Osmanlı Sultanları 34 : Sultan İkinci Abdülhamid Han

Mehmet Serdar Ateş

Onursal Üye
4 Ara 2009
969
3,351
Kütahya
Osmanlı Sultanları 34 : Sultan İkinci Abdülhamid Han

Çizgi Roman


540621_182396055215969_1764338529_n.jpg


logo.png


3988-13a3b3cb403a8eed801bb2b6f51fea36.png


Yazan : Özcan F. Koçoğlu
Çizen : Yüksel AKMAN





Otuz dördüncü Osmanlı sultanı ve doksan sekizinci İslam halifesi olan Sultan İkinci Abdülhamid Han, şehzadeliğinde çok iyi bir tahsil gördü. Arapça, Farsça, tefsir, hadis, fıkıh ilimleri ve Fransızcayı zamanın meşhur hocalarından öğrendi. Tarihe, bilhassa yakın tarihe çok ilgi duyardı. Tarihin bir ibretler aynası olduğuna inanırdı. Padişah olduktan sonra her mevzu hakkında raporlar hazırlatır, ilim ve fikir adamlarından meselelerin çözümleri için görüşler alırdı. Devleti 33 sene idare eden Sultan İkinci Abdülhamid Han sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar çalışır, pek az uyurdu. Halifelik sıfatına diğer padişahlardan daha çok ehemmiyet vermiş, dünyanın her tarafındaki Müslümanlarla meşgul olmuştur.





Kaynak :
 
Son düzenleme:

ertekin

Süper Üye
22 Ağu 2009
1,913
4,843
Navajo Köyü
Dünya'da Hafiyelik konusuna yeni bir statü kazandıran Sultan İkinci Abdülhamid Han,
Osmanlı Devleti'nin 'yükselme dönemi'ne denk gelseydi eğer her şey çok daha farklı olabilirdi belki...
Kendi döneminde aldığı ağır ve sağlam güvenlik tedbirleriyle ve biraz olsun düzelttiği ekonomik ve askeri koşullar tam meyvesini vermeye başlayacakken:
93 Harbi başlar ve 'gerileme dönemi' yerini 'yıkılış sürecine' bırakır.
 
Son düzenleme:

DeepDark

Yeni Üye
19 Nis 2010
83
251
ABDÜLHAMİT’İ MEHMET AKİF’TEN ÖĞRENİN

Mehmet Akif, Abdülhamit’e şöyle sesleniyordu, günümüz Türkçesiyle veriyoruz:

Ne yüce kavm idik; yazık ki sen geldin sefil ettin

Bütün gelecek ümidini imkansız kıldın, yok ettin

Rezîl olduk... Sen ey kanlı kâbus, sen rezîl ettin!

Gayret ifâde eden bir pak alın her kimde gördünse,

"Bu bir cani" dedin sürdün, ya mahkum eyledin hapse.

Hafiyelerini vekil edip her vicdana, her hisse.

Düşürdün milletin en kahraman evladını ye'se

Ne lanetlisin ki rahmetler okuttun ruh-i İblis'e!
 

Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,043
20,201
Kamlançu
Osmanlı padişah ve halifeleri hakkında yazılan kitaplara bakılırsa en çok sevilen ve en çok nefret edilenler arasında ilk sırada yer alır. Hakkında en çok kitap yazılan padişah olması bile tarihimizde ne kadar büyük bir iz bıraktığını gösterir. 31 Mart ayaklanmasını tertipleyen filozof Rıza Tevfik ilerleyen yıllarda pişmanlığını dile getiren bir şiir yazmıştır. Tamamını buraya almamız sıkıntı yaratabilir, bir kıta ile hatırlayalım:

"Tarihler ismini andığı zaman
Sana hak verecek ey koca Sultan!
Bizdik utanmadan iftira atan
Asrın en siyâsi padişahına."

Velhasılı kelam, bugünden bakarak hakkında değerlendirme yapmak çok doğru olmasa gerek. Objektif tarihçiler de tarihi değerlendirme yaparken dönemin şartlarını göz önüne alırlar. En iyisi de budur bence.

Tanıtım için teşekkür ederim üstadım, en kısa zamanda bu setten edinmem lazım. Hazırlayan Yüksel Akman üstada da ayrıca teşekkürler. Umarım buraya üye de olur :)
 

konuşan çizgiler

Süper Üye
2 Şub 2015
212
1,064
Çizgi Alemi
Dünya'da Hafiyelik konusuna yeni bir statü kazandıran Sultan İkinci Abdülhamid Han,
Osmanlı Devleti'nin 'yükselme dönemi'ne denk gelseydi eğer her şey çok daha farklı olabilirdi belki...
Kendi döneminde aldığı ağır ve sağlam güvenlik tedbirleriyle ve biraz olsun düzelttiği ekonomik ve askeri koşullar tam meyvesini vermeye başlayacakken:
93 Harbi başlar ve 'gerileme dönemi' yerini 'yıkılış sürecine' bırakır.
Ertekin Üstat.Hatırladığım kadarıyla 2.Abdülhamit 1876 yılında tahta geçmiş, 1877 yılında da Ruslarla 93 Harbi çıkmıştı.Yani, bu harp sonradan çıkmadı.2.Abdülhamit döneminde, İmparatorluğun bazı önemli toprakları elimizden çıktı.Yaptıklarıyla ilgili olarak, hakkında çok olumsuz görüşte olanlar da var, olumlu şeyler söyleyenler de var.Aynı durum, son padişah Vahdettin için de geçerli.Daha 100-140 sene öncesi tarihimizle ilgili bu kadar derin ihtilaflar varken daha eski tarihimiz konusundaki bilgilere nasıl itibar edeceğiz?
 
Son düzenleme:

Mehmet Serdar Ateş

Onursal Üye
4 Ara 2009
969
3,351
Kütahya
BBC tarafından hazırlanan Osmanlı isimli belgeselin 10.bölümünde sıra II.Abdülhamid Han'a gelince tarafsızlığını kaybeden belgesel dikkatimi çekmişti.

Osmanlı'nın yıkılmasında başrol oynayan ve hala dünya üzerinde sömürü politikası yürüten bir ülke, Bu padişaha gelince yergi dilini çok sert bir şekilde kullanıyordu. Yıldız Sarayının merdivenlerine oturan sunucu; belki de çeviri Türkçesinde yumuşatılmış, bir hakaret kelimesi ile "... 33 yıl devleti buradan yönetti" diyordu.

Ahmet KABAKLI'nın Temellerin Duruşması isimli eserinde Feylezof Tevfik Rıza, önce İngilizler tarafından II.Abdülhamid Han'ı devirmek üzere nasıl kullanıldığını, sonra da pişmanlık duyarak "II.Abdülhamid Han'dan İstimdad" şiirini yazdığı anlatıyordu.

İngilizler kendilerine yarayışlı bir Padişahı severmiydi. Devirmek, tahtan indirmek ister miydi?

Şimdi bu Padişah hakkında sadece bir yayınevinin yayınlanan lkısa bir arama ile bulabildiğim bazı kitapları vereceğim.

135.jpg


Kitap Tanıtımı:
"Ülkemizin tahıl ambarı Konya Ovası, baklagil ve endüstri bitkilerinin de merkezi olmaya aday bir bölge. Konya Ovası’nı suya kavuşturarak ikinci bir Çukurova’yı ortaya çıkarmak maksadıyla ilk defa 1819’da çalışmalar yapıldı. O günden günümüze, proje defalarca ele alınmış hatta bir kısım istimlâk, hafriyat ve kanal çalışmaları dahi yapılmıştır.


Osmanlı devrinde, Konya Ovası’nı sulama projelerinin en kapsamlısı, İkinci Abdülhamid Han zamanında, 1907 yılında hazırlanmıştı. 1913 yılında tamamlanan bu proje, Türkiye’nin ilk modern ve o devirde dünyanın en önde gelen sulama projelerinden biridir. İşte ilk defa yayınlanan vesikalar ışığında bir kısmı tamamlanan ve Konya Ovası’na hayat vermeye devam eden tarihî projenin bilinmeyenleri…"


Biz hala Konya'da bu kanalları kullanıyoruz. Demir yolu projesini biliyorsunuzdur. Neft(petrol) yatakları, Osmanlı Maden haritası ilk aklıma gelenler

510.jpg

Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın saltanatı döneminde yaşanan pek çok hadiseye dair görüş, bizzat sultan tarafından “Muhtıralar” adıyla sıcağı sıcağına yazdırılmış. Kitapta aktarılan her satır hakikatin ta kendisi; yazan biliniyor, yazdıran biliniyor… Kitaba alınan her bir vesika Sultan Abdülhamid’in gerçek bir siyaset dehası olduğunu da ayrıca ispat ediyor…

511.jpg



132.jpg


"Sultan İkinci Abdülhamîd Han, imar faaliyetlerine çok ehemmiyet vermiş bir Osmanlı sultanıdır. Onun bu tür faaliyetlerinden olan, fakat tahttan indirilmesiyle yarıda kalan projelerinden birisi de İstanbul Boğazı'na bir köprü ve bir tüp geçit yapılması projesidir. Bu projelerden Anadolu ve Rumeli yakasını birbirine bağlayacak olan köprünün çizimleri ve şekilleri hakkında Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde bulunan dosyayı okuyucularımıza sunuyoruz."

137.jpg


Sultan İkinci Abdülhamid Han devri imar faaliyetlerinin devamı olan fakat tahttan indirilmesiyle yarıda kalan projelerinden birisi de Sarayburnu-Üsküdar (Şemsipaşa-Salacak) arasında yapılması planlanan Tüp Geçit (Tünel-i Bahrî) Projesi idi. İçinden, ikisi yolcuya biri de eşyalara mahsus üç vagonlu trenin işleyeceği, denize sabitlenmiş 16 sütun üzerine inşa edilmesi planlanan bu projenin çizimleri ve şekilleri hakkında arşivlerimizde bulunan vesikaları okuyucularımıza takdim ediyoruz...

55.jpg

Bu kitapta, Sultan İkinci Abdülhamid Han ile Erzurum Vilâyeti arasında karşılıklı çekilen telgrafların kaydedildiği "Erzurum Vilâyeti ile Muhabereye Mahsus" iki defteri yayınlıyoruz.



189O'lı yıllar Anadolu'da Ermeni hâdiselerinin çokça yaşandığı bir devir olmuştur. Bundan dolayı da yazışmaların büyük ekseriyetinin muhtevasını Ermeni hâdiseleri teşkil etmektedir. Erzurum vilâyetinde 1895 yılında meydana gelen Ermeni ayaklanmaları ile ilgili her türlü gelişme, anında Mabeyne rapor edilmiş, sultan da talimatlarını vilâyete doğrudan bildirmiştir. İngiltere, Rusya, İtalya gibi devletlerin Erzurum'daki konsolosları Ermeni hareketlerini cesaretlendirdiği gibi haber maksadıyla gelip uzun zaman bölgede kalan Avrupalı gazetecilerin de Ermeni komitecilerini tahrik ve teşvik ettikleri, yayınladığımız bu belgelerden gözlenecektir. Bu hâdiselerden sonra Ermeni komitelerinin Kafkasya'dan Osmanlı topraklarına geçmeleri ve karışıklık çıkarma hazırlıkları ile bunlara karşı alınan ve alınması gereken tedbirlere dâir yazışmalar bu defterlere kaydedilmiştir.



Bölge halkının içtimaî ve iktisadî durumu ile mahallî hükümetin mâlî zorlukları belgelere yansımıştır. Bazen askerlerin iaşelerinin karşılanamaması ile asker ve memurların altı-yedi ay maaş alamamasının belgelere yansıması, mâlî ve ekonomik zorlukları göstermesi bakımından mühimdir. Askerî ve mülkî erkânın arasında devamlı problem yaşandığını da bu belgelerden gözlemekteyiz. Belgelere yansıyan diğer bir mevzu, bölgede vazife yapan idarecilerin ağır kış şartlarını ileri sürerek devamlı Erzurum'dan başka yerlere tayin isteğinde bulunmasıdır.



103.jpg


Yayına hazırladığımız bu eser, 1891-1893 yılları arasında pâdişâha verilen jurnallerin, yani istihbârât bilgilerinin tahkîk raporlarından oluşmaktadır. Mâbeyncilerden Lütfî Ağa'nın idâresi altında, saraya bağlı istihbârât tahkîk elemanı olarak çalışan Kırımîzâde Mehmed Neş'et Efendi tarafından düzenlenen bu raporlar pek çok farklı mevzuları ihtivâ etmektedir. Eserde, misyonerlik, Ermeni meselesi, devlet adamlarının faaliyetleri, İstanbul dışındaki halk ve organize grupların hareketleri, eğitim, sağlık, hânedân mensupları ve gizli teşekküllerin faaliyetleri gibi hemen her mesele hakkında rapor mevcuttur. Sultan İkinci Abdülhamîd devrine ve bilhassa ihtivâ ettiği yıllara ışık tutan bu eserin bugüne kadar hiç yayınlanmamış bir çalışma olması, kıymetini daha da arttırmaktadır.

104.jpg


Sultan İkinci Abdülhamîd Hân, Osmanlı sultanları içinde ayrı bir mevkiye sâhiptir. Sultanın otuz üç yıllık saltanatı devrinde Osmanlı ülkesinde yaptığı çalışmalar, onun memleketin mâmuriyeti için ne kadar gayret gösterdiğini ispat eder.

Eserimiz, 1876-1900 yılları arasında sultanın, masrafları şahsî hazinesinden karşılanarak yaptırmış olduğu hayır eserlerinin listesinin transkribe edilmesiyle meydana gelmiştir. Bu eser incelendiğinde pâdişâhın Osmanlı ülkesine hizmet götürmek için elinden gelen gayreti sarf ettiği görülür. Yaptırdığı câmiler, mektepler, hastaneler, kütüphaneler, köprüler, çeşmeler ve Osmanlı ülkesini baştan aşağı dolaşan demir yolu ağı memleketi kalkındırmak için giriştiği faaliyetlerden sadece birkaçıdır. Bugün var olan birçok müessesenin temelinde de yine Abdülhamîd Han’ı görmekteyiz. Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ı ve imar faaliyetlerini merak edenlerin mutlaka görmesi gereken bir eser.



105.jpg


Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ı 21 Temmuz 1905 Cuma günü Yıldız Câmii'ndeki "selâmlık resm-i âlisi"nden çıkacağı sırada öldürmek üzere bir saatli bomba patlatılmış ve infilak sesi Üsküdar, Kadıköy, Göztepe ve Erenköy havâlisinden bile işitilmiştir. Bomba Vakası'nda 26 kişi ölmüş ve 58 kişi de yaralanmıştır. Ayrıca 17 araba ve 20 at da parçalanmıştır. Bu hâdisenin teferruatlı bir şekilde araştırılması için kurulan husûsi bir komisyon en ince tafsilatına kadar bu vak‘ayı incelemiş ve hazırlanan tahkîkât raporu basılmış ve bir nüshası da Sultan İkinci Abdülhamîd Han’a takdim edilmiştir. Ermeni Meselesi’nin netîcelerinden birisi olan suikast hadîsesi hakkında epeyce sözler söylendi. Bu mesele hakkında tamamen vesîka muhtevasında olan bu çalışmanın, suikast ve bunu yapanlar ile alakalı pek çok karanlık hususları aydınlatacağı ve son noktayı koyacağı kanaatindeyiz.



15697977_703824503115630_6680071623381267488_n.jpg


Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın 1909 yılında tahttan indirilmesi sırasında geçen hadiseleri ve bilhassa Yıldız
Sarayı’nın tasfiyesi meselelerini o zamanın birinci elden kaynaklarıyla anlatan bir eserdir.
Eserde İttihat ve Terakki idaresinin padişahın şahsına ve şahsi emlakine dönük yaptığı kanun ve insanlık dışı uygulamaları da gözler önüne sermektedir.
Eserin sonunda fotoğraflar yer almaktadır.

...........
"İKİNCİ ABDÜLHAMÎD HAN’IN BAZI HİZMETLERİ."

15697434_1357653500920549_3468825530649014457_n.jpg


Büyük âlim Yusuf Nebhânî merhum diyor ki: Sultan Abdülhamid Han, Müslümanların işlerini görmek için bütün gücünü harcadığı gibi kendi öz malından eşrafa, âlimlere, hakîkî tasavvuf ehline, fakirlere bol ihsânlarda bulunmuştur.

Memleketin her köşesinde büyük meblağlarla birçok hayır eserleri yaptırmış, Peygamberlerin ve Evliyanın türbelerini tamir ve imar etmiştir. Binlerce câmi, mescid, zâviye ve her seviyede mekteb ve medreseler binâ ettirmiştir.

Sadece Lazkiye sancağında yetmiş mescid ve her bir mescidin yanında bir de medrese yaptırmıştır. Dalâlet fırkalarından Bâtınî Nusayrîlerin hidayeti için bu medreselerin her birine bir Ehl-i sünnet âlim tayin etmiştir.

Onların evladlarına İslâm dînini dürüstçe ehl-i Sünnet itikâdı üzere öğretmektedirler. Halife hazretleri, dîn ilminin öğretilmesi işlerine hazine-i hassasından muazzam paralar sarfetmiş, devlet hazinesine en ufak bir yük getirmemiştir.

Abdülhamîd Han, şanlı ecdâdı gibi Haremeyn-i şerîfeyn hizmetlerinde (Mekke ve Medîne’nin) bütün işlerine büyük bir itina göstermiştir. Bilhassa 14. asrın onuncu senesinde (H. 1310) çıkan vebâ salgınında Mekke-i Mükerreme ile yakından alakadar olmuştur. Ahaliyi iyi bilen güvenilir zâtlar ile 60 bin lira göndermiş; hastalar için karantinahaneler binâ ettirmiş, sıhhıye için lüzumlu her türlü tedbirler alınmıştır.

Her sene fakir hacılar için zaten para göndermek adeti idi. Medîne-i Münevvere ahalisi ve hizmeti için sarfettiklerinde onu sadece babası merhûm Sultân Abdülmecîd Han geçmiştir. O Mescid-i Nebevî’yi tamâmen ve layıkıyla yenilemiş, kendisinden önce hiçbir sultan onun kadar imar edememişlerdir.

Hâsılı, Allâh’ın, Resûlünün ve Müslümanların razı olacakları şekilde İslâm devlet ve milletinin gücünü ziyadeleştirmiştir.

En mühimmi de halife hazretleri tahta geçtiğinde devlet işleri kötü niyetli ve kabiliyetsiz devlet adamlarının elindeydi. Hemen onları işten el çektirdi. Onların çoğu helak oldu gitti. Allâhü Teâlâ nereye gittiklerini en iyi bilendir.

(Hulasatü’l-Beyân)
[29.Aralık.2015 - F.T.]



"'Üzüldüğüm bir şey varsa o da asker evlatlarımdan ve ahaliden bazılarının ölmesi ve yaralanmasıdır. Buna daima teessüf edeceğim.'' Kitapta Sultan İkinci Adülhamid Han'a yapılan ''Yıldız Suikasti'' anlatılıyor. Kitabı okurken bazen eserin bir ''polisiye romanı'' andıran havasına kapılıp gidecek, sorgu hakimlerinin kıvrak ve parlak zekasıyla büyülenecek ve bazen de macera dolu firar ve ölümlere şahitlik edeceksiniz. Bir padişahı hedef alan bombanın birkaç masumu öldürmekten çok daha öte bir anlam taşıdığını göreceksiniz."

15625925_700444086787005_2094533576110043475_o.jpg


...........
Sultan II. Abdülhamid Han'ın, kuduz aşısını bularak milyonlarca kişinin şifa bulmasını sağlayan Fransız mikrobiyolog ve kimyager Louis Pasteur'e destek olduğu ortaya çıktı..

761


II. Abdülhamid'in, çalışmaları için Pasteur'e 10 bin frank ile Mecidiye Nişanı verdiği; bilim adamının ölümünden sonra adının yaşatılması amacıyla yaptırılan heykeli için de bin frank yardım gönderdiği bildirildi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, Abdülhamid'in Pasteur'e yolladığı 1896 tarihli yardımı gösteren belgeyi kamuoyu ile paylaştı. Erdöl, "II. Abdülhamid, kuduz aşısını bulan Pasteur'e kendi istihkakından ayırarak 10 bin frank ile en önemli Osmanlı nişanlarından Mecidiye Nişanı'nı vermiş. Yetiştirmesi için öğrenciler göndermiş. Pasteur'ün kuduz aşısını bulmasından sadece 3 yıl sonra da İstanbul'da kuduz aşısı üretilmeye başlanmış. Osmanlı arşivlerine göre II. Abdülhamid, Pasteur'ün ölümünden sonra adını yaşatmak için yapılacak heykeli için de bin frank yardım yapmış" dedi..

380


Kaynak
Zeynel YAMAN / Sabah.
Haber Tarihi: 01.01.2017

15873342_1810340832539382_752898970931405923_n.jpg



Otuz dördüncü Osmanlı sultanı ve doksan sekizinci İslam halifesi olan Sultan İkinci Abdülhamid Han, şehzadeliğinde çok iyi bir tahsil gördü. Arapça, Farsça, tefsir, hadis, fıkıh ilimleri ve Fransızcayı zamanın meşhur hocalarından öğrendi. Tarihe, bilhassa yakın tarihe çok ilgi duyardı. Tarihin bir ibretler aynası olduğuna inanırdı. Padişah olduktan sonra her mevzu hakkında raporlar hazırlatır, ilim ve fikir adamlarından meselelerin çözümleri için görüşler alırdı. Devleti 33 sene idare eden Sultan İkinci Abdülhamid Han sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar çalışır, pek az uyurdu. Halifelik sıfatına diğer padişahlardan daha çok ehemmiyet vermiş, dünyanın her tarafındaki Müslümanlarla meşgul olmuştur.



16115023_717776915053722_2217309978169657289_n.jpg


 
Son düzenleme:
Üst