Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
O zamanki sansür kanununa göre senaryoya böyle diyaloglar eklenmesi şarttı, aksi taktirde filme gösterim izni verilmezdi. Sansür kurallarına göre filmlerde hiçbir suç cezasız kalmamalı, sonunda Türk polisi mutlaka olay yerine yetişmeli, olaya müdahele etmeli ve olayı çözmeliydi. Hele Kiling yabancı bir tipleme olduğu için filmi sansürden geçirmeyi garantilemek için övgünün dozunu biraz da abartmışlar.
Bu sansür olayı yabancı filmlerin dublajında bile hissediliyordu. 1980'de şöyle bir yabancı filmi bomboş bir salonda 4-5 seyirciyle birlikte seyrettiğimi hatırlıyorum. Adını hatırlamadığım film ikinci sınıf bir ajan filmiydi yanılmıyorsam. İlgili sahnesini hiç unutmuyorum çünkü çok güzel manazaralar vardı, müzikleri de çok dokunaklıydı. Sahne şuydu: Yunan adalarından birinde, çok kaliteli bir tatil köyünde (hani bütün binalar beyaz ve maviye boyanmış, tertemiz, dağlık bir Yunan adası) beyaz smokini ile filmin James Bond benzeri kahramanı, karşısında gece elbisesi ile sevgilisi, terasta ayakta duruyorlar, ellerinde şampanya kadehleri, arka planda masmavi deniz üzerinde batan güneş manzarası, çok romantik bir fon müziği vs vs. Hiç yeri yokken birden adam şöyle konuşmaya başladı: "Buralar da bir şey mi? Türkiye'de öyle yerler var ki görsen şaşarsın, ayrılmak istemezsin" falan filan.. Reklam kokan laflarını oldukça da uzattı. Filmin akışına uygun olmayan diyaloglardı bunlar, bu sırıtan diyalogların dublaj metnine sonradan eklendiği o kadar belliydi ki. Türk sinemasındaki sansürü anlamak için Agâh Özgüç'ün "Türk Sinemasında Sansür" adlı kitabını okumak gerekir. Çok enteresan anekdotlar var (Yukarıdaki anekdot kitaptan değil, ben bizzat şahit oldum)
1960'lı yıllarda çevrilen filmlerden bazılarının sansür kurulunda ne gibi gerekçelerle değişikliğe uğratıldıklarına sadece birkaç küçük örnek. Agâh Özgüç'ün Sansür Dosyası kitabından bir alıntı.
"Vur Tatlım" filminin sansür heyetindekiler argo konusunda da çok hassasmışlar. O cümleyi nasıl buldun da dikkatini çekti muhterem!. "Hulki Aktunç"un "Büyük Argo Sözlüğü"ndeki ilgili maddeye bakınca sansürcülere azıcık da hak veriyoruz doğrusu!