Mister No'nun izinde: Manaus

Nemo

Yeni Üye
14 Mar 2015
85
778
Gaziantep-Istanbul-Amsterdam
Merhaba:) 2015 yilinda gerceklestirdigim Manaus hayalimi, burda sizlerle de paylasmak istedim. Epey gec te olsa :39:

MISTER NO'NUN IZINDE: MANAUS

Bayanlar, baylar… Uzun bir tatil için size ne mi öneririz? Örneğin, İtalya’ya kültür gezisi yapabilirsiniz. Işık kenti Paris’in renkli gecelerine ne dersiniz? Ya da Afrika’da heyecan dolu bir safariye? Eğer istediğiniz altın kumsallar ve eğlenceyse Rio de Janeiro tam size göre… Ne dediniz? Modern yaşamın gürültüsünden uzak, kafanızı dinleyecek bir yer mi soruyorsunuz? Demek yalnızlıktan hoşlanıyorsunuz! O halde size bir önerim var. Daha yolları bile yapılmadığı için ve çıldırtıcı iklimi nedeniyle tüm dünyadan tamamen uzak kalabileceğiniz tek yer. İşte burası… Amazonas ya da daha doğrusu Manaus…

manausmap.png


Mister No… Hepimizin çocukluğundan beri severek okuduğu, çizgi roman kahramanımız. Onun hikâyesini hepimiz biliyoruz aslında. İkinci Dünya Savaşı’na katılmış, fakat sonrasında tasını tarağını toplayıp Brezilya’nın Manaus şehrine yerleşmis ve piper’iyle turist gezdirip hayatını kazanmaya çalışan ama başı beladan bir türlü kurtulmayan ve kötülerle savaşan korkusuz pilotumuz. Mister No’yu okurken sayesinde hep yeni yerler keşfettim. Ve gün geldi büyüdüm. Jerry gibi yeni yerler keşfetme isteği beni hep takip etti. Ve işte Manaus yolculuğum, Mister No’nun izini sürmek için tam da burada başladı.

piper.png


Mart 2015… Portekiz havayolları TAP’ın Lizbon’dan 9 saat süren uçuşundan sonra Manaus havalimanına iniyorum. Uçak, Manaus’a doğru alçalmaya başlarken kendimi piper ile iniş yapıyor gibi hayal ediyorum. Manaus’a doğru alçalmaya başlarken her taraf yemyeşil. Amazon nehrinin kolları kıvrım kıvrım harika bir manzara oluşturuyor. Havalimanına inince uçağın kapısı açılıyor ve sımsıcak bir rüzgâr her tarafımı sarıyor. Gözlerim, alanda MN-1’i arıyor. Önce Augustino’yu görüyorum. (Malesef onu 241.sayıda kaybetmiştik. ) Yerine geçen Joao ile birlikte bana el sallıyorlar.

Ardından alandan çıkıyorum. İngilizce bilen hemen hemen hiç yok ama hepsi de güler yüzlü. Tıpkı Clara ve Isabel gibiler. Ağlasalar bile gülümsüyorlar… Sora sora otobüs durağını buluyorum. 306 no’lu otobüse binip koltuğuma kuruluyorum. Bilet ücretini otobüs içinde de ödeyebiliyorum. Sevimli bilet satıcısı kadından beni Amazonas Tiyatrosu’na en yakın yerde indirmesini rica ediyorum. Otobüs, havalimanından çıkınca etrafımı seyre koyuluyorum. Etrafım palmiye ağaçlarıyla çevrili. Sonrasında geçen seneki Dünya Kupası için yapılmış Amazonas Arena stadı çıkıyor karşıma. Şehre doğru ilerlerken bizdeki metrobüs türü fakat isimleri Onibus olan araçları görüyorum.

Manaus, Mister No’nun yaşadığı yıllarda kauçuk ticaretiyle zenginleşen ama sonra yine aynı hızla fakirleşen bir kent. Otobüsten dışarıyı izlerken bunu net biçimde anlayabiliyorum. Aklıma hemen Mister No’nun yaşadığı baraka ve çevresi geliyor. Otobüsten inip, kalacağım oteli bulduktan sonra, Amazonas Tiyatrosu’nu görmek için merkeze doğru yürüyorum. Eduardo Riberio bulvarı şehrin ana caddesi. Yol boyunca gözlerim gazete bayiilerinde Mister No çizgi romanlarını arıyor. Fakat ortalık Gece Kartalı’ndan geçilmiyor. Mythos yayınevinin Mister No yayımladığını biliyorum Brezilya’da ama sanırım artık sonlandırılmış.

manaus2.png


Gazete bayiilerine baka baka yoluma devam ederken, karşımda tüm ihtişamıyla tiyatro beliriyor. Tiyatronun içine giriyorum. Giriş kapısında magnet ve çeşitli hediyeler satan bir teyze var. Tiyatro’nun içine dalınca kendimi Operadaki Hayalet macerasındaki gibi hissediyorum. İç ışıklandırmalar harika. Gece sahnelenecek konser için tüm hazırlıklar devam ediyor. Tiyatronun çevre düzenlemesi de bir başka güzel. Etrafında çok fazla olmasa da küçük kafeler, heykeller ve bir park var. Kafelerden birinde Luna’ya fal baktırmak istiyorum. Belki benim için de bir iki kehanette bulunabilir. Sonrasında lokallerden birine girip Dana Winter’i dinleyeceğim.

Tiyatroyu gezdikten sonra ara sokaklara dalıyorum. Yorgunluktan Paulo Adalfo’nun barına dalıp bir şeyler içesim var. Barı bulamıyorum ama kapalı olmasına rağmen Amazonas Camii karşıma çıkıyor. Camiinin hemen karşısında ise başka bir park. Gezi yazılarında Brezilya’nın çok tehlikeli bir yer olduğunu okumuştum… Hırsızlık, adam öldürme olayları, favelalar… O yazıların etkisiyle, ilk başta biraz tereddüt etsem de, sonrasında şehrin sokaklarına alışıyorum. Demem o ki, bir gün yolunuz Brezilya’ya düşerse sakın tereddüt etmeyin. Tek sıkıntı market alışverişlerindeki kuyruklar çok uzun. Ben de ya sabır çektikten sonra nihayet marketten alacaklarımı alıp, otelime yollanıyorum.
Sonrasında, otelin hemen altında bulunan Amazon Explorer isimli şirkete gidip ertesi gün yapılacak nehir turuna adımı yazdırıyorum. Turun ismi: Meeting of Waters! Odamda pencereden dışarı bakıyorum ve az ötede ışıkları yanan Amazonas Oteli’nin binasını hayal ediyorum. Güneş’in doğmasıyla birlikte, sevimli tur rehberimiz Ali Omar amcayla Manaus limanına yollanıyoruz. Manaus limanında bizi başka bir tarihi bina karşılıyor. Ali Omar, bu binanın da tıpkı tıpkı tiyatro binası gibi her bir taşının Avrupa’dan getirildiğini anlatıyor. Turda 9 kişiyiz toplam. Patricia Rowland ve SS’in de yanımızda olduğunu hayal ederek, nehre açılıyoruz.

manaus3.png


Turdakilerin çoğu Brezilya’nın değişik kentlerinden Manaus’u ziyaret için gelmiş. Tek turist ben olunca da, hepsinin ilgisi bana kayıyor. Ne işi var bunun burda derken, hepsine Mister No’dan bahsediyorum. Deliymişim gibi bana baksalar da, sağ olsun Alehandra ve sevgilisi Junior imdadıma yetişiyor. İngilizce bildikleri için de tur boyunca sürekli sohbet ediyoruz. Onlara Türkiye’den ve çizgi roman sevdamdan bahsediyorum. Şu aralar, Brezilyalılar, Kapadokya’da pembe dizi çekiyorlarmış. Dizinin ismi Salve Jorge. Dolayısıyla Türkiye ve Türkler çok popüler. Türk Hava Yolları’nın Sao Paulo seferleri sebebiyle de önceki sene 500.000 Brezilyalı turist ülkemize gelmiş. Ama gemiye binerken yardım ettiğim yaşlı teyzeler nereli olduğumu sorduklarında, ‘’Turkey’’ deyince, ‘’Arabico?’’ mu diye sordular. Dedim: ‘’Nooo, Turco!’’ yani anlayacağınız hâlâ Türkleri, Araplarla karıştırıyorlar.


manaus4.png



nehir-1.png


Ali Omar ise yüzde yüz Brezilyalı olduğunu, Ali ve Omar isimlerinin Brezilya’da çok yaygın olduğunu söyledi. Beni himayesine alan bu yaşlı adam, yolculuk boyunca beni yanından ayırmadı. Kim bilir belki Mister No’nun ruhu onun içinde yaşıyordu. Limanda bindiğimiz iki katlı tekne bana Mister No’nun Pantanal’a Yolculuk macerasındaki tekneyi hatırlattı. Teknenin üst katına çıkıp yerime kuruldum. Ali Omar başladı anlatmaya… Rio Negro’nun üzerine kurulu köprü 3 sene önce yapılmış. Köprünün uzaktan görüntüsü çok hoştu. Nehir kenarında ilerlemeye devam edince şehrin arka sokakları olan favela’ları görüyoruz.

Otoban olmadığı için her şeylerini nehir yoluyla karşılayan Manauslular nehir üzerine benzin istasyonları hatta Caixa isimli nehir bankası bile kurmuşlar. İstikamet Rio Negro (Kara nehir) ile Solimoes (Kumlu nehir) nehrinin buluştuğu nokta. Bu iki nehir birleşip Amazon nehrini oluşturuyormuş. Ve yaklaşık 20 kilometre boyunca suları birbirlerine karışmadan akıyormuş. İki nehrin buluştuğu noktayı izledikten sonra Catalan yerlilerinin, nehir üzerindeki evlerini ziyaret ediyoruz. Nehir üzerine kurulmuş okuldaki öğrencilere el sallayıp, tekneden inip motorlu kanolara bineceğimiz yere ulaşıyoruz. Kanolarda ikişerli şekilde yerlerimize kuruluyoruz. Ali Omar amca beni yine yanına alıyor. Sevdi bu adam beni… Kendimi, tur sonunda parasını ödememek için bin bir bahane üreten Mister No’nun müşterilerine benzetiyorum.


nehir2.png


nehir3.png



Kanolarımızla nehrin sularında, dev ağaçlar altında ilerliyoruz. Mister No’da gördüğüm manzaraların arasında dolaştığımı hatırlayınca tüylerim diken diken oluyor. Çizgi roman sevdalısı olunca hayal dünyamız da geniş oluyor. Abartmıyorum, gözlerim doldu orman içinde kanoyla ilerlerken. Nehirde bir süre yol aldıktan sonra, birkaç ailenin yaşadığı küçük bir kabileyi ziyaret ediyoruz. Tabii turistler için satılan eşyalar da mevcut. Yanımda olan çikolatadan küçük yerli çocuklara verip, kendime de hatıra olarak bir ok aldıktan sonra yolumuza devam ediyoruz. Yemek yemek için mola veriyoruz. Bir gün yolunuz Brezilya’ya düşerse mutlaka kızartılmış muz yiyin. Nehir üzerindeki nilüferler ise birer doğa harikası. Kökleri nehrin dibinde olan, 10-15 kola ayrılan ve sadece bir tane çiçek açan bitkileri fotoğrafladıktan sonra motorları susturuyoruz. Ormanın sessizliğinde kuşların ve değişik hayvanların seslerini dinliyoruz.

Sonrasında ise, tahta köprüler arasında ormanın içlerine doğru ilerliyoruz. Yaklaşık 10 dakika boyunca termit yuvaları, timsahlar, irili ufaklı böcekler ve her tarafımızı ısıran sivrisinekler arasında ilerleyip teknemize biniyoruz. Manaus’a dönerken meşhur Amazon yağmuruyla karşılaşıyorum. Burada gerçekten yağmur yağıyor! Üşüyorum ama umurumda değil. Hayallerimi gerçekleştirmenin verdiği mutlulukla dilimde Mister No’nun şarkısı: Hayat ne kadar güzel hoş, haydi durma sevgiline koş…


misternocover.png
 

extreme

Çeviri & Balonlama
5 Eyl 2012
785
5,378
Keske haber verseydin abi ciddi ciddi gelmeyi düsünürdüm. Vay be kiskandim valla, bravo abi insallah Mister No kadar keyif almissindir Manaus'tan.
 

Beymelikli18

Onursal Üye
26 Eyl 2014
18,824
52,199
Kendi Koltuğunda
Saz (Nemo) demiş ki
Ben manausa gittim bir daha gidecem (saz çalma hareketi yapılır)
keman(Exreme) de beni de götür 2 kere(keman gibi ince sesle söylenir)
Davulda (Beymelikli18) bende bende (kalın sesle)
Darbukada (Çizgidiyarı) hep birlikte hep birlikte...
 
Son düzenleme:

uluduz

Yeni Üye
4 Eyl 2013
83
258
Sevgili NEMO,
Bu enfes anlatın için teşekkür ederim,yaşadıklarını,yaşamışım gibi hissettim,
bir Mister No fanı olarak umarım bir gün böyle bir geziye katılırım.
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,039
75,338
hiçbiryerde :)
Hissederek okudum tüm satırları.
Yaşadığınız, gördüğümüz bu anılar
için diyecek kelime bulamıyorum...
Bu olağanüstü seyahati bizimle
paylaştığınız için ben de teşekkür
ederim. Herkesin hayalini bir gün
yaşamasını dilerim, kim bilir bir
gün hep birlikte bir güzel gezi de
birlikte yaparız oralara... Selam ve
saygılar sevgili "Nemo"...
 

misterno

Onursal Üye
7 Ara 2009
2,378
17,695
Benim de hep yapmayı hayal ettiğim geziyi gerçekleştirmişsin dostum tebrikler.Bu güzel anlatımla bizlerle de paylaştığın için çok teşekkürler.Keşke bu paylaşımı bu kadar geciktirmeseydin.Gitmiş kadar olduk.
 

melih_

Onursal Üye
24 Ara 2015
1,206
3,846
Osmaniye
Gezi notlarınızı daha önce Gezimanya.com'da okumuştum. Onun için şimdi okuma gereği duymadım :) Ancak her çizgiroman okurunun hayalini gerçekleştirmişsiniz. Elinize sağlık.
 

Nemo

Yeni Üye
14 Mar 2015
85
778
Gaziantep-Istanbul-Amsterdam
2017'de ikinci kez yolum dusmustu. Onu da paylasmak istedim:) Bu arada Turkce karakterler kullanamadim. Bunun icin ozur dilerim.

GUNEY AMERIKA'YA DONUS

Hayat ne guzel hos, haydi durma sevdigine kos...

Yaklasik 1.5 yil aradan sonra nihayet o gun gelmisti. Guney Amerika'ya donus zamaniydi. Istanbul'dan Sao Paulo'ya ordan da Sili'nin baskenti Santiago'ya olan ucusum yaklasik 18 saat surdu. Yerel saat ile geceyarisi 2'de Santiago havalimanindaydim. Turbus isimli servislerle kalacagim otele vardim. Ertesi gun sabah erkenden, sehir merkezine dogru yurumeye gectim. Sili, Guney Amerika'daki en zengin ülkesi oldugunu sehir merkezinde bana kanitladi. Plaza de Armas meydanini dolastiktan sonra, sehrin icinden akan Mapucho nehrini takip ederek, Bellavista bolgesine vardim. Barlar ve kafelerin oldugu bolge genclerin eglence alani. San Cristobal tepesinden sehri ve And daglarini izledim.

santiago-with-mountains-in-the-background-chile-880x495.jpg


Gozlerimi kapayip, Mister No'nun piper'i ile And Daglarinin ustunde dolastigimi hayal ettim. Ne de olsa Ay Vadisi oradaydi. Jerry ile birlikte ordaki mumyalarin sirrini cozecektik.

latest
 

Nemo

Yeni Üye
14 Mar 2015
85
778
Gaziantep-Istanbul-Amsterdam
Ertesi gun ise once Mustafa Kemal Ataturk'un anitinin oldugu parki buldum. Hava kapali ve yagmurluydu ama bu beni durdurmadi. Sili, Guney Amerika ulkeleri icinde, Turkiye Cumhuriyeti'ni taniyan ilk ulkeymis.

DSC07569-01-1024x683-1024x585.jpeg


Bu bilgiyi de ogrendikten sonra Santiago'nun Providencia ve Las Condes bolgelerini gezdim. Bu bolgelerde yuksek gokdelenler oldugu icin yerel halk buraya Sanhattan ismini takmis. Guney Amerika'nin en yuksek gokdeleni de Santiago'da yer aliyor. Ardindan solugu Pasifik kiyisindaki Valparaiso sehrinde aldim. Tepelerinde bol bol renkli gecekondular olan bu sehirden okyanusu seyrettikten sonra Santiago'ya dondum. Ama bu kitayi cok sevmeme ragmen, gordugum sefalet her seferinde beni uzuyor malesef.

Sili'de Atacama colune gitmeyi cok istesemde, vakit sebebiyle baska bir zamana ertelemek zorunda kaldim. Santiago'dan havayolu ile Peru'nun baskenti Lima'ya yollandim. 4 saat suren ucustan sonra Jorge Chaves havalimanina indim. Iste... Peru karsimda. Mi Peru! Macchu Picchu'nun, inkalarin vatani.

Havaalani servisi ile sehir merkezine giderken yollar buyuk duvarlarla cevrelenmis. Sebebi ise sehri cevreleyen gecekondular. Miraflores bolgesine gelince, kalacagim otele ulasmak icin halk otobusune atladim. Otobusun icinde yuksek sesle muzik dinleyenler, gurultulu sohbet edenler, korna sesleri, trafik kurallarina uymayan otobus soforumuz...Seni seviyorum Guney Amerika :)
Turkiye ve Peru arasindaki saat farki 8. Sabah uyaninca sahil kenarina kurulmus sehrin en zengin bolgesi Miraflores'i dolastim. Asiklar Parki bu bolgede. Sahil ile sehrin goruntusu muhtesem. Pisco Sour isimli Peru'nun meshur iceceginden tattim ki alkollu bir icki oldugu icin hemen etkiledi beni. Arequipa Bulvari sehrin en onemli ve en uzun caddesi. San Martin meydani ise Avrupa'daki benzerlerini aratmadi.

plaza-san-martin-downtown-lima-peru-center-cercado-1.jpg


Sonrasinda Peru'ya esas gelme sebebim olan yere gitmek icin havalimanina donuyorum. Yani Machu Picchu'ya! Ama havalimaninda beni bir surpriz bekliyor. Cuzco'ya ucuslar iptal. Hava sartlarindan dolayi. Havayolu sirketi bizleri bir otele yerlestiriyor. Boylece malesef bir gun kaybediyorum. Ve Nazca colu gezimi de ertelemek zorunda kaliyorum. Bir gun yolum yine bu kitaya duserse Atacama, Nazca ve Patagonya'yi gezecegim. Iyi kalpli yasli Martin amca ile birlikte Nazca isaretlerinin sirrini cozmek bir sonraki maceraya kaliyor.

2259460-mam0059.jpg


Sabah yine erkenden uyandiktan sonra havalimaninin yolunu tuttuk. Viva Air ile Cuzco'ya ucus 1 saat surdu. Kalacagim hostelin sahibi Walter, tam cizgi romanlik bir karakter. Yasli ama bilgili, ingilizce konusabilen sempatik bir amca. Basindaki sapkasi ise ona ayri bir hava katiyor.
Cuzco'da ilk gunum Plaza de Armas'i gezmek oluyor ki Guney Amerika'da her sehirde bir Plaza de Armas mevcut. Yasli bir perulu teyze, bana kucuk bir peru hediyesi verdi. Hayatimda aldigim en icten hediyelerden birisi bu oldu. Sonrasinda Mercado denilen pazarda dolastiktan sonra beni Machu Picchu'ya goturmesi icin bir tur sirketi ile anlastim.

rsz_1blog111.jpg


Sabah saat 4'te otelin onunden beni ve diger yolculari aldilar. Hava soguk. Sofor cilgin. Yol uzun. Machu Pichhu guzel... 2 saat suren minibus yolculugundan sonra Ollantaytambo isimli kucuk bir kasabaya vardik. Burdan tren ile guzel manzaralar esliginde Aguas Caliantes isimli kasabaya gidiyoruz. Inca Rail isimli trenimiz oldukca havali.

original_e49d68517a08412a0b241f2fa6f66089.jpeg


Yuksek daglari asip Aguas Caliantes'e vardik. Burda bizi tur rehberi karsiladi ve hep beraber bizi Machu Picchu'ya goturecek olan otobusumuze kurulduk. Virajli yollar sonunda girise vardik. 2360 metre yukseklikte And Daglari'nin tepelerinden birine kurulmus antik sehir gurubumuzdaki herkesin nefesini kesti. Gurubumuzda cok sevimli insanlar var. Kolombiyali Juan: kanser tedavisi gormus ve su an kendisine moral olsun diye geziye cikmis. Rus kizimiz Dasha: Los Angeles'ta yasayan serbest fotografci. Machu Picchu'yu gezdikten sonra Ayahuacsa ritueline katilacak. Ayahuasca Peru'ya ozgu bir bitki ve bundan yapilan icecek sayesinde insanlar bir nevi kendi ic yolculuklarina cikiyor. Fakat bu rituel icin insanin hazir olmasi gerekiyor. Aksi halde aklini bile yitirmesi olasiymis. Cek arkadasimiz, iki koreli sevimli dostlarimiz, ve beni Rus kizi Dasha ile eslestirmeye calisan Iranli teyze Mercy:)
Tur rehberimiz esliginde Machu Picchu'yu arsinlamaya basladik. Guzeller guzeli Alison ile buralari arastirmaya gelen Mister No gibi hissediyorum kendimi. Inka uygarligi tum gorkemiyle karsimda. Yemyesil daglarla cevrili antik sehirde bizlere lamalar eslik ediyor. Dagdan inisi ise yuruyerek yaptim. 3000 merdivenin mevcut oldugu inisim 2 saat surdu. Inerken bana agaclar, degisik bitkiler ve bocekler eslik etti. Urubamba nehrinin sesi ise ortama baska bir hava katti. Sonrasinda gruptaki dostlarla vedalasip, geldigim yolun aynisini katedip Cuzco'ya dondum. Donerken otobuste Dasha ile yan yana oturduk. Bir nevi Patricia oldu gezim boyunca:)

Machu_Picchu-694dbac6b0e5.jpg


Cuzco'dan itibaren yoluma otobusle devam ettim. Titicaca golu kenarindaki Puno sehrinde bir gece konakladiktan sonra Bolivya'ya gectim. Peru sinirindan gecisim kolay oldu ama Bolivya sinirinda epey bekledik. Sebebi ise tembel gumruk gorevlileri oldu:) Titicaca golu, dunya uzerindeki en yuksek rakimli gollerden biri oldugu icin ozel bir yer. Aymara dilindeki anlami Puma Kayasi demekmis. Efsaneye göre ilk İnka Kralı Manco Capac, Güneş Adası'nda ilk olarak, kedi başını andıran bir kayaya çıkar. Göl haritasına baş aşağı bakıldığında, yatan kedi formu ayırt edilebilir. Golun bir diger ozelligi ise yuzen adaciklari. Golun bir kismini botlarla katettik ve Copacabana sehrini gecip baskent La Paz'a vardim.

la-paz-from-killi-killi-viewpoint-bolivia-conde-nast-traveller-3march17-julien-capmeil_.jpg


La Paz, baris demek. Sehir El Alto isimli baska bir sehir ile birlesmis ve koca bir beton yigini halini almis malesef. Sehir ici kesmekes. Ne kaldirim ne de dogru duzgun yollar mevcut. Mirador Killi Killi isimli tepeden sehri izledikten sonra Santa Cruz sehrine gitmek icin yola ciktim.

Santa Cruz, La Paz'a gore daha bir guney amerika sehri. Mister No'nun son olarak yerlestigi Rurrenabaque sehrine de daha yakin. Paraguay'a gecis zamanim yaklasiyor. Uzun surecek otobus yolculugunu goze alamayinca ''Amaszonas'' Havayollarinin 30 kisilik ucagi ile Asuncion'a ucuyorum. Gece suren yolculuk boyunca gokyuzunde simsekler cakti, ucak kucuk oldugu icin cok sallandi. Ama sonunda Asuncion'a sag salim vardim. Yemyesil ve Santa Cruz gibi Guney Amerika'yi yansitan bir sehir Asuncion. Paraguay insanlari Bolivya ve Peru'ya gore daha uzun boylu. Sehri yine yuruyerek dolastim.

Santa Cruz:

004_-_Santa_Cruz_main_square_and_cathedral.jpg


Asuncion:

Asuncion-Paraguay-city-6.jpg
 

Nemo

Yeni Üye
14 Mar 2015
85
778
Gaziantep-Istanbul-Amsterdam
Brezilya sinirindaki Cuidad del este sehrine otobus ile yola ciktim. 10 saat suren yolculuk sonunda anne kizin islettigi butik bir otelde kaldim. Kus sesleri ile uyanip yine yollara dustum. Ciudad del Este sehri bir nevi ucuz ve sahte elektronik esyalarin satildigi bir ticaret sehri. Sehrin karsisinda Brezilya'nin Foz sehri var. Brezilya-Paraguay sinirini yuruyerek gectim. Iki ulke sinirini Parana nehri olusturuyor. Nehir uzerindeki kopruyu gecmek ise harika bir deneyimdi.

IGR026-H.jpg


Yolculugumun 13. gununde Iguazu selalerine gittim. Otobus terminale varinca 120 nolu otobus ile selalerin girisine yollandim. Dunyanin yeni 7 harikasindan biri secilen selaleler nefesimi kesti. Negatif iyonlarin bol olmasi sebebiyle insan kendini daha mutlu hissediyormus. Portekizce ismi Cataratas do Iguaçu. Bu doğa güzelliğini, Álvar Núñez Cabeza de Vaca 1542 yılında keşfetmiş. Eleanor Roosevelt bu nefes kesici doğa mucizesine baktığında, ağzından şu iki kelime dökülmüş: "Poor Niagara" ''zavallı Niagara'':)

iguazu_falls.jpg


Sonrasindaysa Latam havayoluna ait ucak ile Curitiba sehrine gittim. Yardimsever Brezilyalilar sayesinde kalacagim oteli buldum. Herkesin uyarisi hirsizlara karsi cok dikkatli olmam. Ama kaldigim sure boyunca hicbir kotu olay ile karsilamadigimi soylemek isterim. Curitiba'daki ilk duragim yakin dostum Alex ( De Sauza)'nin evi. Saka saka..Botanik bahcesi. Jardim Botanico'yu gezdikten sonra sehri kuleden izledim. Manaus'taki gibi yolun ortasindan giden Onibus'lere bindim ( bizdeki metrobus :) Park Bagui ise sehrin ortasinda insanlarin nefes aldigi kocaman bir park. Oscar Niemeyer ise Brezilya icin onemli bir mimar ve Curitiba sehrinde ona ait bir muze mevcut.

Curitiba'yi da gezdikten sonra yolculuktaki son duragim olan Rio sehrine dogru yola ciktim. Rio'da ilk gunum Hz. Isa heykelinin bulundugu Corcovado tepesi. Tepeye fenikuler tren ile cikiliyor. Guarana Antartica isimli Brezilya'ya ozgu kolami icip, sehri tepeden izledikten sonra Ipanema ve Copacabana sahilini turladim. Maracana stadini gezdikten sonra, Leblon bolgesini dolastim. Suriyeli seyyar satici Ali'nin hikayesini dinledikten sonra, ondan icli kofte alip, memleket ozlemi giderdim. Istanbul'a donus icin hazirliklara basladim.

local-office-images-rio-1440x810.jpg



Guney Amerika'da son gecem...Biraz melankolik..Yagmur yagiyor. Bir yerlerde My funny Valentine sarkisi caliyor. Guney Amerika ile vedalasma zamani...Dostlarla vedalasip, Piper'ima atliyorum. Sehri son bir kez selamladiktan sonra yeni ufuklara, yeni karsilasmalara, yeni maceralara dogru yol aliyorum...

My_funny_valentine.jpg
 

erol01

Yeni Üye
14 May 2018
2
6
Topyekün Mister No hayranlarının hayalini gerçeklestirdiğiniz ve zengin anlatınımızla bizleri de oraya götürdüğünüz için teşekkür ederiz...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Mehmet Serdar Ateş

Onursal Üye
4 Ara 2009
969
3,351
Kütahya
Değerli Nemo,

Çok güzel akıcı bir anlatım olmuş. Bir şehir bir kahramanla özdeşleşince şehrin her yerinde onun kokusu izi aranır.
Duygular kahramana bağlanır

Tebrik ediyorum.
Bakalım sırada neresi var? Dark Wood ormanları mı yoksa '?

15621888-1092911847497714-326710745187566088-n.jpg
 

ahmet30

Kıdemli Üye
25 Nis 2009
110
91
Harika anlatım, müthiş beni de bu çizgi romanlar çocukluğuma döndürüyor.Mister no ilk okudugum sayısından sonra pilot olmak istemiştim.Hayallerinizi gerçekleştirmenize kendi adıma çok sevindim.
 
Üst