The Savage Sword Of Conan Sayı 013 - Bal Sagoth'un Tanrıları

Subzero

Süper Üye
26 Tem 2010
1,262
15,891
13445x600.jpg




Tarama tarafımdan yapılmamıştır. "prospero"​
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,727
Kdz. Ereğli
Bu macera aslında Kelt savaşçı Turlogh hakkında REH'in yazdıklarındandır. Roy Thomas bunu Conan evrenine uyarlamış. İkinci bölümde Turlogh ve Athelstane'nin (Burada Conan ve Fafnir oluyor) denizden sağ çıktıktan sonra kapışmaya hazırlanması şöyle anlatılır:


Turlogh fazla uyumadı. Uyandığında güneş deniz çizgisi üstüne yeni yükselmişti. Gael tüm gece uyumuş gibi tazelenmiş hissederek kalktı ve etrafına baktı. Enli, ak sahil, devasa ağaçlardan dalgalı bir boşluğa dek sudan yukarıya doğru hafifçe meyilleniyordu. Ağaçların altında çalı yok gibiydi ama dev gövdeler birbirine öyle yakındı ki bakışları içine nüfuz edemiyordu. Athelstane biraz uzakta, denizin içine uzanan bir kum serpintisi üstünde duruyordu. Dev Sakson koca kılıcına yaslanmış, resiflere bakıyordu.

Sahilde şurada burada sahile vurmuş kaskatı cesetler yatıyordu. Ani bir tatmin hırıltısı koptu Turlogh’un dudaklarından. Tam ayağının dibinde tanrılardan bir armağan vardı; gemi battığında çıkarmaya vakit bulamadığı tolgası ve zırh gömleği içinde tepeden tırnağa zırhlı bir Viking ölüsü yatıyordu. Turlogh, bunların kendisininkiler olduğunu gördü. Norveçlinin sırtına bağlı yuvarlak, hafif kalkanı bile onunkiydi. Turlogh, tüm donanımının tek bir adamın mülkiyetine nasıl geçtiğini merak etmek için durmadı, sadece ölüyü soydu, düz tolgayı başına, kara zincirden zırh gömleği sırtına geçirdi. Böylece kuşanıp gözleri keyifsizce ışıldayarak sahilden Athelstane’a ilerledi.

O yaklaşırken Sakson döndü. “Selam sana Gael,” diye selamladı. “Lodbrog’un tüm gemi halkından sadece biz sağ kaldık. Aç, yeşil deniz hepsini yuttu. Thor adına, canımı sana borçluyum. Sen olmasan zırhın ağırlığı ve küpeşteye çarpan kafamdaki çatlakla köpekbalıklarına yem olurdum muhakkak. Şimdi hepsi bir düş gibi geliyor.”

“Canımı kurtardın,” diye hırladı Turlogh. “Ben de seninkini kurtardım. Şimdi borç ödendi, hesap eşitlendi, bu yüzden kılıcını kaldır da bu işi bitirelim.”

Athelstane bakakaldı. “Benimle dövüşmek mi istiyorsun? Niye—Ne--?”

“Kavminden Şeytan’dan ettiğim kadar nefret ediyorum!” diye kükredi Gael, alev alev gözlerinde bir delilik emaresiyle. “Kurtların halkımı beş asırdır kırıp geçiriyor! Southland’ın sıcak enkazları, dökülen kan denizleri öç diye bağırıyor! Bin tecavüz edilmiş kızın çığlığı gece gündüz kulaklarımda çınlıyor! Baltamın yaracağı tek bir Kuzey göğsü bile olsa!”

“Ama ben Norveçli değilim ki,” diye gürledi dev kaygıyla.

“Senin için daha da ayıp dönek,” diye köpürdü kudurmuş Gael. “Savun kendini, seni soğukkanlılıkla biçmemi istemiyorsan!”

“Bunu istemiyorum,” diye itiraz etti Athelstane koca kılıcını kaldırarak, gri gözleri ciddi ama korkusuzdu. “Senin deli olduğunu söyleyenler doğru söylüyormuş.”

Adamlar ölümcül bir uğraşa dalmaya hazırlanırken lakırdı kesildi. Gael gözleri alev alev, panter gibi çömelerek düşmanına yaklaştı. Sakson bacakları iki yana açılmış, iki eliyle kılıcını yüksekte tutarak saldırıyı bekledi. Turlogh’un baltası ve kalkanına karşı, Athelstane’nin iki ağızlı kılıcı. Böyle bir karşılaşmada tek bir güçlü vuruş diğer tarafı bitirirdi. İki koca orman hayvanı gibi ölümcül, temkinli oyunlarını oynuyorlardı ki—

Tam ölüm sıçrayışı için Turlogh’un kasları gerilirken, korku dolu bir ses böldü sessizliği! İki adam da irkilerek geriledi. Arkalarındaki ormanın derinliklerinden korkunç, gayrı insani bir çığlık yükseliyordu. Tiz, yine de yüksek şiddetteydi; bir iblisin zaferi gibi, insan avının üstünde şeytanca sevinen bir tür zalim devin narası gibi en tiz perdede kesilene dek yükseldikçe yükseldi.

“Thor’un kanı!” diye yutkundu Sakson kılıcının ucunu düşmeye bırakarak. “O da neydi?”
 
Üst