Vivement Dimanche! (1983)

agartan

Onursal Üye
28 Haz 2019
1,225
11,296
Vivement Dimanche! (1983)

Yönetmen: François Truffaut
Senaryo: François Truffaut, Suzanne Schiffman, Charles Williams (roman "The Long Saturday Night")
Müzik: Georges Delerue
Ülke: Fransa
Tür: Komedi, Suç, Gizem
Süre: 111 dk
Vizyon Tarihi: 09 Ağustos 1991 Türkiye (Neşeli Pazar)
Dil: Fransızca
Çekim Yeri: Hyères, Var, Fransa
Nam-ı Diğer: Confidentially Yours / Finally, Sunday
IMDb Rating: 7.2


Sunum: 0,99 GB, Siyah - Beyaz 720p, orijinal dilde ve Türkçe altyazısı yanındadır.



Vivement Dimanche,1:

Vivement Dimanche,2:



*Filmi izleyebilmek için her iki "rar" dosyasını da indirmeniz gerekmektedir*




Claude Massoulier'ün av yaptığı mekanda öldürülmüş olduğunun ortaya çıkmasıyla gizemli olaylar serisi başlayacaktır.
Julien Vercel'in (Jean-Louis Trintignant) parmak izlerinin Claude'un arabasında bulunması ve
Julien'in karısı Marie-Christine Vercel'in (Caroline Silhol) Claude'un metresi olduğunun ortaya çıkması,
bütün şüphelerin Julien'in üzerinde toplanmasına neden olacaktır.

Ama hiç hesaba katılmayan bir kişi vardır.
Julien'in sekreteri Barbara Becker (Fanny Ardant), suçsuzluğundan çok emin olmasa da,
patronunu aklamak için büyük bir beceriyle elinden geleni yapmaya çalışacaktır.




0086551.jpg




Film gösterildiği yıllarda ve sonraki dönemlerde çoğu sinemasever tarafından anlaşılamamış, Hitchcock güzellemesi kabul edilmiş.
Haksız değiller; Truffaut, Hitchcock'un öğrencisiydi. Ustasının bir kaç filmine göndermede bulunmuş.
Aşağıdakiler film hakkındaki kötü eleştirilerin bazıları:


Fanny Ardant'ın güzelliği uğruna sonuna kadar katlanabildiğim, François Truffaut'ın bana göre başarısız bir Hitchcock güzellemesi.
Olay kurgusunun gerçeklikten uzaklığından dolayı film noir'den soft bir komediye dönüşmesi,
beğenmememdeki en büyük etken olduğunu söyleyebilirim.
Sinefiller bir göz atabilirler ama izlemediğinizde kaçıracağınız tek şey sadece taş gibi bir Fanny Ardant'ı izleyememek olacaktır.




Noir desen değil, yeni dalga desen değil, hafiften Hitchcock tarzı bir Truffaut filmi.
Bazı büyük yönetmenlerin son filmleri nedense şaşırtıcı düzeyde b*ktan olabiliyor.




Vivement-dimanche-1983-Truffaut-film-afi.jpg



Aşağıdakiler kötü eleştiri sayılmaz; yine de filmin sırrını anlayamamışlar:


Ciddi bir HW / Amerikan filmi temposu yakalamaya uğraşılmış, Hitchcock etkisi, hayranlığı ve selam duruşu da besbelli.
Özellikle de güvenilesi, inanan/seven, her işi üstlenen, "Erkek Fatma" kadın tiplemesi damga gibi.
Truffaut'un kendisi bir kadınsever ama güvenmez bir yönetmendi, dönüşme çabasında mı, barışma mı anlamalı.
Öte yandan, Fransızların aşk, aşk skandalı fetişi (tapımı) ile de güzel dalga geçmiş.




Film komedi, gizem ve suç kategorisine alınmış. Katili filmin son anlarında öğrenmemiz, filmi Hitchcock filmlerine benzetmiş.
Truffaut burada Hitchcock’a sağlam bir selam çakmış.
Filmin bir çok sahnesinde göndermeler görüyoruz:
Ödünç arabanın kullanılması, apartmana gizlice girmek ve yine Barbara’nın gözünden katilin ayaklarını görmek (Rear Window filmine).
Truffaut’un filmle ilgili röportajı var mı bilmiyorum ama “bu filmi Hitchcock için çektim” derse inanırım.
Yine filmin içinde bir dönem Fransa'da yasaklı olan Kubrick’in Paths of Glory (1957) eserini görüyoruz, hem de birkaç kere,
Birincisinde gazetede, ikincisinde Eden Sinemasında ve üçüncüsünde yine sinemada ama bu sefer arka fonda silah sesleri olarak.
Yine aynı sinemada arka fona William Freidkin’in 1977 yapımı “La Convoi de Lapeur (Wages of Fear / Dehşetin Bedeli)” afişini koymuş.
1957 yapımı bir film olan “Paths of Glory” ile 1977 yapımı olan “Dehşetin Bedeli”, aynı anda gösterimde.
(20 yıl sonra gösterildiğini gözümüze sokuyor)

Filmde bir çok sahne milimetrik olarak kurgulanmış, kahraman sadece bir saniye bir şey yapmaya geç kalsa olay çözülemeyecek.
Örneğin Julien uykuya dalmasa Barbara yerine Nice’e o gidecek,
Nice'deki otelde hizmetçiyi kadın karşıdan çağırmasa Barbara o notu almaya giremeyecek,
Barbara hizmetçiyle dialog kurmasa istediği odada kalamayacak,
o odada kalmasa gece oraya giren adamla karşılaşamayacak,
uyanmasa adamı kolundan tutamayacak,
kolundan tuttuğunda ceketi yırtılmasa adamın cebindeki cüzdandan müfettişlik bürosunu bulamayacak.
Evet, hayat biraz da şans ve mucize değil midir zaten?

Bu arada Barbara çok iyi işler çıkarıyor, polisin çözemediği ve çözemeyeceği bir çok işi başarıyor, neden peki?
Julien’e olan aşkından. Truffaut burada “aşık kadın çok tehlikeli kadındır” demeye getiriyor.
Son sahnesine kadar bir çok farklı kadını kadraja alan film, kadınları çok sevdiğini iddia eden ve
öldürdüklerini sırf kadınlara olan sevgisi yüzünden yaptığını söyleyen katilin itirafları ile son buluyor.

Ve sonun sonu sahnesi, kadrajda Barbara ve Julien'in evlilikleri var (adamı temize çıkarmak için boşuna mı uğraştı?), yer kilise.
Sahnedekiler Barbara ve onun müstakbel eşi Julien ile eski eşi (muhabir), daha önceden kafasını yardıkları rahip ve
yine 10-14 yaş arası kızlardan oluşan bir koro.
Son sahnede Barbara'nın eski eşi fotoğraf makinasının lensini düşürüyor, küçük kızlar da kedinin fareyle oynadığı gibi adamla oynuyorlar,
lens yerde bir o ayağa bir bu ayağa gidiyor. Arka planda Georges Delerue'den sahneyi daha da netleştiren bir ezgi var.
Kimbilir, Truffaut bu sahnede, kadınların erkeklerle bütün hayatları boyunca oynayacaklarına atıfta bulunuyordur, belki de.
Ne de olsa filmde kadınlar zaten bir çok kez erkeklerle oynuyor.

Şaşırtıcı olan, Truffaut pazar günlerinden nefret edermiş.
Son filmine neden sevmediği bir şeyin ismini koyduğu gizemli. Emekliliği mi düşünüyordu?




finally-sunday-1983-Truffaut.jpg




"Vivement Dimanche", filmi getirten firmanın uygun gördüğü başlıkla "Neşeli Pazar",
Fransız TV5 kanalının bir 'geyik' programıdır, hani bizdeki TRT'nin "Pazar Stüdyosu' gibi.


Fransız "auteur" Francois Truffaut'un siyah beyaz çekilmiş bir çok filminden biridir.
(Auteur, Francois Truffaut tarafından 1954 yılında yazılan bir makalede ortaya atılan teoridir.
Teoride iyi ve kötü filmlerin olmadığı, iyi ve kötü yönetmenlerin olduğu savunulmaktadır.
Bu teori yönetmenleri ressamlara, film ekibini de resim malzemesine benzetmektedir.)


Film, Alfred Hitchcock'a bir övgüdür, baştan sona Hitchcockvari temalar içerir ve Hitch'in 1930'lardaki çalışmalarına benzer.
Yönetmen, her küçük sahnenin her bir parçasını en ince ayrıntısına kadar ele almış ve sonunda,
konunun hafifliğine rağmen uzun soluklu ve garip bir şekilde ciddi bir film ortaya çıkmış.


Francois Truffaut'un ilk eseri "Les 400 Coups" (1959) oldukça akademik bir çalışmadır. Şurada: http://www.cizgidiyari.com/forum/yabanci-filmler/144704-les-quatre-cents-coups-1959-a.html
"Jules et Jim" (1962) ahlak değerlerine yaptığı saldırıyla rahatsız etse de, bu film Fransız klasikleri arasında hak ettiği yeri almıştır.
"Fahrenheit 451 (1966)", Ray Bradbury’nin kitapsız bir geleceğe dair bilim kurgu başyapıtı niteliğindeki romanı,
usta yönetmen François Truffaut’nun yorumlaması sayesinde ürpertici gerçekçiliğiyle bir klasik haline geldi.
"l'Enfant Sauvage (1970)", üzücü ve çok hassas bir çalışma,
"l'Argent De Poche (1976)", keyifli bir çocuk dünyası ve bu "Vivement Dimanche! (1983)", ertesi yıl vefat etmeden önceki son eseri.

"Fahrenheit 451 (1966)" filmini uzun zaman önce sunmuştum. Ancak linki kırılmış. Yeniden sunmam gerekecek.

Truffaut, dedektif türünü daha önce de denemiş: "Tirez Sur Le Pianiste" (1960), "la Mariée Etait en noir"(1968), "la Sirène Du Mississippi" (1969).

Truffaut, 21. uzun metrajlı filmiyle, Alfred Hitchcock'a ve birlikte büyüdüğü polisiye filmlerine bir saygı duruşunda bulunmak istemiş.
Truffaut'un yakınındakiler, gerilim ustası Alfred Hitchcock'un büyük bir hayranı olduğunu belirtiyorlar.
1960'larda Truffaut, bir dizi röportaj aracılığıyla prestijli filmografisinde yaptığı çalışmaları aktardığı bir kitapta da bundan bahseder.
Mevcut filmimizde, örneğin "Rear Window (1954)"de (Truffaut'un Hitchcock'tan en sevdiği film) ve
"Dial M for Murder (1954)"de Hitchockvari göndermeler açıkça görülmektedir.
Ve bazı nesneler, bazı Hitchcock'un eserlerinde olduğu gibi, olay örgüsünün gelişiminde hayati bir rol oynar: telefon.


Truffaut'un genel olarak yeteneği olmayan mizah da var. Şu sahneyi çok sevdim: [01,01,00 içinde]
Barbara genelevin önündeyken, yoldan geçen bir adam: "Afedersiniz. Ne kadar?"
Barbara: "Pardon?"
adam tekrarlar: "Ne kadar?"
Barbara: "Saat 7,35 ".
:9


Fanny Ardant, Jean Louis Trintignant kadar mükemmel oynamış.
Ancak kadronun geri kalanı da arka planda kalmıyor. Rengarenk karakterleri canlandıran her oyuncu üzerine düşeni yapmış.

Saygılarımla.

*
 
Üst