Teks ve Adalet.

Çitaku

Yeni Üye
28 Ocak 2015
51
216
Çoğumuz, adalet duygumuzu, bir miktar da çizgi romanlar sayesinde oluşturduk.

adaleth.JPG

Teks de bunların başta gelenlerinden birisi oldu hep.

97.jpg

Dilerim hukuk ve adalet için ranger'lara hiç ihtiyacımız olmaz. Eninde sonunda kendimiz sağlarız bunu.

kome.JPG

(eğer yanlış yere, yanlış zamanda açmışsam bu konuyu, bütün Çizgi Diyarı ailesinden özür dilerim)

Herkese sevgiler.
 

agartan

Onursal Üye
28 Haz 2019
1,225
11,296
Doğru bir yerde mi açtın, bilemem sevgili galanthus. Onu değerli moderatörler bilir.
Doğru zaman için ise diyeceğim şu ki,
bir saniye bile savunmaktan caymayacağımız "doğru" bildiklerimizi her ahval ve şeraitte ortaya koymalıyız.

Açtığın konu beni uzak bir anıma götürdü:

Adana'daki MİT tırları davalarından birinin mahkemesinde, hakimlerden birinin hatalı bir uygulamasını
Sözcü gazetesinin internet sayfasında okumuştum.

Hakim, davaların yoğunluğunu öne sürerek duruşmayı kendi odasında yapmış.
İşte, celsede savcı(lar), sanıklar, sanık avukat(lar)ı ile birkaç muhabir hazır bulunuyormuş.
Avukatlardan biri, bir sandalyeye oturmuş.
Bunu gören hakim, avukata oturması için izin vermediğini, ayağa kalkmasını istemiş.
Avukat hiç oralı olmamış, sandalyeden kalkmamış.
Hakim daha sert bir şekilde ikinci kez tekrarlamış.

Bu sefer avukat yanıt vermiş;
bir hakimin sanık avukatına mahkeme salonunda oturacak yer sağlamasının gerektiğini söylemiş.
Hakim, orasının mahkeme salonu olmadığını, adliyede kendi odası olduğunu belirtip, ayakta devam etmesini istemiş.

Avukatın umurunda değil; dava duruşması görüldüğü için, orasının artık özel oda değil, mahkeme salonu olduğunu söylemiş.

Hakim görevlileri çağırarak odadaki bütün sandalyeleri dışarı çıkarttırmış.
Avukatla tartışma büyüyerek devam etmiş.

Haber kısaca bu.

O zamanlar gazetelerin internet sayfalarında okuyucular yorum yapabiliyordu,
tahmin edersiniz ki, ben de bir yorum yaptım.

Yargıcın -adı üstünde, hakim- mahkeme salonunun hakimi olduğunu, oturacak yer üstünden bir avukatla tartışmasının yersizliğini;
yok, avukat haklıysa, yargıcın iş bilmezliğini eleştiren (tam hatırlamıyorum) bir yorum yazmıştım.
Davanın içeriği beni ilgilendirmiyordu.

Aradan 1,5 yıl geçti. Bir gün İzmir Karşıyaka Adliyesinden bir tebligat aldım; savcılık beni ifadeye çağırıyordu. Gittim tabii.
Savcılık katibine çıkmam gerekiyormuş, çıktım. Katip bana Gaziantep'e gidip gitmediğimi sordu.
Hayatımda hiç gitmemiştim. Adana'da tanıdığımın olup olmadığını sordu, yok dedim.
Sözcü gazetesinde yorum yapıp yapmadığımı sordu, "ne o, yasak mı?" diye karşı soruyla yanıtladım.

Katip ancak o zaman olayı anlattı; Adana'dan Gaziantep'e tayin olan hakim,
bu olayda kendisini eleştiren yaklaşık 80 (seksen, biri de bendim) kişiye "hakaret" davası açmıştı.

Hadii, savcıya ifade vermeye çıktık. Savcı beni oturttu, işe internetimin olup olmadığını sorgulayarak başladı.
Nick olarak o zamanlar "Çaylılı Koca Mehmet Efe" ismini kullanıyordum. (rahmetli dedemdir kendisi)
Bunun kim olduğunu, bu yorumu yapıp yapmadığımı... falan filan.

Sonunda çıkar yol göstermek için, yorumu 11 yaşındaki yeğenimin yazdığını, haberimin olmadığını...

İfademi imzalamadım.
Bunun yerine, yorumu yazdığımı, yorum bir bütün olarak alınırsa hakaret anlamı çıkmadığını,
sözcükler tek tek ele alınırsa hakaret içeren sözcüğün olmadığını...
Savcı ısrar ettiyse de, ben de ısrar ettim, gerçek buydu çünkü. İfademi okuyup imzaladım.

Üç ay sonra tekrar tebligat geldi, bu sefer Han'ımla gittik. Onu içeri almadılar tabii.
Karşı taraf bu sefer,
duruşmayı yürüten hakimin davranışını beğenmeyip itiraz ederek mahkemeye hakaret ettiğimi öne sürüyordu.
Bir nevi görevi başındaki memura hakareti, adaleti simgeleyen "mahkeme" kurumuna yükseltip taşıyordu yani.
Kaldı ki, ben yorumu yazdığımda görevi başında değildi (gece 2'de yazmıştım). Hakaret... zaten yoktu.
Yazdığım yorumdaki tüm sözcüklerin Türk Dil Kurumuna gönderilmesini, hangisinin hakaret içerdiğini,
kurumun raporlamasını... talep ettim.

Dört ay sonra bir tebligat daha. Bu sefer sempatik, başka bir savcı ile güzel mi güzel, çıtı pıtı bir sekreter kız.
Mahkeme bitmiş, karar gelmişti. Yüzümün alev alev yandığını hissederek okudum:
Gerekçeli karar: "TC Anayasası, Madde 25 ve Madde 26'ya dayanarak yapılan yorumda
kaba bir dil kullanılmasına karşın, kişilere ve / veya kurumlara "hakaret" unsuru rastlanmadığı...

Efendim, davadan beraat etmiştim.
Ama karşı taraf temyize gidip üst mahkemeye dilekçe vermişti:
"Mahkemeleri yürüten hakimlerin kararlarına yapılan eleştiri ve itirazlar kamuoyunda adalete güveni sarsmaktadır."
diye başlıyordu; gerisini okumadım.

Savcıya "ne olur?" diye sordum; gülerek bana bir matbu evrak doldurttu.
Bu, böyle bir davada ilk kez yargılandığım için, bir çeşit pişmanlık dilekçesi gibi bir şeydi.
Eğer suçlu bulunursam, infazın geri bırakılması, şu kadar süre boyunca bir daha yapmayacağımı... imzaladım.

İçim kıpır kıpır, ifade verecek miydim? Sordum.
Savcı "Yüksek mahkemeyi bekleyeceksin, ne o? Aklında ne var?" dedi.

"Karşı taraf Yüce Türk Milleti adına diye başlayan mahkeme kararını beğenmemiş, itiraz ediyor" dedim.
"Tam da temyize giderken başladığı cümle."
(burada sekreter kız "kı-kıh" diye güldü, dikkatimden kaçmadı)

Savcı da gülerek, "Bir şeycik olmaz, rahat ol" deyip beni yolladı.

Efendim, sempatik savcı haklı çıktı. Bu kadar yıl oldu, bir şeycik olmadı.

Saygılar.

*
 

Çitaku

Yeni Üye
28 Ocak 2015
51
216
Medya bir boruyu öttürüyor sevgili agartan, mahkemeler başka bir tanesini maalesef. Karanlık büyüdükçe tolerans düşüyor.

O zaman bu sefer Büyülü Rüzgar'dan bir "Bu Maceranın Sonu" karesi koyayım buraya. Yanan bir gemi var ortada çünkü.

3.jpg
 

direnc11

Yönetici
11 May 2009
10,078
36,676
İstanbul
Sevgili galanthus, müsaade edersen paylaştığın çizgi roman panellerini kişisel sosyal medya hesaplarımda kullanmak isterim. Onay verirsen referans ne yazayım? "Çizgi Diyarı'ndan galanthus" uygun mu? :)

Sevgiler,
 

Çitaku

Yeni Üye
28 Ocak 2015
51
216
Panelleri istediğiniz yerde istediğiniz gibi paylaşabilirsiniz, sevgili direnc11. Referans göstermenize gerek yok. Veya nasıl uygun görürseniz.

(İlk mesajımdaki birinci ve üçüncü paneller Teks'ten, ikinci panel ise Mister No'dan alınma.)
 
Üst