bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,307
49,877
NeverLand
NASREDDİN HOCA


Türk kültür tarihinin içinden kopup gelen kişilerden biri olan ve nüktedan ve esprili kişiliğiyle tanınan Nasreddin Hoca, çizgiroman tarihimiz boyunca sayısız çizere esin ve ilham kaynağı olmuştur. Kimi onun fıkralarını karelere aktarmış, kimi de onu yeni uyarlanmış ve yazılmış senaryolarında karakterize etmiştir.

Bunlar arasında en ön plana çıkanlar şöyle sıralanmıştır: 1955'de Küçük Afacan'da Vehip Sinan'dan alt yazılı ve bant formatındakı Nasrettin Hoca; 1956'da Şen Çocuk'da Abduş şeklinde imza atan Abdullah Turhan'ın Nasreddin Hoca; 1958'de Nasreddin Hoca ve Eşeği başlığıyla Resimlerle Hikayeler Dergisi'nde Mim Uykusuz, 1962 yılı başından itibaren Pulhan Yayınevi'nden çıkan Miki dergisinde Mıstık'ın çizdiği Nasrettin Hoca; Mayıs 1964'de ise Çocuk Haftası'nda Nasreddin Hoca; 1967'de Necdet Rüştü Efe'nin yazdığı ve Sedat Alkan'ın çizdiği Nasreddin Hoca; 1973'de Çocuk Yuvası dergisinde İbrahim Ersaraç'dan Nasrettin Hoca; 1975'de Bonanza, fasiküllerinde Mehmet Hamzaoğlu'ndan Nasreddin Hoca; 1978 sonunda Türkiye İş Bankası tarafından yayınlanan Kumbara'da Şenol Kirpikçioğlu'nun bant formatında çizdiği Nasrettin Hoca ve yine aynı dergide 1982'de Yüksel Ünsal'ın hazırladığı Nasreddin Hoca Bir Gün...; 1980 yılında Faik Sanağ'ın çıkardığı Çocuklara Armağan adlı kısa ömürlü dergideki Nasreddin Hoca; 1981'deki Can Kardeş sayfalarındaki Zarife Ceylan imzalı bir resimli anlatı formatındaki Nasreddin Hoca; yine aynı dergide Muhlis Kuzgun imzalı Nasreddin Hoca; 1980'lerin başında Alfa Yayınevi logolu Keloğlan dergisinde Mehmet Hamzaoğlu çizimli Nasreddin Hoca; 1985' de Erol Abasız'dan Nasreddin Hoca; 1992'de Kültür Bakanlığı Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü'nün çıkardığı Elma Şekeri adlı dergide Mustafa Şahin'den Nasreddin Hoca; 1990'da Pamuk Çocuk'da Bekir Sıtkı Turhan'dan Nasrettin Hoca; 1992'de Türkiye Çocuk'da Yurdagün Göker imzalı Nasrettin Hoca bantı; 1994' de Milliyet Çocuk ve 1995'de Yeni Şafak Gazetesinin verdiği Şafak Çocuk'da Bekir Sıtkı Turhan'dan Nasreddin Hoca; 1996'da Gökkuşağı dergisinde Yavuz Turhan'dan Nasreddin Hoca başlıklı pek çok çizgiroman ve bant çıkmıştır.

izgiromanAnsiklopedisi436.jpg


Bir sayfalık Nasreddin Hoca öykülerinden biri.

Ancak Nasreddin Hoca başlığını taşıyan sadece iki adet çizgiroman albümü basılmıştır, ilki 1959 yılında Selek Yayınevi tarafından çıkarılan, sunuş yazısını Aziz Nesin'in yazdığı ve Mim Uykusuz'un çizdiğidir. Albümde metinler sol sayfalarda yer alırken, çizgiroman sayfası şeklinde mizanpajı yapılmış kareler ise albümün sağ tarafındaki sayfalarda basılmıştır. Diğeri ise Bekir Sıtkı Turhan tarafından yazılıp çizilen ve Kültür Bakanlığı'nın çocuk kitapları dizisinden 1992'de basılan Nasrettin Hoca adlı iki albümlük seridir.

izgiromanAnsiklopedisi437a.jpg


Bekir Sıtkı Turhan'ın çizdiği Nasreddin Hoca albümünün kapağı.
 

bilgibilgi

Kıdemli Üye
26 Mar 2009
154
574
Orta Asya ulkelerinde ve ozellikle Eski sovyet ulkelerinde Molla Nasreddin olarak taninan Nasrettin Hoca'nin Ozbekistanli olduguna inanilir. Rusya'da da oldukca iyi bilinen Hoca'nin Turk oldugunu, Turkiyeli oldugunu duyduklarinda oldukca sasirirlar ve itiraz ederler.. Tarihi belgelerin var olmasi sebebiyle Hoca'nin Turkiyeli oldugunu ispatlamak mumkundur. Hoca'nin fikralarinin bulundugu pek cok Rusca kitap bulunmaktadir ve hala satilmaktadir.
Aklima Koroglu ile ilgili bir anim geldi. Bir Azeri arkadasimin Koroglu'nun aslinda Azeri oldugunu iddia etmesi ile ilgili.. Artik onu da Koroglu bolumunde yazarim..
Sevgilerimle..
 

bilgibilgi

Kıdemli Üye
26 Mar 2009
154
574
Ozbekistan cizimi Nasrettin Hoca
12629351_nasr_eddin_hodja2.jpg


Buhara'da bir Rus ve Nasrettin Hoca Heykeli
i-17.jpg


Bir Ozbek Nasrettin Hoca Film Afisi
movie_hodzha_nasredin.jpg


Yine Bir Film Afisi 1943
1210509559_1210452074_nasreddinpop.jpg


Nasrettin Hoca Balesi-Rusya
KMO_085999_00102_1_t207.jpg
 

fenerbahce_100

Süper Üye
26 Mar 2009
1,838
991
Orta Asya ulkelerinde ve ozellikle Eski sovyet ulkelerinde Molla Nasreddin olarak taninan Nasrettin Hoca'nin Ozbekistanli olduguna inanilir. Rusya'da da oldukca iyi bilinen Hoca'nin Turk oldugunu, Turkiyeli oldugunu duyduklarinda oldukca sasirirlar ve itiraz ederler.. Tarihi belgelerin var olmasi sebebiyle Hoca'nin Turkiyeli oldugunu ispatlamak mumkundur. Hoca'nin fikralarinin bulundugu pek cok Rusca kitap bulunmaktadir ve hala satilmaktadir.
Aklima Koroglu ile ilgili bir anim geldi. Bir Azeri arkadasimin Koroglu'nun aslinda Azeri oldugunu iddia etmesi ile ilgili.. Artik onu da Koroglu bolumunde yazarim..
Sevgilerimle..


Sevgili bilgibilgi Nasrettin Hoca sadece Özbekistanda değil bütün Türk yurtlarında vardır.Türkmenistanda Nasrettin Ependi,Azerbaycanda Molla Nesreddindir adı.Azerbaycanda 1906-1931 yılları arasında Molla Nesreddin adıyla bir dergi çıkarılır(Bu dergi Azerbaycanın Realist edebiyatının önemli şahsiyetlerini yetiştirmiştir).
Bu Yunus Emre için de böyledir .Yunusun onlarca mezarı vardır.Yine sizin dediğiniz gibi Köroğlunun da.Köroğlu Azerbaycanın milli kahramanıdır.
Kısaca şunu demek istiyorum.Bu değerler bütün Türk Dünyasına mal olduğu için nereli olduğunun bir önemi kalmamıştır.Ayrıca Nasrettin Hocanın bir şahıs olarak yaşayıp yaşamadığı tam belli değildir...Selam ve sevgiyle..
 

bilgibilgi

Kıdemli Üye
26 Mar 2009
154
574
ALINTIDIR..
ASagida alintiladigim yazi Nasreddin Hoca'nin yasadiginin resmi kaynaklardan ispatidir.. Kesin kaynaklarini ben kendi adima su an veremiyorum. Yasadigi kesindir. Sevgili Fenerbahce_100 diger dediklerinize katilmakla birlikte, tartisilmasi gereken noktalar da oldugunu dusunuyorum. Artik onlari da ilgili konu basliklarinda tartisiriz..
Sevgilerle..

Nasreddin Hoca Fıkralarının Tasavvufî Yönü / Hüseyin ÖZCAN


Türk milletinin bilge şahsiyetlerinden olan Nasreddin Hoca; halk dilinde, duygu, tefekkür, mizah ve hoşgörümüzü gösteren �fıkra� türünün öncüsüdür.

Başta Türk ülkeleri olmak üzere Dünya�nın birçok ülkesinde tanınan Nasreddin Hoca, sosyal hayatta karşılaşılan içinden çıkılmaz güç işleri, aklı, bilgisi ve hazır cevaplılığıyla mizahi biçimde çözen, güldüren ama güldürürken düşündüren keskin Türk zekâsının sembolü aktüel bir tiptir.1

Nasrettin Hoca, Sivrihisar yöresinde 1208 yıllarında doğmuştur. Babası Hortu köyü imamı olan Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun�dur.

Nasreddin Hoca ilk derslerini babasından almıştır. Daha sonra Sivrihisar Müftüsü Hasan Efendi�nin �Mecmua-yı Maârif� adlı tamamlanmamış eserinden, hocanın Mutasavvıf Seyyid Muhammed Hayrânî�nin talebesi olduğunu ve hocasının Akşehir�e göçmesi dolayısıyla onun da Akşehir�e eğitim için gittiğini öğrenmekteyiz.2

Önce Sivrihisar�da medrese öğrenimi gören Nasreddin Hoca, babasının ölümü üzerine Hortu�ya dönerek köy imamı oldu. 1237�de Akşehir�e yerleşerek, Seyyid Mahmud Hayrânî ve Seyyid Hacı İbrahim�in derslerini dinledi. Bir rivayete göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca şekline dönüşmüştür. Onun hayatıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır.

Nasreddin Hoca sağlam bir İslâm inancına, köklü bir dinî bilgiye, ciddî bir ahlâkî yapıya sahiptir. Tasavvuf kültürüne de vâkıf olan hoca, birçok tarihî yazma eserlerde evliyalar arasında zikredilir. Nasreddin Hoca, Evliya Çelebi�nin Seyahatnamesi�nde �hakîm ulu bir can� olarak tanıtılır.

Nasreddin Hoca ile ilgili en eski kaynak olan Ebu�l-Hayr Rûmî�nin Saltuknâmesi�nde (M. 1495) Sarı Saltuk, Nasreddin Hoca�ya bir hediye göndererek dua talebinde bulunur. Hoca evde olmadığı için hocanın hanımı, onun yerine dua eder. Bu duanın bazı cümleleri şu şekildedir: �.. dünyada fâsık, fâcir ile alâka eyleme, ve dahi kötü kişiye karşı kendini ve hem malını güvenip emanet etme ve dilinden tevbe ve istiğfarı koma, kendin için isteyeceğini başkası için de iste, Allah�tan korkup Rasül�den utanasın ve ahiret için burada güzel amel işleyesin, yaramaz işlerden kaçasın, günahlarını çoğaltmayasın ki gönlün kararmasın. Böylece gönül aynanda gizli sırları keşfedebilesin, Hakk�ı müşahede edebilesin.3

Nasreddin Hoca, Milâdî 1284 tarihinde Akşehir�de vefat etmiştir. Türbesi üzerindeki yazıda � Yazı bâkî, ömür fânî, kul âsî, Rab affedicidir.� sözleri yer almaktadır. Nasreddin Hoca�nın sosyal hayatla ilgili fıkraları zengin bir konu çeşitliliği göstermekte, toplum hayatının hemen hemen bütün alanlarını kapsamaktadır. Bunların çoğunda mizahıyla, güler yüzüyle ders veren bir halk eğitimcisinin olumlu davranışını görürüz.4

Nasreddin Hoca bir çok fıkrasında halkımızın meselelerini pratik bir şekilde hâllederek hadiseler karşısındaki tavrı ve eleştiri becerisi, kullandığı dili ile Anadolu insanının duygularına tercüman olmuştur.

Nasreddin Hoca�nın temsil ettiği sıradan bir kurnazlık değil imbiklenmiş zekânın arkasında doğruyu, iyiyi, güzeli, sabır ve dürüstlüğü telkin eden bir akıl yürütme sistemidir.

Nasreddin Hoca fıkralarının temel özelliklerinden birisi de sözlü geleneğe uygun olarak kısa, açık, yalın ve özlü olmasıdır. Bu fıkralar, Türkçemizdeki halk söyleyişleri için zengin bir kaynak durumundadır. Diyaloglarda da söz uzatılmadan gaye kısa bir şekilde anlatılmıştır. Nasreddin Hoca�nın ağzında vurucu sözler kalıplaşmıştır. Bu kalıplardan ipe un sermek, bindiği dalı kesmek, kazın ayağı, kuşa benzemek, vb. bir çoğu özlü söz ya da deyim olarak kullanılmaya başlamıştır.5 Birçok fıkrada insanların ibret alacağı konular sembollerle anlatılır: �Ye kürküm ye, kürküm eski sözüm geçmez� ifadeleriyle toplumun gerçeğe değil dış görüntüye önem verdiği eleştirilir. �Kazan doğurdu, kazan öldü� fıkrası çıkarını koruma uğrunda tabiatın kanunlarına karşı gelmeyi eleştirir.6

Nasreddin Hoca�nın fıkralarında, halkı eğiten ve ona ders veren yaklaşımlar bulunmaktadır. Anadolu insanının birçok meseleyi Nasreddin Hoca�nın dilinden, ağzından ifade etmekten hoşlanması onun aklı ve zekâsı ile ilgili meseleleri yargılaması, hükme bağlaması, tenkid etmesi, üzerinde ciddiyetle durulması gereken ayrı bir mevzudur. Çünkü bu ortak güç, halkın ortak gücüdür, Nasreddin Hoca kalıbı içinde aksedişidir. Nasreddin Hoca�nın şahsiyetinde şekillenen Türk halk düşüncesi, dünya görüşü, insan anlayışı ve cemiyet hayatında cereyan eden olaylara karşı alınan tavır ve tutumların genel yapısı fıkralara yansımıştır. Nasreddin Hoca�ya bağlı olarak anlatılan fıkralar âdeta Türk düşüncesinin olukları, çeşitli ifade kalıpları gibidir. Bu sebeple de Nasreddin Hoca, bir fıkra tipi olduğu kadar, Türk düşüncesini, dünya görüşünü, insan anlayışını en iyi şekilde anlatan, ifade eden bilgemizdir. 7

Nasreddin Hoca�nın fıkralarını tasavvufî açıdan yorumlayan eserler de yazılmıştır. Bu eserlerden birisi de �Hoca Nasreddin Latifesiyle Burhaniye Tercümesi� adlı Mevlâna�nın torunlarından Seyyid Burhaneddin Çelebi�ye ait olan eserdir.

Nev�izâde Atâyî�nin �Sohbetül-Ebkâr� adlı eserinde Nasreddin Hocaya ait şu fıkra yer alır: Kapalı bir çeşmenin tıkacını şuursuzca açan hoca, üstünü başını berbat eder. O, bundan güzel bir netice çıkarır: Boşboğaz cahil bir kişinin söylediği şuursuz bir söz, tıkacı açılmış çeşmeye benzetilir. Böyle bir söz temiz bir insanı kirletir. Haksız dedikodulara sebep olur. Herkesin bildiği gibi Nasreddin Hoca eşeğe ters biner. Bundan kasıt nefsin dediğini yapmamak, onun zıddına hareket etmektir. Zira nefis, ruhun bineğidir.

Bir Nasreddin Hoca fıkrasında, Dünyanın bir kocakarı olduğu ama onun cazibesinin kişiyi aldatıp kendini sattırdığı ifade edilir. Göle yoğurt çalmak, birçok kişiyi irşad etmeye çalışmak olarak, eşeğe alfabe öğretmek nefsi ilâhi bilgi ile eğitme, terbiye etme, ipe un sermek, ömrü heba etmek şeklinde şerh edilir.

Bir başka Nasreddin Hoca fıkrası ve buna yapılan tasavvufî yorum şu şekildedir: Bir gece rüyasında Nasreddin Hoca�ya dokuz akçe para vermişler. Hoca, hele on akçe olsun diye ısrar etmiş derken uyanıp bakmış ki elinde bir şey yok. Gözlerini tekrar kapatarak elini uzatan Hoca, �Getir dokuz akçe olsun.� demiş. Bu fıkranın tasavvufî izahı şu şekildedir: Bu fani dünya bir rüya âlemi gibidir. Kavga ve dövüşle daha çok kazanmak için çalışmanız boşunadır. Elinizde iken sadaka ve hayratta bulunun, uyandığınız vakit eliniz boş çıkmasın.

Bir başka fıkrada Hoca bir bahçeye girer. Bahçedeki sebzeleri çuvalına doldururken mal sahibi gelerek: �Burada ne yapıyorsun?� diye sorar. Hoca: �Beni bir rüzgâr buraya attı!� der. Bahçe sahibi: �Peki bu sebzeleri kim kopardı?� diye sorar. Hoca: �Rüzgâr şiddetli olduğundan, beni oradan oraya attı ben de onlara tutundum, bu yüzden koptular.� der. Bostancı: �Peki bunları çuvala kim doldurdu?� deyince Hoca: �İşte ben de onu düşünüyordum.� der. Fıkra şu şekilde yorumlanır: Gerçek hayata göre, bir gölge bir hayal gibi olan bu dünya hayatında, düşünmeden, helâl haram demeden, yarını düşünmeden tûl-i emel ile çalışan rızık toplayan kimseler, yarın bağbânı hakikî olan Cenab-ı Kibriya�nın divanında öyle eğri büğrü sözleri kabul olunmayacağından, bu duruma düşmektense şimdiden tefekkür edip tedbir almalıdırlar.

Bir başka fıkrada; Nasreddin Hoca: �Ey Müslümanlar Hak Tealâ�ya şükredin ki deveye kanat vermemiş. Eğer vermiş olsaydı evlerinize yahut bahçelerinize konarak başlarınızı yıkardı.� demiş. Yani Hak Tealâ�nın azâmet ve ihsanını müşahede edin her kuluna mal ve mansıp vermediğine şükredin. Zira, herkesin kabiliyetine göre ihsan olunur. Farklı bir fıkrada Nasreddin Hoca bir gün uzak bir yerden gelirken merkebi gayet susamış. Birden önünde gölü gören eşek hemen göle doğru koşmaya başlamış. Yüksek bir yerden inilen göle hızla ilerleyen eşek tam düşecek gibi iken göldeki kurbağalar ötmeye başlamış. Eşek de ürküp geriye kaçmış. Hoca eşeği tutup kurbağalara hitaben: �Aferin göl kuşları deyip göle üç para atarak varın bununla helva alın yiyin� demiş. Bu fıkranın tasavvufî yorumu olarak �Sizlere ve mallarınıza bir ziyan gelmezse Allah�a şükredin. Sadaka verip ihsan edin, zira vereceğiniz sadaka nice belâları ve kazaları defedip sizleri sûrî ve manevî tehlikeden kurtarıp ömrünüzü ve malınızın çok olmasına delâlet eder.�8 denmiştir.

Nasreddin Hoca nüktedanlığı ile Batılıların da dikkatini çekmiş, etkilenmeler sonrasında onun fıkraları ile Batıdaki bazı fıkralar arasında benzerlikler tespit edilmiştir. Kimi zaman Batıda karikatür sanatçılarına ilham kaynağı olmuş Nasreddin Hoca fıkralarımız da vardır. Sözgelimi, eşeğine binen Hoca heybesini omzuna koyar ve bunun sebebini soranlara: �Zavallı hayvan, beni zor taşıyor, bir de heybeyi mi taşısın?� der. Fransız karikatür sanatçısı bu konuyu şöyle işliyor: Birisi tartılırken paltosunu çıkararak koluna almıştır, basküldeki rakamın aynı kaldığını görünce şöyle der: �Tuhaf şey, paltomu çıkardığım hâlde, kilom değişmedi!�9

Mevlana�nın tasavvuf eğitiminde musiki ne ise, Nasreddin Hoca�nın irşadında mizah odur. Onun mizahı, dinî, edebî ve ahlâkî mesajlar içerir.10

Görüldüğü gibi Nasreddin Hoca fıkraları, görünen yüzü dışında derin manalar içermektedir. Tasavvufî bir kültüre sahip olan Hoca, fıkralarında kullandığı sembolik bir dil ile birtakım mesajlar vermiştir. Nasreddin Hoca�nın, hayatını incelediğimizde aldığı eğitim ve görevlerin bu tür allegorik anlatımları yapabilecek bir altyapıya sahip olduğunu görüyoruz. Birçok tarihî yazma eserlerde Nasreddin Hoca fıkralarının tasavvufi şerhlerinin yapılması ve halk tarafından hikmetle okunması, fıkraların bu ilk bakışta görülmeyen dünyasına olan ilginin bir sonucudur.

Nasreddin Hoca, bahsi geçen fıkralarındaki bazı sembol varlıkları, kanaatimizce, şuurlu olarak kullanmıştır. Onun fıkralarındaki temel figür, güldürürken düşündürmek şeklinde öne çıkar. Dolayısıyla fıkraları sadece gülme adına söylenmiş vak�alar, Nasreddin Hoca�yı da bir komedyen gibi görmek, yanlış bir yaklaşım olacaktır.

Nasreddin Hoca�nın fıkralarını okurken, fıkraların arka planındaki kastı
anlamaya çalışmamız gerekir.

Kaynaklar

1 İsa ÖZKAN:Nasreddin Hoca Fıkraları, Ankara 1999. s. 4.
2 İbrahim Hakkı KONYALI, Akşehir,İstanbul 1945. s. 731-732.
3 FahirİZ, Türk Edebiyatında Nesir (Dua kısmen sadeleştirilmiştir) C. l, s. l7.
4 Şükrü KURGAN:Nasrettin Hoca,İstanbul 1996. S. 23
5 Alpay KABACALI:Bütün Yönleriyle Nasreddin Hoca,İstanbul 2000, s. 59.
6 Şükrü KURGAN: Nasreddin Hoca, Ankara 1999. s. 78. s
7 Dursun YILDIRIM:Türk Edebiyatında Bektaşi Fıkraları, Ankara 1999.s. 26.
8 Fikret TÜRKMEN: Nasreddin Hoca Latifelerinin Şerhiİzmir 1999.
9 Feyzi HALICI: Şair Burhaneddin�in Nasreddin Hoca�nın Fıkralarını Şerhe den Eseri, Ankara 1994.
10 Abdurrahman GÜZEL: Dinî Tasavvufî Türk Edebiyatı, Ankara 2000.

Kaynak: www.yağmurdergisi.com.tr Sayı: 26 Ocak - Şubat - Mart 2005
 

fenerbahce_100

Süper Üye
26 Mar 2009
1,838
991
Sevgili bilgibilgi,
Türkiyedekiler burada yaşadığını ilgili makaleden isbat ediyorlarsa,Özbekler,Türkmenler,Azeriler nasıl bu kadar bilgisiz olabiliyorlar değil mi :).Onu kendilerine mal edip yüzyıllardır bir yanlışlığı sürdürmekte ısrar ediyorlar ?? ilginç değil mi? Amacım bir tartışma başlatmak değil.Adı Nasrettin olan,kendisi de Hoca olan birisi yaşamış olabilir.Bütün Türk dünyasında ortak olan Nasrettin Hoca tıpkı Dede Korkut gibi ,karakter değil bir tiptir.Yani belirli bir şahıs olmaktan ziyade belirli bir anlayışı temsil eder .Selam ve sevgiyle
 
Üst