Ebru Sanat'ı

Tsubasa

Admin
11 Mar 2009
530
1,176




Ebru sanatı, en eski Türk kağıt süsleme sanatlarındandır.
Orta Asya dillerinden Çağatayca’da “hare gibi, damarlı” anlamına gelen ‘Ebre’ kelimesi Ebru sanatının bilinen ilk adıdır.
İpek Yolu ile İran’a gelen sanat, burada ‘Abru’ (Su Yüzü) veya ‘Ebri’ (Bulutumsu, bulut gibi) olarak isimlendirilmiştir. Daha sonra Türklerle birlikte Anadolu’ya gelen bu sanatın adı ‘Ebru’ olarak dilimize yerleşmiştir.
Şu an Avrupa’da ‘Marbling’ diye bilinen Ebru 17. yüzyılda Avrupa’ya ‘Türk kağıdı’ adıyla gitmiştir. Ebru Türkiye’de cilt sanatının yanı sıra, hat sanatında zemin ve pervaz olarak kullanılmıştır. Hat sanatının, sanat atölyelerinde çoğalmasıyla birlikte, fonda kullanılan bu desenli kağıdın da değeri artmış, çerçevelenecek kadar önemsenmiştir.
Günümüzde, diğer soyut ve plastik sanatlar gibi değerlendirilmektedir. Ebru, görsel zerafetinin yanı sıra, bizlere mikro ve makro alemlerden, çıplak gözün göremeyeceği ilginç güzellikler sunar. Ayrıca Ebru’nun terapi özelliğine sahip olduğu, bu tarihi sanatın meraklıları için tartışılmayan bir gerçektir.

Tarihçe

Ebru sanatının nerede ve ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bugün bilinenen modern ebrunun 13. yüzyılda Türkistan’da, Semerkant’ta ve 14. yüzyılda İran’ın doğusundaki Herat Yöresinde yapıldığına dair bazı kaynaklar bulunmaktadır. Ebru da aynen kağıt gibi İpek Yolu ve diğer ticaret yollarını kullanarak doğudan batıya yayılmıştır.

Tarihi tesbit edilmiş en eski ebru 1447 yılına ait olup,Topkapı Sarayı’nda bulunmaktadır. Bu eserden hem Sayın M. Ali Kağıtçı, hem de Sayın Uğur Derman bahseder.

Osmanlı döneminde bir çok ebruzen yetişmiştir. Bu dönemde ebrulu kağıtlar devlet belgeleri ve resmi yazışmalarda zemin olarak kullanılmıştır. Buradaki
başlıca amaç estetik değerlerin yanı sıra tahrifat girişimini engellemeyi amaçlamaktadır ki, bugün çek, senet ve kağıt paralar üzerindeki karmaşık desenlerin mantığı buna dayanmaktadır.
Ebru tarihinde bugüne kadar tesbit edilebilen ilk ebruzen “şebek” lakabı ile bilinen Mehmed Efendi’dir. Ebru yapımı ve terkiblerini anlatan en eski belge niteliğindeki “Tertib-i Risale-i Ebri” adlı eserde adı geçer ki “Allah rahmet eylesin” duası ile anılır.
Ebru tarihinde içinde bilinen en önemli üstadlardan biri de Hatib Mehmed Efendi’dir (vefat t. 1773). Günümüzde “Hatip” adı ile anılan ebru türünü çokça kullandığından bu adla anılır olmuştur.
1846 yılında vefat ettiğini bildiğimiz Şeyh Sadık Efendi’nin, ‘Ebru’yu Buhara’da öğrendiği ve iki oğlu Edhem ve Nazif Efendilere de öğrettiği bilinmektedir.
Hezarfen ünvanı ile anılan İbrahim Edhem Efendi’nin ebru alanındaki şöhreti saraya kadar ulaşmış ve eserleri devrin padişahı Abdülaziz’i de etkilemiştir.
Son Osmanlı ebru üstadlarının en önemlilerinden Necmeddin Okyay (1883-1976) üstadı Edhem Efendi gibi birçok hünerlerin (okçuluk, mürekkepçilik, ahercilik, hattatlık, mücellitlik, gül yetiştiriciliği…) ustasıydı. Hezarfen lakabı ile anılırdı. ‘Çiçekli Ebru’ları ilk uygulayan kişidir. 1916′da Medreset-ül Hattatin’de başladığı ebru hocalığını Güzel Sanatlar Akademisi’nde 1948′e kadar sürdürmüştür. Ebru Sanatını oğulları Sami (1910-1933) ve Sacit (1915-1998) ile yeğeni Mustafa Düzgünman’a (1920-1990) öğretmiştir.
Günümüzde bu sanatı devam ettiren ustalar arasında Niyazi Sayın, Fuad Başar, Alparslan Babaoğlu, Timuçin Tanaslan, merhum Nusret Hepgül, Feridun Özgören ve bir çok genç sanatçı mevcuttur.

















 
Üst