Resimli Pekos Bill Pulhan Yayınları Sayı 005 - Çiçeklerin Gelini (05.04.1966)

12 Şub 2010
15,006
543,750
Pekos_Bill_Pulhan_005_001.jpg




Çiçeklerin Gelini
Çok güzel bir isim koymuşlar maceraya.
Saygılarımla​
 

kartal

Onursal Üye
17 Şub 2011
4,294
4,474
Sevgili kardeşim çok sağolasın.Bu güzel kitap için çok çok teşekkürler ederim.
Değerli kardeşim bir türlü okumaya başlayamadım Pecos Bill'i.Oysa ki hem çizgi olarak hem de macera olarak hakikaten doyurucu ama işte her nedense bir türlü başlayamadım.Uzun yıllar önce okuduklarımı hatırlıyorum da bayağı bayağı zevk almıştım okurken.
O zaman ne yapalım?...Hemen ilk okunacaklar listesine alıp okuyalım.Tamam,öyle de yapacağım.
Değerli kardeşim sonsuz teşekkürler sana.
 

md35

Kıdemli Üye
28 Haz 2013
202
708
Geçen gün bir dostumuz 60 lı yıllardaki dergilerde tarih ve dergi sayısını belirten yazıların düzensiz, elle yazılmış şekilde neden basıldığını sormuştu. Cevap yazmak istemiş ama fırsat bulamamıştım. O yıllardaki dergilerin kapakları dahil bütün sayfalar klişe olarak önceden hazırlanıp depo ediliyordu. Yayın zamanı geldiğinde sayı ve tarih basit bir yazımla ilave ediliyordu. O yıllarda, bu güne göre iptidai şartlar ve imkansızlıklar içinde yayıncılık yapılsada tarih ve sayının eklenmesı ve yayının sunulması okuyucuya saygılı ve özenli bir davranış gayreti olarak her türlü takdiri hak etmektedir. Şimdilerde büyük teknik imkana rağmen bazı yayınlarda ne yazık ki basım tarihini aradığımızda görememekteyiz.

Kapaktaki 50 kuruş yazısı beni yine o yıllara alıp götürdü. 1965 te ilkokula başladım. Harçlıklar çok çok küçüktü. Okulda gevrek (İzmir'de simitin yaygın adı) 25 kuruştu. Gevrek satana 10 kuruş verip gevrek istediğinizde gevreği bölüp yarısını verirdi! Yani gevreği 20 kuruşa satmış olurdu. Çılgın kazanma hırsı yok, insan sevgisi, çocuğa hürmet vardı. O yıllarda bakkal veya büfelerde şimdiki marketlerdeki gibi 100 binlerce çeşit ürün yoktu. Ancak 10 lu sayılarla ifade edilebilecek ürünler vardı. Türkiye fakirdi. İnsanlar yoksuldu. Fakat biribirlerini çok severlerdi. Bir araya gelip sohbet etmekten keyif alırlardı. Bir maniniz yoksa akşama size gelelim derlerdi. Bir araya geldiklerinde çay demleyip içerler, tatlı tatlı sohbetler ederlerdi. O evin çocukları ile misafir ailenin çocukları da büyüklerin yanında odanın bir köşesinde yere oturup büyüklerin sohbetini bozmayacak kısık bir sesle birbirlerine bildikleri masalları anlatır arada bilmeceler sorarlardı. Çocuklara da İstanbul çayı (açık çay) ikram edilirdi. Bu günden bakınca birbirlerini seven, birbirleri ile konuşan, birbirlerine akşam misafirliklerine giden, birlikte olmaktan çok keyif alan insanların yaşadığı o yoksul Türkiye'yi çok özlüyorum. Ah Profesörüm, paylaşımlarınız bizi alıp alıp, safiyetini henüz kaybetmemiş zamanlara çekip götürüyor. Teşekkürler. Saygılar.
 

kartal

Onursal Üye
17 Şub 2011
4,294
4,474
Sevgili Md35 in yazdıklarını okurken inanın kendi çocukluğum geldi aklıma.O yazdıklarını nerede ise birebir yaşadım.Evlerimizde telefon yoktu,akşam oturmasına gitmeye karar verilmis ise gündüz bisiklete atlar ve akşam oturmasına gideceğimiz aileye haber vermeye giderdik.Daha saftı herkes-temiz anlamında kullandım saflığı-daha dürüsttü insanlar.Hani derler ya:Heey gidi günler hey.
 

savok

Admin
30 Eki 2009
19,991
83,653
Kasımpaşa
Ne güzel şey bu nostalji...
Keyif veriyor...
Ne tatlı sözdür "Biz eskiden" diye başlayan anlatılar...
İşte bir paylaşım alıp götürüyor insanı ve güzellikler paylaşılmasına vesile oluyor..
Vesile olanlara teşekkürler...
 

serdary67

Onursal Üye
18 Eki 2009
8,731
25,953
ordu-turkey
Sayın md5 o kadar güzel yazmış ki yazacak kalmadı.Belki bugün ülke eskiye göre görece daha zengin daha teknolojik ama gerçekten saflık ve insanlık yitti gitti.Bu yayınlar bizlere o günleri bir nebze hatırlatıyor katkısı olanlar sağolsun.
 

dynamo

Onursal Üye
3 Eyl 2009
3,180
4,077
Teşekkür ederim.1966 serisinde sıralamada 3. sayı eksik kaldı.3. sayı olan "Ateş Deresi" 1962 serisine ait.
 
Üst