Bob Dylan - Knockin' on Heaven's Door (Pat Garrett & Billy the Kid)

Motion

Kıdemli Üye
31 Mar 2013
613
3,374
Bob Dylan - Knockin' on Heaven's Door
Pat Garrett & Billy the Kid (Soundtrack)

Bu konuyu açmamın asıl sebebi aslında geçen hafta yaşadığım bir olaydır...
Siz değerli Çizgi Diyarı sakinleri ile paylaşmak istedim.

Dışarıdan işlerini yaptığım bir firmayı rutin ziyaretlerim sırasında yakından tanıdığım iki kişi ile sohbet ederken fonda (rodyoydu sanırım) önemli hardrock topluluğu Guns N' Roses'dan "Knockin' on Heaven's Door" adlı parça çalmaya başladı. İçlerinden biri konuşma sırasında bu parçaya "hasta" olduğunu söyledi. Ben de "eeee Bob Dylan büyük adamdır" dedim. Yüzüme şaşkınlıkla baktı ve "anlamadım" dedi.

- "Bu parça" dedim, Bob Dylan'a ait!
- "Emin misin abi" dedi... :)

Biraz da Guns N' Roses'ı sevdiği için herhalde hiç tahmin etmedi ve çok şaşırdı bu parçanın Guns N' Roses'a ait olmadığını anlayınca...

Ben ise şaşırmasına hiç şaşırmadım çünkü gibi büyük bir hardrock topluluğu bir folk parçayı alıp cover'lamıştı. Bilmeyen bir kişi için bu tabii ki sürpriz di... (Üstelik yeni de değil bu cover'ı 1992 yılında yapmıştı, yani 24 yıl önce! Parça 43 yaşında bu arada!)

Ona gülerek 'ı (şu an 74 yaşında) tanıyor musun dedim, elbette tanıdığını, büyük bir sanatçı olduğunu ama dinlemediğini söyledi. En azından büyük bir sanatçı olduğunu biliyordu . :) Ona hemen internet'den parçanın orijinalini dinlettim ve şaşırmakla birlikte beğendi de...

dylan_bob_1.jpg


Bu genç arkadaşıma daha da fazlasını anlattım;
Parçanın aslında Amerikan western türü bir film'in soundtrack'i olduğunu söyledim. Şaşkınlığı iyice arttı, üstelik bu film'de "Bob Dylan'da yan rollerden birinde oynuyordu" dediğimde hepten donup kaldı!

MV5BMTU2ODYzOTQ4NV5BMl5BanBnXk FtZTcwMDA3MDYyMQ@@._V1_UX182_C R0,0,182,268_AL_.jpg


Ben anlattıkça yanımıza bir kaç kişi daha toplandı, kendimi bir an da karlı havalarda eskiden sobanın yanında torunlarına masal anlatan dede'lere benzettim. :)

Yaşlandığımı hiç bu kadar hissetmemiştim... ama zevkliymiş... :)

Evet bu parça aslında 1973 yapımı "Pat Garrett & Billy the Kid" adlı film'in soundtrack parçalarından biri ve en önemlisidir.


Şimdi film'de bu müziğin fonda açıkca duyulduğu
en can alıcı sahnelerinden birini izleyelim...

youtube.com/watch?v=yjR7_U2u3sM

Film'in Trailer'ı... (Sonlarına doğru Bob Dylan'da tanıtım da...)
youtube.com/watch?v=a-e47wAkg9g

İşte parçanın Orijinali...
(Bob Dylan'ın fotoğrafları eşliğinde... 1973)

[CENTER]youtube.com/watch?v=rnKbImRPhTE[/CENTER]
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,045
75,448
hiçbiryerde :)
"En pahalı Bob Dylan konserini Türkler izledi
02 Haziran 2010 Çarşamba, 12:52:19Güncelleme: 12:52:19
Peki nasıl bir histi?
Nilay ÖRNEK / HT MAGAZİN

Rolling Stone Dergisi, 172 müzisyen ve eleştirmen ile “Tüm Zamanların En İyi 500 Şarkısı”nı sıraladı geçenlerde... Aretha Franklin ile başladı ilk 5’teki geri sayım, Marvin Gaye, John Lennon ve Rolling Stones derken birinci sıra 69 yaşındaki Bob Dylan’ındı: Like a Rolling Stones ile... İşte o adam ve o şarkısı, şehit haberleriyle, İsrail saldırısıyla çalkalanan günün akşamında, İstanbul’da Harbiye Açıkhava Sahnesi’ndeydi... Konser girişi, İngilizce “Bilete 300 dolar veririm”, “İki bilet arıyoruz”, “Bedava bileti olan var mı”(!) gibi kâğıtlar kaldıran turistlerle doluydu. 300 doları gören pek çok kişinin aklından benzer hesaplar geçti; sonunda 200 dolara sattı biri biletini; kınadık onu! Az biraz kâr için sattı konseri!

MERDİVENE 100 TL
Ama haksız da sayılmazdı. Popomu merdivene koymak için 100 TL ödediğim olmamıştı hiç. 325, 270, 190, 152, 110 ve 82 TL’lik fiyatları görünce ağırdan almış tek bilet ile kalmadığını öğrendiğimde ise elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi göz nemlendirmiştim. İspanya’nın Eurovision şovunin içine giren Jimmy Jump misali, sahneye girme konusunda fantastik hayaller kurarken ben, “merdiven bileti” haberi geldi. Konsere kısa süre kala piyasaya çıkan ve 20 dakikada tükenen 100 TL’lik merdiven biletlerinden aldık...

DİĞER ÜLKELERDE NASIL?
Oysa diğer ülkelerde öyle miydi? Bob Dylan’ın aynı turne kapsamında konser verdiği ülkelerdeki biletlerin fiyatlarına bakmak pek hoş olmadı. Hırvatistan’da 90, Çek Cumhuriyeti’nde 75, İtalya’da 133, Fransa’da 128, İspanya’da 106, İngiltere’de 115, İrlanda’da 157, Makedonya’da 63, Bulgaristan’da 148, Romanya’da 161, Slovakya’da 230, Avusturya’da ise 160 TL idi “en pahalı” bilet! Türkiye’de ise 325 TL. Bunun nedeni neydi ki? Bob Dylan Türkiye’ye özel ve pahalı fiyat vermiş olamazdı sanki! Girişte fotoğraf makinelerimizi ve bir kez daha neden olduğunu anlayamadığım biçimde su şişelerimizi verdik güvenliğe.

KONSERDE HAREKETE DOYAMADIK!
Bilet alıp oturduğumuz merdiven kenarından ise “Konser boyunca sürprizler olacak, geçiş olabilir burada oturamazsınız” diye kaldırıldık; “Ne sürprizi? Ne olacak? Bob Dylan seyirciler arasında mı dolaşacak?” sorumuza yanıt alamadık. Görevliler haklıymış meğer! 21.00’de başlayan konsere geç gelen, 5. şarkı çalarken bile hâlâ yerine oturmayan, konser boyunca pazar günü parkta yürüyüşe çıkmış edasıyla gezinen onlarca izleyici ile “fotoğraf çektirmeme gayretiyle” sağa sola atlayıp önümüzde dikilen Pozitif görevlileri gerçekten konser sırasında “büyük bir hareketlilik yarattı”. Yazık, hemen arkamda oturan profesör Yankı Yazgan konser boyunca 3 kere kalkıp kibarca görevlileri “gölge etmemeleri” konusunda uyarmak zorunda kaldı...

ÜNLÜ DYLAN HAYRANLARI
Merak edenlere söyleyelim konserde tabii ki pek çok ünlü de vardı; bu tip her konserde “yoklama veren gazeteciler” ön sıralardaydı, genç dizi oyuncuları ve müzisyenler ağırlıktaydı. Bu arada, konserin ortasında aşağıda herkes çılgınlar gibi fotoğraf çekiyordu. Ve... Bob Dylan’a gelince... “Rainy DayWomen” ile başladı üstat konserine, çok sevilen şarkısı “Lay, Lady, Lay” ile devam etti... Ardından “I’ll Be Your Baby Tonight” ile “Stuck Inside Of MobileWith The Memphis Blues Again” geldi... “Just Like AWoman” ise belli ki zleyicilerin beklediği şeydi. 5 bini aşkın kişi hep bir ağızdan şarkıya eşlik etti. “HonestWith Me”nin ardından gelen “A Hard Rain’s a Gonna Fall” da seyirci üzerinde benzer etkiyi yapan şarkılardandı. İşte müziğin Shakespeare’lerinden biri daha İstanbul’da sahnedeydi. Arada pek çok insan Dylan ile iletişim kurmaya çalışsa, şarkı ismi çığırsa da Dylan istifini bozmadı. Dylan “The Never Ending Tour”unda, turu gibi bitmeyen bir alışkanlığını sergiliyor; yine şarkılarını albümlerinde alıştığımız şekillerinden çok farklı söylüyordu.

SAVAŞIN USTALARINA…

3 şarkı daha ve sıra “Masters ofWar”a (Savaşın ustaları) geldi... Seyirci dalgalandı. Türkiye gündeminin anlam ve önemine uygun birkaç cümle bekleyen de oldu; bu şarkının çalışını duruma bağlayan da. “Elime bir silah verip sonra gözlerimden saklananlar, maskelerinizin arkasında sizi görebildiğimi bilmenizi istiyorum” diyen o sözler ne kadar güzeldi, ne kadar da anlamlı. Oysa Dylan, 21 yıl önceki İstanbul konseri sonrasında anlatılan gibi yine “fazla cool”du. Kimse ondan tatil köyü animasyonu beklemiyordu, kırık “Merhaba”lar da şart değildi... Ama başkalarıyla değil de, bizimle olduğuna dair tek bir cümle de güzel olmaz mıydı?

‘BOB ÜNLÜ OLDU, KÖYÜNÜ UNUTTU’
“Bu adamın büyükannesi Trabzonlu değil miydi? Ünlü oldu memleketini unuttu” diye esprili tepkiler gösteren de oldu, “Bu adam böyle! Beğenene! Sizi gidi “One More Cup of Coffee’ciler; gidin başka konsere” diyenler de... “Thunder On The Mountain”ın ardından gelen “Ballad of a Thin Man”deki mızıka soloya gökyüzündeki martılar da eşlik etti.

BİR KIVILCIM YETER, HAZIRIM BAK...
“Bu adamın konserleri böyle”; biliyorduk! Yine de pek çok izleyici ustanın kendisiyle iletişim kurmasını bekledi. Dylan “bir kıvılcım verse” yeterdi, izleyici “hazırım bak” da dedi. Bu bis’ten de belliydi; Like a Rolling Stone’da hepbir ağızdan söyleniyordu; “How Does it Feel?” (Nasıl bir his?) diye... “All Along The Watchtower” ile konser bitti ve alkışlara rağmen kimse geri gelmedi. Gerçekten nasıl bir histi? Belki de yanıt yine bir Bob Dylan şarkısında gizli: Kimi yağmuru hisseder, kimiyse sadece ıslanır yağmurda..."

Ben de gittiğim ilk ve muhtemelen son Bob Dylan konserinden bahsetmek istedim şimdi. İşte bu yukarıda bahsi geçen konseri bir afişe bakıp öğrendikten hemen sonra biletlerin tükenmiş olduğunu da öğrenmiştim o geçmiş zaman içinde. Fakat şu kısacık ömürde dünya gözüyle bu ozanı da görmek, duymak istediğimden konser günü "açık hava"nın etrafında gezinmeye kararlıydım. Hiç uzatmayayım meseleyi Hoca'nın "Ye Kürküm Ye" fıkrasının ana fikrini kullanarak çözdüm. Bir mizansen oluşturarak ve konser görevlilerine selamlar sunup elimi kolumu sallayarak içeriye girdiğim anda büyülü bir atmosferin de içine girmiş bulundum. Tıpkı Alice'nin Harikalar Diyarı'na girmesi gibi bir hayal dünyasında, ses ve ışık oyunları beni benden alıyordu o anlarda...Bob Dylan'ın benim hayatımda çok özel bir yeri, anısı vardır, başka bir zaman onu da anlatırım vaktimiz olursa.
Dört yıl sonra yine gelmiş usta Türkiye'ye, fakat benim haberim olmamış. İyi ki de olmamış belki, çünkü oturarak görüyorum onu artık konserlerinde ve ses te bir yere kadar...Hayat, bir yarım asır, bir dev gelip gidiyor işte böyle...
Yine beni benden alan paylaşım için teşekkürler, saygılar sevgili "Motion".
 
Son düzenleme:

Motion

Kıdemli Üye
31 Mar 2013
613
3,374
Beğenmene sevindim sevgili "yeryüzü"...

Evet Bob Dylan Türkiye'ye bir kaç defa geldi ve çok yüksek fiyatlardan biletleri satıldı. İşin daha ilginç olanı konserlerinde parçalarını çok farklı şekilde yorumlamasıdır. Bir çok kişi bundan yakınır... Bildiğimiz bir çok parçayı konserlerinde tanımak da zorlanabilirsin, o kadar farklı söyler...

Kısaca seninde paylaştığın alıntı da da belirtildiği üzere Bob Dylan müzik tarihinin en önemli müzisyenlerinden biridir. Rolling Stones dergisi bir numaraya onu yerleştirmiştir.

Şimdiye kadar bir Oscar ve defalarca Grammy kazanmıştır.

Asi ruhlu, gerçekleri konuşmaktan çekinmeyen ve bunları şarkılarında da dile getiren tavrı, müzik dünyasında ona her zaman ayrı bir yer edindirdi.

3 gün önce doğum günüydü ve artık 74 yaşında, yaşayan bir efsane...

Umarız daha uzun yıllar yaşar...
Sevgiler...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,592
34,891
İstanbul
Bu büyük emek verilerek yaptığın paylaşım için teşekkürler dostum..

Ben Bob Dylan ismini, henüz lise hazırlık okurken; Lado English serisinin bir kitabında duymuştum. Sene 1987-88 idi.. Kitaptaki bir konuyu işlerken sürekli ondan bahsediliyordu. Orada yazılanları okuyunca o zaman öğrenmiştim ne kadar büyük bir şarkıcı olduğunu.. Henüz 14-15'inde bir çocukken bile kendisi efsane olarak anılıyordu, bugün ise 43'ünde biriyim ve hala Bob Dylan yaşayan bir efsane olarak aramızda bulunuyor... Allah kendisine uzun ömürler versin...
 
Üst