Yuki 4. Seri Haftalık Mecmua Sayı 021

Doktor Kim

Aktif Üye
17 Mar 2011
325
14,122
Yuki 4. Seri Haftalık Mecmua Sayı 021
00uqu.jpg
Bu paylaşımı tek sayfa olarak yeniden düzenleyip, Yuki ve yaratıcıları Orhan Boran ve Altan Erbulak hakkında 3 bilgi sayfası ekledim. Ozanbarış&palio68 çift sayfa taramasından Yuki'yi, Kolibri paylaşımından da Küçük Şeyh'i düzenledim. Bu sevgili arkadaşlara can-ı gönülden çok teşekkür ediyorum.
Ve bu sayıyı sevgili dostum Fındıkfındık şahsında tüm çizgiroman severlere hediye ediyorum.

Çocuktuk, saftık ve 'Yuki' vardı
SAVAŞ AY, 06 Aralık 2011, Salı


Radyonun içinde insanların saklandığını sanan bebelerdik daha. Tek kişi olsalar neyse, bazen kalabalık halde konuşur, anlatırlar, biz de; onca insanın küçümen bir yere nasıl sığabildiğini düşünen saftirikler olurduk.
Radyo gerçeğini biraz olsun kavrayıp "gerçek dinleyici" olmamız ilk mektep sonlarına denk gelir. Arap Bacı'lı Uğurlugil Ailesi'ne tutuluş, Arkası Yarın'da Alkatraz Kuşçusu'na zamklanış, Metin Oktay'lı, Can Bartu'lu maçlara Halit Kıvanç anlatımlarıyla heyecan yapış ve nihayet Çarşamba öğlen gelsin de dinleyelim diye, görünmez iplerle çektiğimiz Orhan Boran ve Yuki.

Ekmek musaf çarpsın!
Yuki'nin tavşanla sincap arası bir yaratık olduğu, insan gibi konuşmayı babası ya da sahibi Orhan Boran'dan öğrendiğine Ekmek Mushaf üzerine yemin edecek kadar inançlıydık.
O, yani Yuki gerçekten de vardı, yaşıyor, düşünüyor, program boyu didişiyordu yanlış gördüğü her şeyle.
Arkadaşları ne kadar da mahalle arkadaşlarımıza benzerdi. İsimler tutmuyordu ama bizim mahallelerde de en azından birer tane Tombik Can, Şişko Nuri, Salça Stelyo vardı.
Sonra dergisini çıkardılar Yuki'nin. 72 çeşit yeteneğin 1 numaralı adamı Altan Erbulak çizmişti merakla biriktirdiğimiz Yuki'nin şekli şemalını.
Brezilya ormanlarında yaşayan, nesli tükenmiş bir aileden gelen, tavşankulaklı, sincap kuyruklu, kazma dişli, karamuk gözlü bir yaratıktı o.
Orhan Boran'a sormuşlardı bir gün:
- Devamlı birliktesiniz. Peki program dışında nasıldır Yuki'nin huyu, suyu, ahlakı?.. Şöyle demişti Orhan Boran:
- İşi gücü benimle cebelleşmektir. Karımla aramda üçüncü bir şahıs gibi yaşıyor. Ben programlarımı yaptıktan, banda aldırdıktan sonra karımla birlikte, radyoda dinlerim. Birçok yerleri unutmuş olurum. Yuki anlatmaya başlayınca hatırlar "Bak hele, neler de söylüyor?" diye gerçekten bir başkası gibi onu hayretle dinleriz.
Kendi kendime itiraftan kaçındığım şeyleri ona söylettiğimi psikolog arkadaşlarım anlatıyor.
Yuki, hayvandır, erkektir ve hayvanlığından memnundur. Rüyalarımda bile onu görüyorum.
Bu usta sunucu gibi biz de rüyalarımızda Yuki gördük yıllarca.
Evimize okulumuza geldiğini, ona dokunduğumuzu, öpüp sevdiğimizi, birlikte dondurma yiyip, erik ağaçlarına tırmandığımızı hayal edip durduk.
Sonra büyüdük.
Yuki'nin sanal bir kahraman olduğunu, radyodan gelen sesin teknisyen Kamil Acım tarafından hazırlanan, teyp bandının arasından geçtiği rulmanın üzerine göbek geçirmekle becerilen bir kayıt oyunu olduğunu okuyup anlayacak çağlara eriştik. O sesin orijinalinin de bizzat Orhan Boran'a ait olduğu ortaya çıkınca hayal kırıklığımız kocamanlaştı.


Yuki 2. Seri Haftalık Mecmua Sayı 021 cbr 16 mb:



Yuki 2. Seri Haftalık Mecmua Sayı 021 cbr 16 mb:



Altan Erbulak ve muhteşem hikayesi..

ALTAN ERBULAK KİMDİR ?


Altan Erbulak (d. 11 Kasım 1929 Erzurum - ö. 2 Mayıs 1988 İstanbul). Türk karikatürist, oyuncu, gazeteci.
11 Kasım 1929′da Erzurum’da doğdu. İlk defa 1955 yılında amatör tiyatro oyuncusu olarak sahneye çıktı. Oynadığı oyunlar arasında Ayı Masalı,Midas’ın kulakları yer almaktadır. Oyunculuğu dışında karikatür çizerliği yönü de vardır. 1979 yılında Metin Serezli ile birlikte “Kocamustafapaşa Çevre Tiyatrosuâ€â€˜nu kurmuştur. 1988 yılında gittiği turnede sahnede yaşamını yitirmiştir. Eşi Füsun Erbulak ve kızı Sevinç Erbulak da aynı mesleği yapmaktadırlar.
Erbulak Vatan (gazete), Akşam (gazete), Tef, Akbaba (dergi), Fırt, Gırgır (dergi), Milliyet (gazete) gibi çok dergi ve gazetede karikatür çizdi. “Hürmüz’le Caferâ€, “Kibar Hırsız†sanatçının Türk mizahına kazandırdığı karikatür tiplerinden birkaçıdır. Orhan Boran’ın 1960′lı yıllarda yayımladığı ve kendi radyo karakterlerine dayandırdığı çizgi roman Yuki’yi de Altan Erbulak resimliyordu.
Türkiye’de Yavru ile Katip (002 filmleri olarak da bilinirler) olarak tanınan ve 1970′li yıllarda sinemalarda yaygın olarak gösterilen İtalya yapımı Franco e Ciccio filmlerinde Ciccio Ingrassia’nın oynadığı Katip karakterini Altan Erbulak seslendirdi. Franco Franchi’nin oynadığı Yavru karakterinin Türkçe dublajını ise Erol Günaydın yapıyordu.
Ölümünden sonra adına, kızları Ayşe ve Sevinç Erbulak tarafından, yılın başarılı oyuncusuna verilmek üzere “Altan Erbulak Ödülü†konuldu.


ALTAN ERBULAK HİKAYESİNİ OKUYALIM ŞİMDİ…

Ufak tefek adam Galatasaray- Fenerbahçe derbisine girebilmek için şeref tribünü girişindeki görevliye bir kart uzatmış. İçeriye hiç kimseyi almayan görevli, kartın üzerinde yazan “Kart hamili yakınımdır, Altan ERBULAK†ibaresini görünce, adamı hemen içeriye buyur edip, Vali’nin yanına oturtmuş. Ama içeriye giren o ufak tefek adam Altan Erbulak’ın ta kendisiymiş. Zira sezonun ilk yarısındaki derbiyi izlemek için geldiğinde kapıdaki aynı görevliye kendini “Ben Altan Erbulak’ım†diye tanıtınca, adam 1.61′lik Erbulak’a bakıp, “Dalga mı geçiyorsun?†Koca Altan Erbulak sen olabilir misin? “Haydi defol buradan†deyip, onu kovmuş. Ve böylece Erbulak, †kendi kartviziti ile kendine torpil yapan ilk ünlü olarak †tarihe geçmiş!
Kadri Binbaşı’nın minik oğlu, her sabah okula gitmeden önce komşu evdeki arkadaşını da yanına alır ve Çankaya sırtlarında beklermiş. Çünkü Atatürk’ün her sabah Çankaya Köşkü’nden çıkıp, TBMM’ye yürüyerek gittiğini, o sırada yol kenarına dizilen halkla sohbet ettiğini, onların sorunlarını dinlediğini bilirmiş. Bizim iki afacan her gün Atatürk önlerinden geçerken başlarını öne eğerek Paşa’yı selamlarlarmış. Bu nedenledir ki, Atatürk’ü yakından hiç görememişlerdir. Çünkü onlar saygı olarak eğdiği başlarını kaldırdıklarında Atatürk çoktan önlerinden geçip, gitmiş olurmuş. Bir gün arkadaşı hastalanınca, bizim Ata’yı selamlamaya tek gitmiş. Yine başı öne eğik beklerken, Atatürk’ün sesini duymuş : †Ne o oğlum? Sarı neden gelmedi bugün? †Paşa’nın sarı dediği, bizimkinin sarı saçlı arkadaşı… Ufaklık, kekeleyerek yanıt vermiş : †E, şey, o bugün hasta. Yarın huzurunuzda olur paşam.†Meğer Atatürk oradan her geçişinde miniklerin selamına karşılık verir ama onların başı öne eğik olduğu için bu selamı görmezlermiş!



00anjn.jpg


00c.jpg


03tot.jpg


15wyw.jpg


26hoh.jpg


alaska698crc1anxn.jpg

ZAMANGEZGİNİ
BAYHUN ÖNTÜRK
VAR ÜLKE'DEN
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

mimar777

Süper Üye
1 Tem 2013
586
3,435
ustadim ne iyi ettin ... gecenin bu saatinde ne guzel nostalji yasattin ... Ne kadar guzel ve masum gunlermis o gunler ...Allah razi olsun tesekkurler
 
Üst