Vincent Van Gogh

ilhanx

Süper Üye
15 Ağu 2009
5,401
178
Vincent Van Gogh (1853-1890)

Dinadamlığını bırakıp ressamlığı seçmesi, babasıyla arasının açılmasına neden oldu.Van Gogh, 1883 Eylül'üne kadar La Hayde'de kaldı ve ilk yağlı boya resimlerini burda yaptı.
Babası 1886 Ocak'ında ölünce Anvers'e giderek Anvers Akademisi'nde çalışmaya başladı. İki ay sonra da Paris'e kardeşi Theo'nun yanına gitti. Her türlü ihtiyacını ve resim malzemelerinin parasını Theo karşılıyordu. Kardeşinin yardımıyla Paris'te, Pissarro, Degas, Toulosse-Loutrec ve Gauguin gibi ünlü ressamlarla tanışmaya başladı. Batının sanat merkezindeydi ve bunu sonuna kadar değerlendirmeye çalışıyordu ama diğer ressamlar gibi bu çevrede yetişmemişti, acı yaşantılardan, beceriksiz insanların arasından kopup gelmişti. Kurallara itaat etmeyi değil, hayatta kalma savaşının en vahşicesini öğrenmişti. Bütün bunlar, kendisinden önceki çağlarda sağlam sanılan gelenekleri bir çırpıda yıkmasına, kuzeyin donuk, sisli ikliminde uyuklar görünen sanatının renkten alevler saçarak bir yanardağ gibi kaynamaya başlamasına yol açacaktı. İçindeki duyguların işlenmemiş saf halde ortaya çıkışları, insanları tedirgin ediyor ve ondan uzaklaşmalarına neden oluyordu. İnsanlarla olan ilişkisinde hep hayal kırıklığına uğrayan Van Gogh, içindeki coşkun insan sevgisini ve merhametini kelimelerle değil boyalarla anlatmak zorundaydı.
Paris'te canlı renkleri, sinirli ve kıvrak çizgileriyle, iki yüzü aşkın tablo yaptı.
20 Şubat 1888'de Güney Fransa'nın Arles kasabasında sarı bir binaya yerleşti ve en ünlü resimlerini burada yaptı (''Kıyıda Kayıklar'', ''Günebakan'', ''Geceleyin Kahve Manzarası''...).
1888 Ekim'inde dostu Gauguin de, daveti üzerine Van Gogh'un yanına geldi. Van Gogh, Gauguin'e büyük hayranlık duyuyordu ama başka bir insanla bu kadar içiçe yaşmaya alışık değildi ve üstelik kendini iyice içkiye vermişti. Gauguin de Van Gogh'un tutkulu kişiliğinden rahatsız olmaya başlamıştı. Van Gogh, resim yaparken, boyayı paletin üzerine değil doğrudan tüpten tuval üstüne sıkıyor ve parmaklarıyla eziyordu. Bazen de boyayı yiyor ya da yemeğinin içine sıkıyordu.
Bir gece elindeki ustura ile Gauguin'i ölümle tehdit etti ve atölyesine gidip kendi kulağını kesti. Bir rivayete göre kestiği kulağını genelevde çalışan bir kadına hediye etti. Bu olay üzerine Theo, onu iki haftalığına Arles Hastanesi'ne yatırdı. 1890 başında evine dönerek kendi kesik kulaklı portresini yaptıysa da, kısa süre sonra yine hayaller görmeye başladı ve aynı hasteneye kaldırıldı. İki ay sonra da kendi isteği ile Saint Remy Akıl Hastnesine yattı.

27 Temmuz 1890'da tarlalarda resim yaparken bir akşam üzeri tabancasıyla kendini karnından vurdu.

gog34.jpg


gog39.jpg


gog11.jpg


gog12.jpg


gog23.jpg


gog21.jpg


gog24.jpg


gog30.jpg


gog17m.jpg


gog10.jpg


gog13.jpg


gog32.jpg


gog22.jpg


gog02.jpg


gog18.jpg


gog16.jpg


gog14.jpg


gog06.jpg


gog01.jpg


gog15.jpg


gog05.jpg


gog07.jpg


gog31.jpg


gog04.jpg


gog20.jpg


gog03.jpg


gog09.jpg


gog37.jpg


gog41.jpg


gog35.jpg


gog42.jpg


gog62.jpg


gog65.jpg


gog36.jpg


gog19.jpg


gog08.jpg


gog81.jpg


gog69.jpg


gog77.jpg


gog27.jpg


gog72.jpg


gog76.jpg


gog80.jpg
 
Son düzenleme:

süperego

Süper Üye
20 Haz 2009
1,856
158
Mars
çok ilginç bir tarzı var.benim beğendiğim yanlış bilmiyorsam ayçiçekli başka bir resmi daha olacak.ondaki renk cümbüşü daha güzel.paylaşım için teşekkürler.
 

ilhanx

Süper Üye
15 Ağu 2009
5,401
178
çok ilginç bir tarzı var.benim beğendiğim yanlış bilmiyorsam ayçiçekli başka bir resmi daha olacak.ondaki renk cümbüşü daha güzel.paylaşım için teşekkürler.


Haklısın,zaten sanatçıyı sanatçı yapan değişik,sıradışı bakış açıları değilmidir?
bahsettiğin resim bumuydu?

KILY000Z.jpg
 
Son düzenleme:
Üst