Teks Willer gerçekte tarihte yaşadı mı?

teks55

Çeviri & Balonlama
5 Ara 2016
2,454
7,975
badge.gif


Komançiler ona "Beyaz şeytan" diyorlardı. Ondan inanılmaz derecede korkuyorlardı. Adını duyan Meksikalılar onu "Teksas Şeytanı" olarak isimlendirmişlerdi.
O korkulan ve saygı duyulan bir Texas Rangeriydi.

Hayır, İtalya'nın en ünlü çizgi romanının kahramanı Tex Willer'dan bahsetmiyorum.

Adı John Coffee Hays, bugün hâlâ Amerika Birleşik Devletleri'nde Kaptan Jack olarak biliniyor. Bonelli'nin Tex Willer figürünü çizmek için ondan ilham almış olması büyük ihtimalle doğru gibi görünüyor.

Hays da Tex gibi, alçakgönüllülüğünün arkasında bir kartalın cesaretini ve bir savaşçı olarak inanılmaz bir yeteneği saklasa da, (üniformalardan ve formalizmlerden hoşlanmayan) bir adamdı. Tex'te olduğu gibi, Kaptan Jack'in de ortağı ve arkadaşı olarak binlerce savaşta yanında kalan bir Kızılderili şefi vardı. Tex'inki Navajo Tiger Jack, Hays'inki Lipan Flacco'ydu. Tex gibi, Hays da bir Kızılderili şefi olarak kabul edilmişti. (Navajo değil Lipan olsalar bile) ve yeminli düşmanları kana susamış Komançiler ve Teksas'ı istila eden Meksikalı haydutlardı. Tex gibi, Hays da Amerikan Federal Hükümetinden Gila Nehri Ülkesinin Kızılderili Temsilcisi adaylığını alır. Tex gibi, Hays da olağanüstü bir izci özellikleriyle tanınırdı. Ne de olsa Tex gibi, tanıştığı ve (çizgi romanda olduğu gibi) kendisinden sadece dokuz yaş büyük olan Batı'nın bir başka ünlü karakteri (gerçekte yaşayan) Kit Carson ile aynı dönemde yaşamıştır.


tex_willer1.jpg


Ama hadi bu Ranger'in tarihini biraz daha derine inmeye çalışalım.


John Coffee Hays(Kaptan Jack), 28 Ocak 1817'de doğmuştur. (Fumettideki Tex Willer 1838'de doğmuştur.)
Kaptan Jack, Tennessee Eyaleti'nin Wilson İlçesindeki Little Cedar Lick'te, Harmon Hays ve Elizabeth Cage'in altı oğlundan biriydi. İngilizlere karşı teğmen rütbesiyle savaştığı birliklerin komutanı olan General John Coffee'nin anısına ona bu ismi vermeyi babası seçmişti. Nashville'deki Davidson Akademisi'ne katıldıktan sonra genç Hays, Teksas'a göç eder.

Jack kendini öyle bir noktaya getirir ki, sahada Çavuş olarak atanır. Jack (22-23 yaşlarında) üstlerinin saygısını kazanır ve kısa sürede (1839 yılında) Yüzbaşı derecesine ulaşır. Dostları ve düşmanları tarafından Kaptan Jack olarak çağrılır. Artık Amerikan sömürgecilerini Komançi ve sınırı terörize eden Meksikalı haydutların saldırılarından korumakla görevlidir.

Kaptan Jack, Rio Grande çevresinde bir keşif dönüşü sırasında, bir çiftliğin sahibi tarafından nehrin karşı tarafında bir grup Meksikalı haydut olduğu konusunda bilgilendirilir. Nehir ancak bir noktada geçilebildiği için, günbatımında Jack ve Rangerler haydutları pusuya düşürmek için ağaçların arasına saklanır. Haydutlar Rio Grande'yi geçerken, her şey yolunda gitmiş gibi görünüyordu. Bir ranger istemeden silahından bir el ateş eder ve Meksikalı haydutlar ateşi duyup karşılık verirler. Ardından gelen silahlı çatışmada bir Teksaslı yaralanır ve üç Meksikalı ölür. Arkadaşlarıyla aynı kötü sonu paylaşmaktan korkan diğer dört Meksikalı kaçmaya başlar, Kaptan Jack ve yanındaki Ranger hemen onların peşine düşer. Kaçan dört Meksikalı haydut kendisini takip edenlerin sadece iki kişi olduğunu görünce durup ateş etmeye, onları vurmaya çalışır. Ama Kaptan Jack bir tanesine ateş eder ve etkisiz hale getirir. Diğer üçü nehir yatağını terk eder ve atları daha iyi koşabilecekleri çayırlara mahmuzlar. Ama artık çok geçti. Kaptan Jack ve Kolcuları etraflarını sardı ve haydutlar çatışarak kaçamayacaklarını anlar ve teslim olurlar. Bunlardan biri aslında, ortaklarıyla birlikte asılan ünlü Juan Sanchez'di.

rangers.gif


Texas Rangers için bir başka büyük sorun da, o zamanlar bile Amerikan sömürgecilerine karşı aşırı bir zulümle öfkelenen bazı Kızılderili kabileleriydi.

Bir gün San Felipe yakınlarında atlı bir çocuk Kaptan Jack'in bulunduğu genel karargaha ulaşıp ''-Orada'' dedi ardından attan atladı, indikten sonra nefes nefese - Komançiler bir aileyi yok etti..." dedi.

Birkaç dakika içinde Kaptan Jack ve adamları olay yerindeydi. Rangerler evin dumanı tüten yıkıntıları arasında tomahawk darbeleriyle öldürülen iki çocuğun cesetlerini buldular: ikisinin de kafa derisi yüzülmüştü. Babanın cesedi birkaç metre ileride yatıyordu, o da kafa derisi yüzülmüş, göğsünden iki ateşli silah darbesi ile öldürülmüştü. Anne, saldırı sırasında başından yaralanmış ve mucizevi bir şekilde kendini kurtarmıştı, ancak cesetleri görünce aklını yitirmişti, şimdi çaresizce başıboş dolanıyor, ağlıyor, çığlıklar atıyor, önce bir cesede, sonra diğerine sarılıyordu. Sonra Kaptan Jack'e bakarak ağlamaya başladı "Çocuğum, çocuğum... onu götürdüler. Kurtar onu, sana yalvarırım" dedi.

Gerçekten de Komançiler, ailenin erkeklerini öldürdükten sonra 17 yaşında bir kızı kaçırmıştı. Kaptan Jack Hays zaman kaybetmedi ve Ranger'ları ile birlikte hemen Kızılderililerin izini sürmek için yola çıktı. Belki de takip edildiklerini düşünmedikleri için Komançiler aşırı önlem almamıştı ve birkaç saat içinde Llano Nehri yakınında bir kampta takip edilmeye başlandılar.

Rangerler, Kızılderili yağmacılarını yenecek kadar fazla değildi, bu yüzden Kaptan Jack onlara çok açık yüreklilikle hitap etti. "Erkekler - dedi- ''Bazılarımız bugün biraz kan kaybedecek, ama sakin olun. Her zamanki cesaretinizi gösterin ve sonuçtan hiç şüphem yok" dedi. Bu nedenle, tabanca sağ elindeyken onlara saldırı işareti verdi: "Hadi gidelim!" Hays'in emriyle, yelpaze gibi düzenlenmiş ve silahlanmış, Rangerlar, Kızılderilileri kevgire çevirdi.

Komançiler gerçekten bu saldırıyı beklemiyordu. Rangerlar alana yöneldiğinde, savaşçılar hızlı bir şekilde ateşli silahlarını aramaya gittiler, ancak sürpriz saldırı işe yaramıştı ve paniğe yol açmıştı. Düzensiz ve rehbersiz Kızılderililer atlarına binerek ormana doğru kaçtılar.

Kaptan Jack , adamlarına baktı. Saldırıda iki adamı öldü, beşi yaralanmıştı. Kızılderililer ise sahada beş savaşçı bırakmıştı. Ama kimse kızı görmemişti. Ancak onu biraz sonra buldular, o da tomahawk darbeleriyle katledilmiş: Komançiler onu yanlarında getiremeyeceklerini görerek onu öldürmeyi tercih etmişti. Ceset o kadar parçalanmıştı ki, Orman Muhafızlarından bazıları onu görünce ağlamaya başladı. Kaptan Jack, onu Llano Nehri kanyonundaki bir uçurumun yakınına gömdü.


Kaptan Jack, 1846'da Amerika Birleşik Devletleri ile Meksika arasındaki savaş vesilesiyle bir Korucu alayı emanet edildiğinde Albay seçilir.

1846 yılının Mart ayında tanıştığı Samuel C. Reid ondan şöyle bahsediyor: ''.... Bize genç bir adam geldi ve onun bizim albayımız olduğu söylendiğinde çok şaşırdık. Çok sade giyinmişti ve ince bir ceket giyiyordu, her zamanki Teksaslı şapkası vardı, geniş kenarlı, yuvarlak üstlü ve gevşek açık yakalı, boynuna ihmalkar bir şekilde bağcıklı bir mendil bağladı. Koyu kahverengi saçları, büyük ve parlak bir puslu gözleri vardı, kendine has bir dil konuşan, çok belirgin ve kalın kavisli kaşları vardı. Doğal olarak açık tenli, ancak sınırda uzun süre maruz kaldığı için esmerleşmiş ve hava şartlarından yıprandığı belliydi. Yeteneklerini sürekli kullanmasından ve tehlikeler ve zorluklarla uzun süredir tanışmasından dolayı oldukça düşünceli ve yıpranmış bir ifadeye sahipti. bir komutanın sorumluluklarını alışkanlık haline getirmişti, ciddileşince kaşlarını çatar. Bıyık bırakmaz, bu da ona daha genç bir görünüm kazandırmıştı...Meksikalılar arasındaki ünü o kadar büyüktür ki, her yerde Kaptan Jack olarak bilinir. Görev dışındayken yumuşak ve hoş bir arkadaştır ve adamlar ona tanıdık bir şekilde "Jack" derler.''



scull-hays.jpg




30'lu yaşlarına gelen Kaptan Jack, birkaç yıl önce tanıştığı iyi bir aileden bir kız olan Susan Calvert ile (1847 yılında) evlenir ve dört yıl kaldığı Kaliforniya'ya taşınır. Artık San Francisco County Şerifiydi. Yıldızları bırakır çünkü 1853'te Başkan Franklin Pierce onu California Genel Müfettişi olarak atamıştı. Yeni görevinde aynı zamanda Oakland şehrinin kurucuları arasında yer alır ve 1876'da Demokrat Parti Ulusal Konvansiyonu'nda delege olarak siyasete girer. Bu arada karısı ona üç erkek ve üç kız vermişti ve aile, Kaliforniya'da muhteşem bir çiftlikte yaşıyordu.

Kaptan Jack, 25 Nisan 1883'te 66 yaşında vefat eder. (Fumettide Tex Willer'in güncel maceraları 1885 yıllarında geçiyor.)

Ama Amerikalılar için, Kaptan Jack hâlâ hayatta ve dolunay gecelerinde, Teksas'ın yok edilmiş kırlarında haydutları ve Komançileri avlayan siyah bir atın eyerinde onun hayaletini gördüğüne yemin eden biri var. Tıpkı Tex gibi.







 
Son düzenleme:

gandor08

Yönetici
6 Ocak 2013
18,367
141,608
Tex Willer yaşadı yaşamadı pek ilgilenmiyorum ama güzel bir konu olmuş.

Dünya kadar kitabı var, maceradan maceraya koşuyor. Dünya genelindede okuyucu kitlesi varki bu kadar zamandır yayını devam ettiriliyor.

Kahramanlık heleki çizgide gerçekten yapılmalı ve çizilmeli.

Ülkelerinin kahramanları çocuklara ilkokuldan liseye kadar okutularak tarihlerini öğrenmeleri sağlanmalıdır.

Bu husustada en fazla tarihe sahip bir ırkız ama ne yazıkki sanata aslında çok önem vermişiz ama sanki hep 2 nci 3 ncü planlara atmışız gibi.
 

mimar777

Süper Üye
1 Tem 2013
586
3,435
Güzel araştırma ve sunum olmuş, elinize sağlık. Şu günlerde evde can sıkıntısı için , gene canımızı sıkarak izlediğimiz birkaç tarihi dizi var ki keşke bunları yapan ve yazanlar biraz olsun tarihi gerçeklerimizi inceleyip dejenere etmeden bu diziler yapılsaydı. Üzülerek, sıkılarak ve çok kızarak izlememeye çalışıyorum. Maalesef teknoloji geliştikçe bir gecede uydurma tarihler yazılmaya başlandı. Ne yazık ki çocuklarımız bunları gerçekmiş gibi izliyor ve bu palavraları bütün dünyaya satarak tarihimizi aşağılayarak tanıtıyoruz. Ve RTÜK uyuyor ya da bilerek uyutuluyor. Bu bence içki ve sigarayı bulanık göstermekten daha kötü.
 

teks55

Çeviri & Balonlama
5 Ara 2016
2,454
7,975
İşin tuhaf yanı, tarihte yaşayan bu şahıstan sadece Bonelli ilham almamış. Marvel Comics de çizgi romanlarına Tex ismiyle bu karakterin maceralarını yayınlamış.

Marvel Comics'deki Tex isminde olan karakterler

b4441ce3305dfd2f66b8457bb62d79f6-800.jpg




Tex Morgan (Dünya-616)


Teksas'da doğmuştur. Tex, çocukluğunda Lobo adında yerel bir Kızılderili ile arkadaş olur. Yetişkin çağına geldiğinde annesi vefat eder. Tex'in babası, çiftliğini ele geçirmek isteyen Blackie Malkin tarafından öldürülür. Bunu daha sonra öğrenen Tex, Malkin'i bulur ve öldürür. Ardından Tex tutuklanır. Daha sonra hapisten bir şekilde çıkmayı başarır, artık kanun kaçağıdır. Yıldırım adında bir ata sahip olur. Ardından üzerine atılan suçlamaları temizleme fırsatı veren Teksas Valisi tarafından çağrılır. Tex kendini temize çıkarır ve ABD için resmi olarak çalışmaya başlar. Kızılderili arkadaşı Lobo ile beraber bir çok maceraya atılır ve bir çok çeteye karşı mücadele eder.



1178666-wk2.jpg




Tex Dawson (Dünya-616)

Meksika'da doğar. Gençlik yıllarında kanun kaçağı olur. Whirlwind adlı bir ata sahip olur. Birçok çeteyle mücadele eder.




840165.jpg




Tex Taylor (Dünya-616)


Teksas'daki çiftlikte babasıyla yaşar. Babası sığır çobanıdır. Tex, 1861'deki Amerikan İç savaşı sırasında orduya katılır. Savaştayken, babasının öldürüldüğünü ve ölmeden önce çiftliği Birlik'e sattığını söyleyen bir mektup aldır.
Tex geri döner ve Birlik'in seçime hile karıştırdığını ve Şerif olduğunu, ardından Tex'in babasını çiftliği ona devretmeye zorladığını öğrenir ve sonra onu öldürür. Tex meseleleri araştırır ve kasaba belediye başkanının her şeyden sorumlu olduğunu öğrenir. Belediye başkanı, Tex'in babasının çiftliğindeki altın yataklarıyla ilgileniyordu. Tex belediye başkanını öldürür ve sonra hayatını kanunsuzlara karşı savaşarak geçirmeye yemin eder. Güvenilir atı Fury ile Amerikan Sınırının her yerini gezer ve yanlışları nerede bulursa düzeltir.



 
Son düzenleme:

GüvenGüven

Süper Üye
19 Ocak 2010
1,093
5,323
Bandırma
Tex Willer gerçekte yaşasaydı olsa olsa Highlander olurdu; başka türlü bir insan ömrüne bine yakın macera sığmazdı! Adam birmilyon kilometreyi garantileyen Japon arabaları gibi...

Kaleme aldığınız ve paylaştığınız için teşekkür ederim.
 

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,209
3,856
Osmaniye
Teks Willer ya da Teks ismi olan kahramanlar yaşadı mı bilmiyorum ama bizim diyardaki Teks55 gerçek ve yaşıyor. Allah uzun ömürler versin üstat, güzel bir yazı olmuş. Eline emeğine sağlık.
 
Üst