Makale - Kuş, kaplumbağa ve köpekbalığı dedektifleri - Sevil Atasoy

toxine

Onursal Üye
11 Mar 2013
995
3,267
Tespit edilemedi

Kuş, kaplumbağa ve köpekbalığı dedektifleri

Sevil Atasoy
3 Kasım 2005

Prof. Dr. Sevil Atasoy kimdir?


İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’nden mezun oldu. Biyokimya
alanında uzmanlık ve tıp bilimleri doktorası yapan Sevil Atasoy, 1976
senesinde biyokimya uzmanı oldu. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp
Enstitüsü öğretim üyesi görevi yaptı.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde öğretim üyeliğinin yanı sıra, 1980-93
arasında Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Kimyasal Tahliller İhtisas
Dairesi başkanlığı, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nün 1987-
2005 yılları arasında müdürlüğünü yürüttü. Ayrıca 2009 senesine
kadar öğretim üyeliğini sürdürdü.

Sevil Atasoy, 2005-10 arasında Birleşmiş Milletler Uluslararası
Uyuşturucu Kontrol Kurulu'nun başkanlığını yaptı.

2016 senesinin Nisan ayında 2017-2022 dönemi için Uluslararası
Uyuşturucu Kontrol Kurulu üyeliğine tekrar seçildi.

Kitapları:
Bu Ayak İzi Senin DR. Watson
Labirent/ Adli Bilimlerin Gizemli Dünyası
Karanlığa Yolculuk
Yeraltındaki Melekler Yerüstündeki Şeytanlar
Her Çikolata Yenmez ve Başka Tatsız Öyküler
Acayip İşler

2005-2009 yılları arası, Hürriyet gazetesinde haftalık adli bilim
yazıları kaleme aldı. İngilizce, Almanca ve Fransızca bilen Atasoy,
Hürriyet gazetesinin Pazar ekinde “Delil Avcısı” adlı sayfada 250
kadar gerçek suç öyküsü yayınladı.

---


Delil Avcısı
Kuş, kaplumbağa ve köpekbalığı dedektifleri


Adamın birinin, Çarli adında, çok ihtiyar, çok akıllı, çok konuşkan bir
papağanı varmış...

Yazacak şeyim kalmadı da fıkra anlatıyorum sanmayın sakın.
Anlatacaklarım gerçek ve İngilizleri uzunca süre meşgul etmiş bir olay.
Şöyle ki:

2004 yılı başlarına doğru, mavi, sarı ‘ara’ türü 104 yaşındaki
papağanın sahibi Peter Oram, kuş üreticisi olan kayınpederinin, Çarli’yi
1937’de İngiltere başbakanı Winston Churchill’e sattığını, 1965’te,
ölümünden sonra geri aldığını iddia etti. Çarli ne zaman ağzını açsa -ki
bunu çok sık yapıyor- Churchill’in sesini taklit ederek Hitler’e ve
Nazilere açık saçık küfürler ediyor. Kuşçuya göre, bunları Churchill’den
başkası öğretmiş olamaz. Churchill’in kızı ise, babasının bir Afrika gri
papağanı olduğunu, hiçbir zaman ‘ara’sı bulunmadığını, üstelik
papağanına terbiyesiz sözcükler öğretmeyecek kadar nazik bir kişi
olduğunu söylüyor. Peter Oram, papağanın konuşma özellikleri ile
Churchill’in kayda alınmış sesini karşılaştıracak, adli fonetik konusunda
uzman bir bilirkişi bulabilirse, belki de iddiasını kanıtlayabilecek.

KONUŞACAK PAPAĞANI BULMAK KOLAY

Sizin de kuşlara merakınız olabilir. Hatta bir muhabbet kuşu ya da
papağan alıp, konuşturmak isteyebilirsiniz. Kanaryanın da iyi ötenini
almak en doğal hakkınız. Ancak unutmayın ki, yıllarca kuşlarını
konuşturmaya çalışmış ve ‘merhaba’ bile dedirtememiş olanların sayısı
çoktur. O zaman, konuşacak ya da iyi ötecek bir kuş almaya dikkat
etmelisiniz.

Bazı türlerin erkeğinin, bazılarının ise dişisinin konuşmaya daha yatkın
olduğu biliniyor. Afrika gri papağının erkeği, dişisinden daha konuşkan.
Kanaryaların da genellikle erkeği ötüyor. Buna karşılık, Amazon
papağanlarının dişisi konuşuyor. O halde alacağınız kuşun cinsiyeti
önem taşıyor ve ne yazık ki kuşların dişi mi, yoksa erkek mi olduğunu,
dışarıdan bakıp da belirlemek her zaman mümkün değil.

Her ne kadar ‘muhabbet kuşunun erkeği, gagasının üzerindeki mavi
rengin varlığından anlaşılır’ dense de, en güvenilir yöntem DNA
analizidir.

Tıpkı insan kan lekesinin kadına mı, yoksa erkeğe mi ait olduğu DNA
analizi ile nasıl anlaşılırsa, kuşların cinsiyeti de kanlarının, hatta göğüs
kısımlarından (kanat ya da kuyruktan değil) yavaşça kopartılan 2-3
tüyden yapılan DNA analizi ile anlaşılır.

Bu bayram günü ne kadar ilginizi çeker bilmem ama, insanlarda doğacak
çocuğun cinsiyetini baba, kuşlarda anne belirler.

EŞİNE SADIK OLANLAR SADECE KAZLAR

Kuşlarda DNA analizi deyince, babalık tayininden de söz etmek gerek.
Malum, kuşlar canlılar arasında tek eşliliğin, sadakatin, kutsal evliliğin
sembolü olarak gösterilirler. Halbuki gerçekler hiç de öyle değil.

Kaliforniya Bilimler Akademisi’nden Luis Baptista, binlerce kuşta ve
bunların yavrularında DNA analizi ile biyolojik babayı araştırmış.
Bulgularına göre, ötücü kuşların yüzde 70-80’i tek eşli gibi
gözüküyorsa da, olanak bulduklarında gerek erkeği, gerekse dişisi
çapkınlık yapıyor.

Hatta kuşların dişileri, erkeklerden daha fazla eş değiştiriyor. Kanatlılar
arasında eşlerine en sadık olanlar ise kazlar ve kuğular.

HAYVAN-BİTKİ İŞİ SİLAHTAN KARLI

Soyları tükenmekte olan bazı hayvan ve bitkiler, özel yasalarla
korunuyorlar. Sayısı az, müşterisi çok olan her meta gibi, bunların da
kaçakçılığı yapılıyor. Interpol’e göre, elde edilen yasadışı gelir,
uyuşturucudan elde edilenden az, ancak silah kaçakçılığından daha
fazla.

Korunan canlıların arasında birçok kuş türü de var. Canlı ya da ölü,
avlanması yasak olan kuşların kaçakçılığını ortaya çıkartmak amacıyla
alınan önlemler arasında, gemiler, konteynerler, kara ve hava taşıtları
içerisinde bulunan tüyler, yumurta ve yumurta kalıntılarının DNA
incelemesi ve bunların hangi türe ait olduklarının saptanması yer alıyor.

Benzer şekilde, bir olay yerinde bulunan tüy, kemik, pençe, gaga ve
diğer kuş kalıntıları kimi zaman çok değerli deliller oluşturur. Bu sayede,
avcılık ile ilgili yasal düzenlemelere karşı gelenler, örneğin avlanması
tamamen yasak olan belirli kuş türlerini avlayanlar yakalanabilir.

Yasak mevsimde ördek avladığından şüphelenilen kişinin teknesinde,
üzerinde sadece tüy ve taze kan olan bıçaktan başka bir suç delili
bulunmadığını varsayın. Bu tüy ve kanın, ördek türüne ait DNA
markerleri (işaretleri) içerdiği saptanırsa, avcı aleyhinde çok güçlü bir
delil elde edilir.

DNA işaretleri, tür içinde değişmez, türler arasında farklılık gösterir.
Yani her ördeğin DNA işareti aynı, buna karşılık kaz, kuğu ve ördeğinki
birbirinden tamamen farklıdır.

İtalyan yemek mönülerinde, avlanması yasak kuş etlerini içeren yemek
çeşitlerinin artması ile birlikte, Macaristan, Slovenya ve İtalya
gümrüklerinde yakalanan ölü kuşların sayısı da giderek arttı.

Bir süre önce, İtalyan avcıların Macaristan’da vurduğu 11 bin 600 ölü
kuşun bulunduğu bir kamyon, Macar sınırından geçerken yakalandı.
Artık ülkelerin polis, jandarma ve gümrükçüleri kuş dedektifliği de
yapmasını öğreniyorlar.

Kuşların ikramı sadece Avrupa’da bir sorun oluşturmuyor. 17 Ocak
2003 akşamı, Hindistan’ın tüm devlet memurlarının alımı ve
yerleştirilmesinden sorumlu Yönetim Bakanlığı genel müdürlerinden
Priyanabrata Patnaik’in, Bhubhaneswar Kulübü’nde verilen doğum günü
partisine katılan yüzlerce bürokrat, politikacı, işadamı ve gazeteciye,
ana yemek olarak, nesli tükenmekte olan su kuşları ikram edildiği ortaya
çıkınca, kıyamet koptu ve genel müdür soruşturmalardan kurtulamadı.

JAPONLARIN BALİNA MERAKI

Geçen yıl, dünya genelinde köpekbalığı saldırısına uğrayan insan sayısı
sadece 55. İnsanların öldürdüğü köpekbalığı sayısı ise milyonlarca.
Çünkü zengin Asyalılar, köpekbalığı yüzgecini, kilosu 750 dolar bile olsa
almak ve kıkırdağının çorbasını içmek istiyorlar. Köpekbalıklarının üç
türü koruma altında . Ele geçen kurutulmuş yüzgeçlerin hangi türe ait
olduğunu sadece DNA analizi ile anlamak mümkün.

Japonların ise, balina ve yunus eti merakı yüzünden başları dertte.
Uluslararası sözleşmelere uymak için denizlerindeki tüm balina ve yunus
türlerinin gerek çekirdek, gerekse mitokondriyal DNA’larını inceliyor ve
bir veritabanında topluyorlar. Böylelikle, tezgahlarda bekleyen balık
etlerinin hangilerinin soyları tükenmekte olduğundan avlanması yasak
olanlara ait olduğunu belirleyebilecek ve şüphelileri çok sağlam bir delille
yargıç önüne çıkartabilecekler.

50 BİN DOLARA KOKAİN KURYESİ KUŞLAR

Interpol verilerine göre, son 30 yılda ülkemizden 100 bin şahin ve
500 bin şahin yumurtası kaçırıldı. İyi eğitilmiş bir şahinin 5-50 bin
dolar arasında alıcı bulduğu düşünülürse, bilim adamı, diplomat ya da
turist kisvesi altında, lüks otolarla Kayseri’nin Sultansazlığı civarında
neden dolaşıldığı anlam kazanır.

Bu bölgede, 2005 eylülünde, ara sıra olduğu gibi, yine yangın çıktı.
Yangının çıkış nedeni ise ‘Kırık cam şişelerinin taban bölümleri güneş
ışıklarını, kuru ot ve sazlara mercek gibi yansıtarak yangına sebep
olmuştur. Bölgede yapılan incelemelerde yangına sebep olan cam şişe
parçaları bulunmuştur’ şeklinde açıklandı. Umarım ele geçen cam
parçaları, piknikçilerin aşka gelip, şişe kırdığı şeklinde yorumlanmadı ve
yangın çıkartmak amacıyla kasten oraya yerleştirildiği varsayılarak,
şüpheliler bulunduğu takdirde, kimin eliyle kırıldığını kanıtlayabilmek
üzere, kriminal laboratuvarlara gönderilerek inceletildi.

Öte yandan, şahin peşinde olanların her zaman Karacaoğlan misali,
‘Ben bir şahan olsam sen bir balaban, alsam cırnağıma çıksam yola ben’
diyerek masum türküler söylemediğini, eğitimli şahinlerin Güney
Amerika’da kokain ve Batı Asya’da eroin kuryeliği yaptığını da
unutmamak gerek.

KAPLUMBAĞALARIN DNA BANKASI

Kuşlar gibi, tüm yasaklamalara rağmen sofralardan kurtulamayan canlı
türlerinden biri de, bilimsel adları caretta caretta olan, iribaş deniz
kaplumbağalarıdır.

Dünyada milyonlarca yıldır yaşayan 8 tür deniz kaplumbağasından biri
olan caretta carettalar, Akdeniz’de düzenli olarak yuva yaparlar.
Sayıları giderek azaldığından, bütün yuvalama, beslenme, göç ve kışlama
yerleri, ülkemizin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle koruma
altındadır. O kadar ki, bu kaplumbağaları cansız bile olsalar
bulundurmak, yumurtaları boş dahi olsa alıkoymak suçtur.

Ele geçen et ya da yumurtaların caretta caretta’ya mı, yoksa başka
bir türe mi ait olduğunu gösterecek en güvenilir delil, DNA analizidir.

İstanbul Üniversitesi’nin Adli Tıp ve Deniz Bilimleri Enstitü’lerinden bir
grup araştırıcı, Dalyan ile Anamur arasındaki kıyı şeridindeki 89
yuvada, 266 ölü yavru caretta’ya ait ilk DNA bulgularımızı, 2003
eylülünde İstanbul’da düzenlediğimiz 3. Avrupa Adli Bilimler Akademisi
toplantısında sunmuştuk.

Yaban yaşamında adli bilimler, bu kongrede ilk kez ‘wildlife forensics’
(vahşi yaşam adli bilimleri) başlığı ile bağımsız oturumlarda tartışıldı.
Daha önce ne Avrupa, ne de 50 yıldır yapılmakta olan Amerikan Adli
Bilimler Akademisi toplantılarında yaban adli bilimleri için ayrı oturumlar
düzenlenmişti.

Carettalar’ın da tıpkı insanlar gibi DNA profilleri var. Nasıl dünya
üzerindeki her insanın DNA profili, sadece ona özgü ve (tek yumurta
ikizi hariç) ikinci bir kişide yoksa, carettalar’ınki de öyle. Çalışmalarımız
DNA düzeyinde birey idantifikasyonu ve soy analizleri ile sürüyor. Bu
yapılanlar ne işe yarar, diye soracak olursanız, küçük bir örnek vereyim.
Elindeki yumurtaların tatlı su kaplumbağa yumurtası olduğunu iddia eden
bir kaçakçının, doğru söylemediğini, hatta bu yumurtaları hangi kıyı
noktamızdaki caretta yuvasından çaldığını ispata yarar.

---

Prof. Dr. Sevil Atasoy - Delil Avcısı - Önceki Makale
Avrupa’da bir pedofil çetesi var mı?


---
 
Üst