, kalbim ve aklımla çelişen hiçbir şeye güvenmemeyi öğrendim. İlkel yaşantı benim için gençleşme besini oldu.’’
Noa Noa'yı okuduğumda çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Hatta Gauguin'in ayrıksı köklerini filan araştırmıştım, bu özgür ruh nasıl var olmuş diye. Büyük annesi muhteşem Flora Tristan'a ulaşınca; "işte bu" demiştim.
Vincent ,Paul ve Flora'ya sevgilerle ...


"All the joys—animal and human—of a free life are mine. I have escaped everything that is artificial, conventional, customary.
I am entering into the truth, into nature." Paul Gauguin, Noa Noa : The Tahitian Journal
"I shut my eyes in order to see."
"Art is either revolution or plagiarism."
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,785
Sevgili sanatsever dostlarım, bugünün menüsü :




90vx7zzg3ozz09r9g.jpg


Teşekkür ederim Sn @Osidi
Fransızca özürlü olduğum için İngilizcesini hemen indiriyorum
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,204
7,153
Bilindiği üzere, Van Gogh'un meşhur kulak kesme olayında, Gauguin'in kendisini terkederek Arles'dan Paris'e dönmeye karar vermesi rol oynamıştır. (Aynı evde kalmalarına rağmen VanGogh'un kimi tuhaf davranışları (örneğin Gauguin uyurken VanGogh'un onun başında dikilip beklemesi ve nihayet bir barda Gauguin'in kafasına içki kadehini fırlatması) üzerine bu kararı almış, bunun üzerine sinir krizi geçiren VanGogh usturayla sol kulak memesini kesmiştir.) Buna karşılık, sonraki yıllarda mektuplaşmaya devam etmişler. Bu iki "düşman kardeşler"in kitaplarını aynı anda paylaşmanız isabet olmuş değerli @Osidi.
Gauguin sıradan bir ressam değildir, "sembolizm" akımına öncülük ettiği gibi, daha sonraları ortaya çıkacak olan "fauvism" ve "ekspresyonizm" akımlarının da altyapısını hazırlamıştır. Para kazanmak için borsa simsarlığı yaptığı gibi, Panama Kanalı inşaatında işçilik de yapmıştır. Bununla birlikte çok sağlam felsefi altyapısı da vardır. Yukarıda değerli @İnanna Salome 'nin paylaştığı (ve aralarında benim en sevdiğim sözlerden biri olan "I shut my eyes in order to see" (Görmek için gözlerimi kaparım) sözünün de yer aldığı) derin felsefi anlamlar içeren onlarca müthiş sözü vardır.
@Osidi üstadımızın yukarıda Fransızcasını paylaştığı Gauguin kitabının bende İngilizcesi vardı. Başta değerli @kemalettin olmak üzere, İngilizcesini okumak isteyen dostlarımız için bu kitabı aşağıdaki linke yükledim.


Değerli @Osidi üstadımıza birbirinden değerli paylaşımları için bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Bilindiği üzere, Van Gogh'un meşhur kulak kesme olayında, Gauguin'in kendisini terkederek Arles'dan Paris'e dönmeye karar vermesi rol oynamıştır. (Aynı evde kalmalarına rağmen VanGogh'un kimi tuhaf davranışları (örneğin Gauguin uyurken VanGogh'un onun başında dikilip beklemesi ve nihayet bir barda Gauguin'in kafasına içki kadehini fırlatması) üzerine bu kararı almış, bunun üzerine sinir krizi geçiren VanGogh usturayla sol kulak memesini kesmiştir.) Buna karşılık, sonraki yıllarda mektuplaşmaya devam etmişler. Bu iki "düşman kardeşler"in kitaplarını aynı anda paylaşmanız isabet olmuş değerli @Osidi.
Gauguin sıradan bir ressam değildir, "sembolizm" akımına öncülük ettiği gibi, daha sonraları ortaya çıkacak olan "fauvism" ve "ekspresyonizm" akımlarının da altyapısını hazırlamıştır. Para kazanmak için borsa simsarlığı yaptığı gibi, Panama Kanalı inşaatında işçilik de yapmıştır. Bununla birlikte çok sağlam felsefi altyapısı da vardır. Yukarıda değerli @İnanna Salome 'nin paylaştığı (ve aralarında benim en sevdiğim sözlerden biri olan "I shut my eyes in order to see" (Görmek için gözlerimi kaparım) sözünün de yer aldığı) derin felsefi anlamlar içeren onlarca müthiş sözü vardır.
@Osidi üstadımızın yukarıda Fransızcasını paylaştığı Gauguin kitabının bende İngilizcesi vardı. Başta değerli @kemalettin olmak üzere, İngilizcesini okumak isteyen dostlarımız için bu kitabı aşağıdaki linke yükledim.


Değerli @Osidi üstadımıza birbirinden değerli paylaşımları için bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Bilindiği üzere, Van Gogh'un meşhur kulak kesme olayında, Gauguin'in kendisini terkederek Arles'dan Paris'e dönmeye karar vermesi rol oynamıştır. (Aynı evde kalmalarına rağmen VanGogh'un kimi tuhaf davranışları (örneğin Gauguin uyurken VanGogh'un onun başında dikilip beklemesi ve nihayet bir barda Gauguin'in kafasına içki kadehini fırlatması) üzerine bu kararı almış, bunun üzerine sinir krizi geçiren VanGogh usturayla sol kulak memesini kesmiştir.) Buna karşılık, sonraki yıllarda mektuplaşmaya devam etmişler. Bu iki "düşman kardeşler"in kitaplarını aynı anda paylaşmanız isabet olmuş değerli @Osidi.
Gauguin sıradan bir ressam değildir, "sembolizm" akımına öncülük ettiği gibi, daha sonraları ortaya çıkacak olan "fauvism" ve "ekspresyonizm" akımlarının da altyapısını hazırlamıştır. Para kazanmak için borsa simsarlığı yaptığı gibi, Panama Kanalı inşaatında işçilik de yapmıştır. Bununla birlikte çok sağlam felsefi altyapısı da vardır. Yukarıda değerli @İnanna Salome 'nin paylaştığı (ve aralarında benim en sevdiğim sözlerden biri olan "I shut my eyes in order to see" (Görmek için gözlerimi kaparım) sözünün de yer aldığı) derin felsefi anlamlar içeren onlarca müthiş sözü vardır.
@Osidi üstadımızın yukarıda Fransızcasını paylaştığı Gauguin kitabının bende İngilizcesi vardı. Başta değerli @kemalettin olmak üzere, İngilizcesini okumak isteyen dostlarımız için bu kitabı aşağıdaki linke yükledim.


Değerli @Osidi üstadımıza birbirinden değerli paylaşımları için bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Çok değerli @Osidi üstadın değerli paylaşımlarına harika katkılarla sanat ve hayat damarlarımızı coşturuyorsunuz çok değerli @Calligrapher , sağ olun var olun.
Vincente Minelli'nin The Sandpiper ve On A Clear Day You Can See Forever harikalıklarından sonra en sevdiğim filmi olan Lust for Life'de Vincent van Gogh'u Kirk Douglas, Paul Gauguin'i Anthony Quinn canlandırıyordu. Sizin çok güzel ifade ettiğiniz gibi düşman kardeşler Paul ve Vincent birlikteliği Heraklitos'un karşıtların birliği ve savaşı gibiydi. Efesli hemşehrimiz der ya; "Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar. Her şey çatışma sonucunda oluşur." Paul ve Vincent çatışması en nihayetin tuvalde uyumu doğurmuş gibi. Paul Vincent'i derin sularda boğulmaması için silkelemeye çalışırken bir yandan da Vincent'da kaçmak istediği kendi derinini de görüyor gibiydi. Vincent'ın tepkileri de aslında nasıl bir olduklarının kanıtı gibi. En nihayetinde aynı fauvismde olduğu gibi "vahşi ve yırtıcı" ruhları aslen toplum dayatmalarına karşı özünü ve en yalın haliyle doğayı yaşama tutkuları, sanatlarını muhteşemleştirirken hayatlarını kısaltmış. Mephisto'nun Faust'da dediği gibi; "Hayat kısa, sanat uzun." Sanatçılar da ölümsüz...
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,355
Paylaştığınız latince sözü çok severim dostum @Osidi

Bir tane de benden !

Inventas vitam iuvat excoluisse per artes

( Bırakın sanat ve bilimle hayatı güzelleştirelim/geliştirelim. )


Katkılarınız tartışılmaz Sn. @Osidi . Paylaşımlarınızı ve değerli dostların katkılarını , keyifle izliyorum. İyi ki varsınız ! Teşekkürler
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,355
Sanat tarihinde çok az ressam vardır ki , yaşamı boyunca hep refah içinde yaşamış olsun. Benim bildiğim önemli bir istisna var , Rubens ! Ömrü boyunca , adeta bir prens gibi yaşadı. Rembrandt 'ın yaşamı ise , bilindiği gibi aşağıya doğru , yani bariz bir iniş göstermiştir. Müthiş bir yetenek! Doğrusu , bir süredir zaten Rembrandt paylaşımınızı bekler olmuştum !! Yazacak çok şey var ama , öncelikle paylaştığınız kitabın sayfaları arasında dolaşmalıyım. Zira , '' Gece Devriyesi '' , '' Dr. Tulp'un Anatomi Dersi '' başta olmak üzere , otoportreleri ve daha birçok resim beni bekliyor. Bu gece uzun olacak !! Teşekkürler Sn. @Osidi
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Ars longa, vita brevis

Muhteşem yorumlarınızı büyük bir zevkle takip ediyorum. Konu, bir sanat blogu oldu sayenizde ....

4ky6jh18e16udx79g.jpg


Harikasınız @Osidi üstad; Gauguin ve Van Gogh ile akışımız sayenizde muhteşem oluyor. Çok teşekkürler. Kesinlikle Ars longa, vita brevis .
Çizgi romanlar üstüne yazılarını, Attila İlhan'ın şiir kitapları arkasındaki muhteşem "Meraklısı için Notlar" gibi hayranlıkla takip ettiğim değerli @eankara 'ya tamamen katılıyorum; Inventas vitam iuvat excoluisse per artes .
Nietzsche'nin, canım posbıyıklımın pek güzel söylediği gibi ;"Gerçekler yüzünden ölmemek için sanata sahibiz." "Sanat, hayatın gerçek vazifesidir."


''Tang çağında memurları şiir bilgilerine göre seçerlerdi'' der İlhan Berk, Şiirin Gizli Tarihi'nde.

“Neden oturuyormuşum yeşil dağda bunu soruyorsun;
Susup gülümsüyorum, hiç bir şey umurumda değil çünkü.
Dereye düşen şeftali çiçeği nasıl süzülüp giderse bilinmezliğe,
Ayrı bir dünyam var benim de, insanlardan öte.”
LiPo (701-762) Çinʼden Peruʼya Dünya Şiiri

Tüm uyumsuzlara, Tel Üstündeki Tel Cambazlarına Turgutcum Uyarcım'dan sevgilerle...
"Bütün ağaçlarla uyumuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama ağaçlar şöyleymiş
Ama sokaklar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yangelmişim dizboyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Ben tam dünyaya göre
Ben tam kendime göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız"
 

mustibey

Süper Üye
23 Ara 2010
2,172
5,007
Şimdii; "çoklu dil fakiri" bizlerden "çoklu dil zengini çeviri-balonlamacı dostlara: Lütfen, sayın " osidi'nin binbir emekle bulup paylaştığı bu güzellikleri "anadilimizde" okumamıza yardımcı olursanız bizleri çok mutlu etmiş olursunuz. Şimdiden sonsuz teşekkürler!
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,355
Önceki mesajımda gece uzun olacak demiştim. Nitekim , dostların katkılarını okuyorum. Ama , değerli dostum @Calligrapher , @kemalettin ve pek çok diğer dostun Rembrandt konusunda katkılarını merak ediyorum. Zira , bugün bir mesajımda belirttiğim gibi , @Osidi 'nin ressam konulu son zamanlardaki paylaşımları , sanat konulu görüşlerin belirtilmesinde önemli fırsatlar sağlıyor.
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,204
7,153
Rembrandt'tan için sadece Barok akımının değil fakat belki de tüm resim sanatının gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biridir dersek herhalde yanlış olmaz. Değerli @eankara dostumuzun belirttiği gibi, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak başladığı hayatını sıfırı tüketmiş olarak tamamladığında, geride günümüzde paha biçilemeyen onlarca tablo ve karakalem resim bırakmıştı. Bazıları Rembrandt'ı ışık ve gölgenin efendisi olarak adlandırırlar. Gerçekten de ışık ve gölgeyi o denli ustalıkla kullanır ki, günümüzde sinemacılıkta onun adı ile anılan bir ışık tekniği bile mevcuttur (Değerli @kemalettin eminim ki bu açıdan da değerlendirecektir sanatçıyı ve sanatını.) Tabii, ışık ve gölge konusunda, çağdaşı -ve benim de bir başka favorim olan- İtalyan ressam Caravaggio'dan (Michelangelo Merisi) etkilenmiştir (zaten resimde ışık-gölge kullanımına "chiaroscuro" tekniği denilir ki, bu terim İtalyancada ışık-gölge anlamına gelir). Hatta, yanlış hatırlamıyorsam Rembrandt'ın 400. doğum yılı vesilesiyle, yıllar önce bu iki ressamın resimlerinin karşılaştırmalı olarak sergilendiği bir sergi düzenlenmişti Amsterdam'da. Sergiyle ilgili okuduğum bir yazıda, Caravaggio'nun meşhur "Judith'in Holofernes'in Başını Kesmesi" tablosu ile Rembrandt'ın "Samson'un Kör Edilişi" tablosu arasındaki benzerlikler analiz ediliyordu. Velhasıl, bu büyük sanatçıya dair çok şey söylenebilir ama dostlarımızın da dediği gibi: ars longa, vita brevis!
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,355
Sn. @İnanna Salome 'nin benimle ilgili güzel ifadelerine teşekkür ederim. Sn. @Osidi 'nin paylaştığı Rembrandt çizgi romanının sayfalarını karıştırırken , ünlü ressamın '' Gece Devriyesi '' resminin uyarlamasını görmekten çok memnunum. Dostum @Calligrapher 'de ressama açıklamalar getirirken , her zamanki güzel anlatımıyla konuya katkıda bulunmuş , kendisine de teşekkür ediyorum.

Sevdiğim tablo ve de dostlar arasındayken , resim konularına meraklı olanlar için küçük de olsa bir katkıda bulunayım diye düşündüm.
Konum , @Osidi dostumuzun paylaştığı kitapta da yer alan Rembrandt'ın '' Gece Devriyesi '' tablosu ;

Tablo , bilindiği gibi 17. Yy.da( 1642’de )Rembrandt tarafından yapılıyor.

Rembrandt , Amsterdam Sivil Muhafızlar Birliği’nin tablosunu yapmak için görevlendirilir. Ancak, çizime başlamak için hazırlanma sürecinde iken, Milislerin başı şüpheli şekilde ölür , bir cinayet söz konusudur .Rembrandt ölümün bir kaza olamayacağını , trajik olayın cinayet olabileceğini düşünür. Böylece, tabloyu yapmaya karar verir.
Sanat tarihinin en ünlü aynı zamanda en karmaşık eserlerinden birisidir.

Tablonun bilinen adı ‘’ Gece Devriyesi ‘’ dir. Bilinen adı diyorum , çünkü asıl adı farklıdır ! Yanlışlıkla , konulan adı bugün tüm dünya kullanmaktadır !

Aslında tabloda resmedilen sahne , hiçbir şekilde gece sahnesi değildir; yürüyüş gün boyunca gerçekleşir. Sanatçı tarafından verilmeyen bu unvan ilk olarak 18. yüzyılın sonunda verilmiştir . O zamana kadar resim, çok sayıda kir ve vernik tabakasının birikmesiyle önemli ölçüde karardığından , olayın gece gerçekleştiği görünümünü vermiştir !!!
Geleneksel Hollandalı grup portresini göz kamaştırıcı bir ışık, renk ve hareket şiirine dönüştüren Rembrandt tablo yapımında devrim gerçekleştirmiştir.

Tablo ses doludur. (Davul ve tüfek sesi , bir köpeğin havlaması , çocukların çığlıkları vs. )

Rembrandt yaratıcı dehasıyla , çapraz hareket figürleri oluşturarak , tabloyu izleyen kişiye hareket duygusunu geçirmektedir.

Tablonun günümüze kadar çok zengin tarihi , ilginç detay açıklamaları var. Ama , biz daha da heyecanlı bölüme , tabloya olan saldırılara bakalım !

Tablo bugüne kadar üç defa saldırıya uğradı !!!

Ocak 1911'de, bir adam resme bıçakla saldırdı İşsiz bir kunduracı, , iş bulamamasını protesto etmek için tabloyu kesti.

1975'teki benzer bir vandalizm hareketi, kumaşta birkaç yıl boyunca geniş ve özenli bir restorasyon gerektiren büyük dilimler bıraktı - son büyük restorasyon çalışmaları yapıldı.

Konu o günlerde basında geniş yankı bulur.

Daha sonra, Nisan 1990 da, bir adam tabloya kimyasal madde püskürttü. Bu durum yüzeydeki verniğe sadece küçük bir hasar verdi ve onarımı nispeten kolay oldu.

Tablo , bugün de milyonları çekmeye devam ediyor.

Amsterdam’ın dünyaca ünlü müzesi Rijksmuseum, 10 milyonuncu ziyaretçisine güzel bir sürpriz yaptı. 10 milyonuncu ziyaretçi Stefan Kasper, müzede usta ressam Rembrandt’ın ünlü eseri ‘Gece Devriyesi ’ tablosuyla sanat dolu bir gece geçirdi !!

Bence , oldukça anlamlı bir ödül !

Tüm bu paylaşımlara neden olan dostum @Osidi 'ye teşekkür ediyorum. Tabii , yeni sanat konulu çizgi roman paylaşımlarını merakla beklediğimi söylememe gerek yok sanırım !
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Rembrandt'tan için sadece Barok akımının değil fakat belki de tüm resim sanatının gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biridir dersek herhalde yanlış olmaz. Değerli @eankara dostumuzun belirttiği gibi, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak başladığı hayatını sıfırı tüketmiş olarak tamamladığında, geride günümüzde paha biçilemeyen onlarca tablo ve karakalem resim bırakmıştı. Bazıları Rembrandt'ı ışık ve gölgenin efendisi olarak adlandırırlar. Gerçekten de ışık ve gölgeyi o denli ustalıkla kullanır ki, günümüzde sinemacılıkta onun adı ile anılan bir ışık tekniği bile mevcuttur (Değerli @kemalettin eminim ki bu açıdan da değerlendirecektir sanatçıyı ve sanatını.) Tabii, ışık ve gölge konusunda, çağdaşı -ve benim de bir başka favorim olan- İtalyan ressam Caravaggio'dan (Michelangelo Merisi) etkilenmiştir (zaten resimde ışık-gölge kullanımına "chiaroscuro" tekniği denilir ki, bu terim İtalyancada ışık-gölge anlamına gelir). Hatta, yanlış hatırlamıyorsam Rembrandt'ın 400. doğum yılı vesilesiyle, yıllar önce bu iki ressamın resimlerinin karşılaştırmalı olarak sergilendiği bir sergi düzenlenmişti Amsterdam'da. Sergiyle ilgili okuduğum bir yazıda, Caravaggio'nun meşhur "Judith'in Holofernes'in Başını Kesmesi" tablosu ile Rembrandt'ın "Samson'un Kör Edilişi" tablosu arasındaki benzerlikler analiz ediliyordu. Velhasıl, bu büyük sanatçıya dair çok şey söylenebilir ama dostlarımızın da dediği gibi: ars longa, vita brevis!
Çok değerli @Calligrapher yine enfes bilgilerle ilham oluyor. Karşılaştırmalı sergiye ulaşamasak da bu izlekle kendi karşılaştırmamızı yapmak farz oldu. Işık ve gölge ve de sinema deyince ruhuma, muhteşem Black Narcissus filmi akın ediyor. Görüntü yönetmeni Jack Cardiff, filmin ışıklandırılmasında ve renk paletinde Vermeer'in tablolarından ilham alıyor. Vincent van Gogh'un tonlarını, Rembrandt'ın kırmızılarını, yeşillerini kullandığı sahneler var. Sizin harika anlattığınız gibi ışıkta ve gölgede Vermeer ve Caravaggio etkisi bambaşka. Onların gölge kullanımının çok bilinçli olduğunu vurguluyor ve bu hayranlığın filmin ışıklandırmasına yansıması Technicolor için pek alışılmamış oluyor. Filmin her sahnesini tablo gibi hatırlıyorum. Ama Barry Lyndon'daki gibi mükemmeliyetçi obje yerleştirmeli göz ziyafeti değil, Vincent van Gogh, Rembrandt, Vermeer, Caravaggio renk paleti,ışık ve gölgesi ile derin ve yoğun, unutulamaz ruh ziyafeti.
Çok değerli @eankara "Gece Devriyesi"nin karanlığını aydınlatırken hem Rembrant'ın kişiliği hem de hakim düzenin muktedirleri hakkında harika bilgiler vermiş. Rembrant'ın tablosunun saldırıya açık olması aslında hakim düzenin o saldırılara göz yumması belki de organize etmesi ile mümkün. Böyle okuyunca Gece Devriyesi ve akabinde Rembrant'ın yaşadıkları çok daha ilginç geliyor. Gizemleri ya da karartılmış gerçekleri araştırmak şart oldu. Belki Gece Devriyesi üstüne yazılan tez filan da buluruz. Arayalım.
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,785
ışık ve gölgeyi o denli ustalıkla kullanır ki, günümüzde sinemacılıkta onun adı ile anılan bir ışık tekniği bile mevcuttur (Değerli @kemalettin eminim ki bu açıdan da değerlendirecektir sanatçıyı ve sanatını.) Tabii, ışık ve gölge konusunda, çağdaşı -ve benim de bir başka favorim olan- İtalyan ressam Caravaggio'dan (Michelangelo Merisi) etkilenmiştir (zaten resimde ışık-gölge kullanımına "chiaroscuro" tekniği
Teşekkür ederim sn @Calligrapher,
Sizin kapsamlı anlatınıza aşağıdaki birkaç nokta haricinde fazla bir ekleyecek bilgi yok sanırım:

Caravaggio eserlerinde dramatik bir ışık-gölge kontrastı (Chiaroscuro) oluşturma tekniğini (bulan değil) geliştirerek hem resim hem de sinematografiye çok büyük katkı sağlamıştır. Davinci tarafından da kullanılan bir teknik aslında bir konunun bir kısmını aydınlatırken diğer kısmını karanlıkta bırakma olayı

Sinematografide ise ışıklandırma ve gölgeleme kullanılarak sahnelerin atmosferini belirginleştirmek ve dramatik etki yaratmak için kullanılır.

-Özellikle film noir türündeki filmlerde ve korku filmlerinde karakterin arkasında ışık ve gölge oluşturarak tek boyutlu görüntüye derinlik vermesi açısından
-ve de karakterin yüzüne farklı yönlerden ışık ve gölge vererek karakterin "karakter" oluşmasında, izleyiciye yoğun bir duygusal deneyim sunmasında
-dolayısıyla sahneyi daha da dramatik hale getirmede başarıyla uygulanır

Denemek isteyen arkadaşlar için
bence ilk adım:
Film Noir türündeki filmlerin görüntülerine göz atmak veya filmlerini izlemek, Işık/gölge tekniğini farketmek olabilr

ikinci adım ise:
Tanıdıklarınızın veya değişik objelerin fotoğraflarını /filmlerini çekerken
-direk önden veya yandan veya 45 derece lik gelen ışık yerine
-ve de direk düz bir zemin veya duvar önüne dikmek yerine,
onların
-örneğin kişi veya obje ile arka fonları arasına farklı tonlarda ışık / gölge vererek karakterlerinin öne çıkmasını ve de 2 boyuttaki derinliğini artırarak üç boyuta taşınmasını kolaylıkla sağlamayı denemenizi öneririm
 
Son düzenleme:

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,785
Önceki mesajımda gece uzun olacak demiştim. Nitekim , dostların katkılarını okuyorum. Ama , değerli dostum @Calligrapher , @kemalettin ve pek çok diğer dostun Rembrandt konusunda katkılarını merak ediyorum.
Teşekkür ederim sn @eankara,

Caravaggio ve birkaç İtalyan ressamının yaşamı üzerine ( İtalyan yeni ve klasik sinema örnekleri de dahil) epey bir film izleme fırsatı buluyordum İstanbul daki İtalyan Kültür Merkezinin düzenli ve kapsamlı film gösterim programlarında

Kadraj lar benim daha çok ilgi alanıma girdiği için genelde sahnelere odaklanıyorum.

Pek çok ünlü tablodaki kompozisyonun bire bir kopyalanıp sinemada kadraj oluşturulduğunu ve bunun sonucu olarak çekilen filmlerin çok daha başarılı örneklerinden bahsediliyor

Bu konuda hangi ünlü tablodan hangi bildiğimiz ve çok beğendiğimiz filmler izlemişiz üzerine araştırma ve kitap da var da var bilindik ortamlarda.
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,785
"Film Noir "den bahsettiğinizi gördüm . Bir fırsatını bulursak , çok sevdiğim bu konuya girmek çok isterim. Umarım konuya , bir yayın üzerinden dostların da katılımıyla girmek kısmet olur.
Ben de takipçisiydim ve yıllar önce bu konuda bir özel eğitime katılmam dolayısıyla hemen hemen 100 ün üzerinde bu türde film izlemiştim
Siz başlatın isterseniz ben de kesinlikle katılırım her ne kadar hafta arası yoğunluğumdan dolayı ancak hafta sonları katılabileceksem olsam bile
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,355
Sevinirim @kemalettin .Ancak ,diğer dostların katılımı , konunun çizgi roman açılımının da olması gibi sohbeti zenginleştirecek detaylar için , her an başta @Osidi olmak üzere dostların bu konuda eser paylaşımını bekleyelim biraz isterseniz . Konuyla ilgili paylaşım olmazsa , fırsatım olursa önümüzdeki hafta sonuna birşeyler yazarım. Teşekkürler ilginize
 
Son düzenleme:

Osidi

Onursal Üye
14 Eyl 2009
1,463
17,528
Ankara

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Sevinirim @kemalettin .Ancak ,diğer dostların katılımı , konunun çizgi roman açılımının da olması gibi sohbeti zenginleştirecek detaylar için , her an başta @Osidi olmak üzere dostların bu konuda eser paylaşımını bekleyelim biraz isterseniz . Konuyla ilgili paylaşım olmazsa , fırsatım olursa önümüzdeki hafta sonuna birşeyler yazarım. Teşekkürler ilginize
Noirvember'i coşkuyla yaşayan bir film noir tutkunu olarak heyecanla takipteyim. Çok değerli @kemalettin ışık gölge kullanımını harika anlatmış. Görüntüyü de aşarak filmin ritmi olarak da aydınlık ve karanlık vardır film noir'da ki aynı aşkın ritmine benzer. Film noir'daki matematik, tutkulu aşkın matematiğine çok benzer.
 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,204
7,153
Noirvember'i coşkuyla yaşayan bir film noir tutkunu olarak heyecanla takipteyim. Çok değerli @kemalettin ışık gölge kullanımını harika anlatmış. Görüntüyü de aşarak filmin ritmi olarak da aydınlık ve karanlık vardır film noir'da ki aynı aşkın ritmine benzer. Film noir'daki matematik, tutkulu aşkın matematiğine çok benzer.
Ben de heyecanla takipteyim! Katkı sağlayan tüm dostlara şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu arada, değerli @İnanna Salome aşkın matematiği deyince, aklıma yıllar önce okumuş olduğum Hannah Fry'ın yazdığı (ki Youtube'da TedX videoları da mevcut) The Mathematic of Love kitabı geldi. Konuyu dağıtmak gibi olmasın ama bu ilginç ve eğlenceli kitabı aşağıda paylaşmadan edemedim!
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,785
sn @Osidi
Noir e ilginizden dolayı çok sevinçliyim

işte bu konuda işlenebileceğini sandığım birkaç örnek:

The Maltese Falcon (1941)
Shadow of a Doubt (1943)
Laura (1944)
Gilda (1946)
The Big Sleep (1946)
Out of the Past (1947)
All the King's Men (1949)
The Hitch-Hiker (1953)
The Night of the Hunter (1955)

Hitchcock tan
Suspicion (1941)
Spellbound (1945)
Notorious (1946)
Strangers on a Train (1951)
Stage Fright (1952)
The Wrong Man (1956)

Orson Welles ten
The Lady From Shanghai (1948)
Strangers (1946)
Touch of Evil (1958)

Fritz Lang den
Hangman also die (1943)
The Big Heat (1953)
While The City Sleeps (1956)

Billy Wilder dan
Double Indemnity (1944)
Sunset Boulevard (1950)

Stanley Kubrick ten
Killers Kiss (1955)
The Killing (1956)

Arkasından da biraz tür değişikliğiyle neo noir (siyah beyaz dan azıcık renkliye değişime, modernleşmeye, ve voice over ın kaldırılmasına, ama yine de dedektif-femmme fatale-Los Angeles öğelerini taşıyan dönüşen benim çok sevdiğim kimilerine göre noir kimilerine göre neo (yeni) noir olabilecek olmzsa olmaz The Chinatown geliyor.
sn @eankara nın girişimiyle,
sn @İnanna Salome nin bu alana ilgisi ve bilgisiyle,
sn @Calligrapher ın her zaman olduğu gibi inanılmaz derecede eğitici katkılarıyla
sn @Osidi nin özellikle sanatsal açıdan müthiş paylaşımlarıyla
film noir ekibini kurmamız / veya başlatmamız gerçekleşti sanırım
İlgi duyan tüm arkadaşların da katılacağına inandığım oluşumun ÇizgiDiyarında yeni bir çığır açabileceğine inanıyorum
Ne dersiniz?
 
Son düzenleme:

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,355
Çok teşekkür ederim Sn. @kemalettin . Mesajınızda çok sevdiğim dostlarla birlikte bana yer verdiğiniz için. Her zamanki gibi , en baştan '' Estağfurullah '' diyerek başlayayım . Elimden geldiğince hangi konuda olursa olsun, ben de diğer dostlar gibi katkı yapmak isterim. Laf açılmışken , siz de görmüşsünüzdür , diyarımız bence bilgi birikimi , hobi alanı gibi nedenlerle bence eşi bulunmayan entellektüel seviyedeki kişiler topluluğundan oluşuyor. Kitap paylaşımları gibi , mesaj paylaşımlarını da büyük merakla izlediğim için bu düşüncemi rahatlıkla söyleyebiliyorum. Zaman zaman , daha önce hiç mesajını görmediğim , ilk defa rastladığım katılımcı mesajlarındaki bilgi birikimine rastladığımda bu nedenle artık şaşırmıyorum , büyük beğeniyle okuyorum , bilgi ediniyorum.

Yazdığınız konuya gelince ; tabii ki farklı düşüncede olan dostlar olacaktır , yazarlarsa da sevinirim. Benim kişisel düşüncem , belirttiğiniz konu hakkında , herhangi bir eser ya da tema özelindeki düşünce paylaşımlarının anlık , çağrışımlar zinciri ya da '' brainstorming '' dahilinde değil de , diyarımızda konu ile ilgisi bugün için pek olmayan ya da çeşitli güncel işlerinden dolayı diyarımıza istedikleri zaman giriş imkanı bulamayan dostların bilgi paylaşmasına , edinmesine imkan tanımanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun için de , daha önceden belirlenmiş , ortaya atılmış eser ya da tema gibi konular hakkında ( örneğin daha önce sizin teorik konularla ilgili açtığınız tartışmalarda yaptığınız gibi ) , en azından 1 haftalık hazırlık süresinin yararlı olacağını düşünüyorum.

Ama , başta da belirttiğim gibi , elimden geldiğince katkıda bulunmaya çalışmak , benim için önemlidir. Teşekkürlerimle başarılar dilerim.
 
Son düzenleme:

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Harikasınız. Çok teşekkürler. Paylaştığınız kitap o kadar muhteşem ki Gauguin'den Thor Heyerdahl'e süper bir bağlantı kurmamı sağladı. Gauguin ve Heyerdahl hayranı bünyemin bu bağlantıyı şimdiye kadar yapmamış olmasına hayıflanmak yerine geç olsun da güç olmasın diyorum.
Gauguin ve ailesinin Peru geçmişi düşünülünce, Gauguin'in Polinezya'yı yeniden doğuş ve ilhamla çağlayış vahası olarak seçmesi antropolojik olarak da tam isabet. Norveçli kaşif ve antropolog Thor Heyerdahl da Polinezya Markiz Adaları'nda araştırma yaparken Polinezyalıların aslında İnkalar öncesi Peru'dan geldiğini etnografik(destan,dil,taş işleme yöntemleri vb.) benzerliklerle düşünmüş ve Kon-Tiki yolculuğuyla bunu kanıtlamıştı.
Muhteşem Thor Heyerdahl'ın Odin'in Peşinde kitabı da Odin'in Azerbeycan, Türk köklerini göstermesi bakımından çığır açıcıdır.
Heyerdahl'ın dediği gibi;"Sınırlar mı? Ben hiç görmedim. Ancak bazılarının zihninde olduğunu duymuştum."
Heyerdahl ve Gauguin izinde Polinezya Markiz Adaları'nın ruhunu yaşıyor, yerli halkın hayat enerjisi "mana"yı hissediyoruz...
Nuku Hiva, Fatu Hiva, Hiva Oa, Ua Pou
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,080
6,355
Hiç unutmuyorum , 3yıl önceydi . Nette tesadüfen rastladığım bir haber beni çok şaşırtmıştı. Dünyada , çeşitli ülkelerden Google aracılığı ile 2020 yılı itibariyle, en çok aranan sanatçılar ( ressamlar da değil , daha genel kapsam olan sanatçılar ! ) açıklanmıştı. Hiç tahmin etmediğim sonuç açıklandı. Dünyada 1 numarada Leonardo da Vinci çıkmıştı. ( Tam 82 ülke ) Şaşırmam bu sonuçla ilgili değildi , hemen ardından gelen 2 numaraya şaşırmıştım ; Frida idi bu sanatçı !! Van Gogh ve Picasso gibi bir çok sanatçı Frida'dan daha alt sıralarda yer alıyorlardı. Çünkü Frida tam 29 ülke tarafından , Google ile aranan sanatçı olmuştu. Bu durumu tahmin edemememin nedeni Frida'nın sanatını küçümsemem değil tabii , olamazda . Ama , doğrusu bir çok sanatçı varken , bir kadın sanatçının özellikle Frida'nın bu sonuca ulaşmasına sevindiğimi hatırlıyorum. ( Ayrıca Artemisia Gentileschi 4 numarada yerini aldı )

Duruma Türkiye açısından baktığımda , daha büyük bir sürpriz beni bekliyordu. Türkiye'den 1 numaraya yerleşen sanatçı Frida oldu !! Yani , ülkemizde en çok merak edilen sanatçı, yani hakkında en çok bilgi aranan sanatçı Frida !

Frida denildiğinde aklıma dört şey gelir .
İlki tabii ki resimleri . O resimler ki , gerçeküstü akımına dahil olmalarının yanı sıra , aslında ünlü ressamın bir bakıma hayatından izleri taşır. Gerçi her ressam ya da her sanatçının eserleri kendilerinden izler taşır doğal olarak. Ama , Frida'nın resimlerini daha önce hiç bilmeyen biri , renk cümbüşü içinde , çekilen acıları hisseder. Çok genç yaşında , 19 yaşında geçirdiğ bir otobüs kazası sonucu omurga kemiği kırılmasıyla , ömür boyu sürdürülen acılar içinde yaşam. 32 kez ameliyat geçirilen bir kişinin ruhsal durumunu düşünemiyorum. Yatağa kenetlenmiş durumdaki fotoğraflarına hala bakamam !

İkinci aklıma gelen şey , büyük aşkı Diego Rivera . O da büyük sanatçıydı. Duvar resimlerini hala hayranlıkla bakarım. Ama , aslında bu aşkı da acılarla dolu yaşıyor Frida. Hem de ne derin acılar. Detayı , 2002 yapımı Frida filminde !!

Üçüncü aklıma gelen şey ise , yukarıda sözünü ettiğim Frida filmi, daha da doğrusu Selma Hayek. Müthiş bir performanstı , ilgili filmde izlediğim. Adeta Frida yeniden canlanmış , hayat bulmuştu. Filmin yapımının 7 yıl sürdüğünü hatırlıyorum. Hayek , Frida için , '' çok değişik biri , acılar ve karanlıklar içinde kendi mizahı var bu kişinin '' demişti.

Ama , konumuz Frida ! Bir ressam düşünelim ki , bütün dünya kendisini surrealist olarak tanımlamasına rağmen , kendisi bunu kabul etmemiş olsun. Her defasında , '' ben aslında kendi gerçeklerimin resimlerini yapıyorum. '' demişti. Resimlerinin her birinin açılımı bu yazı sınırlarını aşar , doğal olarak !

Ve dördüncü aklıma gelen madde , Frida ve Diego çiftinin sanat kolleksiyonları. Kendi resimlerinin dışındaki sanat kolleksiyonlarının önemli bir bölümü '' ex voto '' ları kapsar. ( ex voto : Latin dünyasıyla ilgili , teklif edenin hayatta kaldığı tehlikeli bir olayı tasvir eden adak resimleri Resimlerin alt taraflarında yazılı açıklama yer alıyor. ) İkilinin biriktirdiği yüzlerce ex voto dahil , daha pek çok sanat eserinden oluşan ve de ara ara sergilenen kolleksiyonları , halen daha çeşitli ülkelerde ilgi çekmeye devam ediyor.

Dostumuz @Osidi'nin paylaştığı Frida çizgi romanı , bir taraftan bende çağrışımlar zinciri oluştururken , diğer taraftan Balthasar - Cornette ikilisinin renkli resimleri hayal dünyamda Latin Amerika ortamına beni seyahat ettirdi. Üstelik , ülkemizdeki sanatsever kitlenin en merak ettiği sanatçıyı konu edinerek !! Çok teşekkürler @Osidi .
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,785
Noirvember'i coşkuyla yaşayan bir film noir tutkunu olarak heyecanla takipteyim. Çok değerli @kemalettin ışık gölge kullanımını harika anlatmış. Görüntüyü de aşarak filmin ritmi olarak da aydınlık ve karanlık vardır film noir'da ki aynı aşkın ritmine benzer. Film noir'daki matematik, tutkulu aşkın matematiğine çok benzer.

Bu arada, değerli @İnanna Salome aşkın matematiği deyince, aklıma yıllar önce okumuş olduğum Hannah Fry'ın yazdığı (ki Youtube'da TedX videoları da mevcut) The Mathematic of Love kitabı geldi. Konuyu dağıtmak gibi olmasın ama bu ilginç ve eğlenceli kitabı aşağıda paylaşmadan edemedim!

Matematik ne kadar alakasız diye düşünürdüm uzun yıllar

Ama sonraları gerek çekim senaryolarında olsun gerekse kurguda olsun matematiğin olmazsa olmaz olduğunu farkettim.

Kısaca matematiği hesaba katmayan filmler hep başarısız olmuşlardır

Kurguda ritm konusunda ise başvuru olabilecek bir kitap var:
"Walter Munch" ın "Göz Kırparken" şaheserini ilgilenenlere mutlaka tavsiye ederim

Tanıtım.


 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,204
7,153
Ülkemizde sanat çevreleri dışında tanınmasının, büyük ölçüde, sizin de bahsetmiş olduğunuz Salma Hayek'in başrolde oynadığı 2002 yapımı Frida filmi sayesinde olduğunu düşünüyorum, değerli @eankara üstadım. Çünkü daha önceleri hakkında çok fazla ne bir haber ne de bir yazı çıktığını hatırlıyorum bizim medyada. Dünyanın kendisini tanıması ise ünlü üstgerçekçi sanatçı André Breton'un 1938'de New York'ta kendisi için bir solo sergi düzenlemesiyle, ve ardından Louvre Müzesinin bir tablosunu satın almasıyla olmuştur. (Burada, surrealist terimi için "gerçeküstücü" yerine, şair ve çevirmen Özdemir İnce'den esinlenerek "üstgerçekçi" sözcüğünü özellikle kullandım.) Belki üstgerçekçi olarak bilinmesi de André Breton yüzündendir. Resimleri, Meksika folk kültüründen esinlenerek fantazi ve realizmi kaynaştırır. Eserlerinde otobiyografik unsurlara sık sık ve güçlü biçimde yer verdiği gibi, Meksika toplumundaki ırk, cinsiyet, sınıf, kimlik gibi toplumsal sorunlara da dikkat çeker. Sözkonusu filmde geçen şu sözü meşhurdur: "Hayatımda iki büyük kaza oldu Diego, otobüs kazası ve sen. Sen açık ara başıma gelen en kötü kazasın!"
Çizgi romana gelince... Frida'nın hayatı ve sanatından çok, Troçki'ye biraz fazla ağırlık verilmiş gibi geldi. Ama tabii ki bu kurgusal bir eser, bir biyografi değil. Flore Balthazar'ın çizimlerini ise başarılı bulduğumu söylemeliyim. Değerli @Osidi 'ye paylaşımı için teşekkürlerimi sunuyorum.
 

İnanna Salome

Aktif Üye
4 Eki 2023
256
1,646
Hiç unutmuyorum , 3yıl önceydi . Nette tesadüfen rastladığım bir haber beni çok şaşırtmıştı. Dünyada , çeşitli ülkelerden Google aracılığı ile 2020 yılı itibariyle, en çok aranan sanatçılar ( ressamlar da değil , daha genel kapsam olan sanatçılar ! ) açıklanmıştı. Hiç tahmin etmediğim sonuç açıklandı. Dünyada 1 numarada Leonardo da Vinci çıkmıştı. ( Tam 82 ülke ) Şaşırmam bu sonuçla ilgili değildi , hemen ardından gelen 2 numaraya şaşırmıştım ; Frida idi bu sanatçı !! Van Gogh ve Picasso gibi bir çok sanatçı Frida'dan daha alt sıralarda yer alıyorlardı. Çünkü Frida tam 29 ülke tarafından , Google ile aranan sanatçı olmuştu. Bu durumu tahmin edemememin nedeni Frida'nın sanatını küçümsemem değil tabii , olamazda . Ama , doğrusu bir çok sanatçı varken , bir kadın sanatçının özellikle Frida'nın bu sonuca ulaşmasına sevindiğimi hatırlıyorum. ( Ayrıca Artemisia Gentileschi 4 numarada yerini aldı )

Duruma Türkiye açısından baktığımda , daha büyük bir sürpriz beni bekliyordu. Türkiye'den 1 numaraya yerleşen sanatçı Frida oldu !! Yani , ülkemizde en çok merak edilen sanatçı, yani hakkında en çok bilgi aranan sanatçı Frida !

Frida denildiğinde aklıma dört şey gelir .
İlki tabii ki resimleri . O resimler ki , gerçeküstü akımına dahil olmalarının yanı sıra , aslında ünlü ressamın bir bakıma hayatından izleri taşır. Gerçi her ressam ya da her sanatçının eserleri kendilerinden izler taşır doğal olarak. Ama , Frida'nın resimlerini daha önce hiç bilmeyen biri , renk cümbüşü içinde , çekilen acıları hisseder. Çok genç yaşında , 19 yaşında geçirdiğ bir otobüs kazası sonucu omurga kemiği kırılmasıyla , ömür boyu sürdürülen acılar içinde yaşam. 32 kez ameliyat geçirilen bir kişinin ruhsal durumunu düşünemiyorum. Yatağa kenetlenmiş durumdaki fotoğraflarına hala bakamam !

İkinci aklıma gelen şey , büyük aşkı Diego Rivera . O da büyük sanatçıydı. Duvar resimlerini hala hayranlıkla bakarım. Ama , aslında bu aşkı da acılarla dolu yaşıyor Frida. Hem de ne derin acılar. Detayı , 2002 yapımı Frida filminde !!

Üçüncü aklıma gelen şey ise , yukarıda sözünü ettiğim Frida filmi, daha da doğrusu Selma Hayek. Müthiş bir performanstı , ilgili filmde izlediğim. Adeta Frida yeniden canlanmış , hayat bulmuştu. Filmin yapımının 7 yıl sürdüğünü hatırlıyorum. Hayek , Frida için , '' çok değişik biri , acılar ve karanlıklar içinde kendi mizahı var bu kişinin '' demişti.

Ama , konumuz Frida ! Bir ressam düşünelim ki , bütün dünya kendisini surrealist olarak tanımlamasına rağmen , kendisi bunu kabul etmemiş olsun. Her defasında , '' ben aslında kendi gerçeklerimin resimlerini yapıyorum. '' demişti. Resimlerinin her birinin açılımı bu yazı sınırlarını aşar , doğal olarak !

Ve dördüncü aklıma gelen madde , Frida ve Diego çiftinin sanat kolleksiyonları. Kendi resimlerinin dışındaki sanat kolleksiyonlarının önemli bir bölümü '' ex voto '' ları kapsar. ( ex voto : Latin dünyasıyla ilgili , teklif edenin hayatta kaldığı tehlikeli bir olayı tasvir eden adak resimleri Resimlerin alt taraflarında yazılı açıklama yer alıyor. ) İkilinin biriktirdiği yüzlerce ex voto dahil , daha pek çok sanat eserinden oluşan ve de ara ara sergilenen kolleksiyonları , halen daha çeşitli ülkelerde ilgi çekmeye devam ediyor.

Dostumuz @Osidi'nin paylaştığı Frida çizgi romanı , bir taraftan bende çağrışımlar zinciri oluştururken , diğer taraftan Balthasar - Cornette ikilisinin renkli resimleri hayal dünyamda Latin Amerika ortamına beni seyahat ettirdi. Üstelik , ülkemizdeki sanatsever kitlenin en merak ettiği sanatçıyı konu edinerek !! Çok teşekkürler @Osidi .
Çok değerli @eankara ve @Calligrapher yerinde tespitler ve harika bilgilerle çok güzel ifade etmişsiniz, Frida'nın sanatını, Frida&Diego beraberliğini ve Frida Kahlo'yu dünyanın yeniden keşfetmesini. Yıllar önce Pera Müzesi'nde Frida Kahlo&Diego Rivera sergisinde beni çok etkileyen bir tablosunu unutamıyorum. Öyle ki üstümdeki renklerle o tablonun bir parçası olmak isteyip beraber foto çekilmiştim, hayatımda ilk. Mezoamerika mitolojisine vurguyla;

The Love Embrace of the Universe, the Earth (Mexico), Myself, Diego, and Señor Xolotl​



Azteklere kadar uzanan,mistik güçleri simgeleyen bir tablo. Güneş ve Ay; Aztek inanışındaki 'Duality/İkilik' anlayışını simgeliyor. Yaratılış ve varoluşta her şey ikiliğe dayanıyor. Güneş; erkek, yaşam, gündüz - Ay; kadın, ölüm, gece. Ayrıca doğa ananın kucağında Frida, onun kucağında Diego.
Bu vesileyle mitoloji tutkunlarına Joseph Campbell'in iki özel eserini öneriyorum; Mitsel İmge ile Tanrıçalar ve Tanrıçanın Dönüşümleri.
Mitsel İmge; oldukça kapsamlı, resimlerle zenginleştirlmiş, mitlerin izinde harika bir keşif yolculuğu yaptırıyor. Mitoloji yanında psikoloji meraklıları için de efsane bir kitap.
"Uzak Asya’dan Hindistan’a, Çin’den Japonya’ya, Eski Doğu’dan Eski Batı’ya, Avrupa’dan Afrika’ya, Hıristiyanlıktan Yahudiliğe ve İslam’a, Filipinler, Endonezya, Mikronezya gibi ada uygarlıklarından İnka, Aztek, Maya gibi Amerika uygarlıklarına kadar dünyanın çeşitli inançlarını imgesel bağlamda inceleyen Joseph Campbell, kitapta ayrıca bu imgelerin kültürel, edebi ve psikolojik yönlerini ele alıyor."
Tanrıçalar ise tarihöncesinden Rönesans’a kadar tanrıça kültünün doğuşu, gelişimi ve dönüşümü üzerine ayrıntılı bir kitap.
Frida da günümüzde ilham alınan bir nevi Tanrıça kültüne sahip çok özel bir ruh...
 
Son düzenleme:
Üst