Kaleiçi'nde Bir Kasım İkindisi (1)

[hadon]

İlk sayısının hazırlıkları süren Rusça bir gazete için, şöyle yumuşak kıvamlı bir "Kaleiçi" yazısı hazırlamam istendi. Değerli kardeşim Hakan Sait, "şu sıra Kaleiçi gâvur doludur, tek başına gitmene gönlüm rıza etmez," deyince, onunla birlikte vurduk gittik Kaleiçi'ne doğru.

Teknoloji sayesinde, artık 36 poz gibi sınırlamalardan kurtulduğumuz için, kedisi - köpeği, otu - boku, ne gördüysek bastık deklanşöre.

Yaklaşık 500 karenin içinden seçtiğim 58 kareyi sizlerle de paylaşmak istedim.

Sıkıcı olmasın diye 3 ayrı başlıkta paylaşacağım. Umarım beğenirsiniz.

Bu resim Cumhuriyet Meydanı'ndan. Kaleiçi'nin hemen üzerindedir. Geçtiğimiz 10 Kasım için çekip paylaşmış olalım.

Kaleiçi'nin genel dokusunu ve yerini gösteren bir kare...

Kalekapısı'ndaki Paşa Camii. Çoğu kişi, bu resme göre hemen sağ tarafta kalan Yivli Minare'nin resmini çekip, Paşa Camii'ni atlar... Ama ben atlamadım...

Hakan Sait yakında burada şarap tadımcısı olarak işe başlayabilir.

Arkası yarın...

 

[savok]

Gençtim, çıtırdım.. 30 yıl kadar önceydi.. Bir kasım günü kaleiçi'ndeydim.. Yine aynı şekilde sessizdi.. Sanki evler biraz daha azdı.. O yaz sonu hayatımda bir daha yaşayamayacağım kadar güzel anılarla Antalya'da son bulmuştu.. Mutlu hollandalı hesabı.. Teşekkürler.

 

[KARAOĞLAN]

Tebrikler.Hepsi de güzel.Bisiklet neyse de,en alttaki resimdeki motosikletler olmazsa daha güzel olurdu.

 

[yeryüzü]

Benim de Antalya ile ilgili anılarım
çoktur ve güzeldir.Kale içine onlarca kez
gitmişizdir.Kale içine girilen Adrian Kapısı
vardı bir de değil mi? Eski dokusunu koruması
o mahallenin daha uzun yıllar yaşamasını sağlayacaktır.
Bir de fotoğraflar çok güzel çekilmiş,
canlı, net ve ışık ayarları çok iyi.
Hangi makina ve objektif kullandınız,
üç ayak kullandınız mı diye de sorayım
böyle harika resimler çeken sevgili Hadon'a.

 

[tabure]

Ben de yıllar önce yedek subaylığımı Antalya'da yapmıştım. Kura çekerken torbada 2 tane yer kalmıştı, ben sondan ikinciydim, çektim Antalya, çok sevindim tabii... Ancak bu sevincim yarım dakika sürmedi. Sonuncu arkadaş, torbadaki kağıdı çekti: Fenerbahçe Ordu evi :'( (Üstelik orası evime yürüyüş mesafesindeydi)

Bir hafta kendime gelememiştim. Ancak eğitim bitip, Antalya'ya giderek 1 sene kaldığımda çok sevmiştim oraları, Jules Verne'in 2 sene okul tatili gibi, bana da 1 sene askerlik tatili olmuştu sanki. Kaleiçinde az dolaşmadık, marinada oturup az duzlu fıstık-bira içmedik. Sonra hizmet bitip evime döndüğümde 4-5 sene ne grip ne birşey olmadım, Antalya'da ne oksijen almışsak...

Bir eleştiri de yapayım bitirirken, muhalefet bir insan olarak. Antalya o zaman da betonlaşıyordu, şimdi durum daha da vahim. Üstelik yapılan binalar, tesisler tam bir kakafoni içinde, belli bir estetik, birliktelik yok. Örnek vermek gerekirse Yunan adalarına vs gittiğinde oralarda bir stil görebiliyorsun, evler veya oteller belli bir tarzı yansıtıyor, keza Avrupa'nın birçok yerinde de binalardan bu izlenimi alıyorsun. Ama bizim ülkemizde bu maalesef yok, bırakınız yapsınlar demişiz yıllarboyu, herkes istediği şekilde yapmış, ama ortada bizi yansıtan ne bir stil var, ne estetik, sadece beton var... Bunun için Antalya'ya gidip, Kaleiçine sırtınızı dönün şehre doğru bakın, ne söylemek istediğimi anlayacaksınız...

 

[ertuğrul]

Harika resimler,içlerinde bazıları tablo gibi çıkmış
Keramet fotoğrafı çekende galiba çok güzel kareler.
Seramik nargile ilgi çekiciydi.
Gönlümüz açıldı,ferahladı.
Elinize sağlık dostlar.

 

[hadon]

...Bir de fotoğraflar çok güzel çekilmiş, canlı, net ve ışık ayarları çok iyi.
Hangi makina ve objektif kullandınız, üç ayak kullandınız mı diye de sorayım böyle harika resimler çeken sevgili Hadon'a.

Teşekkür ederim.

Makine şu bağlantıdaki cihaz:

Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.

İhtiyaç duymayacağımı düşünerek yanıma üçayak almamıştım ama hata etmişim. Mecburen ışık ayarını makinenin yeteneğine bıraktım. Fotoğraf makineleri ne yazık ki ışık azalınca, durumu ISO yükselterek kurtarmaya çalışıyor. Bu nedenle çektiğim toplam 500 civarında kareden son 100 kadarı 800, hattâ 1600 ISO çekildi.

 

[carson10]

Sardunya, girit gülü, portakal, mandalina, turunç, anadolu dolu kilimler, güneş, akdeniz laciverdi...
Sagolun Hadon.Bir an kendimi orada sandım.

 

[profesör]

Muhteşem fotoğraflar, içim açıldı, beni başka dünyalara sürükledi.

Çok olmuş kaleiçine gitmeyeli

İlk fırsatta telafi etmem lazım

Sen bir harikasın sevgili hadon, sağol...