iTALYAN ÇiZGi ROMANDA NÂZIM HiKMET ŞiiRLERi / Ali EYÜPOĞLU / Milliyet

savok

Admin
30 Eki 2009
19,991
83,641
Kasımpaşa
iTALYAN ÇiZGi ROMANDA NÂZIM HiKMET ŞiiRLERi / Ali EYÜPOĞLU / Milliyet

Nâzım Hikmet’in şiirini dillendiren çizgi romanın kahramanı Julia, hizmetçisine “Benim çok sevdiğim bir Türk şair” diyor. Öte yandan İtalyan Castelli’nin yazdığı, ‘İmkansızlıklar Dedektifi’ Martin Mystere’ın görevliyle Milliyet gazetesi üzerine konuşmaları dikkat çekiyor

“Ruhum benim, Gözlerini yavaş yavaş yum, Rüyanda derin sulara gömülür gibi, Çıplak teninde bembeyaz bir giysi,
Rüyaların en güzeli seni içine alacak.
Ruhum benim,
Gözlerini yavaş yavaş yum,
Kendini benim güçlü kollarıma bırakır gibi bırak,
Rüyanda beni hiç unutma,
Gözlerini yavaş yavaş yum,
O kahverengi gözlerini,
Yemyeşil bir ateşin içinde yanan o gözlerin,
Ruhum benim.”

- Aman Tanrım. Bunlar Martin Luther King’in söylevinden. Hiç bu kadar insanın içine işleyen bir şey duymamıştım.
“Evet, gerçekten de muhteşem. Bu Nâzım Hikmet’in bir şiiri. Benim çok sevdiğim bir Türk şairi.”

İtalyanların ‘Julia’sı
Bu diyalogları nereden aldım biliyor musunuz?
İtalyanların ünlü çizgi romanı Julia’dan.
‘Bir Kriminologun Maceraları’nın ‘Canlı Yayında Cinayet’ serisinden bu sohbet. Nâzım Hikmet’in şiirini dillendiren çizgi romanın kahramanı Julia, Nâzım’ın şiirini Martin Luther King’in söylevi sanan kişi de evin hizmetçisi.
Çevirmenin “Bu dizeler Joyce Lusso tarafından İtalyancaya çevrilmiştir” diye bir not düştüğünü de belirteyim bu diyalogların geçtiği sayfanın sonuna. Vakt-i zamanında çok Tommiks, Teksas, Zagor, Tarkan gibi çizgi roman okumuşluğum var, ama gazete bayisine gidip çizgi roman almayalı yıllar oldu.
Benim ilgi alanımdan çoktan çıktı, ancak az da olsa sayıları, koleksiyoner gibi takip edenler var çizgi romanları.
Kasımda Çizgi Düşler’in çıkardığı Julia’nın üç macerasının bir arada olduğu çizgi romanı okuyan bir arkadaşım söylemese benim de haberim olmayacaktı bundan.

Bir Nâzım şiiri daha
Yine Julia’dan, bir başka Nâzım Hikmet şiiri daha:
“Dalların üzerinden bana göründü,
Tıpkı ay gibi geçip gidiyordu,
Bulutların arasından süzülüp,
O gidiyor ben de onu izliyordum,
Ben duruyordum o da duruyordu,
Ben ona bakıyorum o da bana,
Ve her şey burada bitti.”

Emel Altan Ege’nin bu şiirin kullanıldığı sayfadaki dip notuysa şöyle:
“Bu dizelerin Nâzım Hikmet’in ‘Ruhum’ ve ‘Piraye’ için yazılmış ‘Saat 21-22’ şiirlerinden ‘9 Ekim 1945’ adlı eserinden alındığını düşünüyoruz. Ama eklemeler, eksikler ve birbirine karışmış cümleler yüzünden kesin bir yargıya varamadık. İlgilenenlerin bu şiirlere erişip karşılaştırma yapabilmeleri için bu bilgiyi paylaşma gereği duyduk.”
Çevirmenin bu notunu vazife edinip, bir gün boyunca taradım Nâzım Hikmet’in şiirlerini.
Julia’daki Nâzım Hikmet şiirlerine en yakın olanlar ‘Ninni’yle ‘İbrahim’in Rüyası’ydı.

st4022.jpg

MARTIN MYSTERE’NiN ARŞiViNDEKi MiLLiYET

‘İmkansızlıklar Dedektifi’ Martin Mystere’i tanır mısınız?
İtalyan Castelli’nin yazdığı bir başka İtalyan olan Alessandrini’nin çizdiği Amerikalı bir çizgi kahraman Martin Mystere.
Dedektif gibi çalışan bir arkeolog.
Lal Kitap, ‘On Yıl Sonra’, ‘Sonu Gelmeyen Anı’, ‘Programlanan Adam’ ve ‘Kaderde Yazılı’ maceralarının bir arada olduğu kitabını Kasım 2012’de piyasaya çıkardı. ‘On Yıl Sonra’ adlı macerada Martin Mystere, evine gelince kötü bir sürprizle karşılaşıyor.
Görevli, “Borudan biraz su aktı, yere gazeteleri serdim” deyince Martin Mystere, önce “Çok güzel” diyor, ardından “Eski gazeteleri mi dedin?” diyerek içeri dalıyor ve arkasından görevliye bağırıyor:
“Aman Tanrım, biliyordum. Lanet olsun sana, bu ne biliyor musun?”
Ünlü dedektifin elindeki ıslanmış gazeteye bakan görevli, şöyle diyerek savunuyor kendini:
“Yere serdiğim eski gazetelerden biri.” Martin Mystere’in, sağ elinin işaret parmağıyla sol elindeki gazeteyi gösterip, söylediğiyse şu:
“İstanbul’daki Milliyet gazetesi ve üzerine su damladığı için lekelenen de benim resmim. Lanet olsun, benim için çok kıymetliydi. 1982’de İstanbul’a gidişimi yazıyordu.” Sonra Martin Mystere’nin İstanbul’a niye gittiği, Türkçe’yi bu denli iyi konuşmasının dedesinin Osmanlı olması üzerine sürüp gidiyor macera. “Romanın orijinalinde de Milliyet var mı, yoksa çevirmen mi öyle yazdı?” diye düşünenler olabilir.
Aynı şeyi ben de düşündüm ve yayınevine sordum.
Milliyet’in çizgi romanın İtalyancasında da olduğunu söyleyip, belgesini de gönderdiler. Aynı şeyi ‘Julia’ için de sordum. Çizgi Düşler’in yetkilileri, çizgi romanları birebir çeviri yapıp yayımladıklarını söyledi.
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,044
75,436
hiçbiryerde :)
teşekkürler savok,keyifli,güzel anekdotlar...
bu kadar çok paylaşım yapılırsa çizgi diyarında,
ben de bir kaç hafta önce aldığım
martin kitabını okuyamayıp
bu bilgileri başkalarından duyarım tabii,ne olacak!
 

Bay_X

Onursal Üye
30 Haz 2012
1,672
17,185
Biz değerlerimizi inkara devam edelim. Başka milletler sahiplendiği zamanda, bunlar bizimdi diye feryat edelim. Belki gün gelir eğrisiyle-doğrusuyla, iyisiyle-kötüsüyle bütün değerlerimize sahip çıkmayı öğreniriz. İnşallah...
 

ilkhantok

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
6 Ara 2010
1,981
29,026
Mersin
savok dostumuzun bu paylaşımı çok gurur vermesiyle birlikte bayxin yaptıgı yorum da bir o kadar dogru ve düşündürücü

tek kelime,degerlerimize sahip çıkmazsak biz biz olmaktan çıkarız anlayanlara :(
 
12 Şub 2010
15,006
543,714
Savok farkı ortada:)

Ben her ikisinde de, bizim çevrimenlerin kıyağı:) diye düşünmüştüm. Gerçi Julia'daki Nazım şiiri için öyle düşünmemiştim, çünkü asparagas olmayacak kadar güzel bir şiirdi

ama, nasılsa herkes de benim gibi okumuştur diye paylaşmamıştım

eee, ileri görüşlü olmak başka şey

teşekkürler üstadım
 
Üst