"Bosna Savaşı" ya da "Bosna Katliamı" (1 Mart 1992 - 14 Aralık 1995)

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
t_Hd2j_TK.jpg

Bu konuyu çok uzun zamandır açmak istiyordum ama maalesef elim bir türlü yaşanan bu vahşeti anlatmaya gitmiyordu. Zira askerliğimi savaş sırasında, gönüllü olarak Bosna-Hersek’te yaparak, beni derinden yaralayan birçok şeye tanık oldum.

Ben oraya gittiğimde savaş hala devam ediyordu. Oradaki ilk alarımda, Birleşmiş Milletlere bağlı UNPROFOR bünyesindeki “Türk Barış Gücü”nde görev aldım. Dayton Barış antlaşması imzalanıp, savaş sona erince de Nato’ya bağlı IFOR bünyesindeki “Türk Görev kuvveti”’nde hizmetime devam ettim.

Az çok yabancı dilimin olması ve bazı bilgisayar programlarından anlamamdan ötürü orada “G2” ve “G3” diye tabir edilen “İstihbarat” ve Harekat Şube” çavuşluğuna getirildim.

Görevim; her gün birliğimize gelen bilgileri kağıda dökmekti. Bu bilgileri sonra ilgili subaylar Tugay komutanımıza sunardı.

Neyse, bunları anlatmamın sebebi, oradaki bir çok askerden daha fazla yapılan katliamın boyutuyla ilgili bilgiye sahip olmamdır. Mesela; orada çeşitli uluslararası sivil toplum örgütleri vasıtasıyla yapılan toplu mezar kazılarında çıkarılan sivillerin adetleri, çok detaylı elime geçerdi. İşte şu kadar kadın, şu kadar erkek, şu kadar çocuk, şu kadar bebek gibi.. Her rapor geldiğimde yüreğim dağlanırdı zira rakamlar basının belirttiğinden çok daha fazlaydı. Ne yazık ki günümüzde bile hala içinde yüzlerce insanın çıktığı toplu mezarlara rastlanıyor. :(

Birlikten dışarı çıktığımda ise neredeyse her tarafın ağır silahlarla ya taranmış ya da bombalandığına şahit oldum.. Bazen gezmek için şehrin merkezinden uzaklaşıp, kırsal alanlara giderdik. Oradaki en tepede bulunan küçücük evlerin bile hiç istisnasız olarak taranıp, bombaladıklarına şahit oldum. :(

Halka gelince, genel olarak fakirlik ve sefalet içinde yaşıyorlardı. Üstte yok, başta yok, yeterli beslenmek yok. Yok! Yok! Yok!. Oradaki havayı teneffüs ettiğimde, ülkemin ne kadar ferah bir düzeyde olduğunu anlayıp, rabbime yüzlerce kez şükür etmişimdir.

Tabi ki durum sadece bunlardan ibaret değildi. Küçücük çocuklar yetim ya da öksüz kalmışlardı. Bizler ellerimizden geldiğince onlara her konuda maddi-manevi yardımcı olmaya çalışırdık.. Bazen arkadaşlarla çuval dolusu oyuncaklar alıp yoldaki ufaklıklara dağıtır ya da hepsini toplar bir lokantaya götürür, ceplerine de biraz harçlık koymayı ihmal etmezdik. Belki çok bir şey değildi yaptıklarımız ama en azından hiçbir şey yapmamaktan iyiydi.

Görev kuvvetimize gelince; Bosna-Hersek’teki savaşın izlerini silmek için gece-gündüz çalışırdı. Köprüler, yollar, okullar, camiler vs yapardı. Oradaki halka maddi-manevi her konuda destek verirdi. Yani bizim gayri-resmi yaptıklarımızla kıyaslanamayacak düzeyde devlet eliyle yapardı.

Tugay komutanımızı da asla unutamam. Hayatımda gördüğüm en değerli insanlardan biriydi. Daima halkın içerisinde olur, onların dertleriyle dertlenirdi. Tabi ki bizleri de çok severdi.

Orada çok acı şeyler daha gördüm ama onları buraya yazmamın uygun olmadığını düşündüğümden yazmıyorum.

Ancak netice itibarıyla bu savaş (gerçi savaş da sayılmaz, zira savaş orantılı iki güç arasında yapılır) oranın halkı için çok büyük yıkıma yol açmıştı. Ki bugün bile yaraları sarılmaya devam ediliyor.

İnsanlığın sınıfta kaldığı (Batı dünyası) bu savaşta toplam en az 100.000 Boşnak hayatını kaybetmiştir. Hele ki Temmuz 1995’te yaşanan; aralarında çoluk, çocuk ve kadınların da olduğu Srebrenitsa katliamı, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımının olması yanında Avrupa’da hukuken tanınanan ilk soykırımdır.

Bu vesile ile, bu katliamda hayatını kaybeden herkese Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabırlar diliyorum. Dilerim artık bundan sonra barış ve huzur içinde bir dünyada yaşarız.
 
Son düzenleme:

Soleil

Süper Üye
19 Mar 2010
650
977
Osman bey, askerlik yapan herkesin birer hatırası vardır. Ama sizinkisi hepsinden farklı ve manidar, oldukça da duygu ve ibret yüklü. İnanın bugüne kadar duyduğum/okuduğum en acı ve anlamlı askerlik anılarından biri oldu bu. Bugün rahat ve zevk içinde yaşayan bizleri daldığımız bu gaflet uykusundan uyandırarak bir kez daha o günlere götürdüğünüz için size ne kadar teşekkür etsek azdır.
 

gandor08

Yönetici
6 Ocak 2013
18,364
141,487
6 Ay Zeniza da o görevi yapmak bana da nasip oldu, tabi savaş bittikten yıllar sonra, Barış Gücü Tb.K.lığında görev yaptım. Bosna Hersek, Zenica, Mostarı göremeyi Rabbim bana nasip etti.

Çok güzel silinmeyecek hatıralarla döndüm, daha hala görüştüğüm Boşnak arkadaşlarım mevcuttur.

Atalarımız öyle silinmeyecek izler bırakmışlar ki dünya durdukça kim ne yaparsa yapsın o izlerin ancak bir kısmını silebilir ve katliam yapar.

Viyanaya kadar herhalde izimizin olmadığı yer yoktur. Komple avrupayı silmeleri lazımki ancak TÜRK'ün izini hatırasını yok edebilsinler.

Dediğiniz gibi çok büyük bir vahşet yaşanmış. Türk Askerleri olarak gerçekten orda büyük işler yapılmıştır.

Umarım dünyada bir daha böyle vahşet hiç bir yerde yaşanmaz.
 

tabure

Guest
14 Eki 2011
621
2,016
Bastiani Kalesi
İbret dolu anılar, umarım insanlık din adına yapılan bu vahşetleri ileriki asırlarda geride bırakır ve bu ayrıştırmalardan vazgeçerek, yeni bir bilince kavuşur, yoksa zaten gelecek de pek parlak görünmüyor...
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
6 Ay Zeniza da o görevi yapmak bana da nasip oldu, tabi savaş bittikten yıllar sonra, Barış Gücü Tb.K.lığında görev yaptım. Bosna Hersek, Zenica, Mostarı göremeyi Rabbim bana nasip etti.

Çok güzel silinmeyecek hatıralarla döndüm, daha hala görüştüğüm Boşnak arkadaşlarım mevcuttur.

Atalarımız öyle silinmeyecek izler bırakmışlar ki dünya durdukça kim ne yaparsa yapsın o izlerin ancak bir kısmını silebilir ve katliam yapar.

Viyanaya kadar herhalde izimizin olmadığı yer yoktur. Komple avrupayı silmeleri lazımki ancak TÜRK'ün izini hatırasını yok edebilsinler.

Dediğiniz gibi çok büyük bir vahşet yaşanmış. Türk Askerleri olarak gerçekten orda büyük işler yapılmıştır.

Umarım dünyada bir daha böyle vahşet hiç bir yerde yaşanmaz.

Senin adına sevindim kardeşim. Sizin görev kuvveti SFOR olmalı. Yani bizim IFOR'dan sonra gelen. Hala demir-çelik fabrikası'nda mı konuşlanıyor birlik? Bir de oradaki halka yardım olsun diye yemekhane-çamaşırhane vs. yerlerde sivil halk çalıştırıldı. Aynı uygulama devam ediyor mu? Bu sayede Boşnak halkla daha da kaynaşılmış oluyordu..
 

gandor08

Yönetici
6 Ocak 2013
18,364
141,487
Abi benim zamanımda fabrikadaydık, ben Lv.Uz.Çvş.tum yemekhane, mutfak, çamaşırhane ve ütühane benim sorumluluğumdaydı, Boşnak çalışan işçilerimiz 35-40 tane vardı. Onların sayesinde zaten bir sürü yer gördüm ve tanıdım. Malzeme lazım diye arabaya atlar kimsenin gidemeyeceği yerleri gezerdim. Evet SFOR du bizim birlik. 12 eylül saldırısında ordaydım bizler gayet rahatken, o güne kadar çok rahat ve sivil gezen Amerikalıların haline güle güle ölmüştük. Aylarca tam teçhizat gezdiler, döt korkusundan. Hele bi tane bayan subayları vardı bizi çıldırtırdı, nerdeyse birlik içerisinde mayoyla gezerdi, ne zamanki oldu olay gece yatağada herhalde silahla girmiştir. Aklıma geldikçe gülüyorum gülünmeyecek bir olaya.

Şu an gene hem Bosnada Kosovada bir Tb.Kuvvetimiz var diye biliyorum. Bosnada ufak çapta bir tim Kh.larında, sanırım fabrikadan çıkmışlar zenisada Boşnakların kurmuş oldukları Ordu Kh.larında yerleşik düzene geçmişler diye duydum. Malum bende o mesleği bırakalı 8 yıl oldu. 2001 yılında Bosna daydım.

Zenica aynen Karadeniz yaşamınının bir kopyası, Karadenizden biraz daha düz o kadar.

Zenica bölgesindeki okulların camilerin onarımı halk günleri ve bir de Türk Radyosu sorumluluğundaydı.

Ne günlerdi ama, nasip olur oturursak çok yad ederiz. Saygılar.
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Abi benim zamanımda fabrikadaydık, ben Lv.Uz.Çvş.tum yemekhane, mutfak, çamaşırhane ve ütühane benim sorumluluğumdaydı, Boşnak çalışan işçilerimiz 35-40 tane vardı. Onların sayesinde zaten bir sürü yer gördüm ve tanıdım. Malzeme lazım diye arabaya atlar kimsenin gidemeyeceği yerleri gezerdim. Evet SFOR du bizim birlik. 12 eylül saldırısında ordaydım bizler gayet rahatken, o güne kadar çok rahat ve sivil gezen Amerikalıların haline güle güle ölmüştük. Aylarca tam teçhizat gezdiler, döt korkusundan. Hele bi tane bayan subayları vardı bizi çıldırtırdı, nerdeyse birlik içerisinde mayoyla gezerdi, ne zamanki oldu olay gece yatağada herhalde silahla girmiştir. Aklıma geldikçe gülüyorum gülünmeyecek bir olaya.

Şu an gene hem Bosnada Kosovada bir Tb.Kuvvetimiz var diye biliyorum. Bosnada ufak çapta bir tim Kh.larında, sanırım fabrikadan çıkmışlar zenisada Boşnakların kurmuş oldukları Ordu Kh.larında yerleşik düzene geçmişler diye duydum. Malum bende o mesleği bırakalı 8 yıl oldu. 2001 yılında Bosna daydım.

Zenica aynen Karadeniz yaşamınının bir kopyası, Karadenizden biraz daha düz o kadar.

Zenica bölgesindeki okulların camilerin onarımı halk günleri ve bir de Türk Radyosu sorumluluğundaydı.

Ne günlerdi ama, nasip olur oturursak çok yad ederiz. Saygılar.

Aynı uygulama devam ediyormuş, desene...

Bizim zamanımızda da bir kısım ABD ve İngiliz birlikleri Tugay'da konuşlanırdı. Ben en çok ABD askerlerinin üstlerinin karşısındaki rahat tavırlarına şaşardım. Görev gereği onların bulunduğu yere, her gün disketle bilgi götürürdüm. Onlar da kendi iletişim sistemleriyle bunları Bosna'daki diğer birliklere ve ABD'ye yollarlardı. Ne zaman bürolarına girsem; düşük rütbeli bir askerin, odada subay varken bile; ayaklarını masa ya da sandalyeye uzatarak oturduğunu; bazen ise aynı tavırla Penthouse, Playboy, Hustler vs. müstehcen dergilerine okumalarına şahit olurdum. Bu durumu kendi komutanlarıma anlattığımda bana; "sakın sen öyle yapmayasın!" diye bana takıldıklarını asla unutamam!.. :)

Kadın subaylara gelince; üst rütbeli sarışın bir tane vardı ama karşılıklı selamlaşmaktan başka bir diyaloğum olmadı.

Ben de bahsettiğin bir kaç yere gitmenin dışında; Split'i de gördüm. Buradaki bir müfreze de yaklaşık 1 hafta kaldım. Tabiat yönünden beni daha çok Hırvatistan etkilemiştir. Zenica'daki maden ocağı yüzünden her yer kapkaraydı sanırım zamanla oralar da yeşillenmiştir artık..

Neyse; bu başlık altında daha fazla böyle şeyler yazmayalım zira yeri burası değil...

Burada daha çok savaşın insanlar üzerindeki yıkımlarını ve suçlularını anlatan şeyler yazalım...

Paylaşımın için teşekkür ederim sevgili gandor08..
 
Son düzenleme:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
11 Temmuz 1995 "Srebrenitsa Katliamı"nın 20. yıldönümü

xd_BUd_FH.jpg


11 Temmuz'a sadece 2 gün kaldı.. Yani "Srebrenitsa Katliamı"nın ya da diğer bir deyişle "Srebrenitsa Soykırımı"nın 20. yıldönümüne... :( Bu vahşette Sırp ordusu; çocuklar ve kadınlar da dahil en az 8372 kişiyi acımasızca öldürmüştü. Birleşmiş Milletler Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına karşın, 400 silahlı Hollanda barış gücü askerinin varlığı katliamı önleyememişti.

Srebrenitsa katliami II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa'daki hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından da önem taşır.

Bu vesile ile; bu katliamda hayatını kaybeden herkesi rahmetle ve saygıyla anıyor; Cenab-ı Allah'tan yeryüzünde bir daha böyle katliamlar yaşanmamasını,
sevgi ve barış ikliminin egemen olmasını niyaz ederim...
www.youtube.com/watch?v=6Q28TAM3bGE
 
Son düzenleme:

gandor08

Yönetici
6 Ocak 2013
18,364
141,487
Sağolsun bugün Ramazan Türkmen konuyu beğendi, ben de konuya girdim, baktım ki bu çizgiyi taşımamışız buraya. Aslında Mostar veya Bosna ile alakalı konuşacak çok şey var.. Bir gün karşılıklı sohbet etmeyi Rabbim bize nasib eder inşallah..
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Srebrenitsa katliamının 20'nci yıldönümü (11 Temmuz 1995 - 11 Temmuz 2015)

20 yıl önce bugün Bosna'da, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da yaşanan en büyük katliama tanık olundu. 11 Temmuz 1995'te Srebrenitsa'da, Ratko Mladiç komutasındaki Sırp çetnikler; yaşları 15 ile 65 arasındaki binlerce erkeği şehirdeki depo ve fabrikalarda kurşuna dizdiler. Bosna Kayıp Kişiler Komisyonu'nun katledildiğini belirlediği 8 bin 372 kişinin 500'ü 18 yaşından küçüktü. Bu vesile ile Srebrenitsa'daki bu insanlık dışı katliamın 20'nci yıl dönümünde, tüm şehitleri rahmetle anıyor, yeryüzünde bir daha böyle üzücü olayların vuku bulmamasını yüce Allah'tan niyaz ediyorum..

24_R5fu_Z.png
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Adalet 21 sene sonra da olsa eninde sonunda yerini buldu. Srebrenitsa'da katliam yapan Radovan Karadzic, Lahey'de Uluslararası Adalet Divanı'nda insanlığa karşı suçlu bulundu.

ZG0ojn_N.jpg
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Lm3u_Yrr.jpg


Srebrenica katliamında ölen bir kız çocuğunun, dilindeki kahreden sözcüğün şiirselleşmiş, beni benden almış hali aşağıdadır. Artık böyle şiirler yazılmasın, yazdırılmasın...

ÇOCUKLARI KÜÇÜK KURŞUNLARLA ÖLDÜRÜRLER DEĞİL Mİ ANNE?
Büyümek istemiyorum anne
Hedef seçmektense hedef olmayı kurşunlara
Vurmaktansa vurulmayı seçiyorum .
Doğdum ve irkildim büyüklüğü karşısında dünyanın
Gördüm ve şaşırdım açgözlülüğüne insanların.
İnsan insanın düşmanı mıdır?
Kim kırar gönülleri,
Korkmaz mı ve bilmez mi insan
Bir gönül kıran onmayacaktir
Ve vurduğu silah er geç dönecektir kendine
Ve insan vurduğu kadar vurulur bilmez mi?
Nedameti olmayana merhamet değil lanet edilir ancak
Çocukları anne
Küçük kurşunlarla mı vururlar
Oysa çocuk merhamet demektir biraz
İnanmaktır bir uçurtmanın değerli olduğuna bir füzeden.
Bütün bilyalarımı versem, resimlerimi, topaçımı
Yetmez mi anne yok etmeye yeryüzünden bütün silahları
Bütün oyunlarda ebe olmaya razıyım yeter ki bölmesin bir bomba rüyalarımı.
Madem savaş en çok bir çocuğun annesiz ya da babasız olması demektir,
Ebelenmek ve bir daha oyuna girememektir madem
Yakıyorum tahta atımı ve tabancamı.
Oyunlarda ne askerim bundan sonra ne de pilot
Söz, kullanmayacağım bundan sonra sapanımı.
Sığınaklara gitmek istemiyorum anne.
Oynamak istemiyorum sonunda ‘elma dersem çık’ olmayan hiçbir saklambaçı.
Çocukları küçük kurşunlarla mı vururlar anne
Akar mı onların da kanları?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Bosna kasabı hakkında tarihi karar...

HOLLANDA’nın Lahey kentindeki eski Yugoslavya Uluslararası Ceza
Mahkemesi (ICTY), ‘Srebrenitsa kasabı’ olarak bilinen ve aralarında
çocukların da bulunduğu sekiz binden fazla insanın ölümünden sorumlu
tutulan eski Sırp komutan Ratko Mladiç hakkındaki
kararını bugün açıkladı!


5a155a5b7152d81e6ce8c478.jpg


Soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçunun da aralarında bulunduğu
11 ayrı suçtan yargılanan Mladiç, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.


Mahkeme kararının en önemli unsurlarından birini 74 yaşındaki Mladiç’in
soykırımdan suçlu bulunması oluşturuyor
. Savunma avukatı ise davayı
temyize götüreceğini duyurdu.

Mladiç’in binlerce kişinin ölümünün ardındaki ana isim olduğunu belirten
ICTY Başsavcısı Serge Brammertz, kararın mahkeme tarihinin en
önemlilerinden olduğunu söyledi.


POAoq7.jpg


Karar öncesi savcıların ayrı ayrı yaptığı açıklamalarda da ömür boyu
hapis cezası dışında verilecek bir kararın ‘kurbanlara hakaret ve adaleti
aşağılamak’ anlamına geleceğini
güçlü şekilde vurgulamaları dikkat
çekmişti. Karar, mahkemenin de savcıların talep ve görüşlerini
benimsediğini gösteren bir içeriğe sahip.

Lahey'deki duruşmada Bosna Kasabı'nın mahkemede
bağırdığı anlar böyle görüntülendi...

7ypbMm.jpg

Avukatlarının sağlık sorunlarını öne çıkarmasına rağmen duruşma
salonunda oldukça rahat ve zinde bir profil çizen Mladiç, zaman
zaman kafasını sallayarak mahkemenin tespitlerine tepki gösterdi.


VE SALONDAN ATILDI!
Avukatların, yüksek tansiyon nedeniyle duruşmaya ara verilmesi talebi
mahkeme heyetince reddedilirken ayağa kalkarak, yargıca, “Bu bir
yalan” diye bağıran ve uyarılara rağmen protestosunu sürdüren Mladiç,
Orie’nin kararı üzerine mahkeme salonundan çıkarılarak
kararı
duyabileceği başka bir salona alındı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Nazilerin yargılandığı Nuremberg
duruşmalarından sonra Avrupa’nın en önemli savaş suçu yargılaması
olma niteliğindeki süreçte, 106 farklı suç için on binden fazla delil
incelendi ve yaklaşık altı yüz tanık dinlendi.

Bugüne kadar 161 kişiyi yargılayan mahkeme Bosna Savaşı'nda yer alan
Balkan uluslarından 83 savaş suçlusunu mahkûm etti. Bu kişilerden 56
kişi cezasını çekerken, 19 kişi beraat etti ve aralarında eski Sırp lider
Slobodan Miloşeviç'in de bulunduğu yedi kişi de yargılama sonuçlanmadan
hayatını kaybetmişti
.

--------------------------------------------------------------------------------------

Vicdanlarda zaten müebbete çarptırılmıştı...
Şimdi hukuken de müebbete çarptırıldı...

Bu karar elbette ki gidenleri geri getirmeyecek
ama tarihe not düşülmesi açısından
sevindirici bir karar...

Tüm hayatını kaybeden Bosna'lı müslümanlar
huzur içinde yatsınlar!
Adalet yerini buldu...

Sevgilerimle...


Kaynak :


Not :
2006 yılında ölen Miloşeviç'in yanı sıra,
bir diğer üst düzey savaş suçlusu Karaciç
hakkında da 2016 yılında 10 ayrı suçtan
40 yıl hapis cezası verilmişti.

Mladiç'in 2010 yılında tutuklanmasında
büyük bir rol oynayan Sırbistan'ın eski
savaş suçları savcısı Vladimir Vukçeviç,
"Mahkemenin bugüne kadar en büyük
başarısı birçok tepe noktasındaki kişiyi
adalete teslim etmesidir
" şeklinde konuştu...

Sürekli olarak suçsuz olduğunu söyleyen
75 yaşındaki eski general hakkındaki bu karar
aynı zamanda katliamların ana sorumlularının
yargı önüne çıkarıldığı onlarca davanın sonuncusu
olma niteliğinde.

Çizgi Diyarı'n da bu konu ile ilgili bir başka
başlık daha bulunmaktadır.

Sevgili "yeryüzü"nün tanıttığı çizgi roman'ı da
incelemenizi öneririm.
Savaş suçları ve istisnai durumlar dışında idama karşıyımdır, lakin bu insanlık düşmanı kasabın idam edilmemesi kesinlikle konuya duyarlı insanların vicdanını rahatlatmamıştır. Mladiç o soykırımı yaptırdığında, kendi yaşama hakkını kaybetmiştir ve bu nedenle kalan hayatını yaşamaya kesinlikle layık değildir. Ama görülüyor ki neredeyse adamı serbest bırakacaklar.. Yazıklar olsun!..
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul

Sevgili "Baltimora",
Ben de senin gibi en başta "idam" düşünmüştüm çünkü bu "yaratık" idamı hak ediyor! Yaşamayı hak etmiyor! Nefes almayı hak etmiyor!

Ama idam da hafif kalır bu yaratık için!

İdam edilirse ona bir defa acı çektirilmiş olunur; oysa ona her gün acı çektirmek lazım! Kalan günlerini tek başına bir hücre de geçirmesi ve artık hayatının sonuna kadar bu şekilde yaşayacak olması onun için zaten sonun başlangıcı.

Aslında insanı yavaş yavaş öldüren (acı çektirerek) metodlar mevcut ama idam mahkumları için bunlar uygulanmıyor; iğne ile uyutma yöntemi tercih ediliyor!

Keşke bu yaratık için "günler sürecek bir öldürme metodu" tercih edilse ama uygulanmıyor böyle şeyler!

İğne ile uyutmak ona hediye olurdu! Zaten 75 yaşında!

Her gün acı çekmeli!
Mahkemede kararı duyduktan sonra kafayı sıyırması zaten başlangıç!

Sevgilerimle...
Sevgili Motion bir bakımdan haklısın ama tarihte ömür boyu hapise mahkum olup da sonra serbest kalan bir çok şahsiyet var.. Şayet idam edilirse bu ihtimal tamamen ortadan kalkmış oluyor. Acı çektirme işine gelince; ben bu konuda farklı düşünüyorum.. Her kim olursa olsun, bir insanın bedenen (işkenceyle) acı çektirerek öldürülmesine karşıyım zira bu durum bizi onların seviyesine indirger. Oysa ki biz erdemimizle insanız.. Bence en acısız şekilde hayatına son verilmeli ki, bu belki gider ayak yaptıklarından utanmasına veya onun gibi düşünen sayısız caninin insanlıklarını sorgulamasına vesile olabilir.. Yalnız manevi işkence konusunda sana tamamen katılıyorum.. Ben olsam 24 saat kendisine; gerçekleştirdiği katliamın görüntülerini izletir veya seslerini dinletirdim. Örneğin uyuyor mu? Ver katliamdaki insanların o çaresizce çığlıklarını, yatakta ters dönsün. Kahvaltı mı yapıyor? Ver kanlar içindeki cesetleri, görüntülerden midesi bulansın, doğru düzgün bir şey yiyemesin. Kısacası; bedenen olmasa da, manen her türlü işkenceye müstehaktır bu insanlıktan nasibini almamış alçak herif!...
Sevgi ve saygılarımla..
 
Son düzenleme:

Motion

Kıdemli Üye
31 Mar 2013
613
3,374

Sevgili Motion bir bakımdan haklısın ama tarihte ömür boyu hapise mahkum olup da sonra serbest kalan bir çok şahsiyet var.. Şayet idam edilirse bu ihtimal tamamen ortadan kalkmış oluyor. Acı çektirme işine gelince; ben bu konuda farklı düşünüyorum.. Her kim olursa olsun, bir insanın bedenen (işkenceyle) acı çektirerek öldürülmesine karşıyım zira bu durum bizi onların seviyesine indirger...

Sevgili "Baltimora"
Bu caninin bir daha serbest kalması mümkün değil dostum;
daha sonradan çıkan af'lar savaş suçlularını ve
"vatana ihanet" suçlarını kapsamıyor! Avukatı temyize
gideceğini söylemiş ama kararı değiştirmesi mümkün değil! Mahkeme
son noktayı koymuş.

İşkence konusuna gelince; biraz daha ileri gideyim; bu adama
dünyada ki en büyük acılar tattırılmalı dostum
!!!

Ben bir balkan göçmeniyim!
Fikrimin değişmesi mümkün değil!

İdam cezası olsaydı "idam" verilecekti dostum, bu
olmadığı için "müebbet" verildi.

Tüm erkeklerin kurşuna dizilme görüntüleri, kadınlara yapılan tecavüzler
aklıma geldikçe bu caniye verilecek en şiddetli idam cezasının veya işkence
metodunun
bile beni kesmeyeceğine emin olabilirsin dostum...

Sevgilerimle...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul

Sevgili "Baltimora"
Bu caninin bir daha serbest kalması mümkün değil dostum;
daha sonradan çıkan af'lar savaş suçlularını ve
"vatana ihanet" suçlarını kapsamıyor! Avukatı temyize
gideceğini söylemiş ama kararı değiştirmesi mümkün değil! Mahkeme
son noktayı koymuş.

İşkence konusuna gelince; biraz daha ileri gideyim; bu adama
dünyada ki en büyük acılar tattırılmalı dostum
!!!

Ben bir balkan göçmeniyim!
Fikrimin değişmesi mümkün değil!

İdam cezası olsaydı "idam" verilecekti dostum, bu
olmadığı için "müebbet" verildi.

Tüm erkeklerin kurşuna dizilme görüntüleri, kadınlara yapılan tecavüzler
aklıma geldikçe bu caniye verilecek en şiddetli idam cezasının veya işkence
metodunun
bile beni kesmeyeceğine emin olabilirsin dostum...

Sevgilerimle...
Velev ki bir şekilde firar etti.. O zaman ne olacak? Bu yüzden idamı şart görüyorum.
İşkence olayındaki hislerini de anlıyorum zira ben savaş ve barış dönemlerinde Bosna-Hersek Türk Görev Kuvveti'nde görevli idim; İstihbarat ve Harekat şube çavuşu olduğumdan, orada yapılan her katliamdan, kazılarda çıkan bebek, çocuk, hamile kadın, ihtiyar vs haberim var.. Bunların raporunu yazıp tugay (Sonra alay oldu) komutanına sunardık.. Görüşlerine saygı duyuyor ve acını derinden paylaşıyorum dostum... Ben sadece onların seviyesine inmek istemiyorum, tek kaygım bu!.. Sevgiyle kal..
 
Üst