Sinemaya Emek Verenler: Sigmund Weinberg

reader20

Onursal Üye
23 Kas 2011
855
18,768
Denizli
Orj700.jpg


Adı: Sigmund Weinberg
Doğum: 1868 - Romanya, Galiçya
Baba Adı: İsrail
Ölüm: 1950 li yıllar (Ölümü hakkında net bilgi yoktur.)
(Aslen Polonya (Leh) Yahudi’sidir. Osmanlı’ya ne zaman geldiği bilinmemektedir. Ülkemizdeki ilk dükkânını 1885’de açmıştır. Weinberg bir fotoğrafçı, bir otomobil temsilcisi ve nihayet sinemanın ilk yıllarında, mesleği ve ilgileri gereği sinemayı benimseyen bir sinema heveslisiydi; Fransız Pathe Şirketi’nin temsilciliğini yapmaktaydı. İstanbul’da Tünel Caddesi’nde bir dükkânda fotoğraf malzemeleri satmıştır. Sinema ile birlikte tiyatroya da ilgi duymuştur. Osmanlı döneminde ilk aktüalite filmlerini çekenlerden biri olan Sigmund Weinberg, ülkemizdeki sinema faaliyetlerinin başlamasına ve ilk uzun metraj film çalışmalarının yapılmasına da öncülük eden kişiydi. Weinberg, aynı zamanda gramofonu ülkemize getiren ilk yabancıydı.)
9m2PdN.jpg

Sigmund Weinberg, Yüksek Kaldırım (Galata) 28 numarada, fotoğraf makineleri ve malzemeleri satan bir ticarethaneye sahipti. Weinberg’in 1889 yılında açtığı bu ticarethane, onun önemli çevrelerle ilişki kurmasını sağlamıştı. Ayrıca Lumiére Kardeşler başta olmak üzere, Avrupa’daki fotoğraf makinesi ve malzemesi üreten şirketlerin Osmanlı’daki temsilciliğini üstlenmişti. Sinematograf alanında ise 1900 yılında sinematografın tüm haklarını Lumiéreler’den satın alacak olan Pathe Freres Şirketi’nin de ülkemizdeki temsilcisiydi.
R2oLjh.jpg

Sinemanın hızla yayılmaya başlamasıyla Fransız Pathe Firması, temsilciliklerinin bulunduğu pazarlara, yalnızca makine ve film ihraç etmekle yetinmeyip, sinema salonları da açmaya yöneldi. Pathe’nin, Türkiye’de bu işi firma adına üstlenmesi için seçtiği kişi, yine Sigmund Weinberg’di. Böylece Weinberg, 30 Ocak 1908’de Pathe Sineması adıyla ülkemizdeki ilk yerleşik sinema salonunu açmıştır. Tepebaşı’nda yaptırdığı bu sinemayla Weinberg, sinemanın kalıcı salonlara yerleşmesine, İstanbul’un eğlence hayatındaki yerini artırmasına ve İstanbul’un ülkemizde beyazperdenin merkezi hâline gelmesine katkıda bulunmuştur.
nb4LOg.jpg

Dönemine göre oldukça modern bir görünümü olan Pathe Sineması, Weinberg’in işletmesinde ancak sekiz yıl hizmet verebildi. Daha sonra adı değiştirilerek Belediye Sineması yapıldı. Pathe Sineması’nda, kısa metrajlı belgesel ve güldürü filmleri ile yola çıkan Weinberg, daha sonra sinemasını Beyoğlu’ndaki Concordia’ya taşıdı.
Pathe Sineması’nın açılışını yaptıktan sonra Weinberg, sinema piyasasına ağırlığını koydu. Elinde her geçen gün çoğalan film ve aygıtlar için yeni pazarlar aramaya başladı. Gayrimüslimlerin yoğun olduğu semtlerde sinema açmak için Fransızca, Rumca, Ermenice ve hatta Almanca el ilânları bastırıp dağıttı. İstanbul’da sinemacılık faaliyetlerinde bulunan ve kadınlı-erkekli sinema gösterileri düzenleyen rakibi Assaduryan’a karşı bir hamle olarak, konaklarda ve okullarda film gösterilerine başladı. Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi), İstanbul Sultanisi (İstanbul Erkek Lisesi) ve Darüşşafaka bu okullardan en önemlileridir. Bazı yerlere de gösterici gönderdi ve elindeki mevcut filmleri kiraladı.
Weinberg’in bu okul gösterilerinde, Fuat Uzkınay sinemaya ilgi gösterdi. İstanbul Sultanisi’nde dâhiliye memurluğu yapan Uzkınay, Sigmund Weinberg’le tanıştı ve ondan projeksiyon aygıtının nasıl çalıştırıldığını kısa sürede öğrendi.

1915 yılına gelindiğinde Sigmund Weinberg önemli bir hamle daha yaptı ve dönemin en lüks sinemalarından biri olan Cine Palace’ın giriş holündeki aynalardan dolayı halkın Aynalı Sinema diye andığı sinemanın, işletmeciliğini üstlendi. Weinberg, sinemanın açılışını, dönemin önemli gazetelerinde önceden ilginç ilânlarla duyurdu.
qCGE5d.jpg

1915 yılında Harbiye Nazırı Enver Paşanın emri ile “Merkez Ordu Sinema Dairesi” (MOSD) kuruldu. Weinberg bu birimin başına, o günlerde yedek subay olan Fuat Uzkınay da onun yardımcılığına getirildi. MOSD, önceleri savaşla ve başkomutanın, padişahın, resmi ve özel yaşamlarıyla ilgili belge filmler çekti. Bu filmler, savaşın, Osmanlı’nın da dâhil olduğu İttifak grubunun lehine gittiğine dair halka yönelik propagandada önemli bir rol oynadı. Weinberg’in MOSD’daki görevi, Romanya’nın tarafsızlığını bozup Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilân ettiği 29 Ağustos 1916 tarihine kadar sürdü. Bu tarihten sonra Weinberg’in görevine, Düvel-i Muhâsama (Düşman Devletler) tebaasından olduğu için son verildi. Ancak bazı sinema tarihi kitaplarında belirtildiği gibi Weinberg sınır dışı edilmedi. Aksine MOSD ile olan ilişkisi, resmi olmayan bir düzeyde devam etti. Ayrıca MOSD’daki görevine son verildikten sonra İstanbul’daki yaşamını sürdürdü. Bunun yanında başta Enver Paşa olmak üzere devlet ricalinin gittiği Aynalı Sinema’yı da işletiyordu.
Weinberg’in MOSD’daki görevinden uzaklaştırılmasından sonra yerine, yardımcılığını yapan Fuat Uzkınay tayin edilmiştir. Weinberg, bu görevden alma olayından sonra Merkez Kumandanlığı tarafından Fotoğrafçı İbrahim Ferit Bey ile beraber Galiçya Cephesi’ndeki Osmanlı askeri birliklerini filme almak için görevlendirildi. Bu görev sona erdikten sonra her ikisi de tekrar İstanbul’a döndüler.
R2ESef.jpg

Weinberg girişken bir sinema ve ticaret adamı idi. Bu yüzden yalnız askeri belge filmleri çekmekle yetinmedi. Konulu filmlerin çekilmesine ve halka gösterilmesine de öncülük etti. Bunun için savaşta, İstanbul’da gösteriler yapan Benliyan’ın Milli Operet Kumpanyası’yla anlaştı ve bu kumpanyanın repertuarında bulunan Leblebici Horhor ve Himmet Ağa’nın İzdivacı adlı oyunları filme almayı kararlaştırdı. Leblebici Horhor’un çekimlerine başladı. Bu Türk sinema tarihinde çekilen ilk konulu filmdi, fakat önemli oyuncularından birinin ani ölümü nedeniyle yarım kaldı.Bu talihsiz duruma rağmen, Weinberg yılmadı, bu kez de Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere’in Le Mariage Forcé (Zor Nikâh) oyunundan uyarlanan Himmet Ağa’nın İzdivacı’nı filme çekmeye başladı. Film çevrilmeye başlandığı sıralarda yine talihsiz bir olay oldu: Fransa, Polonya’ya savaş ilân etti ve filmin yabancı oyuncularının önemli bir kısmı askere alındı. Film, ancak savaşın bitiminden sonra, yönetmen Reşat Rıdvan, kameraman Fuat Uzkınay tarafından yine aynı ad ve oyuncularla tamamlandı. Scognamillo, Weinberg’in bu dönemde ayrıca Boksör Sabri, Marzuk (Efe Merzuk), İyi Karar ve Terör isimli kısa metrajlı filmler de çektiğini belirtir.


FİLMLERİ:
Leblebici Horhor Ağa (1916)
Yönetmen ve Görüntü Yönetmeni: Sigmund Weinberg (Tekfor Nalyan-Dikran Çuhacıyan ikilisinin aynı adlı operetinden)
Oynayanlar: Milli Operet Kumpanyası Oyuncuları
Yapım: (MOSD)Merkez Ordu Sinema Dairesi
Not: Takfor Nalyan ve Dikran Çuhacıyan‘ın o dönemlerde çok ünlü olan opereti, Türkiye ve Yunanistan‘da birçok kereler oynanmış ve büyük bir beğeni toplamıştı. Film Daha önce Malul Gaziler Cemiyeti tarafından çekilmek istenmişse de gerçekleşememiştir. Dönemin en çok tutulan tiyatro oyunu Leblebici Horhor Ağa çekilmeye başladıktan bir süre sonra, oyuncularından birinin ölmesiyle yarım kalır. Ne yazık ki bu gün bu yarım kalmış film sinema arşivlerimizde yer almamaktadır.


Himmet Ağa’nın İzdivacı (1916-1918)
Yönetmen: Sigmund Weinberg, Reşat Rıdvan veya Fuat Uzkınay
Senaryo: Sigmund Weinberg, Fuat Uzkınay (Moliere'in “Le Mariage Force - Zor Nikâh” oyunundan)
Görüntü Yönetmeni: Sigmund Weinberg, Fuat Uzkınay
Oynayanlar: Arşak Benliyan, Behzat Butak, Ahmet Fehim, İ. Galip Arcan, Rozali Benliyan, Lusi Avuşyak, İsmail Zahit, Karakaş, Hakkı Necip, Baltazar, Kemal Emin Bara
Yapım: (MOSD) Merkez Ordu Sinema Dairesi
Konu: Genç bir kızla evlenmek zorunda kalan yaşlı bir adamın güldürüsü
Not: Sigmund Weinberg bu filmi çekmeye başladığında oyuncuların askere alınması sebebiyle filmi tamamlayamamıştır. Daha sonra filmin yönetmenliğini Reşad Rıdvan yapmış, operatörlüğü de Fuat Uzkınay üstlenmiş ve film 1918 yılında bitmiştir. Vahram Balıkçıyan ise filmin çekildikten sonra İngiltere‘ye götürüldüğünü ve orada gösterime girdikten sonra, geri dönmediğini belirtmektedir.
(Giovanni Scognamillo, Türk Sinema Tarihi, s: 26, Metis yayınları, Kasım 1987)

SAYGILAR!..
 
Son düzenleme:

Dedecan 61

Süper Üye
25 Şub 2019
1,781
4,506
1916 yapımı Leblebici Horhor Aga'nın 10 kadar resmi nette bulundu fakat 1 asırdır arşivciler ve araştırmacılar henüz makarasına ulaşamadılar.. Tahminin yahudi bir koleksiyoncunun deposunda olabilir.. eline sağlık güzel belgeseldi üstat..
 

yazicizahmet

Onursal Üye
12 Nis 2011
2,308
38,626
Bir belgesel gibi izleyip okudum. Bilmediklerimi öğrenip,bildiklerimle de hafızamı tazeledim. Teşekkür ederim. Sevgi ve saygılar.
 
Üst