Conan'a dair bildiğinizi sandiklarinizin hepsi niye yanliştir?

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
CONAN’IN TAO’SU

Conan hakkında bildiğinizi sandığınız her şey neden yanlıştır?
Dale Rippke


O bir vahşi değildi sadece, vahşetin bir parçası, yaşamın evcilleştirilemez unsurlarından biriydi; damarlarında kurt sürüsünün kanı dolaşır, beyninde kuzey gecesinin kasvetli derinlikleri kol gezer; yüreği yanan ormanların ateşiyle atardıRobert E. Howard’ın Kara Dev öyküsünden alıntı.

Robert E. Howard’ın Cimmerialı Conan’ının bir hayranı olmaya dair en yılgınlık verici şey, Howard’ın karakterinde cisimlesen değerlere dair okurun öznel fikirlerinin sayısızlığıdır. Conan öykülerini, sözde herhangi bir yorumu geçerli kılabilecek kadar nüfuz edilmez olsun diye yazdığından değildir bu. Howard’ın Conan karakterinin özellikleri ve dürtülerinin ne olduğunu bildiğine ve bu sayede tüm seriler boyunca mantıklı bir tutarlılık içinde hareket ettiğini tasarladığına şüphem yok.

Öyleyse ne oldu? Niçin Conan’ın kim ve ne olduğuna dair bunca karışıklık var?

Bu kargaşanın başlıca büyük sorumlusu, Howard’ın 1936’da intiharından bu yana Conan Saga’sına eklenmiş olan taklit malzemesinin bolluğudur. L. Sprague De Camp ve Lin Carter tarafından sunulan ilk taklit öyküler, tüm müteakip çalışmaların havasını belirler, zira Howard’ın kendi öyküleriyle eşit olacak denli Conan Mitos’unun içine karışmıştır onlar. De Camp/Carter öyküleri, Conan’ın ‘Kahramanca’ niteliklerini (Kadınlara yönelik “Kaba Şövalyeliği” gibi) vurgulayıp, daha nahoş cephelerini minimize etmiş, kendi steril versiyonlarını sunmak suretiyle Howard vizyonundan uzaklaşmıştır. İkili, Conan’ı Howard’ın dürtüsel barbarından daha akıllı bir varlık olarak sunma eğilimindedir aynı zamanda…

Neredeyse her açıdan en büyük sorumlu Marvel Comics’tir. Marvel'in Conan versiyonu, Howard’ın tasavvurundan neredeyse tamamen farklı bir karakterdir. Hayli garip şekilde, biraz da Marvel Comics’in, Çizgi Roman Kavramı’nın bir üyesi olmasının dayatmasıyla gündeme gelmiştir bu; Conan’ı pozitif bir rol modeli olarak sunmak zorunda kalmışlardı. Bu da yazar Roy Thomas’ın Howard’ın tasavvurunun iplerini bir parça sıkması ve Conan’ı hizaya sokmasıyla sağlandı. Conan hala düşmanları öldürüyordu (Başka Çizgi Roman Kavramı mensubu kahramanların sahip olmadığı bir izin) fakat daima meşru müdafaa olarak gösterildi bu; herhangi bir şekilde cinayet işleme izni yoktu. Bazıları bunun büyük bir değişiklik olmadığını tartışabilir ama Conan’ın kişiliğini ve dürtülerini tümüyle değiştiriyordu bu. Conan karakterinin diğer değişiklikleri de, Thomas’ın öykülerden tarih parçaları, olay parçaları alması ve karakteri fırlatıp atarak ve sabit, homojen bir bütünlük içine sokması yüzünden meydana gelmiştir. Kargaşaya ek olarak neticede De Camp/Carter öykülerini Marvel serilerine uyarlaması için Thomas’a izin verilmiştir. Thomas bunu müthiş farklı başarı seviyelerinde yapar. Çok geçmeden Thomas’ın bırakmasından kısa süre sonra, seriler Conan’ı ağır ağır, de facto bir süper kahramana; kelimenin tam anlamıyla bir Hyboria Çağı gözcü delikanlısına dönüştüren durağan, mülayim bir yığına dönüştü. Thomas’ın daha sonra dönüşü bile serilerin raydan çıkmasının ve kendi devasa mitolojisinin altında çökmesini engelleyemedi.

Aynı zamanda, çeşitli kalite derecelerinde taklit romanların düzineleri piyasaya çıkarıldı; aynı zamanda bir çift sinema filmi de piyasayı daha da karıştırdı. İnsanların Conan’ın gerçekte kim olduğunu bilmeyişi kimsenin umurunda mı?

Bu kargaşanın diğer ana sorumluları, sıradan Conan hayranlarından, Howard uzmanlarına dek Howard öykülerinin tüketicileridir. Sıradan hayran, genellikle onun sadece artan bir sayıdaki Conan yazarının ilki saydığından Robert Howard’a karşı ilgisizdir; hepsi birdir onların gözünde. Dark Horse Comics mi, Marvel Comics mi, yoksa taklit yazarlardan birini mi okuyorlar umursamazlar. Onların gerçekten tüm ilgilendiği Conan karakterinin serüvenleri üzerinedir.

İşin öbür tarafındakiler Howard hayranları ve uzmanlardır. Bunlar, sırf Robert Howard’ın yazıları vasıtasıyla keşfetmek isterler Conan’ın gerçek doğasını (mutlak olarak desteklediğim bir pozisyon) bilmek isterler. Kargaşayı sona erdirmek için Howard’ın oyun sahasının bile sınırlı olması tuhaf şey. Bunun tek bir ana nedeni görünüyor; çizgi romanlar veya taklit malzemesini önce okumaktan kaynaklanan mevcut bir peşin hüküm. Howard’ın karakterleri ve dünyasını daha erken okumalarla kirletme ve gölgelemeye, böylece hatalı materyal kavrayışına götürmeye yönelik bir eğilim bu. Beni asıl şaşırtan, insanların çoğunun işin böyle olduğundan tümüyle bihaber görünmesi ve genellikle suçlamak için Howard öykülerine yönelmesidir; tutarsızlıklar, berrak olmayan dürtüler alıntılarlar; genel inanış da Conan’ın “herkes için her şey” olduğudur. Bu, neredeyse her Howard uzmanının (ben dâhil) kabahatli olduğu bir şeydir. Kimi zaman bu çelişkili bilgilerin hepsi, aynı zamanda kendi aklımızın düzen yaratma çabasındaki insan doğasından kaynaklanır. Çoğunlukla, nihai sonuç bir miyopluk şeklidir; ağaçlara bakarken ormanı kelimenin tam anlamıyla göremezsiniz. Hepimiz şahsi önyargılarımızı öne çıkartır ve kurtulması aşırı zor öznel inanç değerleri içinde mahpusa dönüşürüz.

Bu çalışmanın bazı aşamaları, inanç değerlerinin doğrudan bir örneğidir. Conan’a Marvel Comics vasıtasıyla rastladım. Bu kuruntulu varoluşu yaşamaktan dolayı mutluydum; Conan’la ilgili kendi inancımdan mutluydum. Sonra Robert E. Howard United Press Association (REHUPA)’ya katıldım. Bu hemen mutlu etmese de ağır ağır gözlerimden perdeler düştü ve Conan’ı sahici, farklı bir ışık altında algılamaya başladım. Howard’ın barbarı ve çizgi romanlardaki herif arasında gerçek, somut farklılıklar vardı. Neredeyse, Conan’ın sözde daha kahramanca çehrelerinden kimisi, olanaklı en aşırı durumlara dek zorlanmış gibiydi. Marvel Conan’ının en soylu niteliklerinin birkaçı, Howard öykülerinde yoktu veya ciddi şekilde suskundu. En dikkat çekici farklılıklardan bazıları şunlardır:

• Conan uğruna yaşadığı demirden bir ahlak anlayışına sahiptir.
• Conan sadece hak eden insanları öldürür.
• Conan zavallı ve masumları kötü insanlardan korur.
• Conan hiçbir koşul altında bir kadını öldürmez veya bir çocuğa zarar vermez.

Bu insanların Conan karakteri ve gizemi ekseninde tartıştıkları olguların bazılarından sadece ufak bir seçmedir. Tek problem var; Howard’ın yazılarında insanların üstüne kondurduklarından başka, neredeyse hiçbir bir kanıtı yok bunların.

Hadi, bir örnek olarak Conan’ın asla bir kadını öldürmeyeceğine dair hayal ürünü görüşü inceleyelim. Bu konunun konuşulduğu öykülerde Conan’ın hareket tarzı üzerine Howard tarafından sağlanmış sadece dört gönderme vardır. Occam’ın Usturası’nı ve bir parça sağduyu kullanarak bu dört pasajı incelemek, Howard’ın niyetlerini aydınlatacaktır.

İlk kanıt, Kara Kıyının Kraliçesi’nde sözü edilendir. Conan’ın yolcu olduğu gemi, Belit tarafından yönetilen kara korsanların saldırısına maruz kalır. Conan korsan gemisini oklamayı düşünür, gemi yaklaşırken de Belit’i görür. “Conan oku kulağına kadar çekti—sonra bir tür kapris veya kaygı elini engelledi ve oku kadının yanındaki uzun boylu mızrakçıya yolladı.” Bir açıdan, Conan’ın kadınları öldürmeyeceği fikrini desteklemek için kullanılmış olabilir bu. Asıl problem, Howard’ın bunun “Bir kapris veya kaygı” sonucu olduğunu göstermiş olmasıdır. Fazlasıyla öngörülmez olmak, Conan’ın bir kadına asla zarar vermeyeceği, hiç vermemiş olduğu mantığını kolayca çökertebilir gibi görünüyor.

İkincisi Alacakaranlık Xuthal’da görünüyor. Conan’ın katını Natala öldürülmek üzere Thalis tarafından kaçırılır. Bu sayede Conan Stygialının olabilecektir. Natala Thalis’in planındaki çatlağa dikkat çeker. “Gırtlağını kesecek”, diye cevap verir,Conan’ı Thalis’ten daha iyi tanıdığı inancıyla. Bu, gerçekte Conan’ın asla bir kadını öldürmeyeceği düşüncesini öldürse gerek. Howard Natala’nın kadını öldüreceğini umduğunu yahut onu öldüreceğini hayal ettiğini yazmamıştır; Natala’nın, Conan’ın Thalis’i öldüreceğini bildiğini belirtir. Conan belli kışkırtmalar altında bir kadını öldürecektir. Koruması altındaki bir kızı öldürmek de yeterli nedendir.

Üçüncü kanıt, Kara Çemberin Halkı’nda bulunur. Conan, Devi’yi kamufle etme ihtiyacı duyar ve yakınlardaki genç bir kadının giysilerini almaya karar verir. Devi onlar için kızı öldüreceğinden endişe duyar. “‘Normalde kadınları öldürmem,diye homurdandı. ‘Gerçi bu dağlı kadınların kimisi dişi kurtlardır.’” Bu bağlamda okumaktan kaynaklanan bir çift ilgi çekici gerçek var. Her şeyden önce, sıradışı koşullar altında kadınları öldüreceğini düşünebilmekte olduğunu ima etmekte. İkincisi, kadınların şahsına şiddet uygulamaya niyetlendiği durumda bunu yapmaya mecburdur. İddianın hatırı için, bir çatışmayı kazanmak veya onu avantajlı olmayan bir duruma sokarak zorda bırakacak o kadınlara yönelik sınırlara gideyim. Kuramsal olarak, Kızıl Çiviler’de Valeria, Tascela’yı öldüremese bunun olabileceğini görebilirdik; büyülü lazer asası tarafından kızartmaya dönüşülmemek için, bunu denemek Conan’a düşecekti. Onları öldürmeye karşıysa dahi, sırf Conan’ın kendisinin bir kadın tarafından öldürülmesine izin vermeyeceğini bilmek bile sağduyunun gereğidir aslında.

Dördüncü kanıt Evdeki Haydutlar’da görünüyor, kaldı ki bu insanların Conan’ın bir kadını öldürmeyeceği fikrine varmasına yarayan ana bulgudur. Öyküde Conan’ın kadını onu yetkililere ihbar eder, onu zindana tıkarlar. Conan kurtulur ve eski sevgilisinin dairesine döner. Onu öldürmek yerine binanın tepesine çıkarır ve arkasındaki lağım çukuruna atar. Conan’ın kadınları öldürmeyeceğine dair temel kanıt, “Eğer onun ellerinde ölümü bu kadın hak etmediyse, o zaman kim hak etmiştir gerçekten?” düşüncesinden kaynaklanır. Problem, bu kanıtı bir parça zayıflatmaya hizmet eden bir ayrıntıdadır. Conan’ın dürtüsünü aydınlatan sahne esnasında geçen ilginç bir pasaj vardır. Conan odaya girer ve kıza bakar. Elinde kanlı bir bıçakla orada duurken, kız yaşamı için yalvarmaya başlar: “Conan cevap vermedi; öylece durdu ve iri bir başparmakla hançerinin ağzını yoklayarak, yanan gözleriyle ona kızgın kızgın baktı. Sonunda odayı geçti…” Howard bu pasajı kızla karşılaşma esnasında Conan’ın güdülerini tasvir etmek için kullanıyor. Bundan edindiğim karşı konulmaz görüş, Conan’ın odaya tamamen kadını öldürmek için girdiği ve kendisini toplamak için bir an durduğudur. Kadın ona yaşamı için yalvarırken, o kadını oracıkta öldürmek dürtüsüyle (kocaman bir başparmakla hançerinin ağzını yoklayarak) boğuşmaktadır. Hemen hemen aynı şekilde, bir “kapris veya kaygı” yüzünden Belit’i öldürmeye kendini ikna edemeyen Conan, kapatmasını da öldürmeye kendini ikna edemez. İntikam ihtiyacını, bunun yerine kadını bir lağım çukuruna atarak hafifletir.

Howard’a göre, aslında Conan’ın huyunda kadın öldürmek olmasa da, belli koşullar altında onları öldürür; eğer biriyle çatışmada zorda kalırsa veya bir kadın koruması altında olduğunu bildiğimiz birini öldürürse. Evdeki Haydutlar’da kız onu kesinlikle ihbar etmiştir ama Conan ölümden kurtulmuştur; bu yüzden o gerçekte “Öldüreceği kadın” kategorisine girmez. Neredeyse buna yaklaşmış olsa da, bunun yerine Cimmerialının “zarar yok, suçlu yok” tasnifi içindedir. Conan’ın hala bir kadını öldürmeyeceğine peşin hükmünü öne sürebilir birileri. Howard, doğru kışkırtma sağlandığında açık açık Conan’ın kadınları öldüreceğini demeye getirmektedir.

Tüm bunlar, bizi bu çalışmanın ana temasına geri getiriyor. Çoğu insan Conan’ın kim veya ne olabileceğine dair çarpık bir fikre sahip olduğundan, Cimmerialısı hakkında bize ne söylemeye çalıştığına bir göz atalım. Benim iddiam, Conan karakterinin serilerde tamamen tutarlı ve Howard’ın çizdiği, çok berrak bir karakter anlayışı olduğudur.

Howard, karakterinin, tanıdığı çeşitli insanların modeli olduğunu açıklıyor, Petrol işçileri ve benzeri. Her biri Cimmerialı Conan denilen karışımı yaratan özellikler sağlar. Doğru bir görüşe göre, Conan karakteri düpedüz numune değilse de, aynı zamanda hayli ikonik unsurlar içerir.

Conan öykülerinin alegorik doğasına dair geçmişte tartışmalar yapılmıştır; bunun çatısı, uygarlık barbarlığa, kolektivizm, bireyciliğe karşı temasıdır; Howard’ın Conan öykülerinin üstüne taktığı çengellerdir bunlar. Bu basit kavramlar içindeki alegoriyi açıklamak, bunu adaletsiz kılmaz. Dikkat ederseniz, gerçek barbarlık uygarlığın antitezi değildir. Barbarlık aslında uygarlığın basitleştirilmiş bir versiyonundan fazlası değildir. Howard’ın barbarlık hakkındaki ülküleşmiş görüşünün gerçekle ilgisi yoktur. Bu daha da derinlerdedir. Ta, Batı Felsefesi geleneğindeki en eski tartışmalardan biri olan Nomos ve Physis arasındakine dek gider bu.

Nomos prensipleri, uygar Yunan toplumunun temeliydi. Sanat, sınıf ve mantıktan oluşurlardı. Çoğu barbar kültürlerini içeren her uygarlaşmış toplum, nomos kavramlarına bağlı kalır. Sanat, insanoğlunun iradesinin etrafındaki dünya üzerindeki kullanımı, sınıf kontrol aracı, mantık da nesnelerin yaptıkları şeyi niye yaptığının açıklamasıdır. Bildiğimiz tüm uygar toplumlar, bir nomos yaklaşımı sayesinde çalışırlar. Nomos dünya görüşü neredeyse her zaman kolektiftir ve genellikle hepimiz aynı bakış açısını paylaşırız.

Howard’ın nomos gerçekliğine dair görüşü, mademki insanlarca çatlatılmıştır, o zaman o da herhangi bir uygarlığın, eşit derecede çatlak algıları temel aldığı görüşünü izlemekte diretir. Conan öyküleri uygar kültürün becerileri üzerinde canlanır ve her zaman onu kültür bileşenleri arasındaki uyumsuzluğa da uygun şekilde yozlaştırılmış ve çöküşte (Varlıklıların, yoksullar üzerindeki iktidarı) yahut kollektif güvenlik yüzünden gerileme sırasında arzularını başarmaya çalışan bir tür can sıkıntısı içinde olarak sunar.

Bu gerileme, kavmin kaçınılmaz çöküşünü hızlandıran bir zayıflığı getirir. Uygarlığın rasyonelliğe bağımlılığı, aynı zamanda dogma ve sahte bir moral üstünlük duygusu yoluyla kendi çöküşüne de götürür onu.

Howard, uygarlığın entropik (düzensiz) bir ışık içinde olduğunu gösterir. Uygarlık her zaman bir çürüme hissi, yozlaşma kokusu taşır. Kara Nehrin Ardında’da Howard bunu şöyle belirtiyor: “Barbarlık insanlığın doğal halidir. Uygarlık doğadışdır. Koşulların bir kaprisidir. Barbarlık her zaman nihai zaferi kazanmalıdır.” Epey gerçek bir görüşe göre bunun anlamı, uygarlık kendi yapay kanun ve dogmaları içinde öyle yerleşmiştir ki, barbarlık tarafından sunulan meydan okumaya karşılık vermesi mümkün değildir. Barbarlık kaotik, öngörülemez ve yaratıcı olanı kucaklar. Uygarlığa karşısında savunma yapmaya hazırlanmasını olanaksız kılan şekillerde saldırır. Barbarlığın sonuçta hiçbir sınırlaması yokken, uygarlık kendi algıları tarafından sınırlandırılır.

Conan Destanı içinde Cimmerialı neredeyse düzeni sarsan katalizör olarak sunulur. macerayı yeni mekanlara sürükler. O, uygar davranışın antitezidir; bu yüzden Howard’ın Conan’ın “Vahşi” liğini Physis prensiplerine dayandırması şaşırtıcı olmasa gerek. Doğal, kaotik ve irrasyonel olanı içerir o. Conan bu belirtilerin hepsini kesinlikle sergiler. Howard onu yazdığı neredeyse her hikâyede farklı vahşi hayvan tipleriyle kıyaslamak suretiyle doğal olanı yükseğe koyar. Conan’ın kaotik davranışını, kaprislerine göre hareket edişini tehşir eder ve onu “Çalkantılı” olarak tarif eder. Conan’ın temel irrasyonalitesini, her seferinde içgüdüsel olarak hareket ettiğini ifşa eder Karakter, pratik olarak Physis davranışının bir poster çocuğudur.

Physis yaklaşımına göre davranan bir karakter, anti kolektif olacaktır mecburen. Conan bir bireydir, toplumun bir parçası değil; uygarlığın kanunları ve zırvaları içinde elde edilemez. Tarif olarak Conan bütünüyle töre dışı ve kendi-merkezlidir. Kendi içinde bir kural görevi üstlenir, hatta tamamen uygarlık üzerinde avlansa da, kurbanları esasen çürümüş olduklarından özellikle kötü olarak karşımıza çıkmaz. Bu durum, çok karanlık bir dünyada parlak bir ışık demetiyle aydınlatır onu.

Conan’ı canayakın bir karakter yapmaktaki en büyük problem, onun güdülerinin nadiren başkalarını düşünür izlenimi bırakması ve genellikle neredeyse ben-merkezli görünmesidir. Howard Conan’a bireysellik katmak için tipik nomos davranışlı olanın yerini alabilen, yine de azla töredışı ve çıkarcı görünmeyen bir değerler dizgesi kurar. Bu problemi kaba bireycinin Physis modelini almak ve mantıklı sınırlarda hareket ettirmek suretiyle çözmeyi dener. Bana sorarsanız Conan, Alfa Erkeği fikri üzerinde temellerini bulur. İlgi çekici olan ise bunun Alfa-erkeğişef-köpek” tipinin insan değil de, gerçekte hayvanların doğadaki(Vahşi) davranışlarını temel alışıdır. Conan, “Sürünün Alfa Erkeği” modeline ait birkaç farklı özellik sergiler.

En belirgin özellik, Conan’ın parçası olduğu herhangi bir grupta, grubun hâlihazırdaki lideriyle doğrudan çatışmak suretiyle liderlik rolüne yükselmeyi denemesidir. Bunun mükemmel örneklerini Aydaki Demir Gölgeler’de Khroshalı Sergius’la dövüşünde ve Kara Adamın Havuzu’nda Zaporavo ile dövşlerinde görürüz. Bu özelliğin en iyi örneği ise Bir Cadı Doğuyor’da meydana gelir. Conan bir hayvan sürüsünün alfa-erkeği olmasının en önemli unsurlarını bulduğumuz bir sahnede, Olgerd Vladislav’dan Zuagir Bedevilerinin komutasını gaspeder. Conan doğrudan belirtir; “çölde düşmüş bir şefe yer yoktur. Eğer savaşçılar seni sakatlanmış ve mevkisini yitirmiş görürse, kamptan asla sağ çıkmana izin vermezler.” Bu özelliğin zirvesi, elbette ki Conan’ın Aquilonia tahtını almak için Kral Namedides’i boğuşudur.

Conan’ın sergilediği bir başka özellik de başka bir insanın iradesini kabul etmeyi daima reddetmesidir. Adam, tüm destanda, bir kez bile bir düşmana teslim olmaz. En çok istedikleri olmadığında bile daima salınarak yürür. Bir savaştan taktiksel geri çekilişle ayrılabilir ama asla boyun eğmez veya teslim olmaz. Doğal olarak bu “Gırtlağı açıkta bırakmak” sayılır; bu da bir alfa-erkeğinin asla yapmayacağı bir şeydir. Önce ölmeyi tercih eder o.

Üçüncü özellik, alfa-erkeği’nin, “Sürü”sünün üyelerini dış tehlikelerden koruma sorumluluğunu içerir. Conan’ın liderlik pozisyonunu kabul eden herkes, onun “Sürü”sünün bir üyesine dönüşür, o da yaşamını ortaya koymak noktasına dek korur onları. Bu özellik en açık şekilde kadın yandaşlarını ne kadar vahşice koruduğuyla tasvir edilir ama aynı zamanda Kara Çemberin Halkı’nda kanını dökmek için uluyor olsalar bile, kuşatılmış yerlilerini terketmeyi reddetmesiyle de ortaya çıkar. Bu Ejderin Saati’nde, Conan’ın işgalci Nemedialıların ahlaksızlıklarından “Kullarını” korumaya yönelik sorumluğunu fark ettiğinde de kendisini ortaya koyar. Conan karakterine bakarken önemli bir özelliktir bu; Onun Aquilonia ulusunun kralı olmasından çok, Aquilonia halkı onun “sürü”sünün üyeleridir.

Son özellik, Conan’ın sürüsünün kadınlarına nasıl bağlandığına dairdir. Doğada Alfa-erkeği onun korumasından hoşlanan, seçtiği herhangi bir dişiyle çiftleşme hakkına sahiptir. Biz de Howard’ın öykülerinde bu konuyu birkaç kez deştiğini görüyoruz. En belirgin örnek Demir İblis’teki Octavia’dır. Conan onu Khosatral Khel’den korur ve daha sonra onun “Kadını” olduğunu varsayar. Aslında kadının sadece ona âşık olmuş numarası yapıyor olduğu gerçeği bile onu fazla etkilemez; yine de onunla cinsel ilişkiler beklemektedir. Benzer bir sahne Kara Çemberin Halkı’nda Conan’ın Devi Yasmina’yı Yimsha’nın kâhinlerinden kurtarıp, korumasını yeniden sağlamasından sonra ortaya çıkar. Sonuç itibarıyla Yasmina’nın artık bir rehine olarak kullanışlı olmadığının farkındadırlar, bu yüzden Conan onu “Kadını” olarak tutmaya karar verir ve bunu Devi’ye seçme hakkı bırakmadan samimiyetle belirtir. Kayıp Kadınlar Vadisi bile, Conan Livia’nın oyunu “kendi” kurallarıyla oynamak istemediğini fark ettiğinde ve “Bamulaların savaş şefi için uygun kadın” olmadığı usavurumu yüzünden yiğitçe onu ülkesine postaladığında ima edilir. Conan aynı zamanda birçok durumda dikkate değer bir kaotik tutumla hareket etmek suretiyle bir Physis özellik sergiler. Howard, Conan karakterinin öngörülemez olma ihtiyacında olduğunu bilmektedir; bunu her zaman ima eder: “Barbarlar tuhaf, anlaşılmaz şeyler yapardı.” Conan’ın kadınları öldürmesi hakkında daha önceki tartışma istisnai bir durumdur.

Conan bir kapris veya kaygı yüzünden Belit’i vurmamayı seçtiğinde, bu öngörülmezlik davranışıdır (Aynı zamanda Belit korsanların lideri olduğundan, ölümü de savaşı sona erdirebileceğinden akıldışılık sınırını da aşar). Karmaşa, öngörülmezlik demektir. Howard, Evdeki Haydutlar’da, Conan ve kapatması arasındaki sahneyi bir öngörülmezlik sahnesi olarak sunar; zira onu Cimmerialının kadını öldürmeyi amaçladığı şeklinde yazdığı açıktır, fikri yalnızca son anda değişmiştir. Unutmayalım ki Kara Dev’de Amalric Conan’ı “tüm hırsızlarımın en çalkantılı olanı!” diye tarif eder. Çalkantılı demek, rastgele veya şiddetli şekilde öngörülmezlik anlamına gelir. Howard’ın Conan’ın böyle hareket etmesini sağlamaya niyetli olduğu açık görünüyor.

Akıldışılık Conan’ın sergilediği başka physis özelliğidir ve düşüncenin olağan akışında sözcüğün kendisinin olumsuz çağrışımları yüzünden bunu zorunlu kılmak biraz daha zordur. Akıldışılık, genelgeçer görüşe göre, karakterin kaynak olarak hiçbir mantıklı temeli olmayan düşünceler sergilemesi demektir. Howard, Conan’ı içgüdüsel hareket eden, düşünmeden önce eyleme geçen olarak tarif ediyor. Howard’ın Demir İblis öyküsünde Khawarizmli Ghaznavi, hünerli Conan’ın sergilediği işleri“zekâdan çok vahşi hayvan içgüdüsü”yle başardığına dikkat çeker. Howard, Conan’ın akıldışığını onun duygusal durumuna bağlar. Kâsedeki Tanrı’da öldürdüğü Set’in oğlu’nun başsız cesedinden dehşet içinde kaçar. Kaçış girişimi Kara Kıyının Kraliçesi’nde de, Kâsedeki Tanrı’da da daha rasyonel olup, yani mantıklı davranıp odadaki silahlı adamları seçeceğine önce onu tehdit eden silahsız adamı öldürmek suretiyle başlar.

Howard’ın Conan’ı uygar davranışın antitezi olmasını amaçladığı epey açık görünüyor bana. Barbar, içinde dolaştığı uygar ulusların dünya görüşünden tamamen farklı bir yaklaşımla davranır. Uygar kafa yapısıyla etkileşime girer ama asla ona sarılmaz; genellikle ona yönelim aşağılamasını ifade eder. Uygar dünya görüşünü reddedişini, Kayıp Kadınlar Vadisi’nde dosdoğru belirtir: “Farklı ülkelerde adetler farklıdır ama bir adam yeterince güçlüyse, kendi anayurdunun geleneklerinden bazılarını her yerde dayatabilir. Ve kimse de bana asla aciz diyemez!” Conan nomos değildir. Baştan sona physis’tir o.

Conan, Howard’a göre Cimmeria’yı yoğun dünyayı görme hevesi ve yaşamı her yönüyle deneyimlemek için terk eder. Bu, tüm öyküleri baştan sona etkisi altına almıştır. Conan sınavsız bir yaşamla ilgili değildir: onun arzusu “Bırak yaşıyorken dibine kadar yaşayayım hayatı; bırak da kırmızı etin lezzetli suyu ve ekşi şarabın tadını damağımda duyayım, ak kolların sıcak kucaklayışını, mavi kılıçlar alevlenip kızıllaştığında savaşın çılgın neşesini bileyim, mutluyum ben” ve “Yaşıyorum, yaşamla yanıyorum, seviyorum, öldürüyorum ve mutluyum” a dairdir.

Conan ölüm saçar ama onun gerçekliği, değişmez şekilde yaşam yönünde hareket etmektedir. Bu bir paradoks gibi görünebilir ama nomos perspektifinden bakıldığında gerçektir bu. Conan yaşamı yaşamaya öyle aşıktır ki, her fırsatta ölümle flört etmek suretiyle onu riske atmak ister. Herhangi bir savaş kıdemlisinin kanıtlayabileceği gibi, İnsanlar sadece var olur—onu sahaya sürene dek yaşamı gerçekte yaşamazsınız. Conan yaşamı, ölümle danstan başka bir şey değilmiş gibi yaşar.

Conan Destanı hakkında daima kafamı karıştıran bir şey, physis yaklaşımı karşısında uçuyor gibi görünen krala dönüşmesi gerçeğidir. Bizzat Howard bile Ejderin Saati’nde Conan Ahriman’ın Kalbi’nin peşinde kılık değiştirip Zingara’da at sürerken, problemi kabul eder gibi görünür. “Ve göründüğünden fazlasını da hissediyordu; eski anıların uyanışı, ayağını imparatorluk yoluna koymadan önceki yarına dair kaygı duymadan eğlenen, kavga eden, içen, serüvenlere atılan köpüklü bira, kızıl dudaklar ve dünyanın tüm savaş alanlarında savurmak için keskin bir kılıç dışında arzusu olmayan gezgin bir paralı asker olduğu eski, vahşi, çılgın, muhteşem günlerin yeniden dirilişi.” Öyle görünüyor ki, nomos dünya görüşüne doğru hareket etmektedir. Belki de bir dereceye kadar. Akılda tutulması önemli olan şey, bağlamdır. Conan’ın uygar bir ülkede kral oluşu, daha şahsi bir düzlemde yazılmış uygarlık barbarlığa karşı ana temasından başka bir şey değildir. Barbarlık öyle etkilidir ki sadece bir herif uygar dünyanın düzenini altüst edebilir.

Tüm bunlar bizi bu çalışmadaki asıl noktaya geri götürüyor. Halk, yazarlar ve hayranların mantığı gerçekten Conan’ı idrak etmez çünkü ona nomos gözleriyle bakarlar. Onlar varoluş öncesi güvercin yuvalarının içine çekmek için onu kategorize etme ihtiyacı duyarlar. Onu kendi konforlu kuşaklarına uydurmak için değiştirirler. De Camp ve Carter Conan’ı daha rasyonel yapar; bir nomos davranışı. Roy Thomas Conan’ın öngörülemez davranışını alır ve gerçek, davranışsal özelliklerden demirden bir anlayış inşa eder; nomos inancının esas özelliği. Halk da bunu yutar.

Conan nomos değildir. Howard kesinlikle onu o şekilde yazmamıştır yoksa yaptığı muhayyilemizi ele geçirecek güce sahip olmazdı. Conan, doğru kavradığınızda muhayyilemezi tutuşturur çünkü bizatihi olduğu kişidir o. Uygarlıkların zırvaları içinde elde edilemez; neticede onu ilgilendirmez bunlar. O sadece yaşamını kendi koşullarıyla yaşamak için var olur; özgür yaşa ya da öl. Gerçek Conan budur.

Bu niye önemli? Eşyanın tabiatı üzere, boşanan taklit malzeme seli nedeniyle insanların Conan algısını değiştirmek için çok geç muhtemelen. Fakat uzun süre önce bir kez, insan özgürlüğün nihai ikonunu sunma işini halletmek için zaman harcayan Teksaslı bir yazar için yeterince önemliydi bu. O ne önemli diyorsa, onurlandırmak benim için önemli.

Bu çalışmayla aslında kimsenin fikrini değiştirmeyi ummuyorum. Gerçekte bu sadece benim bakış açım. Fakat inanıyorum ki somut kanıtlara dayanan geçerli bir açı. Gerçekte tüm istediğim, bunu bir parça düşünmenizi sağlamaktır. Bob (Robert E. Howard çn.) için en azından bunu yapabilirim…

Dale RIPPKE​



Kaynak: REHupa/The Robert E. Howard United Press Association. [Bu deneme ilk olarak REHupa #199, Haziran 2006’da yayınlanmıştır]

Not: Yazıdaki Nomos; insan aklının ürettiği değerler bütününü, Physis ise doğanın ürettiği unsurları ifade ediyor. Kavramlar latince olsa gerek. Türkçede tek kelimeyle karşılamak zor olduğundan olduğu gibi bıraktım.



Hüseyin Aksakal​
 
Son düzenleme:

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Dostlar, Conan hakkında epey bir kafa karışıklığı olduğu anlaşılıyor. Yaşayan önde gelen Conan uzmanlarından Dale Rippke'nin Conan'ın aslında kim olduğuna ve neden hakkındaki fikirlerin farklılaştığına dair bu yazıyı bu yüzden çevirdim. Umarım yararlı olur.

Hayli yoğun işlerim nedeniyle bir süre etrafta görünmeyebilirim. Yine de çeviri konularında desteğe ihtiyaç olduğunda akşamın ilerleyen saatlerinde yardımcı olmam mümkün.

Aslında Robert E. Howard'ı anlamaya çalışmama rağmen, Diyarda Conan'a fazla odaklandığımı fark ettim. Kusurlarımız var ise affola dostlar. Şimdilik hoşçakalın.
 
Son düzenleme:

Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,044
20,236
Kamlançu
Yazarın da ifade ettiği üzere biz Marvel tarafından üretilen çizgi romanlar aracılığıyla tanıştık Conan'la. Ve Conan'ı bu haliyle sevdik. Orijinal hikayelerin nasıl olduğuna dair bir merakımız vardı her zaman. Lakin hiçbir zaman peşine düşmedik, kimse de bu efsanenin orijinal hikayelerini çevirip Türk okuruna sunmayı düşünmedi. (Birkaç hikaye yayınlanmış olabilir, onlar da Conan efsanesinin arka planını yeterince aydınlatacak kadar güçlü değil tabii ki.) Son günlerdeki çevirileriniz sayesinde Conan, REH ve onun fantastik dünyasına dair az da olsa bir şeyler öğrendik. Yeterli mi, şu an için elbette değil...

Yazdıklarınızdan ve konuştuklarımızdan anladığım kadarıyla işin özeti şu: Robert Erwin Howard ve oluşturduğu fantastik evren bizde Tolkien ve diğer fantastik edebiyat yazarları tarafından gölgelenmiş olsa da en az onlarınki kadar güçlü ve en az onlarınki kadar kompleks yapıdadır. Dışarıda REH ve evreni hakkında makaleler, incelemeler yazılırken, fan kulüpler kurulurken bizde hakkında herhangi bir çalışma yapılmamış, Türk okuyucular bu konu hakkında bilgisiz kalmıştır. Marvel tarafından piyasaya çıkarılmış ve üzerinde bir takım değişiklikler yapılmış olan Conan ve Kull gibi çizgi romanlar da orijinal hikayelere dair bizde bir ön yargı oluşturmuştur.

İşyerinde olduğum için uzatamayacağım, kusura bakmayın.
Bu güzel inceleme yazıları ve orijinal hikayeler için teşekkür ederim. Var olun, çok yaşayın, iyi yaşayın.

Not: Bu zamana kadar Conan karakterini REH'in oluşturduğunu, Roy Thomas'ın ise karakter için yeni maceralar yazdığını sanıyordum. Bu da benim ayıbımmış meğerse...
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Değerli Shoryuken, nazik yorumunuz ve anlamlı değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim. Sizin düşünceleriniz eminim Türk ÇR okurunun büyük bölümünün de paylaştığı (eskiden benim de) bir bakış açısıdır. Bunda elbette merhum Ali Recan'ın da bir kabahati yok. Çünkü o da Amerikan ÇR piyasa değerlerinin önüne koyduğu üzerinden bir yeniden üretim gerçekleştirdi.

Peki netice bizi nereye getiriyor?

Son derece mantıksız şekilde serilerin büyük bölümünde belinde siyah bir ayı postu, kılıcı için bir kemer ve sandalet veya çizmeler dışında tamamen çıplak bir adam... Bu ayı postu elbette Roy Thomas'ın Conan literatürüne en önemli katkısı oldu. Eğer yumuşatılmış, romantik bir karakter yaratacaksa Barbar ne olacaktı? İşte o karaktere barbar diyebilmek için hiç giymediği neanderthal kıyafetini Conan'a giydirmesi de bu nedenle oldu.

Conan, kariyerinin erken evrelerinde, Fil Kulesi'nin yarısından sonra, Kasedeki Tanrı'da, Evdeki Haydutlar'da, Ayışığında Demir Gölgeler'de bir peştemal, sandalet ve kılıç kemeri dışında çıplak tasvir edilir Howard tarafından. Kara Adam'ın Havuzu öyküsünde belinden yukarısı çıplaktır ama ipek bir pantolon giyer. Son dönem öykülerinden Kara Yabancı'nın ilk bölümünde pictlerden kaçarken kısa bir süreliğine aynı giysileri yeniden giymek durumunda kalır. Ama bu kez kılıcının yerini bir bıçak almıştır.

Bunun dışındaki on beş öyküde, elden geldiğince iyi giyinmeye özen gösterir Cimmerialı. Kara Kıyıların Kraliçesi'nde dünyanın her tarafından en iyi zırh donanımı ve kıyafetlerle tasvir edilir. Demir iblis'te rengarenk ipek giysilerle karşımıza çıkar. Kara Nehrin Ardında'da boynuzlu tolga, zırh ve kısa pantolonla, Kara Yabancı'da yüz yıl önce modası geçmiş bir kılıkta, Bir Cadı Doğuyor'da siyah örgü zırhla, Kızıl Çiviler'de bir denizci kıyafeti içinde çıkar. Oysa Roy Thomas'ın Conan'ı zaman zaman üstüne zırh giyse dahi, her zaman bir ayı postuyla dolaşır. Çünkü onun barbarı gerçek değil, semboliktir. O barbarlığı da o ayı postu temsil eder.

Özellikle kadınlarla ilişkiler konusunda bir noktada fazlasıyla inisiyatif sahibi bir karaktere dönüşür Conan. Aslında Howard'ın aklından geçen bu değildir. Kaldı ki, ilk Conan hikayesinin atası olan "Ben Bu Kılıçla Hükmederim"in kahramanı Kull, kadınların aşkını hiç tanımamıştır. Bu yola onu sokan, Weird Tales editörü Farnsworth Wright'in, derginin satış grafiğini yükseltmek amacıyla, karaktere kadın okur ilgisini arttıracak "Romantik Barbar" konseptine yaklaştırma çabasıdır. Bu öyküler ise REH hayranları tarafından en düşük nitelikli Conan öyküleri sayılır. Çünkü REH kadın etkisinin erkeğin zırhında çatlak oluşturacağını bizatihi arkadaşlarına söylemiştir.
Roy Thomas ise Conan'ı büyük oranda uçkur düşkünü bir derbedere dönüştürme başarısı göstererek orijinal karakteri daha da hırpalamıştır.

Bunlar da Rippke'nin sözünü etmedikleri...
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Robert E. Howard'ın öykülerinde Conan'ın Alfa Erkeği dönüşümünü gerçekleştirmediği tek örnek Kara Nehrin Ardında öyküsüdür. Bunda da karakolun komutanı Pict saldırısında öldürülür. Dahası Conan Conajoharo karakolunda değil, karakol dışı gözcü görevinde bağımsız olarak çalışmaktadır. Fakat örneğin Sprague De Camp öyküsü Kuledeki Mücevher'de, kaptanın altı olarak çalışmaktan şikayetçi değildir. Görüş ayrılığına düşse de kaptanla tartışmaz. Bu da Rippke'nin deyimiyle bir Nomos davranışıdır. Kral Conan, emperyalist olarak tasarlanmasa da, Camp, Tombalku Davulları öyküsünde eş kralı sürekli seferler düzenlemesi için sıkıştıran hırslı biri olarak tasvir eder. Oysa Ejderin Saati'nde kendi sınırlarını korumak dışında en ufak bir hırs (Bu da bir Alfa Erkeği davranışıdır) taşımadığını bizzat Conan vurgular.
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Milius ve Fleischer'in çektiği iki film ayrı bir garabet. Khitaili hocalardan felsefe dersi alan bir gladyatör. Conan'ın hiç katlanamayacağı bir küçük düşürme var Milius'un filminde. İki filmde de Conan fazla zeki biri olarak tasvir edilmemiş ki bu çok yanlış. Howard Kara Kıyıların Kraliçesi'nde "Doğal bir zekası vardı, haklarına en ufak tecavüze karşı sabrı sıfırdı" diye , Demir İblis'te "Zekası ve kılıcı dışında hiçbir şeyi olmadan kozakların arasında atamanlığa yükseldiğini" anlatır oysa...
 

chinga

Yeni Üye
28 Eki 2009
12
8
Yayınevleri Conan'ın tüm hikayelerini çevirmedi değil mi? İthaki'nin yayınladığı 210 sayfalık fil kulesi ve Hyperion Kitap'ın yayınladığı oldukça ince Kimmeryalı Conan'ın Yükselişi var (Basımı 2011 ve devamı gelecek gibi durmuyor). Yurt Dışında yayınlanan The Complete Chronicles of Conan 900 sayfasan fazla (keşke bir yayınevi bunu yayınlasa).
Bir diğer sorum Minima'nın yayınladığı 430 sayfalık Solomon Kane Kitabında tüm SK hikayeleri var mı?
Son sorum Almuric'i önerir misiniz?
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Değerli Chinga,
İthaki tarafından yayınlanan Fil Kulesi ve Hyperion'un yayınladığı Kimmeryalı Conan'ın yükselişi kitapları dışında Ejderin Saati adlı Conan romanı da İthaki tarafından yayınlandı--ki bu Türkçede ilk yayınlanan Conan öyküsüdür. Lakin dediğiniz gibi Conan öykülerinin toplam külliyatı 900 sayfayı aşıyor. Bunların tamamını Türkçeye çevirdim, birazını diyarda paylaştım ama tamamı hiç yayınlanmadı. Ben de yayınlama girişiminde bulunmadım.
Evet, Minima yayınlarından çıkan Solomon Kane'nin Dehşetengiz Serüvenleri kitabı, REH'in yazdığı tüm Kane öyküleri ve öykü taslaklarını içeriyor.
Almuric'i de okudum. ALmuric, bir nevi bilim kurgu öyküsü ama yakından bakıldığında barbarlığın medeniyete karşı zaferi temasını işlemeyi sürdürüyor. Bu romana REH'in başladığı, sonunu başka bir yazarın tamamladığına dair rivayetler var-ki bu doğru gibi görünüyor. Almuric okunabilir ama REH'in üst düzey öyküleri arasında değil bence. Çevirisi de pek iyi değil.
 

chinga

Yeni Üye
28 Eki 2009
12
8
Çok sağolun Hüseyin Bey cevaplarınız için. Yazılarınız Kılıç ve Büyü türünden pek hoşlanmayan beni başta Conan olmak üzere REH konusunda oldukça merak ettirdi. Gelecek ay Solomon Kane Dehşetengiz Serüvenlerini sipariş edecem bir aksilik olmazsa.
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Çok Yazılarınız Kılıç ve Büyü türünden pek hoşlanmayan beni başta Conan olmak üzere REH konusunda oldukça merak ettirdi.

Sayın Chinga, bu yazdığınız cümle bir hobi olarak yaptığım çeviriler konusunda büyük bir motivasyon verdi bana. Bu merakı uyandırabilmiş olmaktan büyük kıvanç duydum. Ben de size teşekkür ederim.
 

büyük beyaz

Yönetici
Çeviri & Balonlama
E-Dergi Takımı
17 Ağu 2009
17,734
44,022
denize sıfır
Barbar hakkında bilinmeyen ne çok bilgi varmış şaşırdım kaldım.
Ben onun barbar halini ve sürekli gezenti halini severek takipçisi olmuştum.
Kadın unsuru her romanda mutlaka oluyor ama barbar dostumuzun tek eşliliğe gönlü yok gibi.:)
Yan sanayi KULL öykülerini de ilk birkaçını okuduğumda yadırgamıştım.
Ama barbar onu her türlü yer.:)
Sayenizde çok geniş bilgilere sahip olduk, çok teşekkürler Hüseyin bey.:)
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Barbar hakkında bilinmeyen ne çok bilgi varmış şaşırdım kaldım.
Ben onun barbar halini ve sürekli gezenti halini severek takipçisi olmuştum.
Kadın unsuru her romanda mutlaka oluyor ama barbar dostumuzun tek eşliliğe gönlü yok gibi.:)
Yan sanayi KULL öykülerini de ilk birkaçını okuduğumda yadırgamıştım.
Ama barbar onu her türlü yer.:)
Sayenizde çok geniş bilgilere sahip olduk, çok teşekkürler Hüseyin bey.:)

Robert E Howard'ın Conan öykülerinin yarısından fazlasında kadın unsuru neredeyse yok sayılacak şekildedir. Fil Kulesi'nde, Evdeki Haydutlar'da, Kasedeki Tanrı'da, Kara Nehrin Ardında'da, Kılıçtaki Anka'da, Kızıl Kale'de kadın unsuru sıfıra yakındır. Bir Cadı Doğuyor, Zamboula Yamyamları, Kara Yabancı; Tombalku'da Davullar öykülerindeki kadınların Conan ile hormonal bir bağlantısı yoktur. Buz Devinin Kızı'nda, dişi unsuru ulaşılmazdır. Kayıp Kadınlar Vadisi'nde kadının kendine uygun olmadığı sonucuna varır. Kara Sahilin Kraliçesi ve Kızıl Çiviler'de savaşçı kadınlara tutulduğu vakidir. Evlendiği Zenobia ise dardayken yardımına koşan bir harem kızıdır.

Bunlar dışında kalan üç dört öyküde ise Howard Weird Tales kapağına çıkarmak için kadın unsurunu ticari olarak kullanmıştır. Fanlar bu öyküleri ötekilerden geride sayar. Bu kadınların tamamı tümden Conan'ın emri ve koruması altındaki pasif tiplerdir. Fantezi karakterinden ziyade evinde korunaklı ortamında oturan hanımları akla getirirler.
 

The_DarknesS

Yönetici
Çeviri & Balonlama
17 Nis 2010
9,542
28,643
İzmir
Robert E Howard'ın Conan öykülerinin yarısından fazlasında kadın unsuru neredeyse yok sayılacak şekildedir. Fil Kulesi'nde, Evdeki Haydutlar'da, Kasedeki Tanrı'da, Kara Nehrin Ardında'da, Kılıçtaki Anka'da, Kızıl Kale'de kadın unsuru sıfıra yakındır. Bir Cadı Doğuyor, Zamboula Yamyamları, Kara Yabancı; Tombalku'da Davullar öykülerindeki kadınların Conan ile hormonal bir bağlantısı yoktur. Buz Devinin Kızı'nda, dişi unsuru ulaşılmazdır. Kayıp Kadınlar Vadisi'nde kadının kendine uygun olmadığı sonucuna varır. Kara Sahilin Kraliçesi ve Kızıl Çiviler'de savaşçı kadınlara tutulduğu vakidir. Evlendiği Zenobia ise dardayken yardımına koşan bir harem kızıdır.

REH romanları konusunda engin bilginize hayranım.

Bunlar dışında kalan üç dört öyküde ise Howard Weird Tales kapağına çıkarmak için kadın unsurunu ticari olarak kullanmıştır. Fanlar bu öyküleri ötekilerden geride sayar. Bu kadınların tamamı tümden Conan'ın emri ve koruması altındaki pasif tiplerdir. Fantezi karakterinden ziyade evinde korunaklı ortamında oturan hanımları akla getirirler.

Yazıldığı dönemi dikkate alırsak kadın ögelerinin çokça kullanılmamasını normal karşılıyorum. Romanlarında Conan daha mazbut bir adam galiba. Ama biz çizgi romanından başladığımız için Conan'ı çizgi romandaki hali ile aklımıza kazıdık. Yani bildiğin zampara. :D
 

Malatyalı

Aktif Üye
15 Şub 2016
287
577
speedforce
Çizgi romanlarda en zor çizim kadın figürüdür bir sonraki çerçevede benzerini çıkarmak çok zor baya baya bu konuda uzman olmak lazım serpieri, horacio altunna, blass gallego, budd rott ve milo manara dışında ben pek başaran görmedim ki zaten bu çizerlerin ana teması kadın. Ama başta Conan ve Kull olmak üzere kadın teması çizgi romanlarda oturtmak zor bence dikkat ederseniz kadın çizimleri çok fantastik kalıyor ve sütuna göre çok uzun bu da bir sonraki sütun için sıkıntı hele aynı karede başka bir karakter varsa bu çizimi daha da uzatıyor. Bence çizer bu nedenle kadın karakterlere az yer vermiş. Gerçi bunu söylerken Red Sonja benim teorimi çürütüyor orası ayrı..:D
 
Üst