Conan the Barbarian 240 - The End Must Come - Herşeyin Bir Sonu Var

say''er

Aktif Üye
10 Mar 2011
255
1,782
01cvr.jpg






Bu sayı ile genç Conan'ın hikayesi sona eriyor... Bu sayının taraması düşük boyutta olduğundan bayağı uğraştırdı bu yüzden ebatlarını değiştirdim.

241 ve devamını daha sonraya bırakarak balonlamaya lal yayınlarının kaldığı 82. sayıdan devam ediyorum.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ekenciz

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
13 Eyl 2009
2,991
13,508
Bu serilerin yüksek çözünürlüklü ispanyolcası olduğundan bahsediliyordu, onları bulsak aslında iyi olur. Sanırım amerikan orjinallerinden daha iyiler. Elinize sağlık teşekkür ederim.
 

trutalbruth

Çeviri & Balonlama
23 Eki 2011
179
1,435
istanbul
Yeni bir CTB sayısı daha düştük listeden. Say"er üstadım sıkılmadan yorulmadan balonluyor. Elleri dert görmesin.
 

The_DarknesS

Yönetici
Çeviri & Balonlama
17 Nis 2010
9,538
28,617
İzmir
Daha önce Conan The Barbarian serilerinde çalışmayan Michael Higgins CTB #232. sayıdan itibaren yazarlık koltuğuna oturuyor. ''Savaş Alanında Doğan'' isimli 232. sayıyla Conan'ın doğumundan önce olanları anlatan öyküsüne başlıyoruz. Bu sayıda (240) tamamlanan bu öyküde Conan'ın dedesini, babaannesini, babasını ve annesini görüyoruz. Nedense yazar tüm bu karakterlere isim vermiyor. Şimdiye kadar okuduğumuz Conan'ın çocukluk ve gençlik döneminin aksine farklı bir kurgu tasarlayıp Conan'ın dedesiyle bir Vanirlinin can düşman olmasıyla başlayan sürece bir cadıyı dahil ediyor. Conan'ın dedesinin bir kadınla tanışması bu kadından Conan'ın babasının doğması, Conan'ın babasının büyüyüp Conan'ın annesi ile tanışması ve Conan'ın doğmasını bir anda görüyoruz. Buna karşılık Conan'ın dedesinin düşmanı olan Vanirlinin de bir oğlu oluyor ve bu çocuk bir sonraki öyküde Conan'ın yaşlarında bir çocuk olarak karşımıza çıkıyor. Bak şu işe yazar bir anda bir kuşak atlıyor. Ayrıca ilk sayıda can düşman olan iki kabilenin çadırlarının bir birine yakın olmasını da hayretle okuyoruz. İkinci sayıda Conan'ın çocukluğundan sahneler var. Burada da Conan'ın melez olduğundan bahsediliyor! Conan biraz palazlanınca bir av esnasında dedesinin düşmanının oğlu olduğunu sonradan öğreneceğimiz Jorrma ile karşılaşıyor. Daha ilk tanışmada kan kardeş oluyorlar. Beraber hırsızlığa, haydutluğa, paralı askerliğe, katilliğe başlıyorlar. Daha 15-16 yaşlarındaki Conan meyhanelerde takılıp kendine sevgili yapıyor. Jorrma ile Kimmmeryada olmayacak kulelere tırmanıyorlar. (Kule sahnesi sanki Fil Kulesi öyküsünden aşırılmış.) Conan'ın o yaşta, o zamanda yaşamaması gereken bir çok macera yaşıyorlar. Üstüne bir de yazar Conan'ı öldürüp, ölümden geri döndürüyor. Yani hikaye neresinden bakarsanız bakın Conan'ın hayat öyküsüne tamamen aykırı olmasının yanında Conan için yeni bir kurgu getiriyor. Bu haliyle olmaması, yaşanmaması gereken bir öykü haline geliyor. Tam bu anda devreye Roy Thomas giriyor.

Roy Thomas 1970-80 yılları arasında 115 sayı Conan The Barbarian yazmış Conan'ı en iyi bilen yazar. Kendi ifadesiyle kendinden sonraki öykülerin bir kısmının çok iyi olduğunu bir kısmının ise o kadar kötü olduğundan hiç yaşanmamış kabul edilmesi gerektiğini söylüyor. 1990'da yani seriden ayrıldıktan 10 yıl sonra Conan serilerinin tek yazarı olarak geri dönmesi teklif edildiğinde aklındaki fikirler ile geliyor. Ve yaşanmaması gereken öyküleri yok sayıyor. Bu serinin finalinde, bu sayının son sayfalarında bunu görüyoruz. Hikaye biterken (ki bu sayıyı Michael Higgins yazmıyor.) Conan'ı oğlu Conn'a öyküsünü anlatırken görürüz. Bu sırada Zenobia gelir ve anlattığı hikayenin, bahsi geçen şehirlerin ve ailesinin ölümünün daha önce anlattığından farklı olduğunu söylerken; son anlattığı öykünün (232-240) devamlılıktan çıkartıldığını okura hissettirir. Conan gülümseyip karısına hak verir. Böylece son 9 sayı bir kaç sayfa da hiç yaşanmamış sayılır ve biz bu kötü hikayeyi Conan'ın hayat öyküsünden çıkartmış oluruz.

Teşekkürler Roy Thomas.

Seriye yeni başlayacak arkadaşlara 232-240 arasını okumamalarını tavsiye ederim.
 

GüvenGüven

Süper Üye
19 Ocak 2010
1,093
5,323
Bandırma
Roy Thomas'ın seksenli yılların başında verdiği bir röportajında Robert E. Howard tarafından kaleme alınmış Conan öyküleri üzerine konuşurken yüzünde tatlı bir gülümseme var. Dizinin dibinde büyüdüğü dedesinden bahseden torunun yüzünde belirebilecek cinsten bir gülümseme...

Aynı röportajda olduğuna inanıyorum, bir kaç dakika sonra konu buralara geliyor ve Roy Thomas üzerinde hiç durmadan soruya yalnızca ekşi bir suratla bakarak kendi bildiği Conan'dan bahsetmeye devam ediyor...

Bence Conan'ın geçmişi ile bugününü bağlayan en kuvvetli hikaye tabi ki Roy Thomas tarafından kaleme alınmış, Robert E Howard'ın Kara Adam hikayesinden uyarlama Karanlık Tanrı'nın Gecesi macerasıdır ki; hem en maskülen Conan maceralarından biri olduğunu düşünüyorum hem de en sevdiğim Conan macerasıdır.

Yanılmıyorsam TSR'ın seksenli yılların sonunda, doksanlı yılların başında Hiborya Çağı için düzenledikleri masaüstü rol yapma oyunu ile üniversite yıllarımda karşılaşmıştım. Oyunun başında canlandıracağınız karakterler arasında pek fazla seçenek yoktu ancak barbar, hırsız, rahip ve tarihçi(chronicler) olarak oynayabiliyordunuz. Barbardan başka hiç bir karakteri seçmezdik ne ben, ne de birlikte oynadığımız arkadaşlarımız. Ancak bugün, "Hiborya Çağı tarihçisi" olmak kulağa çok hoş ve keyifli geliyor. Canlı Conan Ansiklopedisi olma yolunda hızla yol alıyorsunuz değerli Üstadım. Bu vesile ile Akilonya Prensimiz Hüseyin Aksakal'a da selam olsun. Boyutlar arası bir portal açılsa ve Conan'ın çağına gidecek olsam yanımda sizi ve Hüseyin Aksakal'ı götürmek isterdim. Kılıç, at ve şarap bir şekilde bulunur...
 
Üst