agartan
Onursal Üye
- 28 Haz 2019
- 1,225
- 11,298
agartan "Giallo"
Korku Sineması Alt Türleri / Giallo
Tüm korku filmleri izleyicileri korkutmayı amaçlasa da, ne şekilde korkuttuklarını belirtmek için bazı alt kategoriler tanımlanmıştır.
Bu alt kategoriler şunlardır: *Türlere ait bazı örnekler, seri olarak devam etmiştir. Seçilen isimler, serilerin ilk filmidir.*
Psikolojik Korku: Psikolojik korku filmleri, hikaye boyunca karakterlerin ruh hallerine odaklanarak; şiddet görüntüleri veya canavarlardan ziyade,
zihinsel ve duygusal olarak korku oluşturmayı amaçlar.
Psikolojik korku türü filmler arasında The Shining (1980), The Silence of the Lambs (1991) ve Psycho (1960) en bilinenleridir.
Slasher: Slasher filmleri genellikle bir grup insanın peşinden koşan bir seri katilin yer aldığı filmlerdir.
Klasik slasher filmleri arasında Halloween (1978), A Nightmare on Elm Street (1984), Friday the 13th (1980) ve The Texas Chainsaw Massacre (1974) bulunur.
Gore: Seyirciyi psikolojik olarak irkiltmek amacıyla yapılmış filmlerdir. Kan odaklı filmler olarak da biliniyor.
Bu tarzdaki filmler, genellikle sık sık yakın çekimlerle insan vücuduna yönelik şiddet sahnelerini barındırır.
Kanlı filmlere örnek olarak The Evil Dead (1981) ve Saw (2004) filmleri verilebilir.
Body Horror (Bedensel Korku): Kanla yakından ilgili olan ve Gore benzerliği gösteren filmlerdir.
Değiştirilmiş insan vücudunun yer aldığı sahnelere yer verilir.
Film yapımcısı David Cronenberg, bu türün öncüsü olarak kabul ediliyor.
Bedensel korku içeren filmler arasında The Fly (1958), The Thing (1982) ve The Exorcist (1973) yer alır.
Found Footage (Delil Görüntüleri): Kurgusal veya gerçek şekilde bulunan görüntüye dayalı çekilen filmlerdir.
Yapımcılar tarafından görüntülerin tesadüfen bulunduğu izlenimi verilmek için; profesyonel kameralarla çekilmiş sahneler, dijital olarak düzenlenir.
Buradaki amaç, görüntünün gerçek olduğunu seyirciye inandırmaktır.
Amatör çekimler gibi gösterilmeye çalışılan bu filmlere örnek olarak The Blair Witch Project (1999) ve Cloverfield (2008) verilebilir.
Monster Horror (Canavarlar): Bu korku filmi türünde, bilim kurgu veya fantastik karakterler ile korkutmak amaçlanır.
Bu karakterlere örnek olarak; Kurt adamlar, vampirler, uzaylılar gibi ana düşmanlara yer verilir.
Son zamanlarda farklılaşan zombi filmleri, bu türün işlenmesiyle ortaya çıkmıştır.
Canavar korku filmlerine örnek; Night of the Living Dead (1968), Dawn of the Dead (1978), Godzilla (1954), Resident Evil (2002),
Frankenstein (1931), Dracula (1931), The Mummy (1932), Jaws (1975) ve Alien (1979) verilebilir.
Paranormal Olaylar: Paranormal korku, 'Monster horror' türüne benzer ancak,
fiziksel formdaki varlıklar yerine dokunulamayan ve görülemeyen karakterleri ana düşman olarak konumlandırır.
Örneğin; cinler, hayaletler, ruhlar ve iblisler gibi doğaüstü varlıklar en sık şekilde kullanılan karakterlerdir.
Paranormal filmler genellikle perili evler, köyler, şeytan çıkarma veya gizli ibadet yerleri gibi mekanlarda geçer.
Örnekleri arasında 'Body Horror' da sayılan The Exorcist (1973), The Omen (1976), Carrie (1976), The Amityville Horror (1979),
The Changeling (1980), The Entity (1982), Poltergeist (1982), The Conjuring (2013), Paranormal Activity (2007) sayılabilir.
Komedi Unsurlu Korku: Korku her zaman ürkütmek zorunda değildir. Doğru kullanımında, hem korkup hem gülmeniz mümkündür.
Bunu amaçlayan film yapımcıları 'Comedy Horror' türüyle filmler çekiyor.
Bu film örnekleri arasında Scream (1996), The Cabin in the Woods (2011), Shaun of the Dead (2004) ve Tucker & Dale vs. Evil (2010) sayılabilir.
Sinema eleştirmen / teorisyenleri, korku sinemasını yukarıdaki gibi sekiz alt türe ayırmış.
Elbette, türler kesin çizgilerle ayrılmıyor; örneğin bana göre 'Monster Horror' türünde örnek verilen 'Alien', bilimkurgu (BK) türündedir.
Yine 'Resident Evil', 'Godzilla', 'Frankenstein' filmleri de öyle.
Bana göre, filmde BK unsuru varsa, o artık BK filmidir. 'Korku' ya da 'gerilim' unsuru ikinci sıradadır.
Aynı şekilde (Body Horror) türündeki 'The Fly', 'The Thing' filmleri de BK türündedir; 'Found footage' türündeki 'Cloverfield' serisi de öyle.
Normal olmayan, pozitif bilimin açıklayamadığı olayları / görüngüleri açıklamaya çalışan parapsikoloji sözdebiliminin ilgilendiği her fenomen
'Paranormal' sayılır; sözcüğün dilimizdeki karşılığı 'normal ötesi' olarak yer bulur.
'The Exorcist', 'The Omen', 'Carrie' gibi filmler ise 'Fantastik' türünde (fantastik-korku) diye düşünüyorum.
Sinemada 'Korku' türü bir 'Film Noir' türü gibi kesin çizgilere sahip değil.
Ancak, kesin çizgilere sahip diyebileceğimiz bir korku filmi alt türü mevcut: Giallo.
Esas üzerinde durmak istediğim, yukarıdaki türler arasında yer almayan, Slasher ve Gore türünün babası sayılabilecek İtalyan işi 'Giallo' türüdür.
1929’da "Milanese Publishing Mondadori" büyük bir kampanya sonucunda belirgin biçimde gizemli hikayeleri konu alan sarı ciltli ve
bu sebeple İtalyanca 'sarı' anlamına gelen 'Giallo' olarak adlandırılan bir dizi kitap yayımladı.
Bu eserler esasen Sherlock Holmes’un İngiliz ‘’rasyonel-sonuç’’ hikayelerinden ithal edilen çeviriler ve
Edgar Allen Poe modeli üzerine kurulu 20.YY. başlarının Amerikan yarı-fantastik cinayet gizemlerinden oluşmaktaydı.
1929’dan önce, dedektiflik kavramı İtalyanlarca tanınan bir şey değildi. Ancak bu, gizem ve araştırma eserlerinin tedavülde olmadığı anlamına gelmiyor.
Giallo'nun yayımı 1930 ve 1940’larda arttı ancak 1940’ların “katı” dedektif hikayelerinin Amerika’dan ithali ve çevirileri Mussolini tarafından
bozucu etkileri ve suçun çekici hale gelmesinin “iradesiz” İtalyanlar üzerinde olumsuz etki yaratacağı gerekçesi ile derhal yasaklandı.
Çok geçmeden İtalyan yazarlar ilk İngiliz ve Amerikan rasyonel düşünce ve mantıksal çıkarım modelleri üzerine kurulu İngilizleştirilmiş takma isimlerle kendi Giallolarını yazmaya başladı.
Ancak savaştan sonra, öncelikli olarak Leonardo Sciascia’nın eserinde gerçek bir İtalyan roman modeli ortaya çıkmaya başladı.
Sciascia sadece kendi önemli Giallo'sunu, "il giorno della civetta (The Day of the Crow)" ve "A ciascuno il suo (To Each His Own)" yazmadı;
aynı zamanda Giallo'nun özgünlüğü ve başta Gramsci’nin tarafında olan İtalyan entellektüeller tarafından ciddiye alınmasının gerekliliği üzerine 1950’lerde iki tartışmalı makale yayımladı.
Günümüzde Umberto Eco’nun 1984’te yayımlanan "il nome della rosa (The Name of the Rose)" adlı eseri İtalya dışında tanınan en ünlü ve prestijli Giallo eseri olmakla birlikte,
Giallo halen İtalyanlar tarafından yazılmaya devam etmektedir. Bunların yanında, Thomas Harris ve Patricia Cornwell gibi birçok romancının sayısız İtalyanca çevirisi bulunmaktadır.
Ancak bizi burada ilgilendiren Giallo’nun sinematik yönü ve bu da 1960’ların başında, İtalyan sinemasının 'Altın çağında' ortaya çıkıyor.
Giallo’nun sinematik biçiminde göze çarpan ilginç noktalardan biri ise, edebiyattaki benzerine kıyasla, bir tür olarak daha az değişmez olması.
Terim kendi başına, türlerde sık sık olduğu gibi, bir nitelik ya da duygunun tanımlamasını ifade etmez.
Daha olağandışı ve esnek bir biçimde yıldan yıla farklılık gösteren devingen ve geçirgen sınırları olan ‘’kavramsal’’ bir kategori olarak işlev görmektedir ve
gotik korku "La lama nel corpo / The Murder Clinic / Ceset ve Ustura, Emilio Scardimaglia, (1966)",
polisiye "Morte sospetta di una minorenne / The Suspicious Death of a Minor, Sergio Martino, (1975)",
suç melodramları "Così dolce, così perversa /So Sweet So Perverse, Umberto Lenzi, (1969)"
ve komplo filmlerini "Terza ipotesi su un casa di perfetta strategia criminale / Who Killed the Prosecutor and Why?, Giuseppe Vari, (1972)" içerir.
Bu sebeple, Giallo’nun konvansiyonel biçimde tür olarak analiz edilenden daha farklı olduğu anlaşılmalıdır.
İtalyanlar akım ve trendle birlikte tür ve döngülere de atıfta bulunan 'filone' sözcüğünü kullanıyorlar.
Bu, esas olarak Amerikan film türleri üzerine kurulu tür teorisi sınırlandırmalarına; ayrıca diğer popüler film yapan milletlerin nasıl anladıklarına ve
prodüksiyonlarını nasıl ilişkilendirdikleri ile ilgili tekrar tanımlama gerekliliğine işaret etmektedir.
Giallo’ya yapılan bu giriş, bu sebeple, edebi tarihinin belirttiği şekilde bir tür olmadığı; ancak türsel tanımlara direnen bir film şekli olduğu ön savı ile başlamaktadır.
Bu bağlamda, İtalyan korku ve polisiye türlerine benzememesine rağmen, Giallo, üzerinde çalışılabilecek bir kavram olarak algılanabilir.
Doğası gereği Giallo, basma kalıptır ve Giallo tutkunu izleyici, Giallo düzenini nelerin oluşturduğuna dair kendi fikirlerine sahiptir.
Bu sebeple aşağıda değinilen noktalar bu düzenin benzer bakış açılarını derleyip toparlama çalışmasıdır.
1963’te Mario Bava ilk gerçek İtalyan Giallo'sunu çekti: "La ragazza che sapeva troppo / The Evil Eye / Çok Şey Bilen Kız".
İtalyan Giallosunun, Bava’nın filmlerine dayandığı konusu tartışılabilir çünkü terim genellikle Luchio Visconti’nin "Ossessione (1943)" filmi ile ilişkilendirilmektedir.
Ancak Bava’nın filminin ‘gerçek’ başlama noktası olmasının sebebi, onun açık ve başarılı bir biçimde izleyiciye ‘’İtalyan Giallosu başarıldı’’ demesidir.
Açılış sekansında Nora Davis (Letícia Roman) uçakta giallo romanı okumaktadır.
Tüm sahne tek seferde birçok elementi bir araya getiren hareketlerden oluşur; bir yabancının İtalya’ya gelmesi / İtalya’da bulunması;
sadece yeni yeni ortaya çıkmakta olan Avrupa jet-sosyetesinin bir işareti değildir;
İtalyan sinemasının turist noktaları ile ‘’İtalyan-lığı’’ nasıl pazarladığının bir gösterimi, seyahat ve turizm saplantısı; ve elbette moda ve stildir.
Filmin Amerikan adı Giallo’nun görgü tanığı ile ilgili olan saplantısını gösteren The Evil Eye’dır.
"Çok Şey Bilen Kız", "The Girl Who Saw Too Much" olarak adlandırılabilirdi ancak bu başlıktaki 'Hitchcock' imasına bir ihanet olacaktı.
Nora, Roma’daki İspanyol Merdivenlerinde tanık olduğu cinayetteki durumunu sorgular.
Bilinçsiz ve sayıklar bir halde kendini hastanede bulur ve hem polis hem de doktoru tarafından sorgulamaya maruz kalır.
Giallo katili ile ilişkilendirilen siyah yağmurluğun 1960’lardaki Avrupa modasından kaynaklandığını ve Giallo’nun en belirgin görsel kinayesinin olmasının yanı sıra
katilin moda seçimi sonucu yıllar içinde değiştiğini söylemek mümkün.
Bava’nın "Sei donne per l’assassino / Blood and Black Lace (1964)" bir moda evinde geçen filmi de bu gözlemi doğrular.
Karışık doktor-dedektif söylemi de Giallo'da popülerdir.
Halüsinasyonlar ve hayali görüntüler "Una lucertola con la pelle di donna / Lizard in a Woman’s Skin, Lucio Fulci, (1971)" ve
"Lo strano vizio della signora Wardh / Blade of the Ripper / The Next Victim! / The Strange Vice of Mrs. Wardh, Sergio Martino, (1971)" da hem baş kahraman hem de anlatı gizemi
merkezdedir ve Giallo’nun kalıtsal patolojik dişiliğinin ve ‘’hasta’’ kadının büyüsünün birer parçalarıdır.
Burada birçok histerik bulunmaktadır: dişilik yoluyla olmasına rağmen anlatılarını ‘hastalığın’ ve gizemin düşüşüne bağlayan "Il coltello di ghiaccio / Knife of Ice, Umberto Lenzi, (1972)" ve
"Tutti i colori del buio "All the Colors of the Dark / They’re coming to get you / Yılan Ruhlu Kadının Kabusu, Sergio Martino, (1972)" filmleri gibi.
1960’lar İtalyan sinemasındaki Giallo için yavaş ancak kesin bir dönemdi.
1963’ün The Evil Eye’ını takip eden dönem sadece Giallo için değil ayrıca İtalyan korku filmleri için de yönetmenlere yeni bir alanın açık bir haritasını çizdi.
60’ların başlarından ortalarına kadar Giallo, western, korku ve 'peplum' (kılıç ve sandalet) gibi diğer türlerin gücünü göstermedi.
Zaman zaman varlığının etkisi azalsa da Giallo’nun önemli noktalarından biri uzun ömürlü olmasıdır.
Son Dario Argento filmi "Non ho sonno / Sleepless (2001)" ile İtalyan sinemasında kırk yıldan fazla sürmüştür.
"Non ho sonno" yönetmen için sadece bir biçime dönüş oluşturmaz,
aynı zamanda kendi ilk eserini "L’Uccello dale piume di cristallo / Kristal Kanatlı Kuş, (1969)" tekrar ziyaret etmesini işaret eder.
Belki de, yine Giallo’nun var olan gücü homojenleştirici kısıtlamaların direncine indirgenebilir.
Geleneksel tür üyeliği genellikle filmleri özel tarihi ve eleştirel kategorilere sabitleyerek biçimlerini etkiler.
Giallo'yu türsel ve tarihi terimlerle tanımlamak yerine, daha çok savaş sonrası dönemde İtalyan sinemasının metinsel ve endüstriyel özgünlüğünün çeşitli kurumlar,
iletişim ağlarından biçimlenmiş bir “söylemsel” moda olarak anlamamız daha doğru olur.
Giallo, cinayet, gizem, sorgulama, psikanalitik, tatil, yabancılaşma ve araştırma ekseninde döner.
Giallo genel anlamıyla psikanalitik sorgulama gerektirir ve aynı zamanda hem ‘’analitik olay’’ hem de “klasik belirtiler” göstermektedir.
Her zaman olduğu gibi, bu gösterim dişilik yoluyla gerçekleşir ancak bazı durumlarda -hemen hemen her Dario Argento filmlerinde olduğu gibi- erkeklik odak noktası haline gelir.
Tipik Argento başkahramanı sıklıkla seri cinayete karşı koyamayan bir katil (psikanalitik olarak “tekrarlama güdüsü”) tarafından işlenen suçun meydana geldiği yere geri dönen kurban/travmanın tanığıdır.
Freudian “nachtraglichkeit” (hafızanın yeniden yazılması) genellikle flashback sekansları ile gösterilir.
"L’occhio nel labirinto / The Eye in the Labyrinth, Mario Caiano, (1972)" kadın hastası tarafından sevgili, doktor ve baba olarak karıştırılan erkek bir psikanalistin cinayetini konu alır.
Giallo’nun kadın kahramanlarının birçoğu terapi görmektedir, terapi görmüştür ya da kahramana tedavi görmesi gerektiği söylenmektedir.
(parapsikolojik tedirginliğin Giallo kraliçesi, Edwige Fenech olmalıdır.)
Giallo psikanalitik yorumlamayı teşvik eder ve her senaryoyu tam ve göz alıcı bir biçimde sahneler.
'Testimone oculare', suçun görgü tanığı için kullanılan İtalyanca bir cümledir. Gialli’yi İtalyanca izleyenler bu iki kelimeyi sık sık duyacaklardır.
Giallo, bazen gözlemleme ve bunun sonucunda ortaya çıkan görgü tanıklığı üzerine kurgulanır.
Hitchcock’un "Rear Window (1954)" isimli filminin tekrarlanması olan "Il gatto a nove code / The Cat O’ Nine Tails, Dario Argento (1971)" filmi de bu eksen etrafında döner.
Diğer görgü tanığı anlatısı üzerine kurulu gialliler ise "Passi di danza su una lama di rasoio / Death Carries a Cane, Maurizio Pradeaux, (1972)" ve La ragazza che sapeva troppo’dur.
Görgü tanıklığı ve izleyiciyi ters köşeye yatıran görüş temaları içeren filmlerin birçoğunun isminde “gli occhi” (göz) geçer.
Örneğin "il gatto dagli occhi di giada / The Cat’s Victim, Antonio Bido, (1977)" ve "Gli occhi freddi della paura / Cold Eyes of Fear, Enzo Girolami Castellari (1971)".
Suçluyu ortaya çıkarma işinde, Giallo daha az bir uzlaşım göstermektedir. Yani katil filmin sonuna kadar ortaya çıkmaz ve izleyiciyi farklı kişiler üzerine yoğunlaştırır.
"Sette scialli di seta gialla, Sergio Pastore, (1972)" ve "La bestia uccide a sangue freddo / Slaughter Hotel, Fernando di Leo, (1971)"nin de aralarında bulunduğu Giallilerin birçoğu
açıkça patolojik olanı belirler ve karakterizasyonu kullanmak bu özellikteki filmlerin tek amacıdır.
Bu sebeple dedektifin işi ortaya çıkarma, adlandırma ve sosyal ve ahlaki açıdan tehdit edici unsur olarak ötekiliği barındırmaktır.
Ancak birçok ilerici Gialli, genellikle Argento’nunkiler ve aynı zamanda "Giornata nera per l'ariete /The Fifth Chord, Luigi Bazzoni, (1971)"
erkeklik ve kimlik konularını araştırmak için suçu ortaya çıkarma uzlaşımları ve inceleme prosedürleri ile ilgilenir.
Bu tarz giallide kilit temalar ötekileşmeyi, başarısız araştırmayı, diğeri olmayı da içinde barındırır.
Birçok Gialli izleyicisi Susan Scott’ın bir sonraki soyunma sahnesini beklerken, birçoğu da onun bir diğer harika kıyafetini görmeyi bekler.
Söz konusu giallo hem erotik öngörüyü hem de kıyafet hassasiyetini teşvik eder. Giallo 1960 ve 70’lerin bir türüdür ve bu yıllar kıyafet açısından son derece dikkat çekicidir.
Kaç gialli moda evlerinde ya da moda evlerinin çevresinde geçmektedir? "Sei donne per l’assassino", "Nude per l’assassino / Strip Nude for your Killer, Andrea Bianchi, (1975)" ve
"La dama rosa uccide a sette volte / The Red Queen Kills Seven Times, Emilio P Miraglia, (1972)" bunlardan sadece bir kaçı. Peki kaç Gialli kurbanı modeldir?
Giallo’nun 1930’lardaki kökenlerine atıfta bulunursak, İngiliz çevirileri ve ilk Amerikan cinayet gizemleri ile birlikte sinematik Giallo’nun edebi türe olan borcu unutulmaz.
En belirgin örnekler ise Giallo kitabının bir nesne olarak "La ragazza che sapeva troppo" filminde sahnelenmesi ve "Unsane / Tenebre (1982)" isimli filmde
Giallo yazarının/okuyucusunun anlatının merkezinde olmasıdır.
İkinci filmde, Peter Neal (Antonio Francoisca) Amerikalı bir Giallo yazarı ve Giuliano Gemma’nın detektifi hırslı bir Sherlock Holmes okuyucusudur.
Film listesinde adı geçmediği halde Agatha Christie, "Concerto per un pistola / The Weekend Murders, Michele Lupo, (1970)" ve
"Cinque bambole per la luna d’agostso / Five Dolls for an August Moon, Mario Bava, (1970)" için bir ilham ve imitasyon kaynağı olmuştur.
Edgar Allen Poe eserleri de gialli filmlere uyarlanmıştır,
örneğin "Sette note in nero / The Psychic, Lucio Fulci, (1977)" ve "Due occhi diabolici / Two Evil Eyes, Dario Argento ve George Romero, (1990)"
Seyahat, tatil, egzotizm, melezlik ve yabancılık Giallo’nun benzer özellikleridir.
1950’lerden sonra İtalyan sinemasının metinselliği ulusal film hareketi ve ulusal kimlik kapsamında problem yaratan sorguların önünü açan birçok özelliğe de sahiptir.
Giallo'nun başkahramanı genellikle İtalya’da bir yabancı ya da İtalya’da tatil yapan bir turisttir.
Mekan ise “Egzotik yerler” olarak,
İskoçya "L’iguana dalla lingue di fuoco / The Iguana with a Tongue of Fire, Riccardo Freda, (1971)",
Haiti "Al tropico del cancro / Death in Haiti, Edoardo Mulargia, (1972)"
ve Afrika’dır: "L’uomo piú velonosa del cobra / Human Cobras, Bitto Albertini, (1971).
Karakterler sabit bir şekilde evde ya da başka bir mekanda bulunmazlar; daima farklı mekanlarda bulunurlar.
Bu farklılık transatlantik hava yollarının reklamlarını ve elbette J&B viskisinin seyahat eden yolcuların favori içeceği olmasını doğrulamaktadır.
(Bu Avrupa sinema tarihindeki en göze çarpan ürün olmalı.)
Giallo İtalya’da kurgulandığında, tipik olarak üç farklı rota izler. Bazen tanınabilir turist merkezleri ile ‘’İtalyan-lığın’’ tanıtımını yapar.
Diğer zamanlarda İtalya’nın belirleyici özelliklerini göz ardı ederek İtalyan-lığı başka bir Avrupa ülkesi ile silmeye çalışır.
Ve yine bazen esrarın gerçekleştiği mekan olarak kırsal-tarihsel yerleri seçer,
"La casa dale finestre che ridono / The House with the Windows that Laugh, Pupi Avati, (1976)" da olduğu gibi.
İtalyan popüler sineması ulusal olmayanı teşvik etme eğilimindedir ve bu farklı biçimlerde yabancı olanın seyahati ve turist bakış açısı ile abartılmış olarak karşımıza çıkabilir.
Ugo Liberatore’nin "Incontro d’amore / Bali (1969)" ve "Emanuelle Nera / The Black Emanuelle (1975)" serileri bir soft-porno olarak karşımıza çıkmaktadır
ve bu Anne McClintock’un “porn-tropikleri” olarak adlandırdığı Giallo’nun daha pan-egzotik gizem araştırması ve değişen zevklerle ve halkın ilgisini canlı tutma olarak filme yansımıştır.
Giallo’nun popülaritesi ulusal boyuttan çıkıp uluslar arası bir boyuta da ulaşmış, hatta Japonya’da anime bir giallo bile yapılmıştır "Perfect Blue, Satoshi Kon, (1997)"
Ayrıca İspanyol "Una libélula para cada muerto / A Dragonfly for Each Corpse, Leon Klimovsky, (1974)",
Belçikalı "Die Potloodmoorden [The Pencil Murders, Guy Lee Thys, 1982", ve daha bir çok ülkenin giallo filmlerine rastlamak mümkündür.
Sonuç:
İtalyan sinemasının 60'lı ve 70'li yıllarda bize sunduğu ilginçliktir, 'Giallo'.
Genele hitap edecek bir film türü değildir. "Ölümün estetize edilmesi" gibi tuhaf bir yaklaşım üzerine kuruludur.
Bunu sağlamak içinse, cinselliği çekinmeden kullanır.
Alt metinlerde hep psikolojik kavramlar ele alınır.
Sinematografi gösterişli, müzikler de standart film müziklerinden farklıdır.
Ennio Morricone, Bruno Nicolai, Liz Ortolani gibi isimlerin yanında Goblin gibi progressive rock grupları da Giallo filmleri için müzikler yapmışlardır.
Neredeyse her Giallo filminde bir eldivenli katil ve onun kurbanı olan bir ana kadın karakter bulunur.
Kadın bedenini cesurca sergileyen bir tutum izlemesi, kimi zaman eleştiri almasına sebep olmuştur.
Eh, doğal olarak, Giallo filmlerinde oynayan kadın oyuncular da hep özenle seçilmiştir. Edwige Fenech ve Barbara Bouchet desem yeter sanırım. :4:
Türün oluşumunu birinci elden etkileyen Mario Bava'nın "La ragazza che sapeva troppo / The Evil Eye / Çok Şey Bilen Kız (1963)" ve
"Sei donne per l'assassino / Blood and Black Lace / Six Women for the Murderer / Kan ve Siyah Dantel (1964)" filmleridir.
Bu iki film, Giallo filmlerinde standart hale gelecek abartılı vahşet ve cinsellik etkilerini barındırmasa da
maskeli / eldivenli katil ve kurban olan güzel kadınlar konfigürasyonunu türe oturtmuştur.
Evet, Mario Bava türün oluşumunu birinci elden etkilemiştir etkilemesine, ancak
'Giallo' deyince akla ilk olarak yanında yardımcı yönetmen olarak yetişen, Asia Argento'nun babası Dario Argento gelir.
"Profondo Rosso / Deep Red / Dripping Deep Red / The Deep Red Hatchet Murders / The Hatchet Murders / Derin Kırmızı (1975)",
"Suspiria (1977)" ve "Unsane / Tenebre / Ölümün Sesi (1982)" gibi türün önemli örneklerini yönetmiş olan Argento,
filmlerinde doğa üstü etmenleri ele aldığı kadar, "Phenomena / Creepers (1985)", "Inferno (1980)", "La Terza Madre / Üçüncü Anne (2002)"
psikolojik açıdan sorunlu kahramanların doğrudan etki ettiği yapımlar da sunmuştur. "Profondo Rosso (1975)", "Tenebre (1982)", "Opera (1987)"
'Giallo' adına diğer önemli isim Lucio Fulci'dir.
Şiddet kullanımını görsel olarak Argento'dan da abartılı şekilde kullanan Fulci, filmlerinde sosyal mesajlar vermekten de kaçınmıyordu.
'Gore' ve 'Slasher' türleri için de önemli bir figür olarak görülen Fulci'nin filmlerinde senaryolar ikinci plandadır ve tüm odak görselliktedir.
Çektiği 'Giallo' filmlerinden en çok öne çıkanlar "Una lucertola con la pelle di donna / Schizoid / A Lizard in a Woman's Skin / Kabus (1971)",
"Non si sevizia un paperino (1972) / Don't Torture a Duckling / Linç" ve "Sette notte in nero (1977) / The Psychic" adlı eserleridir.
Argento ve Fulci'nin ardından yine önemli işler yapmış Sergio Martino gelir.
Martino'nun filmlerinde "I corpi presentano tracce di violenza carnale / Torso / Ölene (Ölüme) Kadar Seks" (1973)" dışında daha az şiddet içeren cinayet sahnelerinin varlığı,
cinselliğin daha yoğun kullanımıyla yer değiştirmiştir.
Döneminin etkisi ile "Psychedelia" (gözle görülemeyen ruhsal dünyanın görünür hale gelmesi) akımından da görsel ve işitsel etmenleri filmlerine eklemiş olan Martino,
alt metinlerde hep psikolojik rahatsızlıkları öne çıkarmıştır.
Başrol oyuncusu olarak çoğunlukla Edwige Fenech ile çalışmıştır.
"Lo strano vizio della signora Wardh (1971)", "Tutti i colori del buio (1972)", "i corpi presentano tracce di violenza carnale (1973)"
"La coda dello scorpione / The case of the scorpion's tail (1971)",
"il tuo vizio è una stanza chiusa e solo io ne ho la chiave / Your vice is a locked room and only i have the key (1972)" Martino'nun iyi Giallo örnekleridir.
Massimo Dallamano'nun polisiye soslu "La polizia chiede aiuto / The Coed Murders (1974)" ve "Cosa avete fatto a solange? (1972)",
Emilio Miraglia'nın gotik etkileşimler taşıyan "La notte che Evelyn uscì dalla tomba (1971)" ve "La dama rossa uccide sette volte (1972)",
Andrea Bianchi'nin slasher türüne ilham olmuş "Nude per l'assassino (1975)",
Giulio Questi'nin ilginç yapıtı "La morte ha fatto l'uovo (1968)" ile
Luciano Ercoli'nin "La morte cammina con i tacchi alti (1971)" ve "La morte accarezza a mezzanotte (1972)" eserleri de türün meraklılarına hitap edebilir.
Tabii hayatınızı değiştirecek, müthiş yapıtlar beklemeyin çünkü bu filmlerin çoğu şu an kült statüsünde değerlendirilen eserlerdir.
Sonuç itibariyle, özellikle 70'li yıllarda İtalyan sinemasını ihya etmiş ve 80'lerde HW'un saracağı "Slasher" filmlerine öncülük etmiş önemli bir alt genre'dır Giallo,
ama artık popüler değildir.
Kısaca korku-gerilim, gizem içeren birkaç 'Giallo' türündeki filmi bu başlık altında sunacağım.
Saygılarımla.
*
Korku Sineması Alt Türleri / Giallo
Tüm korku filmleri izleyicileri korkutmayı amaçlasa da, ne şekilde korkuttuklarını belirtmek için bazı alt kategoriler tanımlanmıştır.
Bu alt kategoriler şunlardır: *Türlere ait bazı örnekler, seri olarak devam etmiştir. Seçilen isimler, serilerin ilk filmidir.*
Psikolojik Korku: Psikolojik korku filmleri, hikaye boyunca karakterlerin ruh hallerine odaklanarak; şiddet görüntüleri veya canavarlardan ziyade,
zihinsel ve duygusal olarak korku oluşturmayı amaçlar.
Psikolojik korku türü filmler arasında The Shining (1980), The Silence of the Lambs (1991) ve Psycho (1960) en bilinenleridir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Slasher: Slasher filmleri genellikle bir grup insanın peşinden koşan bir seri katilin yer aldığı filmlerdir.
Klasik slasher filmleri arasında Halloween (1978), A Nightmare on Elm Street (1984), Friday the 13th (1980) ve The Texas Chainsaw Massacre (1974) bulunur.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Gore: Seyirciyi psikolojik olarak irkiltmek amacıyla yapılmış filmlerdir. Kan odaklı filmler olarak da biliniyor.
Bu tarzdaki filmler, genellikle sık sık yakın çekimlerle insan vücuduna yönelik şiddet sahnelerini barındırır.
Kanlı filmlere örnek olarak The Evil Dead (1981) ve Saw (2004) filmleri verilebilir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Body Horror (Bedensel Korku): Kanla yakından ilgili olan ve Gore benzerliği gösteren filmlerdir.
Değiştirilmiş insan vücudunun yer aldığı sahnelere yer verilir.
Film yapımcısı David Cronenberg, bu türün öncüsü olarak kabul ediliyor.
Bedensel korku içeren filmler arasında The Fly (1958), The Thing (1982) ve The Exorcist (1973) yer alır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Found Footage (Delil Görüntüleri): Kurgusal veya gerçek şekilde bulunan görüntüye dayalı çekilen filmlerdir.
Yapımcılar tarafından görüntülerin tesadüfen bulunduğu izlenimi verilmek için; profesyonel kameralarla çekilmiş sahneler, dijital olarak düzenlenir.
Buradaki amaç, görüntünün gerçek olduğunu seyirciye inandırmaktır.
Amatör çekimler gibi gösterilmeye çalışılan bu filmlere örnek olarak The Blair Witch Project (1999) ve Cloverfield (2008) verilebilir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Monster Horror (Canavarlar): Bu korku filmi türünde, bilim kurgu veya fantastik karakterler ile korkutmak amaçlanır.
Bu karakterlere örnek olarak; Kurt adamlar, vampirler, uzaylılar gibi ana düşmanlara yer verilir.
Son zamanlarda farklılaşan zombi filmleri, bu türün işlenmesiyle ortaya çıkmıştır.
Canavar korku filmlerine örnek; Night of the Living Dead (1968), Dawn of the Dead (1978), Godzilla (1954), Resident Evil (2002),
Frankenstein (1931), Dracula (1931), The Mummy (1932), Jaws (1975) ve Alien (1979) verilebilir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Paranormal Olaylar: Paranormal korku, 'Monster horror' türüne benzer ancak,
fiziksel formdaki varlıklar yerine dokunulamayan ve görülemeyen karakterleri ana düşman olarak konumlandırır.
Örneğin; cinler, hayaletler, ruhlar ve iblisler gibi doğaüstü varlıklar en sık şekilde kullanılan karakterlerdir.
Paranormal filmler genellikle perili evler, köyler, şeytan çıkarma veya gizli ibadet yerleri gibi mekanlarda geçer.
Örnekleri arasında 'Body Horror' da sayılan The Exorcist (1973), The Omen (1976), Carrie (1976), The Amityville Horror (1979),
The Changeling (1980), The Entity (1982), Poltergeist (1982), The Conjuring (2013), Paranormal Activity (2007) sayılabilir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Komedi Unsurlu Korku: Korku her zaman ürkütmek zorunda değildir. Doğru kullanımında, hem korkup hem gülmeniz mümkündür.
Bunu amaçlayan film yapımcıları 'Comedy Horror' türüyle filmler çekiyor.
Bu film örnekleri arasında Scream (1996), The Cabin in the Woods (2011), Shaun of the Dead (2004) ve Tucker & Dale vs. Evil (2010) sayılabilir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Sinema eleştirmen / teorisyenleri, korku sinemasını yukarıdaki gibi sekiz alt türe ayırmış.
Elbette, türler kesin çizgilerle ayrılmıyor; örneğin bana göre 'Monster Horror' türünde örnek verilen 'Alien', bilimkurgu (BK) türündedir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Yine 'Resident Evil', 'Godzilla', 'Frankenstein' filmleri de öyle.
Bana göre, filmde BK unsuru varsa, o artık BK filmidir. 'Korku' ya da 'gerilim' unsuru ikinci sıradadır.
Aynı şekilde (Body Horror) türündeki 'The Fly', 'The Thing' filmleri de BK türündedir; 'Found footage' türündeki 'Cloverfield' serisi de öyle.
Normal olmayan, pozitif bilimin açıklayamadığı olayları / görüngüleri açıklamaya çalışan parapsikoloji sözdebiliminin ilgilendiği her fenomen
'Paranormal' sayılır; sözcüğün dilimizdeki karşılığı 'normal ötesi' olarak yer bulur.
'The Exorcist', 'The Omen', 'Carrie' gibi filmler ise 'Fantastik' türünde (fantastik-korku) diye düşünüyorum.
Sinemada 'Korku' türü bir 'Film Noir' türü gibi kesin çizgilere sahip değil.
Ancak, kesin çizgilere sahip diyebileceğimiz bir korku filmi alt türü mevcut: Giallo.
Esas üzerinde durmak istediğim, yukarıdaki türler arasında yer almayan, Slasher ve Gore türünün babası sayılabilecek İtalyan işi 'Giallo' türüdür.
1929’da "Milanese Publishing Mondadori" büyük bir kampanya sonucunda belirgin biçimde gizemli hikayeleri konu alan sarı ciltli ve
bu sebeple İtalyanca 'sarı' anlamına gelen 'Giallo' olarak adlandırılan bir dizi kitap yayımladı.
Bu eserler esasen Sherlock Holmes’un İngiliz ‘’rasyonel-sonuç’’ hikayelerinden ithal edilen çeviriler ve
Edgar Allen Poe modeli üzerine kurulu 20.YY. başlarının Amerikan yarı-fantastik cinayet gizemlerinden oluşmaktaydı.
1929’dan önce, dedektiflik kavramı İtalyanlarca tanınan bir şey değildi. Ancak bu, gizem ve araştırma eserlerinin tedavülde olmadığı anlamına gelmiyor.
Giallo'nun yayımı 1930 ve 1940’larda arttı ancak 1940’ların “katı” dedektif hikayelerinin Amerika’dan ithali ve çevirileri Mussolini tarafından
bozucu etkileri ve suçun çekici hale gelmesinin “iradesiz” İtalyanlar üzerinde olumsuz etki yaratacağı gerekçesi ile derhal yasaklandı.
Çok geçmeden İtalyan yazarlar ilk İngiliz ve Amerikan rasyonel düşünce ve mantıksal çıkarım modelleri üzerine kurulu İngilizleştirilmiş takma isimlerle kendi Giallolarını yazmaya başladı.
Ancak savaştan sonra, öncelikli olarak Leonardo Sciascia’nın eserinde gerçek bir İtalyan roman modeli ortaya çıkmaya başladı.
Sciascia sadece kendi önemli Giallo'sunu, "il giorno della civetta (The Day of the Crow)" ve "A ciascuno il suo (To Each His Own)" yazmadı;
aynı zamanda Giallo'nun özgünlüğü ve başta Gramsci’nin tarafında olan İtalyan entellektüeller tarafından ciddiye alınmasının gerekliliği üzerine 1950’lerde iki tartışmalı makale yayımladı.
Günümüzde Umberto Eco’nun 1984’te yayımlanan "il nome della rosa (The Name of the Rose)" adlı eseri İtalya dışında tanınan en ünlü ve prestijli Giallo eseri olmakla birlikte,
Giallo halen İtalyanlar tarafından yazılmaya devam etmektedir. Bunların yanında, Thomas Harris ve Patricia Cornwell gibi birçok romancının sayısız İtalyanca çevirisi bulunmaktadır.
Ancak bizi burada ilgilendiren Giallo’nun sinematik yönü ve bu da 1960’ların başında, İtalyan sinemasının 'Altın çağında' ortaya çıkıyor.
Giallo’nun sinematik biçiminde göze çarpan ilginç noktalardan biri ise, edebiyattaki benzerine kıyasla, bir tür olarak daha az değişmez olması.
Terim kendi başına, türlerde sık sık olduğu gibi, bir nitelik ya da duygunun tanımlamasını ifade etmez.
Daha olağandışı ve esnek bir biçimde yıldan yıla farklılık gösteren devingen ve geçirgen sınırları olan ‘’kavramsal’’ bir kategori olarak işlev görmektedir ve
gotik korku "La lama nel corpo / The Murder Clinic / Ceset ve Ustura, Emilio Scardimaglia, (1966)",
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
polisiye "Morte sospetta di una minorenne / The Suspicious Death of a Minor, Sergio Martino, (1975)",
suç melodramları "Così dolce, così perversa /So Sweet So Perverse, Umberto Lenzi, (1969)"
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
ve komplo filmlerini "Terza ipotesi su un casa di perfetta strategia criminale / Who Killed the Prosecutor and Why?, Giuseppe Vari, (1972)" içerir.
Bu sebeple, Giallo’nun konvansiyonel biçimde tür olarak analiz edilenden daha farklı olduğu anlaşılmalıdır.
İtalyanlar akım ve trendle birlikte tür ve döngülere de atıfta bulunan 'filone' sözcüğünü kullanıyorlar.
Bu, esas olarak Amerikan film türleri üzerine kurulu tür teorisi sınırlandırmalarına; ayrıca diğer popüler film yapan milletlerin nasıl anladıklarına ve
prodüksiyonlarını nasıl ilişkilendirdikleri ile ilgili tekrar tanımlama gerekliliğine işaret etmektedir.
Giallo’ya yapılan bu giriş, bu sebeple, edebi tarihinin belirttiği şekilde bir tür olmadığı; ancak türsel tanımlara direnen bir film şekli olduğu ön savı ile başlamaktadır.
Bu bağlamda, İtalyan korku ve polisiye türlerine benzememesine rağmen, Giallo, üzerinde çalışılabilecek bir kavram olarak algılanabilir.
Doğası gereği Giallo, basma kalıptır ve Giallo tutkunu izleyici, Giallo düzenini nelerin oluşturduğuna dair kendi fikirlerine sahiptir.
Bu sebeple aşağıda değinilen noktalar bu düzenin benzer bakış açılarını derleyip toparlama çalışmasıdır.
1963’te Mario Bava ilk gerçek İtalyan Giallo'sunu çekti: "La ragazza che sapeva troppo / The Evil Eye / Çok Şey Bilen Kız".
İtalyan Giallosunun, Bava’nın filmlerine dayandığı konusu tartışılabilir çünkü terim genellikle Luchio Visconti’nin "Ossessione (1943)" filmi ile ilişkilendirilmektedir.
Ancak Bava’nın filminin ‘gerçek’ başlama noktası olmasının sebebi, onun açık ve başarılı bir biçimde izleyiciye ‘’İtalyan Giallosu başarıldı’’ demesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Açılış sekansında Nora Davis (Letícia Roman) uçakta giallo romanı okumaktadır.
Tüm sahne tek seferde birçok elementi bir araya getiren hareketlerden oluşur; bir yabancının İtalya’ya gelmesi / İtalya’da bulunması;
sadece yeni yeni ortaya çıkmakta olan Avrupa jet-sosyetesinin bir işareti değildir;
İtalyan sinemasının turist noktaları ile ‘’İtalyan-lığı’’ nasıl pazarladığının bir gösterimi, seyahat ve turizm saplantısı; ve elbette moda ve stildir.
Filmin Amerikan adı Giallo’nun görgü tanığı ile ilgili olan saplantısını gösteren The Evil Eye’dır.
"Çok Şey Bilen Kız", "The Girl Who Saw Too Much" olarak adlandırılabilirdi ancak bu başlıktaki 'Hitchcock' imasına bir ihanet olacaktı.
Nora, Roma’daki İspanyol Merdivenlerinde tanık olduğu cinayetteki durumunu sorgular.
Bilinçsiz ve sayıklar bir halde kendini hastanede bulur ve hem polis hem de doktoru tarafından sorgulamaya maruz kalır.
Giallo katili ile ilişkilendirilen siyah yağmurluğun 1960’lardaki Avrupa modasından kaynaklandığını ve Giallo’nun en belirgin görsel kinayesinin olmasının yanı sıra
katilin moda seçimi sonucu yıllar içinde değiştiğini söylemek mümkün.
Bava’nın "Sei donne per l’assassino / Blood and Black Lace (1964)" bir moda evinde geçen filmi de bu gözlemi doğrular.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Karışık doktor-dedektif söylemi de Giallo'da popülerdir.
Halüsinasyonlar ve hayali görüntüler "Una lucertola con la pelle di donna / Lizard in a Woman’s Skin, Lucio Fulci, (1971)" ve
"Lo strano vizio della signora Wardh / Blade of the Ripper / The Next Victim! / The Strange Vice of Mrs. Wardh, Sergio Martino, (1971)" da hem baş kahraman hem de anlatı gizemi
merkezdedir ve Giallo’nun kalıtsal patolojik dişiliğinin ve ‘’hasta’’ kadının büyüsünün birer parçalarıdır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Burada birçok histerik bulunmaktadır: dişilik yoluyla olmasına rağmen anlatılarını ‘hastalığın’ ve gizemin düşüşüne bağlayan "Il coltello di ghiaccio / Knife of Ice, Umberto Lenzi, (1972)" ve
"Tutti i colori del buio "All the Colors of the Dark / They’re coming to get you / Yılan Ruhlu Kadının Kabusu, Sergio Martino, (1972)" filmleri gibi.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
1960’lar İtalyan sinemasındaki Giallo için yavaş ancak kesin bir dönemdi.
1963’ün The Evil Eye’ını takip eden dönem sadece Giallo için değil ayrıca İtalyan korku filmleri için de yönetmenlere yeni bir alanın açık bir haritasını çizdi.
60’ların başlarından ortalarına kadar Giallo, western, korku ve 'peplum' (kılıç ve sandalet) gibi diğer türlerin gücünü göstermedi.
Zaman zaman varlığının etkisi azalsa da Giallo’nun önemli noktalarından biri uzun ömürlü olmasıdır.
Son Dario Argento filmi "Non ho sonno / Sleepless (2001)" ile İtalyan sinemasında kırk yıldan fazla sürmüştür.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
"Non ho sonno" yönetmen için sadece bir biçime dönüş oluşturmaz,
aynı zamanda kendi ilk eserini "L’Uccello dale piume di cristallo / Kristal Kanatlı Kuş, (1969)" tekrar ziyaret etmesini işaret eder.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Belki de, yine Giallo’nun var olan gücü homojenleştirici kısıtlamaların direncine indirgenebilir.
Geleneksel tür üyeliği genellikle filmleri özel tarihi ve eleştirel kategorilere sabitleyerek biçimlerini etkiler.
Giallo'yu türsel ve tarihi terimlerle tanımlamak yerine, daha çok savaş sonrası dönemde İtalyan sinemasının metinsel ve endüstriyel özgünlüğünün çeşitli kurumlar,
iletişim ağlarından biçimlenmiş bir “söylemsel” moda olarak anlamamız daha doğru olur.
Giallo, cinayet, gizem, sorgulama, psikanalitik, tatil, yabancılaşma ve araştırma ekseninde döner.
Giallo genel anlamıyla psikanalitik sorgulama gerektirir ve aynı zamanda hem ‘’analitik olay’’ hem de “klasik belirtiler” göstermektedir.
Her zaman olduğu gibi, bu gösterim dişilik yoluyla gerçekleşir ancak bazı durumlarda -hemen hemen her Dario Argento filmlerinde olduğu gibi- erkeklik odak noktası haline gelir.
Tipik Argento başkahramanı sıklıkla seri cinayete karşı koyamayan bir katil (psikanalitik olarak “tekrarlama güdüsü”) tarafından işlenen suçun meydana geldiği yere geri dönen kurban/travmanın tanığıdır.
Freudian “nachtraglichkeit” (hafızanın yeniden yazılması) genellikle flashback sekansları ile gösterilir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
"L’occhio nel labirinto / The Eye in the Labyrinth, Mario Caiano, (1972)" kadın hastası tarafından sevgili, doktor ve baba olarak karıştırılan erkek bir psikanalistin cinayetini konu alır.
Giallo’nun kadın kahramanlarının birçoğu terapi görmektedir, terapi görmüştür ya da kahramana tedavi görmesi gerektiği söylenmektedir.
(parapsikolojik tedirginliğin Giallo kraliçesi, Edwige Fenech olmalıdır.)
Giallo psikanalitik yorumlamayı teşvik eder ve her senaryoyu tam ve göz alıcı bir biçimde sahneler.
'Testimone oculare', suçun görgü tanığı için kullanılan İtalyanca bir cümledir. Gialli’yi İtalyanca izleyenler bu iki kelimeyi sık sık duyacaklardır.
Giallo, bazen gözlemleme ve bunun sonucunda ortaya çıkan görgü tanıklığı üzerine kurgulanır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Hitchcock’un "Rear Window (1954)" isimli filminin tekrarlanması olan "Il gatto a nove code / The Cat O’ Nine Tails, Dario Argento (1971)" filmi de bu eksen etrafında döner.
Diğer görgü tanığı anlatısı üzerine kurulu gialliler ise "Passi di danza su una lama di rasoio / Death Carries a Cane, Maurizio Pradeaux, (1972)" ve La ragazza che sapeva troppo’dur.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Görgü tanıklığı ve izleyiciyi ters köşeye yatıran görüş temaları içeren filmlerin birçoğunun isminde “gli occhi” (göz) geçer.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Örneğin "il gatto dagli occhi di giada / The Cat’s Victim, Antonio Bido, (1977)" ve "Gli occhi freddi della paura / Cold Eyes of Fear, Enzo Girolami Castellari (1971)".
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Suçluyu ortaya çıkarma işinde, Giallo daha az bir uzlaşım göstermektedir. Yani katil filmin sonuna kadar ortaya çıkmaz ve izleyiciyi farklı kişiler üzerine yoğunlaştırır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
"Sette scialli di seta gialla, Sergio Pastore, (1972)" ve "La bestia uccide a sangue freddo / Slaughter Hotel, Fernando di Leo, (1971)"nin de aralarında bulunduğu Giallilerin birçoğu
açıkça patolojik olanı belirler ve karakterizasyonu kullanmak bu özellikteki filmlerin tek amacıdır.
Bu sebeple dedektifin işi ortaya çıkarma, adlandırma ve sosyal ve ahlaki açıdan tehdit edici unsur olarak ötekiliği barındırmaktır.
Ancak birçok ilerici Gialli, genellikle Argento’nunkiler ve aynı zamanda "Giornata nera per l'ariete /The Fifth Chord, Luigi Bazzoni, (1971)"
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
erkeklik ve kimlik konularını araştırmak için suçu ortaya çıkarma uzlaşımları ve inceleme prosedürleri ile ilgilenir.
Bu tarz giallide kilit temalar ötekileşmeyi, başarısız araştırmayı, diğeri olmayı da içinde barındırır.
Birçok Gialli izleyicisi Susan Scott’ın bir sonraki soyunma sahnesini beklerken, birçoğu da onun bir diğer harika kıyafetini görmeyi bekler.
Söz konusu giallo hem erotik öngörüyü hem de kıyafet hassasiyetini teşvik eder. Giallo 1960 ve 70’lerin bir türüdür ve bu yıllar kıyafet açısından son derece dikkat çekicidir.
Kaç gialli moda evlerinde ya da moda evlerinin çevresinde geçmektedir? "Sei donne per l’assassino", "Nude per l’assassino / Strip Nude for your Killer, Andrea Bianchi, (1975)" ve
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
"La dama rosa uccide a sette volte / The Red Queen Kills Seven Times, Emilio P Miraglia, (1972)" bunlardan sadece bir kaçı. Peki kaç Gialli kurbanı modeldir?
Giallo’nun 1930’lardaki kökenlerine atıfta bulunursak, İngiliz çevirileri ve ilk Amerikan cinayet gizemleri ile birlikte sinematik Giallo’nun edebi türe olan borcu unutulmaz.
En belirgin örnekler ise Giallo kitabının bir nesne olarak "La ragazza che sapeva troppo" filminde sahnelenmesi ve "Unsane / Tenebre (1982)" isimli filmde
Giallo yazarının/okuyucusunun anlatının merkezinde olmasıdır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
İkinci filmde, Peter Neal (Antonio Francoisca) Amerikalı bir Giallo yazarı ve Giuliano Gemma’nın detektifi hırslı bir Sherlock Holmes okuyucusudur.
Film listesinde adı geçmediği halde Agatha Christie, "Concerto per un pistola / The Weekend Murders, Michele Lupo, (1970)" ve
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
"Cinque bambole per la luna d’agostso / Five Dolls for an August Moon, Mario Bava, (1970)" için bir ilham ve imitasyon kaynağı olmuştur.
Edgar Allen Poe eserleri de gialli filmlere uyarlanmıştır,
örneğin "Sette note in nero / The Psychic, Lucio Fulci, (1977)" ve "Due occhi diabolici / Two Evil Eyes, Dario Argento ve George Romero, (1990)"
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Seyahat, tatil, egzotizm, melezlik ve yabancılık Giallo’nun benzer özellikleridir.
1950’lerden sonra İtalyan sinemasının metinselliği ulusal film hareketi ve ulusal kimlik kapsamında problem yaratan sorguların önünü açan birçok özelliğe de sahiptir.
Giallo'nun başkahramanı genellikle İtalya’da bir yabancı ya da İtalya’da tatil yapan bir turisttir.
Mekan ise “Egzotik yerler” olarak,
İskoçya "L’iguana dalla lingue di fuoco / The Iguana with a Tongue of Fire, Riccardo Freda, (1971)",
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Haiti "Al tropico del cancro / Death in Haiti, Edoardo Mulargia, (1972)"
ve Afrika’dır: "L’uomo piú velonosa del cobra / Human Cobras, Bitto Albertini, (1971).
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Karakterler sabit bir şekilde evde ya da başka bir mekanda bulunmazlar; daima farklı mekanlarda bulunurlar.
Bu farklılık transatlantik hava yollarının reklamlarını ve elbette J&B viskisinin seyahat eden yolcuların favori içeceği olmasını doğrulamaktadır.
(Bu Avrupa sinema tarihindeki en göze çarpan ürün olmalı.)
Giallo İtalya’da kurgulandığında, tipik olarak üç farklı rota izler. Bazen tanınabilir turist merkezleri ile ‘’İtalyan-lığın’’ tanıtımını yapar.
Diğer zamanlarda İtalya’nın belirleyici özelliklerini göz ardı ederek İtalyan-lığı başka bir Avrupa ülkesi ile silmeye çalışır.
Ve yine bazen esrarın gerçekleştiği mekan olarak kırsal-tarihsel yerleri seçer,
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
"La casa dale finestre che ridono / The House with the Windows that Laugh, Pupi Avati, (1976)" da olduğu gibi.
İtalyan popüler sineması ulusal olmayanı teşvik etme eğilimindedir ve bu farklı biçimlerde yabancı olanın seyahati ve turist bakış açısı ile abartılmış olarak karşımıza çıkabilir.
Ugo Liberatore’nin "Incontro d’amore / Bali (1969)" ve "Emanuelle Nera / The Black Emanuelle (1975)" serileri bir soft-porno olarak karşımıza çıkmaktadır
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
ve bu Anne McClintock’un “porn-tropikleri” olarak adlandırdığı Giallo’nun daha pan-egzotik gizem araştırması ve değişen zevklerle ve halkın ilgisini canlı tutma olarak filme yansımıştır.
Giallo’nun popülaritesi ulusal boyuttan çıkıp uluslar arası bir boyuta da ulaşmış, hatta Japonya’da anime bir giallo bile yapılmıştır "Perfect Blue, Satoshi Kon, (1997)"
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ayrıca İspanyol "Una libélula para cada muerto / A Dragonfly for Each Corpse, Leon Klimovsky, (1974)",
Belçikalı "Die Potloodmoorden [The Pencil Murders, Guy Lee Thys, 1982", ve daha bir çok ülkenin giallo filmlerine rastlamak mümkündür.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Sonuç:
İtalyan sinemasının 60'lı ve 70'li yıllarda bize sunduğu ilginçliktir, 'Giallo'.
Genele hitap edecek bir film türü değildir. "Ölümün estetize edilmesi" gibi tuhaf bir yaklaşım üzerine kuruludur.
Bunu sağlamak içinse, cinselliği çekinmeden kullanır.
Alt metinlerde hep psikolojik kavramlar ele alınır.
Sinematografi gösterişli, müzikler de standart film müziklerinden farklıdır.
Ennio Morricone, Bruno Nicolai, Liz Ortolani gibi isimlerin yanında Goblin gibi progressive rock grupları da Giallo filmleri için müzikler yapmışlardır.
Neredeyse her Giallo filminde bir eldivenli katil ve onun kurbanı olan bir ana kadın karakter bulunur.
Kadın bedenini cesurca sergileyen bir tutum izlemesi, kimi zaman eleştiri almasına sebep olmuştur.
Eh, doğal olarak, Giallo filmlerinde oynayan kadın oyuncular da hep özenle seçilmiştir. Edwige Fenech ve Barbara Bouchet desem yeter sanırım. :4:
Türün oluşumunu birinci elden etkileyen Mario Bava'nın "La ragazza che sapeva troppo / The Evil Eye / Çok Şey Bilen Kız (1963)" ve
"Sei donne per l'assassino / Blood and Black Lace / Six Women for the Murderer / Kan ve Siyah Dantel (1964)" filmleridir.
Bu iki film, Giallo filmlerinde standart hale gelecek abartılı vahşet ve cinsellik etkilerini barındırmasa da
maskeli / eldivenli katil ve kurban olan güzel kadınlar konfigürasyonunu türe oturtmuştur.
Evet, Mario Bava türün oluşumunu birinci elden etkilemiştir etkilemesine, ancak
'Giallo' deyince akla ilk olarak yanında yardımcı yönetmen olarak yetişen, Asia Argento'nun babası Dario Argento gelir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
"Profondo Rosso / Deep Red / Dripping Deep Red / The Deep Red Hatchet Murders / The Hatchet Murders / Derin Kırmızı (1975)",
"Suspiria (1977)" ve "Unsane / Tenebre / Ölümün Sesi (1982)" gibi türün önemli örneklerini yönetmiş olan Argento,
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
filmlerinde doğa üstü etmenleri ele aldığı kadar, "Phenomena / Creepers (1985)", "Inferno (1980)", "La Terza Madre / Üçüncü Anne (2002)"
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
psikolojik açıdan sorunlu kahramanların doğrudan etki ettiği yapımlar da sunmuştur. "Profondo Rosso (1975)", "Tenebre (1982)", "Opera (1987)"
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
'Giallo' adına diğer önemli isim Lucio Fulci'dir.
Şiddet kullanımını görsel olarak Argento'dan da abartılı şekilde kullanan Fulci, filmlerinde sosyal mesajlar vermekten de kaçınmıyordu.
'Gore' ve 'Slasher' türleri için de önemli bir figür olarak görülen Fulci'nin filmlerinde senaryolar ikinci plandadır ve tüm odak görselliktedir.
Çektiği 'Giallo' filmlerinden en çok öne çıkanlar "Una lucertola con la pelle di donna / Schizoid / A Lizard in a Woman's Skin / Kabus (1971)",
"Non si sevizia un paperino (1972) / Don't Torture a Duckling / Linç" ve "Sette notte in nero (1977) / The Psychic" adlı eserleridir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Argento ve Fulci'nin ardından yine önemli işler yapmış Sergio Martino gelir.
Martino'nun filmlerinde "I corpi presentano tracce di violenza carnale / Torso / Ölene (Ölüme) Kadar Seks" (1973)" dışında daha az şiddet içeren cinayet sahnelerinin varlığı,
cinselliğin daha yoğun kullanımıyla yer değiştirmiştir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Döneminin etkisi ile "Psychedelia" (gözle görülemeyen ruhsal dünyanın görünür hale gelmesi) akımından da görsel ve işitsel etmenleri filmlerine eklemiş olan Martino,
alt metinlerde hep psikolojik rahatsızlıkları öne çıkarmıştır.
Başrol oyuncusu olarak çoğunlukla Edwige Fenech ile çalışmıştır.
"Lo strano vizio della signora Wardh (1971)", "Tutti i colori del buio (1972)", "i corpi presentano tracce di violenza carnale (1973)"
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
"La coda dello scorpione / The case of the scorpion's tail (1971)",
"il tuo vizio è una stanza chiusa e solo io ne ho la chiave / Your vice is a locked room and only i have the key (1972)" Martino'nun iyi Giallo örnekleridir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Massimo Dallamano'nun polisiye soslu "La polizia chiede aiuto / The Coed Murders (1974)" ve "Cosa avete fatto a solange? (1972)",
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Emilio Miraglia'nın gotik etkileşimler taşıyan "La notte che Evelyn uscì dalla tomba (1971)" ve "La dama rossa uccide sette volte (1972)",
Andrea Bianchi'nin slasher türüne ilham olmuş "Nude per l'assassino (1975)",
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Giulio Questi'nin ilginç yapıtı "La morte ha fatto l'uovo (1968)" ile
Luciano Ercoli'nin "La morte cammina con i tacchi alti (1971)" ve "La morte accarezza a mezzanotte (1972)" eserleri de türün meraklılarına hitap edebilir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Tabii hayatınızı değiştirecek, müthiş yapıtlar beklemeyin çünkü bu filmlerin çoğu şu an kült statüsünde değerlendirilen eserlerdir.
Sonuç itibariyle, özellikle 70'li yıllarda İtalyan sinemasını ihya etmiş ve 80'lerde HW'un saracağı "Slasher" filmlerine öncülük etmiş önemli bir alt genre'dır Giallo,
ama artık popüler değildir.
Kısaca korku-gerilim, gizem içeren birkaç 'Giallo' türündeki filmi bu başlık altında sunacağım.
Saygılarımla.
*