Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Her bir macerayı okurken çok keyif alıyorum. Bunun yanında çizgi romanın tarihsel süreç içerisinde gelişimini hem de bir dilin 60 yılda nasıl değiştiğini gösteren önemli bir paylaşım ve kaynak. Bu özveriyi gösteren ve emek veren sevgili üstadıma çok teşekkürler..
Bırakın okumayın!
Tarihi bir şeyler işte!
Fotoroman benzeri, bu günün tarzına uymayan okusak Türkçe'sini
anlayamayacağımız , çizimleri acaip gelecek bir kitap...
Yoo okumayın, okursanız belkide büyüsü bozulur!
Allayıp pullayıp arşivin en nadide yerine kaldırın!
Tarihine bakınız, çizimlerine bakınız ve kendi kendinize diyiniz ki;
Nasıl bir insan grubu bu tür bir kitabı bulur, satın alır, tarar ve biz okuyalım kaybolan tarihimize katkı sağlasın diye buraya getirir...
Korkunç bir emek var bu paylaşımların arkasında bizler sadece arkamıza yaslanıp tek tuşla indiriyoruz (Sessiz çoğunluğa)bir teşekkürü çok görmeyelim teşekkürler Paylaşma Profesörüm..
Yazıcı üstüne dahi sığmayan
bu büyük boy dergilerin taranması bile büyük bir sorun ve fedakarlık...
Teşekkürler Sayın "Profesör";
emekleriniz ödenmez.
Saygılarımı iletiyorum.
Benim için "hep nostalji makamından takılıyor," diye düşüneceksiniz ama ne yapayım; başka türlü davranmak elimde değil. Yaşlandığımı hissediyor olmalıyım ki üzerinde eski damgası damgası gördüğüm şeylerin büyüsüne kolay kapılıyorum.
Bu dergilere verdiğim değeri, sabaha kadar konuşsam anlatamayabilirim.
Dünyayı iki kutba ayıran büyük savaşın yaraları sarılmış... İki kutup da gelecekteki olası büyük savaşlarda daha güçlü olabilmek için kolları sıvamış, harıl harıl çalışıyor... Onlar gerçekten iyi çalıştıkları, bize yapmamız gerekenleri (!) çok iyi öğrettikleri için bizdeki kavga, gürültü her geçen gün artıyor; siyasi ortam toz duman... Yani, özellikle gelecekten baktığınızda çok da hoşlanacağımız yıllar değil...
Ama:
* Dünya henüz kirlenmemiş, rastladığınız her dereden su içebiliyorsunuz.
* Margarin ve beraberinde getirdiği hastalıklar yok.
* Televizyon ve beraberinde getirdiği pislikler yok.
* Seralar, hormonlar, kimyasal ilaçlar yok; Yiyecekler hâlâ organik.
* Sevgililer günü, sevgisizler günü saçmalıkları yok; kapitalizm, daha çok mal satabilmek için bu tarz araçlar/yöntemler yaratmayı henüz bilmiyor.
* Sokaklarda; ellerinde birer cep telefonu, zombiye dönüşmüş, seyyar baz istasyonu gibi dolaşan gençler yok.
* Trafik sorunu hiç yok. Ama yine de insanlar karşıdan karşıya geçerken yaya geçitlerini kullanıyor. Kendini koskoca dönel kavşağın ortasına atıp karşıya geçmeye çalışan ayılar yok.
* Tanımadığı bir insana "bilader ya da usta" diye seslenen öküzler yok; insanlar tanımadıklarına "efendim" diye hitap ediyor...
Bu dergiler bana böyle bir dünyanın var olduğunu, belki gelecekte de var olabileceğini anlatıyor Sayın Hocam.
Size, Direnc11'e, Bay_x'e ve Doruk'a bu tarz paylaşımlarınız için teşekkür ederken, aslında bu yukarıda yazdıklarımı da söylemek istiyorum. Kafanızı bunu anlatabilmek için ütüledim.
Çok teşekkür ediyorum. Elinize, gözünüze sağlık...
Derginin 14. sayfasında yer alan "Kara Ali Hortlaklı Kale" macerasının 11. bölümünün ilk karesinin üst yazısı ilginç:
"KARA ALİ TELEVİZYONLA MADİ'NİN BULUNDUĞU YERİ ÖĞRENDİ".
Ancak 1960 ların ortalarında, o da sadece Ankara - İstanbul'da belirli günlerde 3-5 saat TV ile tanışmış bir ülkenin insanları için 1948 de televizyonun günümüzde kullanıldığı anlamda kullanılmadığı çok belirgin.
Bir gün 1700 lerde çölde arka arkaya dizili olarak yürüyen deve kafilerine "tren" dendiğini duysam, şaşırmayacağım.
Eline sağlık abi.
Her zamanki gibi emek dolu klasik bir paylaşım.
Karşılıksız,ender bulunan bu güzel paylaşımlar övgüyü fazlasıyla hak ediyor.
Tekrar eline,yüreğine sağlık,teşekkür ederim.
Üstadım bu kadar zahmet çekmenize üzülüyorum. İsterseniz dergileri bana gönderiniz, ben tarayayım. Sizde zahmetsizce indirip okursunuz. Çok teşekkür eder, sonsuz saygılarımı sunarım.