Trumbo (2015)

agartan

Onursal Üye
28 Haz 2019
1,225
11,298
Trumbo (2015)

Yönetmen: Jay Roach
Senaryo: John McNamara, Bruce Cook
Müzik: Theodore Shapiro
Ülke: ABD
Tür: Biyografi, Dram
Süre: 125 dk
Dil: İngilizce
IMDb Rating: 7.5
8 Ödül

Sunum: 902 MB, 720p, orijinal dilde ve Türkçe altyazısı yanındadır.


Trumbo:


l-trumbo-1beu1.jpg



1947'de Dalton Trumbo, Hollywood'un en iyi senaristiydi, ta ki kendisi ve diğer sanatçılar, siyasi görüşleri nedeniyle hapse atılıp kara listeye alınana kadar.

Şimdi ise bu biyografik film, biri Americana Film Fest 2016 (en iyi film seyirci ödülü) olmak üzere 8 ödül almıştır.

Trumbo, ABD'de 10-11 yıllık bir zaman dilimine odaklanıyor.
Kara listenin ortaya çıkışı, komünizm korkusu, sinemacıların devlet-FBI-sinemacılar yüzünden işsiz kalmaları, hapse düşmeleri,
listedeki senaristlerin senaryolara isimlerini yazamamaları, çakma isimlere verilen Oscar ödülleri;
Trumbo'nun ailesiyle ve arkadaşlarıyla ilişkisi, ihanetler vs...
Hepsi yansıtılmış; eleştiri pek yok, sadece gösteriliyor.

O dönemlerde pek çok kişi arkadaşlarını satmış, pek çoğu da her şeye rağmen arkadaşlarını desteklemiş.
H. Bogart, l. Baccal, K. Hepburn arkadaşları için mücadele ederken; Gregory Peck, Elia Kazan ve onlarcası ise dik duramayıp onları satmışlar.
Mccarthy ve Hoover ikilisi sinemacıları birbirine düşürmeyi başarmış.

Dalton Trumbo ve kara listedeki arkadaşlarının oldukça etkileyici hikayesini izlerken, toplumu kutuplaştıran boktan siyasilere ve
cehaletin nasıl kolayca manipüle edildiğine şahit oluyoruz.
Film ülkemizin bugünkü haline ışık tutuyor gibi; birilerini itibarsızlaştırmak için ilk öne sürülen şey "milliyetçilik" ve "ihanet".
İhanet ile suçlamak bugün de çok geçerli ve her gün biri diğerine göre daha çok "hain" ilan edilebiliyor.
Tıpkı borsa gibi, bitcoin gibi bir şey bu meret; kendine dair bir yığın parametresi var ve her türlü manipülasyona açık.

Filmde "hain" ilan edilen birileri daha sonra "vatansever" ilan edilip onore ediliyor.
Sağlam duran dostlar, gerçek bir aile, satan sahte dostlar, güç yalakaları, askerlik bile yapmamış militaristler vs...
Yanılmayın, günümüzdeki ülkemiz değil burası, 70 yıl önceki Amerika.

Charlie Chaplin'i de aynı nedenlerle ABD'den sürenler, o 83 yaşında iken Oscar özel ödülü sundular.
Çok rahat bir şekilde "Münasip bir yerinize sokun" diyebilirdi; onun yerine sanat için, sinema için seve seve kabul etti.

2. dünya savaşı bitmiştir.
Savaşın galipleri dünyayı kendi nüfuz bölgelerine ayırmıştır. Eski müttefikler olan ABD ve SSCB arasında soğuk savaş;
çift kutuplu dünyanın batı kanadını temsil eden ABD'de ise müthiş bir komünizm paranoyası başlamıştır.

"House Committee on Un-American Activities" (HUAC) (1934–1975):
Antikomünist bir yapılanma olarak Temsilciler Meclisinde kurulan 'Amerika'ya Karşı Faaliyetler Komitesi' siyasetçiler kadar HW'u da derinden etkiler.
Senatör Mccarthy ve arkadaşlarının 1950'li yılların sonuna değin sürdürdüğü komünist 'cadı avı' sebebiyle birçok HW çalışanı soruşturmaya uğrar,
sorgulanır, işten atılır; yetmez denilir, bir de hapse atarlar.

Film endüstrisinde çalışan onlarca oyuncu, yönetmen ve senarist kara listeye alınmıştır.
Komünist partiye üye olmayı bırakın, o duyguları taşımak bile suçlanma nedenidir.
Bir kısmı bu şekilde devre dışı bırakılırken binlercesi de arkadaşlarını ihbara zorlanmış, tehdit ve şantajlarla muhbirleştirilir.

Film işte böylesi "kara" bir dönemi konu alıyor.
O dönemde sektörün en çok aranan senaristlerinden olan Dalton Trumbo üzerinden işleniyor konu.
'Kelebek' ve 'Spartacus' gibi unutulmaz filmlerin senaristi olan Trumbo ile arkadaşları 'Hollywood'un 10'lusu' diye biliniyorlar ve
set işçilerinin haklarını savunan bir anlayışa sahipler.
Fikirleri filmde pek işlenmemekle birlikte, pek etkisi olmayan komünist partiye üye oldukları için kara listeye alınırlar, yargılanırlar ve hapse atılırlar.
Senaryo yazmaları da yasaklanır.
Öyle ki, en derinlikli senaristler ekmeklerini kazanabilmek için, erotik filmler yapan şirketlere hikayeler yazmak zorunda kalır.

Trumbo yaklaşık 10 yıllık bu süreçte çakma isimlerle yazdığı 'Roman Holiday' ve 'The Brave One' adlı senaryolarıyla iki kez Oscar kazanır.
Yılmadan sürdürdüğü mücadelesiyle kara çemberin kalkmasında önemli bir unsur olur.

Hollywood 10'lusu:
Bertold Brecht de bu listedeymiş; ancak ifade verdikten sonra ABD'den ayrılmış. Böylece 10 kişi kalmışlar.
John Howard Lawson
Dalton Trumbo
Herbert Biberman
Albert Maltz
Alvah Bessie
Samuel Ornitz
Adrian Scott
Ring Larner
Lester Cole
Edward Dmytryk

Bu on kişi sinemanın toplulukları eğitmek ve bilinçlendirmek için kullanılabileceğini savunmuşlardı.

Onlar'dan yirmi-yirmibeş yıl önce topraklarımızdan yükselen güçlü ve eşsiz bir ses sinemanın önemini şöyle tarif ediyordu:
"Sinema, gelecekteki dünyanın bir dönüm noktasıdır.
Şimdi bize basit gibi gelen, bir eğlence olan radyo ve sinema bir çeyrek asra kalmadan yeryüzünün çehresini değiştirecektir.
Tek ve birleşik bir dünyayı hazırlamak bakımından sinema ve radyonun keşfi yanında,
tarihte devirler açan matbaa, barut, Amerika’nın keşfi gibi olaylar oyuncak nisbetinde kalacaktır." Atatürk


Kendilerine soruşturmalar esnasında en fazla sorulan soru komünist olup olmadıklarıydı.
Bu soruyu yanıtlamayı reddettiler. Ne olumlu ne de olumsuz olarak.
Çünkü kendilerine göre bu sorunun sorulması bile, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesine kaynak olan Virginia Haklar bildirgesine (1776 bill of rights) aykırıydı.



l-trumbo-u87p1.jpg



Oscar ödüllerinin biri ölmeden bir yıl önce 1975'de iade edilir, diğeri 90'lı yıllarda karısına verilir; aynı törende itibarı da iade edilir.

Film, bu dönemi oldukça çarpıcı şekilde aktarıyor.
TRT'nin çocukluğumuzda pazar sineması kuşağında bize Kızılderililerin korkulu rüyası, kahraman şerif olarak kakaladığı John Wayne'nin
aslında pisliğin teki (redneck, bakınız tesadüf eseri, bu günkü Yılmaz Özdil yazısı), hatta örnek bir faşist olduğunu bu filmle öğreneceğiz.
Geçtiğimiz günlerde hayata veda eden Kirk Douglas'ın cadı avının sona ermesinde Spartaküsvari bir duruş sergilediğini de göreceğiz.
dipçe: Spartacus filminin çekimlerinde Kubrick'in burnundan getirdiğini bildiğimiz Kirk, esprili bir cümleyle bu kavgaya atıf yapar.

Edward G. Robinson gerçek hayatta komite önünde ifade verse de, isim vermemiştir.
Louis C.K.'nın canlandırdığı Arlen Hird karakteri hiç bir zaman var olmamış, kara listeye alınmış birkaç yazarın bir karışımıdır.

Filmde sigarasız olarak göreceğimiz sahnelerin toplam süresi belki de 5 dakikacık olan Trumbo,
söylentiye göre günde 6 paket sigara içmesi sonucu yakalandığı akciğer kanseriyle mücadele ederken 1976 senesinde kalp krizinden ölmüştür.

Dean O'Gorman, bu filmde "Kirk Douglas" oynamasıyla ilgili tavsiyeleri için Kirk Douglas'a danıştığında,
Douglas cevap yazarak otuz sekiz yaşındaki oyuncuya profesyonel olmasını ve içgüdüsüne güvenmesini söylemiş:
"Kirk Douglas'ı oynamak... unut onu. Sadece rolü oyna ve başarılı olacaksın."
"Hobbit" üçlemesinde cüce kardeşlerden "Fili" karakterini oynayan Dean O'Gorman bu tavsiye ile öyle bir Kirk Douglas oynamış ki,
"Kirk Douglas olmadan ancak bu kadar Kirk Douglas canlandırılır" diyorum, o derece. dipçe: Spartacus sahnelerini bile O'Gorman canlandırmıştır.

Helen Mirren, Hedda Hopper'ın Mccarthy'nin cadı kazanı yıllarında nasıl bir dedektif gibi,
nasıl fallus arayışındaki bir kevaşenin bütün enerjisini bu işe adadığı gibi, iz sürerek komünistleri deşifre etmeye çalıştığını iyi canlandırmış.

Trumbo'yu canlandıran Bryan Cranston mükemmele yakın.
Banyoda ve daktilo başındaki sahnelerin çoğu doğaçlamadır, küçük kağıtları birbirine yapıştırdığı sahneler falan tamamen kendisidir.
Oscar'a aday gösterilen bu performansıyla Dicaprio'nun ayısına çarpmasaymış, ödülü çok rahat alabilirmiş diye düşünüyorum. (The Revenant)

Berkay Akbudak'ın yazısından Trumbo için daha geniş bilgilere ulaşabilirsiniz:


Keyifli seyirler, sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler dilerim.


*
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,339

Filmde Trumbo'nun arkadaşı Arlen Hird'ü canlandıran "Louis C.K." aslında ABD'de çok izlenen bir stand-up komedyendir. Youtube'da yığınla stand-up videoları var. Bunların ortak özelliği belden aşağı espriler içermesi ve genelde iğrenç olmalarıdır. Argo ve küfür gırla gider. İğrenç esprilerine ailesini de karıştırmaktan çekinmez. Bu şovlardan bir tanesini bile bizim televizyonlarda görmek mümkün olamaz sanırım (belki yabancı kökenli video-streaming platformlarında filan vardır, ama ulusal TV'lerde asla!)

Dublajlı veya Türkçe altyazılı sinema filmlerinde hep İngilizce küfürlerin yumuşatıldığından (f**k yerine kahretsin filan) şikayet eder dururuz ya, işte Youtube'daki alt yazılı Louis C.K. videolarında bunun tam tersinin uygulandığı bir stand-up videosu izledim geçenlerde, Louis C.K.nin argo ve küfürlerini Türkçe'ye katmerlendirerek çevirmiş, sağ olsun çevirmen arkadaş!

Film için teşekkürler sevgili "agartan".
 
Son düzenleme:
Üst