Uzun yıllar geçti Ankara'dan ayrılalı.

murtaza5

Yönetici
15 Tem 2009
12,032
317,725
Uzun yıllar geçti Ankara'dan ayrılalı.
Orada yaşadığım, acı tatlı anılar zaman zaman bir sis perdesinin ardından süzülüp gelir,
buğulu gözlerimin önüne, ve derin bir iç çekerim her seferinde.
Müzikle başladım Ankara anılarıma, müzikle devam ediyorum.
Kızılay parkını hatırlar mısınız?
Hani, eski Kızılay binasının önünde, bahçesinde Kızılay maden suyu ve sodalarının satıldığı bir büfe,
bir kaç ahşap banktan oluşan o yeşil fakiri parkı hatırlar mısınız? Ankara'daki en büyük oteli,

Peki, Büyük Sinemayı hatırlayanınız var mı?
O Büyük Sinema ki, ne filmlere, konserlere ev sahipliği yapmıştı.

Dahası, Ankara'da o dönem başka büyük salon olmadığı için;
Johnny Holiday, Sylvie Vartan, Enrico Macias ve daha bir çok ünlü şarkıcı konserlerini orada vermişti.
En ilginç olanı da, Alpay'ın da, ilk kez , Büyük sinemada sahneye çıkmasıydı.
Kızılayın ortasında, locaları ve balkonu ile,
ahşap koltuklu o görkemli sinemanın yerinde bugün kocaman bir çarşı ve pasaj var artık!

Biraz aşağıda, Sıhhıye'de Ordu Evi'nin bahçesinde yaz akşamları nişanlar, düğünler olurdu.
Sevgili ve rahmetli Tanju Okan şöhrete giden yolda orada sahne alarak başlamıştı.

Bir çok kültürel proramları izlediğim, aynı zamanda Türkiye'nin ilk ve tek haber kaynağı,
yerleri doldurulamayan ses ve saz sanatçılarının yetiştiği tarihi Radyo evi binası.
Büyük Tiyatro, Hamlet'ten, My Fair Lady'ye, La Traviata'dan,
Aida'ya, Giselle kadar bir çok oyun, opera ve baleyi izlediğim o ünlü sanat mabedi.
Hemen arkasında sağda, Küçük Tiyatro ve onunla iç içe, bir zamanlar tozunu yuttuğum Oda Tiyatrosu.
Ankarayı anlatıyorum size,
ama bu benim Ankaram.
Bizim Ankaramız diyenler de olabilir okudukça pek tabi.
Bir tarih sırası düşünmeden, aklıma geldiği gibi öylesine yazıyorum işte,
bir oradan bir buradan, anlayınız lütfen.

Ya Gençlik parkı?
Çocukluktan gençliğe bahar ve yaz akşamlarının unutulmaz mekanı.
Denize hasret Ankara'lıların buluştuğu, nadir su kenarlarından en önde geleni.
Kim bilir, bugün nasıl orası?
Genelde memur şehri olan Ankara'da, hafta sonları biz çocuklar sabahın köründe yola çıkardık,
havuz kenarındaki çay bahçelerinde yer kapabilmek için.
Sonra ailelerimiz gelirdi, börekler, zeytinyağlı dolmalar, salata ve meyvelerle.
Biraz atıştırınca o, annelerimizin ellerinden çıkan leziz yemeklerden, soluğu Luna Park'ta alırdık hemen.
Sonra da, sıra bulabilirsek, küçük kayıklarla havuzda bir akşam turu atardık.
Herkesin güle oynaya vakit geçirdiği huzur dolu günlerin yaşandığı bir dönemdi.

Hadi yine Kızılaya dönelim, ister misiniz?
Orada daha anlatacak o kadar çok şey ve yer var ki.
Örneğin, bir Piknik Restoran vardı
. Zengin şarküteri çeşitleri, leziz yemekleri ile hemen herkesin uğrak yeriydi.
İstanbul'lular çok imrenirdi buraya
, daha sonra İstanbul'da açılacak olan bir çok mekanın öncüsüdür Piknik.
Hele kızarmış sosis ve patates yanında buz gibi Arjantin biranın tadına doyulmazdı.
O damak tadı ve o sohbetler unutulmaz, unutulamaz.

Piknik arkasında, merdivenlerle aşağı inilen bir Sanat Severler Kulübü vardı.
Resim, Heykel sergilerinin açıldığı, sanat söyleşilerinin yapıldığı;
bu kulübe sık sık gider ve etkinlikleri izlemeye çelışırdım.
Atatürk Bulvarının karşı kaldırımında köşede bir Özen pastanesi vardı,
Girişteki tarçın, vanilya kokusunu ve ünlü piramit pastasının lezzetini unutamam.
Bir daha Türkiyenin hiç bir yerinde o lezzette piramit pastası yemedim.

Yüz metre ileride, Kocabeyoğlu pasajının cicili bicili mağazalarını
şöyle bir dolaşıp, yine karşıya, Selanik caddesine doğru uzanalım mı sizlerle?
Köşede yine ponçik ve pastalarıyla, dondurması ile ünlü Sergen pastanesi,
hemen bitişiğinde aynı zamanda yabancı dergi, gazete ve kitapların da satıldığı Tarhan kitap evi.
Onların karşısında, Ali Nazmi pasajı girişine yakın lezzet ötesi tost ve turşu suları ile ünlü Goralı sandviçcisi.
Tam karşıda, içine girip de kolay çıkılamayan Bilgi kitap evi.
Sıra sıra balıkçılar.
( Türkiye'de en taze balığı Ankara'lıların yediği rivayet edilirdi.)
Ara sokaklarda, akşamları bir iki kadeh atıp,
güzel yemeklerin yendiği ve koyu dostlukların yaşandığı lokanta ve birahaneler.
Caddenin sonuna doğru, hayatımda yediğim en güzel peynir çeşitlerini bulduğum Besi çiftliği
ve bitişinde, her zaman hörmet ve sevgiyle karşılandığım en güzel etleri satın alabildiğim İstanbul kasabı.

Güven Parkı, "Türk, Öğün Çalış, Güven" anıtıyla,
önünde ve arkasındaki küçük havuzlarıyla, süs bitkileri ve bakımlı çiçekleriyle,
beyaz mermerden oturma yerleriyle her yaştan insanın dinlenme ve buluşma mekanı.
Yine akşam serinliğinde adı gibi güven içinde dinlenebileceğiniz,
soluklanabileceğiniz önemli bir park.
Üstelik nice tarihi olaylara tanıklık etmiştir Güven parkı.
Yabancı devlet adamlarının Ankara ziyaretinde sabahtan dolmaya başlardı Güven Parkı.

Güven Parkı karşısında, gökdelen hizasında bir biri ardına sıralanmış ünlü giyim mağazaları, butikler.
Ve yine bir zamanların ünlü buluşma yerleri olan Angora ve Milka pastaneleri.
Akşam üzerleri buralarda bir çay, kahve molası ile geleni geçeni seyretmek gerçekten büyük bir keyifti.

Kuğulu Park, yeşillikler içinde tenis kortlarına kadar uzanan kocaman bahçesi,
her yerde bakımlı güzel çiçekler, gölde kuğular.

Şimdi ortasından yol geçmiş, kuşa dönmüş güzelim park.


Atatürk'ün özene bezene kurduğu ve üstüne titrediği, Atatürk Orman Çiftliği.
Yemyeşil geniş bir alanda hayvanat bahçesi,
piknik alanları, ama ille de Orman Çiftliği sütü, yoğurdu ve dondurması.
Çok içten söylüyorum, bu lezzetleri öyle arıyorum ki, anlatamam sizlere.

Bugün hala sahnelerde olan onlarca, yüzerce sanatçnın dinlendiği Güneypark ve Beyaz Saray,
ailece gidilebilen içkisiz gazinolar.
Ne kadar nezih bir ortamda dinlerdik o bir birinden güzel şarkıları.

Kavaklıdere, mağazaları, restoranları güzel binalarıyla Gazi Osman Paşa ve Çankaya'ya uzanan Ankara'nın gözde semti.

Aynı zamanda, bir çok yabancı Büyükleçilik de burada bulunurdu.
Yukarıda Gazi Osman Paşada "papazın bağı" diye bilinen inişli çıkışlı geniş bir alana yayılan yeşillikler içinde,
daha çok sevgililerin mekan tuttuğu şirin çay bahçesi, adeta bir saklıkent.
O kadar çok yer ve olay var ki daha anlatabileceğim.
Örneğin, Ulus, Gölbaşı, Ankara sinemaları.
Sonradan bunlara eklenen Kızılırmak, Akün, Çankaya sinemaları.
Bahçelievlerde yanarak yok olan şirinlik muskası Renkli sinema.
Sonraları TRT Arı stüdyosu olarak hizmet verecek olan Arı Sineması.
Ankara Sanat Tiyatrosu, Müzeler,
19 Mayıs stadyumu ve unutulmaz lig maçları, milli maçlar. Hipodrum, Çubuk barajı,
Gölbaşı ve daha bir yığın anı dolu mekanlar, nasıl unutulur ki?


Defalarca ziyaret ettiğim önünde minnet ve saygı ile eğildiğim Atatürk'ün Anıt Kabri.
Şimdilerde TV'lerde her izleyişimde içim bir tuhaf olur.


Kar yağdığı zaman şehirle irtibatı kesilen, yolları kapanan Or-An şehri,
ve ailece özlemini çektiğimiz ama asla geri gelmeyecek bir yığın güzel anılar.

Öyle bir kent düşünün ki, sabahları klasik müzik dinleyen,
sizi içeri buyur ederken "günaydın" diyen ve iyi günler dileyerek uğurlayan taksi şoförleri olsun.

Öyle bir kent düşünün ki, genç kızları, delikanlıları zarif, kibar ve hoş tavırlar içinde,
kadınları yine hoş bir dişilik içinde ve modern, erkekler biraz da resmiyetten bakımlı ve temiz giysiler içinde
huzur, güven dolu bir havayı soluyorlar.
İşte böyle bir Ankara benim hatırladığım.




Yukarıda yazdıklarımın büyük bir kısmı artık tarih oldu.


O günleri yaşayanlar ne kadardır, şimdi nerelerdedir bilinmez.
Ankara, eski bir sevgili, ona şöyle seslenmek istiyorum; "
Rüzgar söylüyor şimdi o yerlerde bizim eski şarkımızı /
vaz geç hatırlatma artık mazideki aşkımızı."

İşte böyle, Orhan Veli'nin bir şiirinde dediği gibi;
Bir tren sesi duymayayayım iki gözüm iki çeşme.
Ben de ne zaman bir Ankara sözü duysam iki gözüm iki çeşme.
Hoşça kalın."

ALINTIDIR.

GÖZÜMDE CANLANDI KOSKOCA MAZİ...
ilkokul,ortaokul,lise ve üniversite,
inşaat mühendisi olarak mezun olup 1983 de Antalyaya yerleşmişdim.
Saygılarımla.​
 

samihakan

Süper Üye
5 Eyl 2017
1,193
2,013
Murtaza Üstadım.
Ankara'yı ben de severim, ikinci memleketim. Çocukluğumun 8 yılı (1975-1983) orada geçti. Sizin ile aynı zamanda Ankara'da bulunmuşuz.
Değişen sadece Ankara değil, bizler de değiştik ama saygı-sevgi olarak iyi anlamda değiştik diyemiyorum, maalesef.
Sağlıklı günler dilerim.
 

cizgicicocuk

Çeviri & Balonlama
9 Haz 2016
294
2,499












 

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,844
4,995


Sayın murtaza5 ;

Sunumlarınla zaten olağanüstü bir kişisin ....

Ama bunu bana yapmayacaktın (!)


Ben 1968-2021 (Haziranı) na dek Ankara'da okudum , yaşadım ... Nereden baksan yarım yüzyıl... Ankara'ya ortaokul mezunu olarak geldim... Orada yaşadım...

Ben de İnşaat Mühendisi olarak ( şimdi çalışmıyorum ) Ankara'yı terk etmek zorunda kaldım ....

Bana bunu yapmayacaktın , Bana bunu yapmayacaktın , Bana bunu yapmayacaktın , Bana bunu yapmayacaktın .........


Ankara' böyle anlatılır mı ......... ( Anlatılanların tümü doğru ama bir o kadar da üzecek durumda .... )

Sana ve dostlara selam olsun !!!!



 
Üst