bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,304
49,801
NeverLand
MİZAH DERGİLERİ


1869'da Teodor Kasap Efendi'nin Diyojen adlı ilk mizah dergimizi takiben yine aynı kişi tarafından 1873'de Çıngıraklı Tatar ve Hayal, 1876'da ise Mehmet Tevfik, Çaylak'la devam eden süreç, ilk popüler dergisine ilk Türk karikatürcüsü Ali Fuat Bey'in 1908'de yayınlamaya başladığı Karagöz ile kavuşacaktir. Sadece Meşrutiyet'in ilan edildiği gün çoğu bir (kaç) sayıda kapanan kırka yakın mizah dergisine gelinceye dek, onlarca kısa ömürlü dergi yayıncılık hayatımıza renk katmıştır.

Kurtuluş Savaşı başladığında yayını devam eden Karagöz mizah dergisini Alay, Ayna, Güleryüz, Aydede, Akbaba dergileri takip etmiştir. Kurtuluş Savaşı süresince mizah dergilerinin içeriklerinde Padişah yanlısı İstanbul ve Mustafa Kemal yanlısı Ankara hükümetlerinin siyasi duruşları belirleyici etken olmuştur. Bir açıdan konu darlığı gibi görünen bu durum, dönemin Türk karikatür tarihine oldukça ilginç örnekler bırakmıştır. İstanbul, Ankara idarecileri arasındaki fikir farklılıkları neticesinde, Sedat'ın (Simavi) çıkardığı Güleryüz dergisi Ankara Hükümeti'ni, Refik Halit'in (Karay) yayınladığı Aydede ise İstanbul Hükümeti'ni desteklemiştir. Güleryüz dergisi verilen bağımsızlık mücadalesinin, Kurtuluş Savaşı'nın yanında yer alan tek mizah dergisi olmuştur. Bu dergide, Kuvayi Milliyeci diye nitelenebilecek karikatürler, halka yön veren ve yüreklendiren, ulus olabilmenin değerinin, bilincinin anlaşılması açısından oldukça etkin ve önem arzeden özel bir işlevi yerine getirmiştir.

Kurtuluş Savaşı sırasında işgalci devletlerin ideolojilerini benimseyen, Müslüman Türk halkının bağımsızlık isteği ve mücadelesine karşı çıkan Aydede dergisi ise, çok zengin bir yazar çizer kadrosuyla yayınlanmıştır. Dergiyi biçimlendiren Refik Halit'dir. Aydede'nin yayın politikasının en ateşli savunucusu karikatürist Rıfkı ise bu görüşe çizgileriyle destek verenlerin başında gelmiştir. Araştırmacı Turgut Çeviker, Adam Yayınlarından çıkan Ahmet Rıfkı ile ilgili 'Karşı' adlı kitabında Rıfkı için şu notları düşmüştür: "...Rıfkı, karşı olduğu savaşı yitirdi ve yurt dışına çıktı ya da kaçtı. Oradan, genç Türkiye Cumhuriyeti'ne ilgisiz kalmadı. Gündeşlerinin, özellikle Ankara'da olup bitenlere karşı takındıkları ya da takınmadıkları eleştiri cesaretini Rıfkı'nın karikatürlerinde bulmak olanaklıdır. Düşündüklerini çizmesi önemli..."

img003-1.jpg


Zıpır, Dolmuş, D'e'li, Pişmiş Kelle, Çarşaf ve Avni mizah dergileri.

Aydede, sonradan çizgiroman çalışmalarıyla ünlenecek olan Ratip Tahir (Burak), Miinif_Fehim (Özarman), Yusuf Ziya (Ortaç), Orhan Seyfi (Orhon), Refik Halit (Karay)'ın Kuvayi Milliyecileri küçümser karikatür ve yazılarıyla Kurtuluş Savaşı kazanılıncaya kadar yayınına devam etmiştir. Türk mizah dergiciliği, Cumhuriyet dönemine Karagöz, Güleryüz, Akbaba, Zümrüdüanka, Kelebek dergi ve gazeteler; Sedat Nuri, Cemil Cem, Sedat Simavi, Cemal Nadir Güler, Münif Fehim, Ratip Tahir Burak, Zeki Cemal, Ramiz Gökçe, Baha Bey, Hıdır Şevket, İhap Hulusi gibi çizerlerle girmiştir.

1927-1928 yılları arasında Türk Karikatürünün duayeni Cemil Cem'in ilk olarak 1908'de çıkarmaya başlayıp, daha sonradan sürdüremediği Cem dergisini tekrar çıkarmaya başlaması ise artık yeni bir dünya görüşüne sahip Türk halkının, gelişmelere karşı olan yaklaşımını saptaması açısından çok önemlidir. Eski yazı (osmanlıca) dergilerin yerini yeni yazı Türkçe dergiler almıştır. İki büyük usta Cemal Nadir ve Ramiz Gökçe, günlük gazetelere ve dönemin mizah dergilerine çizdikleri çalışmalarla Türk karikatür ve çizgiromanını -tabir caizse- halka indirip, sevdirmişlerdir. Böylece bir ölçüde de olsa Harf Devrimi sayesinde -neredeyse- sıfırlanan okur yazar sayısı ile yapılmak istenen toplumsal olay daha rahat gerçekleştirilmiştir. Uzunca sayılabilecek bir süre kilitlenip kalan yayın hayatı, yeni abecenin giderek benimsenmesiyle basında canlanmayı sağlamıştır. Türk karikatür sanatıyla birlikte bu dergilerde yavaş yavaş boy gösteren bant ve çizgiroman tefrikaları Cumhuriyet'in kurulmasını izleyen yıllar içinde gelişip biçimlenmeye başlamıştır. Fakat yine de sokaktaki halkın kaderi pek değişmemiş gibiydi. Canlı, dinamik, işleri peşinde koşan, çalışan, çok mutlu insanlar ortalıkta yine pek yoktur. Arnavut kaldırımlı eski sokaklardaki, cumbalı evler devrilecekmiş gibi çizilir, yoğun çalışma temposundan yılmış memur tiplemeleri ise devlet dairelerinde, sokakta, evde, tramvayda hep sıkıntılı ve düşünceli çizilmektedir.

izgiromanAnsiklopedisi424.jpg


Latif Demirci'den Canavar Koyun Orhan sayfası.

Çizim kalitesi olarak yaşanan büyük gelişmeler, ilgili dönemin toplumsal, sosyolojik yapısındaki değişimlerden daha fazla artıya sahiptir. Cemal Nadir Güler, kendi çıkardığı Amcabey dergisinde ve Malik Yolaç'ın Akşam Gazetesinde, daha sonra da Cumhuriyet Gazetesindeki köşesinde çizdiği karikatürlerinde, çizgiroman anlatım dilinden de yararlanarak Cemil Cem'den sonra Türk karikatüründe ikinci devrimi gerçekleştirmiş, ayrıca yarattığı bant karakterleriyle de çizgiromancılığımızın olgunlaşmasına ilk katkıları sağlamıştır. Güler, yeni atraksiyonlar yapıyor, çizgisini iyiden iyiye sevimlileştiriyordur; Ramiz Gökçe ise, karikatür ve mizah dergilerinde çizdiği Tombul Teyze karikatürleriyle perspektif kaygılı, yumuşak bilek hareketleriyle atılabilen fırça darbelerini kullanarak sempatik bir çizgi stili ve karakter ortaya koymuştur.

img003-1.jpg


Uygun'un Keskin Ustura'daki bir çalışması.

1940'ların başında, aralarında ileride 'Orta Kuşak' diye tanımlanacak olan karikatüristlerin de yer aldığı çizer grubu ilk çalışmaları genelde Akbaba, Amcabey, Karikatür ve Mizah dergilerinde yayınlanmıştır. Turhan Selçuk, Mustafa Uykusuz, Ali Ulvi Ersoy, Semih Balcıoğlu, Nehar Tüblek, Selma Emiroğlu'ndan oluşan bir grup Cemal Nadir'in etkisi altında çiziyorlardı. Bu büyük ustanın etkisi 'Orta Kuşağın devamı' diyebileceğimiz, Eflatun Nuri Erkoç, Ferruh Doğan, Bedri Koraman, Altan Erbulak'la daha sonraları bu gruba katılan; Tonguç Yaşar, Suat Yalaz, Yalçın Çetin, Mustafa Eremektar, Sinan Bıçakçıoğlu, Erdoğan Bozok, Yurdagün Göker ve Oğuz Aral'ı da etkilemiştir. Böylece 1947 yılında vakitsiz vefat eden Cemal Nadir, yerini kendi ekolünden yetişen ve yetişmesine katkılar sağladığı kuşağa bırakmıştır. Bahsi geçen bu Orta Kuşakla birlikte, karikatüre ve dolayısıyla çizgiroman sanatına yeni sunuşlar ve boyutlar gelmiştir.

izgiromanAnsiklopedisi425a.jpg


Juan Gimenez'in D'e'li mizah dergisinde yayınlanan iki sayfası.

1960 sonrasında yayında olan mizah dergilerimizin sayısı iyice azalmıştir. Gazeteler ise sadece yurtdışında ödül kazanmış olan sanatçılarla çalışıp genç çizerlere şans tanımaz olmuştur. Bu dar alanda kendine ifade alanı bulamayan karikatüristler ya meslekten uzaklaşarak başka sanatlara kaymışlar ya da çizerliği bırakmıştır. İnatla ve ısrarla çalışanlar ise mizah dergileri ve gazeteler dışında daha çok sanat dergilerinde olanaklar bulmuşlardır. Bunlardan yılların berdevamı Akbaba dışında, 1950'li yıllarda (genelde siyasi iktidara karşı muhalefet ödevli) 41,5, Tef Gölge, Dolmuş, Taş, Taş-Karikatür gibi mizah dergileri okurlarıyla buluşmayı sürdürmüştür. 1945'de yayına başlayan Doğan Kardeş çocuk dergisi de sağladığı imkanlarla çağdaş karikatürize çizgiromanın gelişmesinde şans olmuştur. 1969 yılı karikatür dünyamız için önemli bir tarih, bir dönüm noktası olmuştur. Karikatürcülerimizin kurumsallaşmasının başlangıcı Karikatürcüler Derneği'nin kuruluşunun ve ilk çalışmalarının gerçekleşmeye başladığı bu yılda; Ferit Öngören, Turhan Selçuk ve Semih Balcıoğlu tarafından hayata geçirilen proje sayesinde, 1869'da çıkan ilk mizah dergisi Diyojen'in 100. yayın yılında karikatürcüler -ki, aralarından pek çoğu çizgiromanlara da imza atmıştır- bir çatı altında toplanmıştı. Dernek kuruluşunun ilk on beş yılı içerisinde yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere toplam 150'den çok sergi gerçekleştirmiştir. 1975 yılında ise İstanbul Belediyesi tarafından bir karikatür müzesi açılmış, fakat 1984 yılında yine aynı kurum tarafından yıkılmıştır. 1980 yılında sıkıyönetim tarafından faaliyetleri durdurulup kapatılan dernek ancak dört yıl sonra çalışmalarına yeniden başlayabilmiştir.

img004a-1.jpg


Erdil Yaşaroğlu'ndan Leman'ın 182. sayısındaki Marlon bantı.

Türk mizah dergiciliği 12 Mart 1971 muhtırasıyla yeni ama suskun(laştırılmış) bir döneme ayak basmıştır Türk mizahının en büyük hareket alanlarından biri konumundaki Türk basını, söz birliği etmişçesine karikatürleri birinci sayfalarından kaldırmış, yayınlanan dergiler tiraj kaybetmiş veya kapanmıştır. Birçok çizer bu dönemde işsiz kalmış veya kendisine pratik alanı bulamamıştır Ancak hiçkimse 1972'de Gün Gazetesi'nin mizah sayfası Gırgır adıyla düzenlenmeye başlanan bölümün ileride dev bir sektör olabileceğini tahmin bile edememiştir. Bu girizgahtan sonra Gırgır dergisi 1973'den itibaren Oğuz Aral'ın yönetiminde haftalık bir mizah dergisi olarak uzun ve serüvenli maratonuna başlamıştir. Dergi işlediği konuların bazılarını o dönemde hızla her eve giren televizyon dizilerinden alıyordu. 'Çiçeği Burnundakiler' köşesiyle hem kendi dergi içi çizerlerini yetiştirmeye almış hem de ülke karikatür sanatına yeni isimler kazandırılmasında büyük faydalar sağlamıştır.

img004b-1.jpg


Mehmet Ersoy'dan İlişkiler bantı. (21 Mart 1996, H.B.R. Maymun)

Gırgır'da ayrıca çeşitli bant çizgiroman dizileri de yer almıştır: Kelebek Hüsnü, Utanmaz Adam, Hafiyesi Mahmut, Avanak Avni, Çılgın Bediş, Gaddar Davut, En Kahraman Rıdvan bunlardan en bilinenleridir. Bu çizgiroman ve tiplemelerle derginin okuyucu sayısı bariz biçimde artmıştır. 1978'de Mikrop mizah dergisiyle Gırgır'dan bir ara kopmalar olmuş ve alternatifler denenmiş olsa da o yoluna devam etmiştir. 1979-1980 yıllarında Mad ve Krokodil'le birlikte dünyanın en çok satan üç mizah dergisinden biri olarak da tarihe geçmiştir. Çizim tarzı ve estetiği olarak Gırgır, Walt Disney ekolünü benimseyen dergi editörü Oğuz Aral'ın yolundan yürümüş, dil kullanımını, grameri deforme etmiş ve eskilerin pek çok usta çizeri tarafından da bu nedenden ötürü eleştiriye uğramıştır. Fakat okurlarının beğenisine mazhar olan dergi yayınını sürdürmüştür.

img004c-1.jpg


Bülent Üstün'den Tonguç bantı. (21 Mart 1996, H.B.R. Maymun)

1972'nin diğer önemli mizah dergisi ise Salata'dır. Süavi Sualp'in yönetiminde çıkan bu dergi, genç nesili hedef okur kitlesi olarak değerlendiren bir sunuşa sahiptir. Göreceli de olsa başarı grafiği iyi düzeydeki Salata, mizahın gülmece-güldürmece yanını ele alıp kullanmıştır. Çizgiromanlar ise bu derginin vazgeçilmezleridir. 1976'da Gırgır kadrosunun kalabalık oluşunu avantaj olarak kullanan Tekin Aral, Fırt dergisini eküri olarak Gırgır'ın yanına eklemiştir. Daha rahat ve 'Ahlakçılık'tan uzak tutumu ve yayın politikasıyla hareket eden Fırt, ahlaken yozlaşmada hızlı icraat veren bir toplumun alt yapısını çok iyi beslemiştir. Gırgır'ın temelleri atılan yeni bir çizer ordusu 1980'lere damgasını vurmuştur. Bunlar arasında Hasan Kaçan, Ergün Gündüz, Behiç Pek, Latif Demirci, Engin Ergönültaş, İrfan Sayar, Nuri Kurtcebe, Galip Tekin, Sarkis Paçacı, Haslet Soyöz, Ramize Erer, Özden Öğrük gibileri ön plandadır. Çağdaş Mizah Dergisi, Çuval, Papağan, Mikrop, Çivi, Çarşaf, Karakedi, Karikatürk, Balyoz, Ses-Atmaca, Sıfır vesaire gibi mizah dergileri de dönemin diğer mizahi yayın organlarıdır.

img005a-1.jpg


Pişmiş Kelle'nin 255. sayısında yayınlanan İhtiyatsız Adam sayfası.

1975 yılında çıkan ilk sayısıyla okurlarına 'merhaba' diyen Çarşaf mizah dergisi, yumuşak ve tatlı mizah anlayışıyla birlikte, genç çizerlere ve amatörlere açtığı kapılar sayesinde kolaylıkla popülerlik kazanmıştır. Organize ettiği 'Karikatür Okulu' ile pek çok çizer adayına önemli bir okul görevi vermiştir. Semih Balcıoğlu önderliğinde Raşit Yakalı'nın büyük ve unutulmaz emekleriyle gerçekleşen bu okul yeni çıkacak olan mizah dergilerinin de alt ve üst yapısını oluşturacak sanatçıların yetişmesini de sağlamıştır.

1986 yılında Gırgır'dan sonra kendi okurunu oluşturmadaki en başarılı örnek, diğer mizah dergilerine ve anlayışlarına 'alternatif olarak' yayınlanan Limon mizah dergisidir. Marjinallik kaygılarıyla klasikten sıyrılıp yeni sunuşlar gerçekleştirmeye çabuk başlayan Limon, bilhassa iktidara yaptığı siyasi yüklenmelerle bir anlamda hem muhalefet ödevi görürken hem de aynı siyasi odağın reklamasyonunu yoğun olarak yapmıştır. 'Hiçbir yere ait olmama' kuralını uygulamaya sokan Limon, bir süre boyunca kendine de ait olamamış bir görünüm sergilemiştir. Bunun nedeni daha kendisinin ne olduğuna/olacağına karar verememesidir. Bu şartlar altında 1991'de Limon, bağlı olduğu sermaye grubundan ayrılarak bağımsız olmuş ve derginin adı artık Leman haline gelmiştir. 1990'larda mizah dergiciliğinde bazı karmaşalar da yaşanmıştır. Yüksek tirajlı Gırgır ve Fırt dergilerinin satılarak sahip değiştirmesi gerek toplumsal, gerekse yazınsal alanda büyük fırtınalar koparmış, yapılan hukuk savaşları mizah dergisi okurlarını da şaşırtarak daha sonraları gelişmeler karşısında tavır koymalarını gerektirecek hale gelmiştir. Ancak yine de mizah dergiciliği kervanı yoluna devam edecektir...

izgiromanAnsiklopedisi428.jpg


Serhat Gürpınar'dan Ergen bantı (Avni, s: 82)

1989'da önce Hıbır ve Dıgıl mizah dergileri bünyelerindeki çok sayıda bant ve çizgiromanla gazete bayilerinde boy göstermiş; hemen arkasından Pişmiş Kelle, Avni, D'e'li, Çıngar, Filit, Fit, Nankör, Ustura, H.B.R. Maymun mizah dergileri eklenmiştir. Bu yıllarda zaman zaman yer alan kısa ömürlü dergiler ve Tewlo gibi 'demokratikleşme' çabalarının siyasi ürünü dergi denemeleri de boy göstermiştir. 1990'larda mizah dergilerinde yer bulan çizerler ise; Mehmet Çağçağ, Tuncay Akgün, Yavuz Taran, Can Barslan, Gülay Batur, Serhat Gürpınar, Derya Sayın, Bülent Üstün, Cengiz Üstün, Abdülkadir Elçioğlu, Ahmet Keskin vesairedir. 1990'ların sonu ve 2000'lerin başında ise mizah dergileri ve içeriklerindeki çizgiromanlarda ve burada çalışan çizerlerde sayıca büyük bir patlama yaşanmıştır. Önce L-Manyak sonra da buradan ayrılan bir grup çizerin çıkardığı Lombak 50.000 adetin üzerindeki satış rakamlarıyla karikatürize çizgiromancılığımızın son döneminin parlayan yıldızı konumuna gelmişlerdir. Buna kısa bir süre çıkan Soytarı'yı da ekleyebiliriz. İşledikleri konular genelde cinsellik ve kullandıkları lisan argoda yoğunlaşsa da yaratılan karakterler önceki birkaç on yıla oranla oldukça belirginleşmiştir. Bu dönemde Robinson & Cuma başlığıyla Gürcan Yurt; Kötü Kedi Şerafettin ile Bülent Üstün; Otis Abi ile Yılmaz Aslantürk; Dedektif Sanlı ile Can Barslan; 2001 Feza Fatihleri, Ezik Şarkıcı Altuğ ve Zıçan Adam ile Kaan Ertem; Kunteper Canavarı ve Duka Film serileri ile Cengiz Üstün; Zibi-digibi ile Erdil Yaşaroğlu; Yüzbaşı Albırt ile Soner Günday; L-Manyak Şehitleri (sonra da Lombak Şehitleri) ile Memo Tembelçizer; Toros ile Hamile'yle birlikte Yönetmen İkram Abi ve Asistan Yaşar başlığının yanı sıra Zalak Mahmut'la yeniden geri dönen Behiç Pek; Zikaçu ile Soner Günday; Hatıralar Geçidi ile Mehmet Coşkun (Memcoş); Cabbar Baba 0070 ile Cengiz Akın; ve yine Vah Vahap Vah ile Galip Tekin-Kemal Aratan ikilisi; Rezil-i Rüsvan ile Faruken Bayraktare; Zavallı Polat ile Oky (Oktay Gencer); Ruhaltı sayfalarıyla Bahadır Baruter; Hilal ve Paranoyak Teyze ile Angut Hanım serilerine eklenen sayısız öyküyle Kenan Yarar; Tuğçe ile Andaç Gürsoy; Eşi Nadide ile Ramize Erer; İlk Rock Kıvılcımı ile Aptülika vesaire gibi çok sayıda popüler başlıkta onlarca çizer ürün vermiştir.
 
Üst