La cité des enfants perdus (1995)

agartan

Onursal Üye
28 Haz 2019
1,225
11,298
La cité des enfants perdus (1995)

Yönetmen: Marc Caro, Jean-Pierre Jeunet
Senaryo: Gilles Adrien, Jean-Pierre Jeunet, Marc Caro
Müzik: Angelo Badalamenti
Ülke: Fransa, Almanya, İspanya
Tür: Fantastik, Bilim-Kurgu
Vizyon Tarihi: 29 Kasım 1996 Türkiye (Kayıp Çocuklar Şehri)
Dil: Fransızca, Çin Lehçesi
Süre: 113 dk
Çekim Yeri: Saint-Germain-les-Arpajon, Essonne, Fransa
Nam-ı Diğer: The City of Lost Children
IMDb Rating: 7.5
5 Ödül

Sunum: 1,6 GB, 720p, orijinal dilde ve Türkçe altyazısı yanındadır. (23,976 fps)


İndirmek için:
La cité part01 (1000 MB) :
La cité part02 (630 MB):


l-la-cite-des-enfants-perdus-tv2q2.jpg




Kötü yürekli Krank ve adamları çılgın bir bilim adamı tarafından imal edilmişlerdir.
Krank'ın en büyük acısı, rüya görme yetisinden yoksun olmasıdır.
Tek çareyi, rüyalarını çalmak için kaçırdığı çocuklarda bulur.
Oysa çocuklar ondan korktuğu için tek elde ettiği onların kabusları olacaktır.

Bir gün, bir sirkin güçlü adamı olan One'ın küçük kardeşi de Krank'a götürülmek üzere
Cyclops ve çetesi tarafından kaçırılınca esrarın ardındaki perdenin kalkmasıyla sonuçlanacak olan fantastik olaylar serisi başlamış olur.


4294the-city-of-lost-children-kayip-cocuklar-izle-jpg.jpg.




Caro ve Jeunet'in yapmak istemiş oldukları ilk filmmiş aslında... Çok özel başka bir filmden önce... (Delicatessen)

Bu film için, kullanmak istedikleri her tür fikri (olay olsun, kurgu olsun, efekt olsun, vs)
kağıtlara yazarak (ve birbirlerine de söylemeden) 14 yıl boyunca bir kutuya atmışlar.
Sonra, günün birinde aralarından bazılarını almışlar ve ortaya Delicatessen çıkmış.
Geriye kalanlarla da bu film,
Kayıp Çocuklar Şehri...



l-la-cite-des-enfants-perdus-1j8u5.jpg




"İkisi de mükemmel. Bu film ve Dark City bana Galip Tekin'in çizimlerini hatırlatıyor." diye yazmış bir ekşi sözlük yazarı.
Gotik fantastik bir masala benzeyen filmi izlediğimde kafam çok karışmıştı; hani... bir şey tanıdık gelir, ama adını koyamazsınız bir türlü.
İşte bu yorum tam uygun olmuş. Yalnız çizimler değil, hikaye de çok benziyor. Işıklar içinde yatsın.


l-la-cite-des-enfants-perdus-5e95f3b2.jpg



Birileri bir yerlerde ölürken,
hep göz önünde, kanlı bağırışlı ölmüyor.

İskelede, hipnoza giren dev adamın ellerinde boğulan küçük kızın gözyaşı örümcek ağına damlar.
Gözyaşının örümcek ağına düşme sesinin uyandırdığı kuş, uyuyan köpekleri sinirlendirir.
Havlayan köpekler sokakta yatan evsizin öfkelenmesine neden olur.
Evsiz elindeki şarap şişesini köpeklere doğru fırlatır, ıskalar.
Şişe duvarda tünemiş bir kuşa denk gelir.
Kuş havalanıp uçarken bir arabanın camına pisler.
Önünü göremeyen şoför bir yangın musluğuna çarpar;
oluşan ufak selde çer çöp şehrin kanalizasyonunu tıkar.
Taşan sularla sürüklenen sıçanlar bir mekanın 'artist girişi' kapısından içeri girer.
Cıbıl kadınlar sıçanlar yüzünden mekandan kaçışırlar.
Kaçışan çıplak kadınları izleyen elektrik görevlisinin eli kayar, bütün şehrin ışıkları kesilir.
Deniz feneri de çalışmaz olur.
Fener yardımıyla limana girmekte olan gemi yönünü bulamaz;
sirenini öttürür, iskeleye çarpar.
Çarpışmayla birlikte, dev adam hipnozdan çıkar, küçük kız ölümden kurtulur.

Bunların hepsi tam olarak 2 dakikada oluyor.



0112682.jpg



Keyifli seyirler, sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

*
 
Üst