Makale - Avrupa’da bir pedofil çetesi var mı? - Sevil Atasoy

toxine

Onursal Üye
11 Mar 2013
997
3,280
Tespit edilemedi

Avrupa’da bir pedofil çetesi var mı?

Sevil Atasoy
30 Ekim 2005

Prof. Dr. Sevil Atasoy kimdir?


İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’nden mezun oldu. Biyokimya
alanında uzmanlık ve tıp bilimleri doktorası yapan Sevil Atasoy, 1976
senesinde biyokimya uzmanı oldu. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp
Enstitüsü öğretim üyesi görevi yaptı.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde öğretim üyeliğinin yanı sıra, 1980-93
arasında Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Kimyasal Tahliller İhtisas
Dairesi başkanlığı, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nün 1987-
2005 yılları arasında müdürlüğünü yürüttü. Ayrıca 2009 senesine
kadar öğretim üyeliğini sürdürdü.

Sevil Atasoy, 2005-10 arasında Birleşmiş Milletler Uluslararası
Uyuşturucu Kontrol Kurulu'nun başkanlığını yaptı.

2016 senesinin Nisan ayında 2017-2022 dönemi için Uluslararası
Uyuşturucu Kontrol Kurulu üyeliğine tekrar seçildi.

Kitapları:
Bu Ayak İzi Senin DR. Watson
Labirent/ Adli Bilimlerin Gizemli Dünyası
Karanlığa Yolculuk
Yeraltındaki Melekler Yerüstündeki Şeytanlar
Her Çikolata Yenmez ve Başka Tatsız Öyküler
Acayip İşler

2005-2009 yılları arası, Hürriyet gazetesinde haftalık adli bilim
yazıları kaleme aldı. İngilizce, Almanca ve Fransızca bilen Atasoy,
Hürriyet gazetesinin Pazar ekinde “Delil Avcısı” adlı sayfada 250
kadar gerçek suç öyküsü yayınladı.


---

Delil Avcısı
Avrupa’da bir pedofil çetesi var mı?


Tutuklandıktan 8 yıl sonra çıkarıldığı mahkeme, elektrikçi Marc
Dutroux’yu çocuk kaçırma, ırza geçme ve cinayetten ömür boyu hapse
mahkum etti.

Olası bir genel afta dahi serbest kalamayacak. Ancak 17 Haziran
2004 günü verilen bu karar, ne fail, ne mağdur yakınları, ne savcı, ne
de Belçikalılar başta olmak üzere milyonlarca Avrupalıyı tatmin etti.
Verilen ceza ile ilgilenen bile olmadı. Hepsi, gerçeklerin örtüldüğüne
inandı. Milyonların içini kemiren bu şüphe, hálá bütün ağırlığı ile sürüyor.

400 bin sayfayı bulan dava dosyasında iddia edildiği gibi, Avrupa’da
zengin işadamları, üst düzey bürokratlar, hatta emniyet mensuplarından
oluşan bir pedofil çetesi mi var?

Elektrikçi Marc Dutroux gibileri bunlara küçük kız ve erkekler mi
sağlıyor?

Kaçırılan, uyuşturucuya alıştırılan, fuhuşa itilen, hatta öldürülen
çocukların filmleri elden ele dolaşıyor ve şatolarda düzenlenen alemlerde
bu çete mensuplarına mı gösteriliyor?

Bu çete, sadece insan değil, uyuşturucu da mı kaçırıyor?

Kaleme aldığı iddianameyle Marc Dutroux’yu ömür boyu hapse mahkum
ettirebilen Belçika’nın Neuchatel Kraliyet Savcısı Michel Bourlet,
karardan bir yıl sonra 24 Haziran 2005’te bir basın toplantısı
düzenledi ve ‘Toplanan 6000 saç teli ve kılın sadece 2922’si
incelendi. Kalanlar başka hangi mağdurlara ve hangi faillere ait?
Davanın yeniden açılmasını talep ediyorum’ dedi. Yeri gelmişken
belirteyim, savcının bahsettiği 2922 saç ve kılın 650’si, 2001
Mayısı’nda, adli yardımlaşma çerçevesinde İstanbul Üniversitesi Adli Tıp
Enstitüsü’nde Prof. Dr. Sedat Çöloğlu başkanlığındaki bir ekip
tarafından incelenmişti. İşte Dutroux olayının öyküsü, baştan sona
şüphe yaratan durumlar ve gelinen son nokta.

OLAYIN ÖYKÜSÜ

Uzun süre tek bir ipucu bulunamadı

1995 Haziranı’nı izleyen bir yıl boyunca, Belçika’nın farklı
kasabalarında, yaşları 8-19 arasında değişen Julie, Melissa, Ann, Elfje
ve Sabine adlı kızlar kayboldu. Kızların ne ölüsü ne dirisi bulunuyordu,
tanık yoktu, delil yoktu. Çocuklarını sokağa bırakamaz olan aileler,
polisin ve jandarmanın beceriksizliğinden şikayetçiydi. Gizli ellerin
olayların açığa çıkmasını engellediği dedikoduları yayıldı.

9 Ağustos 1996 akşamı, bu listeye, yüzme havuzundan eve gitmek
üzere çıkan, ancak gidemeyen 14 yaşındaki Laetitia Delhez de eklendi.
Jandarma üç gün boyunca, helikopterler eşliğinde Betrix ve çevresini
metre metre aradı. Yüzlerce kişi ile görüştü, bir ipucu bulamadı.

Laetitia’nın kayboluşundan üç gün sonra genç bir öğrenci, beyaz
renkte bir Renault Trafic minibüsün, yüzme havuzu civarında tuhaf bir
biçimde dolaştığını ve plakasında FRR harflerinin bulunduğunu hatırladı.
Obelix Operasyonu’nu başlatan jandarma, ülke genelindeki FRR plakalı
50 kadar beyaz Renault Trafic’den birinin, Marc Dutroux üzerine
kayıtlı olduğunu saptadı.

13 Ağustos 1996’da yargıç Jean-Marc Connerotte, oto hırsızlığı,
gasp ve uyuşturucu satmaktan sabıkalı, evvelce beş kızı kaçırmak, ırza
geçmek ve alıkoymaktan 13,5 yıla mahkum edilmiş, 3 yıl yattıktan sonra
1992’deki şartlı tahliye yasasından yararlanmış, üç çocuk babası
Marc Dutroux için tutuklama emri verdi.

Daha sonraki yıllarda, 1992’deki şartlı tahliye yasasının, Dutroux’nun
bundan yararlanmasını sağlamak, böylelikle o zamanki olayların ve
bağlantıların açığa çıkmasını engellemek üzere çıkartıldığını öne süren
çok oldu.

Soruşturma sırasında yaşanan garip olaylar ise her seferinde bu yönde
bir şüphe yarattı. Sanki bazı gizli eller, olayın derinleşmesine izin
vermiyordu.

ŞÜPHE 1

Evinde köpekli arama hiç yapılmadı

Dutroux’nun FRR plakalı aracında ve evinde yapılan aramalarda,
pornografik video kasetleri, uyku ilaçları, yüzlerce Ecstasy hapı
bulundu. Laetitia’nın eşyaları koklatılan özel eğitimli bir köpek, yatak
konarak mobil eve dönüştürülmüş Renault Trafic araç içerisinde, kızın
kokusunun bulunduğunu gösterir davranışlar sergiledi. Jandarma
tutanaklarına göre, özel eğitimli bu köpek, evin içerisinde de dolaştırıldı.
Ancak kaçırılan kıza ait bir ipucuna rastlanmadı. Halbuki bir gece önce
küçük kız o eve getirilmiş, bir süre üst katta tutulmuş, daha sonra
evin bodrumundaki özel hücreye konmuştu. Köpeğin nasıl olup da onun
kokusunu alamadığı duruşma sırasında çok tartışıldı. Daha sonra,
köpeğin aslında eve hiç götürülmediği ortaya çıktı.

ŞÜPHE 2

Gizli bölmeden gelen çığlıkları duymadılar

Dutroux’nun evinde ele geçirilen video kasetler hemen incelendi,
tecavüz edilen kızların birçoğunun 18 yaşından küçük ve uyku ilacı
etkisinde olduğu saptandı. Kasetlerdeki saldırgan, Marc Dutroux’nun
kendisiydi ama, kızlardan hiçbiri kaybolan Belçikalı küçükler değildi.
Soruşturmanın ilerleyen safhalarında, bu kızların Ağustos 1994’te
Slovakya’da kaçırılan Eva ve Yancka Mackova kardeşler ile 4 Haziran
1995’te gine Slovakya’da kaçırılan Henrieta Palusova olduğu ortaya
çıktı. Dutroux, 15 Ağustos’ta, Laetitia’yı kaçırdığını itiraf etti. Çelik
yelek giydirildi ve onlarca jandarma eşliğinde, yer göstermek üzere evine
götürüldü.

O tarihe kadar, Dutroux’nun evi defalarca arandığı halde bulunamamış
olan, bodrum katındaki, çimento ve metalden yapılmış 200 kilo
ağırlığında bir kapının ardında, 234 santim uzunluğunda, 99 santim
eninde ve 164 santim yüksekliğinde, duvarları sarı boyalı, plastik bir
kovanın tuvalet yerine kullanıldığı beton hücreye ulaşıldı.

Karşılarına birbirine sarılmış iki çıplak küçük kız çıktı. Biri, bu hücrede
80 gündür alıkonan, defalarca ırzına geçilmiş, 12 yaşındaki Sabine,
diğeri 6 gün önce kaybolmuş, başına aynı şeyler gelmiş Laetitia’ydı.
Kimse onların canlı bulunabileceğini ümit etmemişti.

Duruşmalar sırasında, 90’lı yıllarda uyuşturucu kaçakçılığı suçlaması ile
yargılanan ve beraat eden jandarma Rene Michaux’nun, önceki ev
aramalarından birinde çocuk sesleri duyduğu, ancak sokakta
oynayanlar zannederek ilgilenmediği ortaya çıktı. Bu bilgi, resmi
kurumlar içerisindeki bazı görevlilerin Dutroux’nun ilişkilerinin ortaya
çıkmasını istemediği biçiminde yorumlandı.

ŞÜPHE 3

Soruşturma bitmek bilmedi tam sekiz yıl sürdü

İşsiz elektrikçinin 5 tane daha evi olduğu anlaşıldı. Bunların bahçesi iş
makineleri ile tarandı ve 17 Ağustos’ta, saat 18.30’da, 2.70 metre
derinlikte, siyah büyük plastik bir çöp torbası içerisinde 8 yaşındaki
Julie Lejeune ile arkadaşı 8 yaşındaki Melissa Russo’nun çıplak
cesetlerine ulaşıldı. Charleroi’da, adli tıp uzmanı doktorlar Angelo
Abati, Jean-Pol Beauthier ve Jean-Pol Prignon tarafından
gerçekleştirilen otopsilerinde, uzun süre aç ve susuz bırakıldıkları,
birinin 16, diğerinin 13 kiloya düştüğü, pek çok kez cinsel saldırıya
maruz kaldıkları ve canlı olarak gömüldükleri ortaya çıktı.

Aynı gün 20.25’te iş makinesine bir kumaş parçası takıldı. 22.45’te
erişkin bir erkek cesedine ulaşıldı. Bu, Dutroux’nun suç ortağı Bernard
Weistein’dı. Otopsi sonucuna göre, trakea ve bronşlarında toprak
vardı, o da canlı olarak gömülmüştü.

O gece, Weinstein’ın evinin bahçesinden 17 yaşındaki Ann Marchal ile
19 yaşındaki Eelfje Lambrechts’in çıplak cesetleri çıkartıldı. Her ikisinin
ırzına geçildiği, uzun süre aç bırakıldıkları saptandı. Ann Marchal’ın
elleri başına bağlıydı. Başının üzerine bir plastik torba geçirilmişti. Ağzı
flasterle kapatılmıştı ve farenks seviyesinde rohipnol tablet bulundu.
Adli tıp uzmanları doktor Jean-Pol Beauthier ve Bernadette Eugene-
Dahin, otopsi raporlarına her ikisinin de canlı olarak gömüldüğünü
kaydetti. Marc Dutroux, bu cinayetlerin hepsini kabul etti ama, yargıç
önüne çıkması için 8 yıl geçmesi gerekti. Soruşturma sürekli uzuyor,
bitmek bilmiyordu.

ŞÜPHE 4

Başarılı sorgu yargıcı rüşvetle suçlandı

Dutroux davasının soruşturması sırasında birçok tartışmalı olay
yaşandı. Başarılı sorgu yargıcı Jean-Marc Connerotte’a, mağdur
aileleri bir tükenmez kalem hediye edince, Adalet Bakanlığı ‘rüşvet aldı’
diyerek yargıcı görevden aldı. Şehirdeki Volvo fabrikası işçileri, durumu
protesto için greve gitti. İtfaiyeciler, adliye binasının üzerine su sıktı.
Kral II. Albert, televizyonlara çıkıp, adalet sisteminin insanlık dışı
davranışından yakındı. 300 bin Belçikalı bir yandan şartlı tahliye
yasasını, diğer yandan polis ve jandarmanın ciddiyetten uzak
çalışmasını protesto için yürüdü.

ŞÜPHE 5

Kelepçesinin anahtarını bulup kaçtı

Marc Dutroux, 1998’in Nisanı’nda ön duruşmaya götürülürken polisin
elinden kaçtı. Lüksemburg, Hollanda, Fransa ve Almanya’dan 5 bin
polisin görev aldığı, 3,5 saatlik operasyonla, Fransa sınırı yakınlarında
ormanlık alanda yakalandı. Daha sonra kelepçesinin anahtarı,
cezaevinde kaldığı hücrenin bitişiğindeki mutfakta bir tuz kabının içinde
bulundu. Emniyet Genel Müdürü, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı istifa
etti. Belçika hükümeti, Dutroux soruşturması sırasında kamuoyu
tarafından en ağır biçimde eleştirildi. Güvenlik birimleri arasında işbirliği
olmadığı, bilgi paylaşımının yetersiz kaldığı gerekçesiyle, 2000 yılında
Adli Polis ve Jandarma teşkilatları birleştirildi. Avrupalılara göre
bunların hepsi göstermelikti, olayların üstü örtülmeye çalışılıyordu.

ŞÜPHE 6

3 bin 78 saç ve kılın incelemesi durduruldu

Marc Dutroux’ya ait ev ve araçlardan 6 bin adet saç ve kıl toplandı.
Bunların, 650’si İstanbul’da olmak üzere, 2 bin 922’si dünyanın
değişik laboratuvarlarında biçim ve görüntü açısından incelendi.
Aralarında, kaçırılan kızlara ve yargılanan kişilere ait olmayan saçlar da
bulundu. Kalan 3 bin 78’i ise hiç incelenmedi. Çünkü saç ve kılların
incelenmesi tamamlanmadan dava karara bağlandı, Adalet Bakanlığı da
‘masraf oluyor’ diyerek analizleri durdurdu. Halbuki bunların istisnasız
hepsinin incelenmesi, hatta DNA analizlerinin yapılması ve en azından
Avrupa’nın DNA veritabanları ile karşılaştırılması gerekirdi. Bunların
arasında dünyanın dört bir yanında kaybolan insanların örnekleri
olabileceği gibi, başka saldırganların da saç ve kılları olabilir.
İncelemenin yarım bırakılması, gerçeklerin ortaya çıkmasını engelleyici
bir önlem olarak yorumlandı.

ŞÜPHE 7

20 kritik tanık ya öldü ya öldürüldü ya da akıl hastası ilan edildi

Marc Dutroux, bütün bunları başkalarının talebi üzerine yaptığını, her
şeyi işadamlarının finanse ettiğini, doktorların, polislerin, askerlerin ve
politikacıların yer aldığı bir çete için çalıştığını durmadan tekrarladı.
Savcı da, bu yönde tanıklık edecek 20 kişinin adını bildirdi. Ancak bu
kişiler ya öldü, ya öldürüldü ya da akıl hastalığı tanısı kondu. Bu
nedenle dinlenen 470 tanık arasında yer alamadılar. Belçika
Parlamentosu’nda bir araştırma komisyonunu kurulduysa da, 17 ay
süren incelemelerden bir sonuç çıkmadı.

SON DURUM

Dava tekrar açılıyor

Kraliyet Savcısı Michel Bourlet, yaz başından bu yana, her fırsatta
konuştu. İncelenmeyen saçlardan tutun da, tutanaklarda yer alan,
ancak daha sonra ortadan kaybolan video kasetlere, Julie ve
Melissa’nın seslerini duyduğu halde onları kurtarmayan jandarmaya
kadar pek çok şey söyledi. Medya ve kamuoyu baskısı buna eklenince,
30 Eylül 2005’te davanın yeniden görülmesine karar verildi. Duruşma
salonunda Zeki Çavaş da oturuyor ve 19 yıl önce, 5 yaşındayken
kaybolan kardeşi Gevriye’nin ölü ya da canlı bulunabileceğine inanıyor.

---

Prof. Dr. Sevil Atasoy - Delil Avcısı - Önceki Makale
Dudaklar sadece öpmeli Kulaklar sadece dinlemeli

---
 
Üst