Kárhozat (1988)

agartan

Onursal Üye
28 Haz 2019
1,225
11,296
Kárhozat (1988)

Yönetmen: Béla Tarr
Senaryo: László Krasznahorkai, Béla Tarr
Müzik: Mihály Vig
Ülke: Macaristan
Tür: Suç, Dram, Romantik
Vizyon Tarihi: 01 Ekim 1988 (Macaristan)
Dil: Macarca
Süre: 121 dk
Çekim Yeri: Macaristan
İlgi: bar, dans, şiddetli yağmur, varoluşçuluk, sürrealizm
Nam-ı Diğer: Damnation / Lanet
IMDb Rating: 7.8 / 10
Rotten Tomatoes: 92 / 100
2 Ödül


Sunum: 1,08 GB, Siyah - Beyaz 720p, orijinal dil, Türkçe altyazı, çeşitli posterler

Kárhozat,1:

Kárhozat,2:


*Filmi izleyebilmek için her iki "rar" dosyasını da indirmeniz gerekmektedir*



“Pencerenin kenarında, boş boş dışarı bakıyorum. Nice seneler orada oturdum,
bir şeyler bana hep sonraki anda delireceğimi söyledi. Ama öyle olmadı.
Üstelik delirmekten korkmuyorum. Delilik korkusu bir şeylere sadık kalma anlamına gelebilir.
Henüz bir şeye bağlı değilim. Her şeyin bana sadık olmasına rağmen, sadık olduğum bir şey yok.

Onlara bakmamı istiyorlar. Nesnelerin, olguların çaresizliğine; penceremin dışındaki pis köpeğin kurşunî gökyüzünün altında,
delicesine yağan yağmurda su içişine bakmamı istiyorlar. Acıklı çabalarını izlememi istiyorlar.
Herkes, mezara girmeden önce konuşmaya çalışıyor. Zaten düştüler, konuşacak zaman kalmadı.
Beni delirtmek için nesnelerin bu geri dönülmezliğini istiyorlar. Bir sonraki anda ise delirmemi istiyorlar.”




K-rhozat-1988.jpg




Karrer, orta yaşı geçmiş; sisteme, belki de hayata tutunmamayı seçmiş, Macaristan’ın küçük bir kasabasında,
kendi halinde yaşayan bir adamdır. Bu boşluktan çıkmanın tek yolu âşık olduğu kadındır.
Âşık olduğu kadına giden tek yol ise barın sahibinin önerdiği yasadışı işi yaparak,
kazandığı parayla hayatının kadınıyla bir başlangıç yapmak ve sonuç olarak sisteme dâhil olmaktır.
Karrer’in mutlak sadakatine karşı kadının ruhu sadakatsizdir ve tüm bunlar Karrer’i anlamsızlığının daha da derinliğine sürükleyecektir.



İçinde bulundukları kapitalist sistemde kadın paraya, adamsa kadına ihtiyaç duyar.
Bir anlamda sistemi besleyen bu durum, karakterleri kendi içinde varoluşsal bir çıkmaza sürükler.
Medeniyete ulaşma aracı olarak bir çok farklı durum vardır; kadın için para, adam için aşk gibi.
Aslında hikaye bu iki olgu arasında gelişir.
Aşkı temsil eden karakterimiz Karrer, filmde sık sık aslında ondan bir farkı olmayan köpekler gibi,
oradan oraya medeniyete ulaşma çabasıyla hareket etmektedir.
Fakat ulaşmaya çalıştığı medeniyet; aslında varoluşunda yatan hayvanî, ilkel yanı ortaya çıkarır, bu çatışma da karakterin lanetidir.
Filmin adı da buradan gelir.





K-rhozat-1988-1.jpg





Béla Tarr 21 Temmuz 1955’te Macaristan’ın güneyindeki Pécs şehrinde doğmuş ama özellikle kişiliği ve
yönetmenlik kariyerine yön verdiğini söyleyebileceğimiz Budapeşte’de büyümüş.
Tarr’ın tarzına yön veren ve sanatını besleyen bir diğer önemli unsur;
anne ve babasının hem tiyatro hem sinemayla yakından ilgili olmasıymış diyebiliriz.

Bu bağlamda şanslı bir çocukluk geçiren Béla, annesi tarafından henüz 10 yaşındayken
Tolstoy’un “İvan İlyiç’in Ölümü” adlı eserinin televizyon filmi uyarlaması için Macaristan Ulusal TV'sinde yapılan seçmelere götürmüş.
Béla burada rol kaparak kariyerine bir aktör olarak başlamış ama bu uzun sürmemiş.
Miklós Jancsó’nun filmi “Szörnyek évadja” dışında bir daha aktörlük yapmayı denememiş.
Sinemaya olan tutkusunu fark ettiğinde 16 yaşındaymış ve ilk amatör filmlerini bu yaşta çekmiş.
Bu ilk filmlerinde, belgesel türü olmak üzere, çoğunlukla Macaristan’daki işçilerin veya yoksul kesimin hayatlarını konu etmiş.
Sinema onun için bir hobiymiş aslında, asıl derdi felsefeymiş.
Felsefî söylemlerini insanlarla paylaşırken sinemayı bir araç olarak kullanmış da diyebiliriz bir nevi…
Çektiği 8 mm’lik kısa filmlerinden sonra, Macaristan Hükümeti Tarr’a ambargo uygulayarak üniversiteye devam etmesine izin vermemiş ama
Béla pes etmemiş ve film üretmeyi sürdürmüş.


"Kárhozat, Berlin Film Festivalinde gösterildiğinde Macaristan’daki hemen herkes nefret etti.
Özellikle de politikacılar. Bana gayet net bir şekilde şunu söyleyen bile oldu: 'Bir daha burada asla film çekemeyeceksin!'




K-rhozat-1988-Bela-Tarr.jpg


Béla Tarr


Béla Tarr sineması dendiğinde hemen aklımıza uzun plan sekansları geliyor hiç kuşkusuz.
Ritmi olabilecek en alt seviyeye indirerek tamamen atmosferi ön plana çıkaran bu anlayış içinde Tarr,
insanın varoluşuna dair derin sorgulamalara girişir.
Özellike Nietzsche orijininde gelişen bu sorgulamalar egonun olumsuzlanması yoluyla distopik bir hale bürünür.

Ona göre kaybediş daha yaratılmayla başlamış; medeniyet dediğimiz şey de her şeyi daha da içinden çıkılmaz bir hale sokmuştur.
O yüzden yönetmen filmlerine mekan olarak hep ıssız ve sessiz kasabaları seçmiş,
hiçbir yere gidemeyen, gitse de dönemeyen insanlar tasvir ederek aslında hareketi putlaştırmıştır.
Ama en nihayetinde filmlere bir köşesinden dahil olan sirkler,
göçebe çingeneler yoluyla yabancı kavramını sorgulamış, yersiz-yurtsuzluğa dair bir ön tezde bulunmuştur.


Birçok röportajında da belirttiği üzere Tarr, küçük insanların hikayelerini odağına almış,
yol kenarında paltosunun içine sinmiş bir şekilde sigarasını içen adamın hikayesini anlatmayı seçmiştir.




K-rhozat-1988-3.jpg




Bu açıdan Tarr bazen sıradanları, bazen kaybedenleri, bazense zaten kaybetmiş olanları filmlerine taşır ve
söylemleri, karanlıklarına gömdüğü o yoğun, vıcık vıcık çamur atmosferinde yeni bakışlara ve algılara hayat verir.


Müthiş kasvetli bir hava, durmak bilmeyen yağmur ve onun oluşturduğu çamurun içinde kaybolan,
insanların adına yaşamak dediği hayatı anlatan bir film.
Sessiz ve durağan kamera hareketlerinin yanında tekinsiz müzikleriyle kolay hazmedilebilecek bir yapım değil kesinlikle.

Derin felsefe içeren dram türü film arayanların izlemek isteyeceğini düşünüyorum.

Saygılarımla.

*

 
Üst