YUKİ
İlk olarak TRT'den çok daha önce, İstanbul Radyosunda Nisan 1959'da bir skeç olarak başlayan Orhan Boran ve Yuki programındaki hayali Yuki karakteri giderek hayran kitlesini genişletmiş ve sonunda çizimlerini Altan Erbulak'ın gerçekleştirdiği kendi başlığını taşıyan haftalık periyotta bir çizgiroman dergisine dönüşmüştür.
1965'de yayınlanan ilk Yuki çlzgiromanı.
Yuki, başlangıçta hızlı devirde yayınlanan Orhan Boran'ın sesinden her hafta çarşamba günleri saat 18:30'dan itibaren dinleyicilerine ulaşan misli menendi kalmamış, Güney Amerika kökenli bir hayvan karakterdir. Kazma dişleri, tavşan kulağı ve sincap kuyruğuyla eşi benzeri yoktur, tıpkı Sipru'daki Marsupilami gibi.. Tam on altı yıl boyunca radyolardan yayın yapan Boran'ın İskandinav mitolojisinde adı geçen ve insanları çok sevdiğine inanılan bir yaratığın isminden çağrışım yaparak Yuki adını verdiği bu karakter onunla birlikte bin bir serüven yaşamıştır. Yuki, herhangi bir dilin tek bir sözcüğünü duysa o lisanı mükemmelen konuşabilen bir hayvandır ve nesli tükendiğinden huzuru kalmamış, yaşadığı ülkeden bir gemiye binip kaçmıştır. Türlü maceradan sonra -güya- Orhan Boran'ın evine yerleşmiş ve onunla birlikte yaşamaya başlamıştır. Tabii bunlar Yuki'nin radyo versiyonudur- işin Erbulak tarafindan devamlı bir çizgiroman serisine dönüştürülmesine gelince, Yuki tavşana benzer bir şekilde resmedilmiştir. Çuvalla mektup alan tek hayali karakter olan Yuki, sonradan Boran'ın yanına eklediği Şişko Nuri, Tombik Can, Salça Stelyo, Aferin Necdet, Hatçanım Teyze gibi karakterlerle giderek zenginleşen bir atmosfere bürünmüştür.
Yuki'nin 1963 yılında basılan 'özel sayı', ve aynı yıl çıkan normal serisinden birer cilt kapağı.
Yuki, 1960'da Tahsin Demiray'ın Büyük Ateş dergisinde Orhan Boran'ın kaleminden okuyucuya gönderdikleri mektuplara verdiği cevaplarla okuyucuya bir süre ulaşmıştır. Ardından çizgiromana uyarlanınca, Boran'la gerçekleştirdiği Pişekar ile Kavuklu'nun arasındakine benzer diyalogların yerini macera olgusunun yüksek tempoda olduğu, çocuklukların gırla gittiği bir yapı almıştır. Karakterizasyon toplum içindeki değişik insan davranışlarının birer simgesi gibidir. Erbulak ise, Cafer ile Hürmüz ve Kibar Hırsız çizgiromanlanndan elde ettiği çizer refleksiyle doğal bir senaryo kurgusunu seriye oturtmayı başarmıştır. Hatta seriye zaman zaman misafir karakter olarak bizzat Orhan Boran ya da Metin Oktay veya Bombacı Bekir gibi yaşayan gerçek insanları ve önceki çizgiroman karakteri Kibar Hırsız da dahil edilerek bu grafik devam ettirilmiştir. Fantastik ve bilimkurgu öğelerin de ara sıra boy gösterdiği seri, ilk sayısı 3 Aralık 1964 tarihinde çıkan ve Haluk Akgün'ün sahibi olduğu haftalık dergide çizgiroman maceralarını yaşamaya başlamıştır. Okurların yoğun ilgisi sonucu kurulan Yuki Kulübü ve okurların mektuplarıyla gelişen serüvenler birbirini izlemiştir. Yayınlanan bu ilk maceralar 1966'da Sait Yurdagül'ün sahibi olduğu Yurdagül Yayınları tarafindan; 1971'de Yaşar ve Coşar Şilliler tarafından ve 1973'de Şarika Şilliler'in sahibi olduğu Şilliler Yayınevi'nce tekrardan, büyük boy seriler halinde basılmıştır. Ayrıca ilk sayısı 9 Ocak 1973'de Yaşar Şilliler tarafından yayınlanan küçük boy Yuki serisi beş ay kadar yayında kalmış ve iki farklı cilt versiyonu olarak bir süre sonra okurla yeniden buluşmuştur.
İlk olarak TRT'den çok daha önce, İstanbul Radyosunda Nisan 1959'da bir skeç olarak başlayan Orhan Boran ve Yuki programındaki hayali Yuki karakteri giderek hayran kitlesini genişletmiş ve sonunda çizimlerini Altan Erbulak'ın gerçekleştirdiği kendi başlığını taşıyan haftalık periyotta bir çizgiroman dergisine dönüşmüştür.
1965'de yayınlanan ilk Yuki çlzgiromanı.
Yuki, başlangıçta hızlı devirde yayınlanan Orhan Boran'ın sesinden her hafta çarşamba günleri saat 18:30'dan itibaren dinleyicilerine ulaşan misli menendi kalmamış, Güney Amerika kökenli bir hayvan karakterdir. Kazma dişleri, tavşan kulağı ve sincap kuyruğuyla eşi benzeri yoktur, tıpkı Sipru'daki Marsupilami gibi.. Tam on altı yıl boyunca radyolardan yayın yapan Boran'ın İskandinav mitolojisinde adı geçen ve insanları çok sevdiğine inanılan bir yaratığın isminden çağrışım yaparak Yuki adını verdiği bu karakter onunla birlikte bin bir serüven yaşamıştır. Yuki, herhangi bir dilin tek bir sözcüğünü duysa o lisanı mükemmelen konuşabilen bir hayvandır ve nesli tükendiğinden huzuru kalmamış, yaşadığı ülkeden bir gemiye binip kaçmıştır. Türlü maceradan sonra -güya- Orhan Boran'ın evine yerleşmiş ve onunla birlikte yaşamaya başlamıştır. Tabii bunlar Yuki'nin radyo versiyonudur- işin Erbulak tarafindan devamlı bir çizgiroman serisine dönüştürülmesine gelince, Yuki tavşana benzer bir şekilde resmedilmiştir. Çuvalla mektup alan tek hayali karakter olan Yuki, sonradan Boran'ın yanına eklediği Şişko Nuri, Tombik Can, Salça Stelyo, Aferin Necdet, Hatçanım Teyze gibi karakterlerle giderek zenginleşen bir atmosfere bürünmüştür.
Yuki'nin 1963 yılında basılan 'özel sayı', ve aynı yıl çıkan normal serisinden birer cilt kapağı.
Yuki, 1960'da Tahsin Demiray'ın Büyük Ateş dergisinde Orhan Boran'ın kaleminden okuyucuya gönderdikleri mektuplara verdiği cevaplarla okuyucuya bir süre ulaşmıştır. Ardından çizgiromana uyarlanınca, Boran'la gerçekleştirdiği Pişekar ile Kavuklu'nun arasındakine benzer diyalogların yerini macera olgusunun yüksek tempoda olduğu, çocuklukların gırla gittiği bir yapı almıştır. Karakterizasyon toplum içindeki değişik insan davranışlarının birer simgesi gibidir. Erbulak ise, Cafer ile Hürmüz ve Kibar Hırsız çizgiromanlanndan elde ettiği çizer refleksiyle doğal bir senaryo kurgusunu seriye oturtmayı başarmıştır. Hatta seriye zaman zaman misafir karakter olarak bizzat Orhan Boran ya da Metin Oktay veya Bombacı Bekir gibi yaşayan gerçek insanları ve önceki çizgiroman karakteri Kibar Hırsız da dahil edilerek bu grafik devam ettirilmiştir. Fantastik ve bilimkurgu öğelerin de ara sıra boy gösterdiği seri, ilk sayısı 3 Aralık 1964 tarihinde çıkan ve Haluk Akgün'ün sahibi olduğu haftalık dergide çizgiroman maceralarını yaşamaya başlamıştır. Okurların yoğun ilgisi sonucu kurulan Yuki Kulübü ve okurların mektuplarıyla gelişen serüvenler birbirini izlemiştir. Yayınlanan bu ilk maceralar 1966'da Sait Yurdagül'ün sahibi olduğu Yurdagül Yayınları tarafindan; 1971'de Yaşar ve Coşar Şilliler tarafından ve 1973'de Şarika Şilliler'in sahibi olduğu Şilliler Yayınevi'nce tekrardan, büyük boy seriler halinde basılmıştır. Ayrıca ilk sayısı 9 Ocak 1973'de Yaşar Şilliler tarafından yayınlanan küçük boy Yuki serisi beş ay kadar yayında kalmış ve iki farklı cilt versiyonu olarak bir süre sonra okurla yeniden buluşmuştur.