AKBABA-sayı-12 ( 7 Mart 1973 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,875
5,114


Sayın murtaza5 ;

AKBABA okuma günlüğü : AKBABA OKU(YORUM) :


"-- Gazeteciler aleyhindeki kovuşturmalar keyfi biçimde değil, yasalar uyarınca yapılıyor.

Bu iddia doğrudur. Türkiye Cumhuriyeti bir Amazon kabilesi oladığına göre elbette topraklarımızda cezalar kanun uyarınca verilir. Ama uygulanan yasalar çağdaş bir topluma uygun maddeler mi, ona bakalım.
Eleştirilere yetkililerin ikinci cevabı :
-- Bu maddeler eskiden beri uygulanmakta; hiçbirini biz getirmedik.
Orası da doğru. Ancak iktidar yalnız yeni ve iyi işler yapılmasını değil, eski ve kötü durumların değiştirilmesini de gerektirir.
Karşılaştığımız üçüncü tepki de şöyle :
-- Yani gazetecilerin özel imtiyazları mı olsun? Başka vatandaşlar hakaret suçu işledikleri zaman ceza yerlerken aynı işi yapan bir gazeteciye dokunulmazlık mı sağlansın?
Bu aynı şöyle demeye benziyor :
-- İtfaiyecilerin özel imtiyazları mı olsun? Başka vatandaşlara ateş geçirmez elbiseler ve miğfer sağlanmazken onlara niçin öyle şeyler verilsin?
Gazeteci, başka vatandaşların yapmak zorunda olmadıkları bir şeyi her gün işinden dolayı yapmak, yetkilileri eleştirmek durumundadır. Nasıl itfaiyecinin işi yangın söndürmek ise, gazetecininki de gerçekleri yansıtmaktır ve itfaiyecinin profesyonel bakımdan özel araçlara ihtiyacı olduğu gibi gazetecinin de elbette birtakım özel detbirlerle korunması gerekir.

Bunların da başında eleştiri ile hakaret arasındaki sınırı kesinlikle çizen, kişisel ölçü payını en aza indiren yeni yasalar gelir."

Bu satırlar "Akbaba" imzalı "Et ve Can" adlı başmakaleden...
Dedo11 Yorumu : Burada önemli açıklamalar var ve bunlar basın özgürlüğünün , basın emekçilerinin ( gazeteciler başta olmak üzere ) ( aslında kitle iletişim araçlarında çalışanların ) özgürlüğünün neden gerekli olduğunu ve korunması gerektiğini gerekçeleri ile anlatıyor...
Bu satırların ve Akbaba'nın bu sayısının ise bende kişisel olarak da özel bir yeri var.
Yıl 1974 Başkent ( Sonradan Gazi Üniversitesi olacak ) Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu öğrencisiyim. Anayasa Hukuk Dersimize Mümtaz Soysal geliyor. Birgün derse geldi ve elinde bir dergi... Bize bu satırları okudu... Ve bu satırlar üstüne kendi düşüncelerini anlatmaya başladı.




"Ne geldiyse, emekliye ayrıldığının haftasında geldi Salih efendinin başına. Önce evdeki huzuru bozuldu, sonra uykusu bozuldu, iştahı bozuldu, asabı
bozuldu. Asabı bozulunca, sağlığı bozuldu. Koştu doktora:
-- Önemli değil, dedi doktor. Her emeklide buna benzer aksaklıklar görülüyor. Psikolojik bir duygunun doğurduğu rahatsızlıklardan... Pek evde kalmamaya
bakın. Eskisi gibi işe gidercesine sabah çıkın, akşam dönün."

Bu satırlar Vedat Saygel'in "Vatandaş Çoktan Uyandı!" başlıklı anlatısından.
Dedo11 Yorumu : Bana göre müthiş bir yazı. İlk bölümcede anlatılan aslında neredeyse tüm emekliler için geçerli doğrular ama benim için değil!
Çünkü ben iş yaşamım boyunca hep sürüldüm , işten bile atıldım ( sendika kurmaya çalıştığımız için ve işyerininde önce greve gittiğimiz ,
günler sonra da işyerini işgal ettiğimiz için Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Baykal döneminde işten atılmıştım. ) , yıllarca Petrol Ofisi Gene Müdürlüğünde öldürmeye kalktılar, sürgün üstüne sürgün yedim. Yıllarca yasal kadromu vermediler. Mühendis oldum yıllarca teknik kadromu vermediler. Belediyelere geçtim dört ayrı dönemde yalnız bana gerçekten de sadece ve sadece bana rüşvetten soruşturma açıldı, Şimdilerde Ankara'da Üniversite diploması tartışmalı ama aslında ortaokul ve lise diplomaları da parayla alınmış olduğunu bildiğim kişi tarafından koruma timi tarafından öldürülmeye çalışıldı, yeni geçtiğim belediyede de buna benzer cezalar ve kumpaslar kuruldu. Ben çalışırken defalarca mideme biyopsi yapıldı. Defalarca tedaviler gördüm. Eeee... Bu durumda emekli olunca diğer emeklilerin emekli olmaktan doğan hastalıklarını yaşamamı beklemezsiniz herhalde...
Şunu yazmasam çatlarım ;
Emekli olduğumda emekli maaşım ( çok yüksek emekli pirimi kesiliyordu benden. Düşünün Bağkurlu ayda 30,00 TL pirim
veriyorken ( inanın bu miktarda ) benden 678,00 TL emekli pirimi kesiliyordu ) evet emekli maaşım asgari ücretin 4,68 katıydı. Şimdi ise asgari ücretin çok altında
kaldı... Çıkmış izansız bir MHP milletvekili "Maaşım düşük diyen emekli her şeyi devletten beklemesin. Su satsın , simit satsın üstünü tamamlasın" sözlerine gelen sözleri buyurdular ... Kendisi ise hem milletvekili ( millet bizsek o bizim vekilimiz mi oluyor şimdi bu zat ) hem de devletten 5.000.000,00 TL lik
ihale almış.... Kim demişti "Türkiye'de her şey olunuyor ama bir türlü REZİL olunmuyor" diye... Ne kadar doğru söylemiş...




BU SAYIDA OLTAMA TAKILAN KELİMELER ( SÖZCÜKLER ) :

Onlar "tezyif" diyor , biz "alay etme, eğlenme" diyoruz...
Onlar "ima" diyor , biz "anıştırma" diyoruz...
Onlar "telmih" diyor , biz "anıştırma" diyoruz...



Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...



 
Üst