Behçet Nacar (Parçala Behçet!) öldü..

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,231

Behçet Nacar ("Parçala Behçet") Öldü
1934-2014

Sinema oyuncusu "Behçet Nacar" ("Parçala Behçet") 80 yaşında öldü. Nacar 1960'lı yılların ortalarında sinemaya figüran olarak başladı, çoğu "seks avantür" türünden 140'ın üzerinde filmde rol aldı. Bazılarının yapımcılığını da üstlendiği seri filmlerde canlandırdığı karakterin adı olan "Parçala Behçet" aynı zamanda onun lakabı oldu. 1970'lerde Türkiye'nin ilk araba patlatma sahnesini o çekti (filmin yapımcısı da oydu). Bu tür filmlerin gösterildiği nispeten daha salaş sinemaların önleri adeta bir çizgi roman pazarı görünümünde olurdu. Teksas-Tommiksler satılır-değiş dokuş edilirdi.

Bana göre Behçet Nacar'ın ve yarattığı karakter "Parçala Behçet"in Amerika'daki karşılığı yine 1970'lede fırtına gibi esen "Shaft" (1971) filmiydi (Türkiye'de "Korkusuz" adıyla gösterildi). Filme adını veren siyahi karakter "John Shaft"ı "Richard Roundtree" canlandırıyordu. Filmin devamı ve benzerleri çekildi, dizisi de yapıldı.


image.jpg

 
Son düzenleme:

lenard

Onursal Üye
29 Haz 2009
378
2,067
Parçalar şimdi yerine oturdu. :4:

Allah rahmet eylesin.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

abartman

Onursal Üye
13 Ocak 2011
1,998
11,871
Shaft, aynı zamanda blaxploitation akınının da simge filmi. Sinemanın ötesine geçip bi nevi siyahi başkaldırının adı olmuş, özellikle de funk ve ondan çıkan disko tarzı müzikteki müthiş atılımlarıyla zencilerin ikinci sınıf dünya vatandaşlığı damgasını kırdıkları dönemi simgeler blaxploitation. Tabi Behçet Nacar'ın "başkaldırısı" başka.. :) Bizim kuşağın hafızalarında silinmez bir iz bıraktığı da yadsınamaz. Gani gani rahmet diliyorum...
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,231

"Shaft" ve benzeri şiddete dayalı "siyahi" başkaldırı filmleri ile "Parçala Behçet" ve benzeri seks-avantür filmleri aslında "İstismar Sineması" (Exploitation Films) denen aynı türün alt türleridir. İstismar sinemasında hangi şey istismar ediliyorsa "exploitation" sözcüğü genelde o şeyin adına göre şekil değiştiriyor. Örneğin siyahların sorunları istismar edildiğinde alt türün adı "Blaxploitation", cinsellik istismar edildiğinde "Sexploitation" vb. Bizim bu türden filmlerimiz için de benzer bir terim uydurmuş Batılılar: "Turksploitation"!
 
Son düzenleme:

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,231
**Alıntıdır**

Beyoğlu’nun arka sokaklarında, eski bir binanın ışıksız dairesinde bulmuştum onu…Hâlâ cüsseliydi; ama yaşlanmıştı. Gençliğimizin perdelerini parçalayan adam, usta işi bir makyajla ihtiyarlatılmış gibiydi. Zaman denen öğütme makinesi, o haşin delikanlıyı, müşfik bir dedeye çevirmişti. Yeşilçam’ın kurtarıcı silahı, emekli bir seks ilahı olmuştu. Bir kuşağın ergenlik düşlerini süsleyen afişleri duvardaydı hâlâ: “Helal Sana Behçet,” “Sev Beni Behçet,” “Namın Yürüsün Behçet,” “Parçala Behçet...” Bu sonuncusu, ona nam olmuştu. 70’lerin ikinci yarısında, sokaklarda silahların konuştuğu o kan deryasında, “3 Film Birden-Devamlı” oynatan köhne sinemalarda, en çok onun filmleri iş yapardı.
Bizim nesle musallat olmuş bir salgındı seks furyası; öncesinde yoktu; sonrasında da olmadı. O yıllarca beyaz mendillere kan tüküren kadınlar, onlara gizlice gözyaşı döken adamlar çekiliverdi perdeden; cömertçe soyunan dilberler, uzun donla yatağa giren erkekler doluşuverdi perdeye… Erkeklerin bir kısmı tüy sıklet komedyenlerdi; seyirciye benzeyen, kavruk tiplerdi. Ne yapar eder, rüyalarında göremeyecekleri kızların koynuna girerlerdi. Bir de döverken de severken de sert olan, kavgacı, asık suratlı, yırtık adamlar vardı. Behçet onlardandı.
Yıllar önce, bir popüler kültür serisi için röportaja gittiğimde, o sertliğinden eser kalmamıştı. Yeni hayatında Behçet Nacar, dizilere kostüm satan bir “oyuncakçı dede” rolündeydi. Eski defterleri açtım. Sevişmeyi ondan öğrenen yüz binler, şehvet seanslarında kadınları parçalayışını iştahla izlerken o ne hissediyordu? O setlerde gerçekte neler yaşanıyordu? Sonrasında eve nasıl gidiyordu? Furya çöktüğünde o ne yapmıştı? Sordum, anlattı:
Sultanahmet’te doğmuş. Sanat okulu okumuş. Asıl mesleği dökümcülükmüş. 1964’te tesadüfen figüran olmuş. 10 lira yevmiye ile kötü adam rollerinde epey “dayak yemiş”. Sonra evlere televizyon girmiş; şiddet yıllarında aileler sokaktan, sinemadan çekilmiş; beyazperde teslim bayrağını çekmiş. Ve seks filmleri devreye girmiş. Bir avantür-seks filminde stüdyodakiler “Parçala abi, yırt” diye motive etmişler. Behçet de rolünün hakkını vermiş; parçalamış, yırtmış, sevişmiş. Kimlerle? Evinden kaçıp artist olmak isteyen ve kendini yönetmenin yatağında bulan Kezban’larla mı gerçekten? “Hiç alakası yok” demişti Behçet Nacar, bir uzman edasıyla konuşurken: “Hep belli başlı kızlardı. 20 kişilik sete çıplak girerlerdi. Herkes alışmıştı, kimse dönüp bakmaz, biz yatakta rol yaparken set ekibi sigara içip sohbet ederdi. Ama kadın kalabalık istemezse, o sahnelerde ışıkçılar ışıkları, kameramanlar kameraları sabitler, dışarı çıkarlardı.” Yatak sahneleri çekilirken hiç tamamen soyunmazlarmış. Her şey çıksa bile külotlar çıkmazmış. Sevişme sahnelerinde külotları bacaklarıyla saklar, çıplak oldukları izlenimi yaratırlarmış. Soğuk platolarda, sigara dumanı altında çırılçıplak yatarken, spot ışıklarıyla ısınmaya çalışırlarmış. Ne uyarılmak, ne âşık olmak… “O kadınlarla kardeş gibiydik. Birbirimize alışmıştık; hiç öyle art niyetle bakmadık. Ben evliydim zaten… Set çıkışı eve giderdim. Televizyon seyredip 9 gibi yatardım.” Kamera karşısında kadınları parçaladıktan sonra mesai bitimi televizyon karşısında çekirdek çitleyen bu seks ilahı, soyunma odasında ağlayan bir palyaço burukluğu bırakmıştı bende “Külotlar çıktıktan sonra iş yozlaştı” diye dert yandı röportajın sonunda; sanki adabın teslim bayrağı, o bez parçasıymış gibi… Pişman değildi; can çekişen bir sektörde, kendi filmleri sayesinde insanların karnının doyduğuna inanıyordu. “Her şeyimi sinemaya borçluyum; çok ekmeğini yedim. 100 negatifim vardır. Onları satıp yazlık, kışlık ev aldım; oğluma, kızıma bakıyorum” dedi. Vedalaşırken ben ona bir kitabımı imzaladım; o bana bir afişini verdi. Önceki gün de vefat haberi geldi. “Parçala Behçet”le, ömrümüzün bize ayrılan bir zaman dilimi daha parçalandı gitti.

Yazan: Can Dündar (Cumhuriyet)
 

gurcansarı

Çeviri & Balonlama
10 Tem 2010
587
3,695
istanbul
Nehrin kenarında çok uzun oturduk. Artık önümüzden suda yüzen dökülmüş hazan yaprakları sıklıkla geçer oldu. Yakında bizden daha aşağıda oturanlar bizim yapraklarımıza bakacak ve acaba kimdi bu diyecekler.
Hiç olmazsa öyle veya böyle Behçet abiyi tanıyan ve suda yaprakları sürüklenirken bir şekilde hatırlayanlar olmuş.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Lami Tiryaki

Onursal Üye
21 Nis 2009
513
3,727
Behçet Nacar, seks-avantür filmlerle anılıyor olsa da, bir dönem Müslüm Gürses'le birlikte, çok naif, zamanın Anadolu gençliği'ni sinemalara yığan filmler de çekmişti. Ben tamamını sinemada izlemiştim. Huzur içinde yat usta.

Selamlar
Lami Tiryaki
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

denizkara

Yeni Üye
28 Mar 2010
61
44
denizci

"Shaft" ve benzeri şiddete dayalı "siyahi" başkaldırı filmleri ile "Parçala Behçet" ve benzeri seks-avantür filmleri aslında "İstismar Sineması" (Exploitation Films) denen aynı türün alt türleridir. İstismar sinemasında hangi şey istismar ediliyorsa "exploitation" sözcüğü genelde o şeyin adına göre şekil değiştiriyor. Örneğin siyahların sorunları istismar edildiğinde alt türün adı "Blaxploitation", cinsellik istismar edildiğinde "Sexploitation" vb. Bizim bu türden filmlerimiz için de benzer bir terim uydurmuş Batılılar: "Turksploitation"!

Exploitation filmlerin muhabbetine girersek; hiç çıkamayız dostum, ilk 10'unu internetten izlemiştim, hiç abartmıyorum; en az 6 ay kendime gelememiştim :( Man Behind the Sun, Funny Games ve Salo or the 120 days of Sodom'un yanında; A Clockwork Orange'ın bile çok masum kaldığını söyleyebiliriz, kimbir daha da neler vardır benim bilmediğim.
 
Üst