Kull The Conqueror v1#04 (Renkli & Balonlama)

BRAN MAK MORN

Çeviri & Balonlama
13 Tem 2011
193
2,213
Barbar Çizgi Romanlarının Kralından bir macera daha;
KIZIL KATİLLERİN GECESİ, afiyetle okuyunuz...


Başta değerli paylaşımlarıyla gönüllerimizde taht kuran Prospero, Shoryuken ve Hüseyin Aksakal üçlüsü olmak üzere tüm Çizgi Roman Diyarı emekçilerine hediyemdir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,043
20,201
Kamlançu
Üstadım ismimi anmakla beni mahcup ettiniz. O güzel insanların yanında bizim esamemiz okunmaz bile...
Bu arada (utanarak söylüyorum) henüz hiç Kull çizgi romanı (tamamı ile) okumadım. Bu yüzden bana yabancı bir konu bu. Sizin balonladığınız bu seri sayesinde okuyacağım inşallah.
Çok teşekkürler... Ellerinize sağlık.
 
Son düzenleme:

uzung

Yönetici
Yönetici
14 Ağu 2009
3,396
26,011
İstanbul
Conan The Barbarian serisini çağrıştıran bir kahraman. Keyifle okuyacağıma eminim.
Teşekkürler Bran Mak Morn.
 
12 Şub 2010
15,006
543,641
Kimmerya kökenli Akilonya Kıralı barbar Conan'dan sonra bu kez Atlantis kökenli Valusya Kralı barbar Kull'un maceralarını renkli olarak okumaya başlıyoruz anlaşılan

Prospero&Hüseyin Aksakal&shoryuken dostlara biz de selam ve sevgilerimizi sunarak BRAN MAK MORN dostumuza teşekkürle renkli bir dünyaya dalalım
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,727
Kdz. Ereğli
Değerli Bran Mak Morn,
Kull, Conan'ın atasıdır. şöyle ki;
Birincisi, Conan serisi, yayınlanmamış bir Kull öyküsünün (Ben Bu Baltayla Hükmederim) yeniden yazılması ile (Kılıçtaki Anka) ile başlar.
İkincisi, göz renkleri dışında iki karakter birbirlerine fiziki olarak çok benzerler...
Üçüncüsü de Conan öykülerinde (Fil Kulesi ve Hyboria Çağı) zaman zaman karakterin üyesi olduğu Cimmeria toplumunun Atlantislilerin (Kull Atlantislidir) torunları olduğuna göndermelerde bulunulur.
Dördüncüsü, ikisi de dönemlerinin en uygar toplumlarının krallığına (Kull-Valusia; Conan-Aquilonia) yükselmiş barbar ülkelere (Kull-Atlantis; Conan-Cimmeria) mensuptur.
Beşincisi, ikisi de yazarları Howard'ın Uygarlığa karşı Barbarlık temasını temsil ederler...

Bu güzel ÇR için hiç emeğimiz olmamasına rağmen ismimizi anmanız gerçekten hak ettiğimden daha büyük bir incelik... Bunun için teşekkür eder, hürmetler sunarım.
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,727
Kdz. Ereğli
BEN BU BALTAYLA HÜKMEDERİM'den bir alıntı...

Kull'un tahta geçmesini hazmedemeyen hırslı dört komplocu geceleyin saraya girip Kral Kull'u öldürme planı yaparlar. Muhafız komutanını ayartırlar. Halk arasında nifak tohumları yayarlar. Kralın yakın korumaları olan Kızıl Katiller ve en önemli destekçileri Brule'nin (Ki Bran Mak Morn'un atasıdır Brule) uzaklaştırılmasını ayarlarlar...

“O ZAMAN KURTARICI İDİM -YA ŞİMDİ?”​

Duvarlardaki zengin perdeler ve yerdeki kalın halılarla zıtlık oluşturan, tuhaf şekilde çıplak bir oda. Arkasında bir adam oturan ufak bir yazı masası… Bu adam, milyonluk bir kalabalıkta bile göze çarpardı. Bu nitelikleri de genel etkiye katkıda bulunsa da, nedeni sadece sıra dışı ölçüleri, boyu ve muazzam omuzları değildi bunun. Fakat esmer, kıpırtısız yüzü, bakışı çekiyor; kısık, gri gözleri de buzdan çekicilikleriyle bakanların azmini kırıyordu. Yaptığı her hareket, ne kadar hafif olursa olsun, çelik yay gibi kaslara ve o kasları mükemmel bir uyumla birleştiren bir beyne işaret ediyordu. Hareketlerinde ölçülüp biçilmiş hiçbir şey yoktu… Ya tamamen rahat, bronz bir heykel kadar kıpırtısızdı, ya da takip etmeye çalışanlarının bakışını bulandıran, kedi gibi bir çeviklikle hareket halindeydi. Şu anda bu adam çenesini yumruğuna, dirseğini masaya yaslamış, kasavetle karşısında oturan adamı süzüyordu. Bu adam göğüs zırhının bağcıklarını sıkmakla meşguldü o anda. Dahası, dalgın dalgın ıslık çalıyordu… Bir kralın huzurunda olduğu göz önünde bulundurulursa, tuhaf ve alışılmadık bir performanstı bu.

“Brule,” dedi kral, “Bu devlet idaresi meseleleri beni savaşırken hiç olmadığı kadar sıkıyor.”

“Oyunun bir parçası Kull,” diye cevapladı Brule. “Sen kralsın… Rolünü oynaman gerek.”

“Grondar’a seninle at sürebilmek isterdim,” dedi Kull gıptayla. “Dizlerimin arasında en son bir atım olduğundan bu yana çağlar geçmiş gibi geliyor —oysa Tu, evde benim varlığımı gerekli kılan işler olduğunu söylüyor. Lanet olsun ona!”

“Aylar, aylar önce,” Artan bir kasvetle, karşılık beklemeden, serbestçe devam etti. “Eski hanedanı devirip Valusia tahtını ele geçirdim —ki kabilemin topraklarında bir delikanlı olduğumdan beri düşlemiştim bunu. Bu kolay oldu. Şimdi geriye bakıyorum da, izlediğim uzun, zor yol üstündeki tüm o çaba, katliam ve çile günlerinin çoğu rüya gibi geliyor. Atlantis’te vahşi bir yerliyken, Lemuria kadırgalarından geçerek yükseldim. İki yıl boyunca kürekte bir forsa… Valusia tepelerinde bir haydut… Sonra zindanlarında bir tutsak… Arenalarında bir gladyatör… Ordularında bir asker… Bir komutan… Bir kral!

“Sorun bende Brule, yeterince uzağı hayal etmedim. Ben hep sadece tahtı ele geçirmeyi hayal ettim… Ötesine bakmadım. Kral Borna ayaklarımın dibinde ölü yattığı ve onun kanlı kafasından tacı kopardığımda, düşlerimin son sınırlarına varmıştım. Oradan sonrası bir yanılsama ve hatalar karmaşası oldu. Kendimi tahtı ele geçirmeye hazırladım, onu elde tutmaya değil.

“Borna’yı devirdiğim zaman halk beni çılgınca selamladı… O zaman Kurtarıcı idim… Şimdi arkamdan mırıldanarak kötü kötü bakıyorlar… Bakmadığımı zannettiklerinde de gölgeme tükürüyorlar. Yılan Mabedi’ne o ölü domuz Borna’nın heykelini koydular, halk da gidip onu kızıl elli bir barbar tarafından öldürülen aziz bir hükümdar diye selamlayarak önünde ağlıyor. Ordularını bir asker olarak zafere götürdüğüm vakit, Valusia bir yabancı olduğum gerçeğini görmezden geliyordu… Beni affedemiyor şimdi.

“Şimdi, Yılan Mabedi’nde Borna’nın hatırasına tütsüler yakmaya geliyorlar; cellâtlarının gözlerini oyup sakatladığı insanlar, oğulları zindanlarında ölen babalar, karıları onun haremine sürüklenen kocalar… Pöh! İnsanların hepsi aptal!”

“Başlıca sorumlu Ridondo,” diye cevapladı Pict kılıç kemerini bir diş daha sıkarak. “Söylediği şarkılar insanları çıldırtıyor. Onu soytarı giysileriyle şehrin en yüksek kulesinde sallandır. Bırak akbabalar için kafiye düzsün.”

Kull aslan başını iki yana salladı. “Hayır, Brule. Benim gücümün ötesinde o. Büyük bir şair, herhangi bir kraldan daha yücedir. Benden nefret ediyor, yine de dostluğunu kazanabilirdim. Onun türküleri asamdan güçlü… Benim için şarkı söylerken kalbim defalarca kez göğsümden kopacak gibi oldu. Ben ölüp unutulmuş olacağım, onun şarkıları ise sonsuza dek yaşayacak.”

Pict omuzlarını silkti. “Nasıl istersen; sen hala kralsın ve halk seni yerinden edemez. Kızıl Katiller tek vücut halinde senin, tüm Pict ülkesi de arkanda. Yaşamımızın çoğu bu ülkede geçmiş olsa da barbarız biz. Artık gideyim. Bir suikast girişimi dışında korkacağın bir şey yok. Ki gece gündüz bir Kızıl Katil mangasınca korunuyor olduğun göz önüne alınırsa, korkacak hiçbir şey yok.”

Kull bir veda hareketiyle elini kaldırdı ve Pict çınlayarak odadan çıktı.


...

Genç bir soylu, Ala adında bir köle kızla evlenmek istediğini belirterek Kull'dan destek ister. Valusia kanun tabletleri köle ve soylunun evlenmesini yasakladığından Kull bu evliliğe izin veremez.

Kull, Ala ile pastoral bir ortamda karşılaşır, hem çiftin biçareliğine üzülür, hem de onlara yardım etmekteki acizliğine...

Komplocular saraya girerler, Kull'u yatak odasında kıstırırlar. Müthiş bir çatışma başlar. Bu arada köle kız Ala komplocuların planlarını kaza eseri işitir. Sevgilisi Seno Val Dor'a durumu anlatır. Val Dor son anda gelerek, ağır yaralanmış olan Kull'u bir bıçak atışıyla ölümden kurtarır... Tüm saray kralın yatak odasına doluşur.



Sonra Seno krala destek olurken; Yüce val Dor ailesinin zırhları ve üniformaları içindeki askerler odaya doluştu; Kull küçük bir köle kızın da öbür kolunu tutmakta olduğunu fark etti.

“Kull, Kull, öldün mü?” val Dor’un yüzü epey beyazdı.

“Daha değil,” Kral boğuk bir sesle konuştu. “Sol böğrümdeki yaranın kanamasını durdurun… Eğer ölürsem ondan olacaktır; o derin fakat kalanlar ölümcül değil… Ridondo oraya caniyane bir türkü yazdı! Şimdilik oraya kumaş tıkıştırın… Yapmam gereken işler var.”

Hayretle itaat ettiler; kanın akışı kesilince, Kull kan kaybından kelimenin tam anlamıyla bembeyaz olsa da, gücünün birazını topladığını hissetti. Saray tamamen uyanmıştı artık. Saraylı hanımlar, beyler, askerler, danışmanlar hepsi lak lak ederek etrafa üşüşüyordu. Öfkeden kuduran, her şeye hazır, krallarını diğerlerinin kurtarmasını hazmedemeyen Kızıl Katiller toplanmaktaydı. Kapı muhafızlarına komuta eden genç subay ise karanlıkta kayıplara karışmıştı, tüm aramalara rağmen, ne o sıralarda, ne de daha sonraları izine rastlanabildi.

Bir eliyle kanlı baltasını, diğeriyle de Seno’nun omzunu tutarak, hala inatla ayakta duran Kull, sonra ellerini burarak duran Tu’yu belirledi ve emretti: “Bana üstünde köleler hakkındaki yasa işlenmiş tableti getir.”

“Fakat Kral beyim…”

“Dediğimi yap!” diye uludu Kull baltasını kaldırarak. Tu da yerine getirmek için koşturdu.

Beklerken saraylı hanımlar yaralarını sarıp, kanlı baltanın sapından demir parmaklarını nazikçe, ama boş yere sökmeye çabalayarak etraflına akın ederken Kull, Seno’nun nefes kesici öyküsünü dinliyordu.

“…Ala Kaanuub ve Volmana’nın planlarını işitmiş… Çektiklerimize ağlamak için girdiği küçük bir kuytuya sokulmuşmuş… Sonra memleketindeki mülküne gitmekte olan Kaanuub gelmiş, Planlarının kötüye gideceği korkusundan titriyormuş ve ayrılmadan önce Volmana ile komplonun üstünden bir kez daha geçmişler. Böylece içinde hiç eksiklik olmadığını bilebilmiş.

“Geç saatlere dek ayrılmamış, sonra da Ala sessizce kaçıp bana geldi. Hâlbuki Volmana’nın kentinden val Dor hanesine küçük bir kızın yürümesi için uzun bir yol var; adamlarımı toplayarak derhal yola çıksam da, az kalsın çok geç kalıyorduk.”

Kull omzunu kavradı.

“Bunu unutmayacağım.”

Tu yasa tabletiyle girdi ve onu hürmetle masanın üstüne koydu.
Kull yakınında duran herkesi yana omzuyla iterek araladı ve tek başına durdu.

“Kulak verin Valusia halkı,” diye bağırdı; içindeki vahşi hayvan zindeliğiyle ayakta duruyor, fiziksel olanı aşan bir güç tarafından içerisinden ateşleniyordu. “Buradayım… Kral. Neredeyse ölümüne yaralandım ama tüm yaralarıma rağmen sağ kaldım.

“Kulak verin! Bu işten sıkıldım! Ben kral değil, bir köleyim sadece! Yasalar tarafından kıstırıldım, yasalar, yasalar! Kötüleri cezalandıramıyorum, dostlarımı ödüllendiremiyorum; kanunlar… Örfler… Adetler yüzünden! Valka adına, ben sözde olduğu gibi, özde de kral olacağım!

“Burada yaşamımı kurtaran iki kişi var! Bundan böyle dilediklerini yaparak evlenmekte özgürler!”

Seno ve Ala bir memnuniyet çığlığıyla birbirlerinin kollarına atıldı.

“Fakat kanun!” diye bağırdı Tu

“Kanun benim!” diye kükredi Kull baltasını yukarı savurarak; silah şimşek gibi indi ve taş tablet tuzla buz oldu. İnsanlar, sessizce göğün çökmesini bekleyerek, dehşet içinde ellerini sıktı.

Kull sendeleyerek geriledi; gözleri parlıyordu. Oda buğulu bakışında girdap gibi dönüyordu.

“Kral da benim, devlet ve kanun da!” diye kükredi ve yanındaki sihirbaz değneğine benzer asayı kaptığı gibi ikiye bölerek fırlattı. “Benim asam bu olacak!” Kızıl balta, solgun asilzadelere kan damlaları saçarak üstlerinde sallandı. Kull ince tacını sol eliyle kavrayıp sırtını duvara verdi. Onu düşmekten koruyan tek destek, yalnızca kollarında hâlâ duran aslanların gücüydü. .

“Ben ya kralım, ya da ceset!” Düğüm düğüm kasları kabarıp korkunç gözleri parlayarak kükredi. “Eğer benim krallığımı beğenmediyseniz… Gelin de bu tacı alın!”

Boğumlu sol kolu tacı uzatıyor, sağ eli onun üstünde tehditkâr baltayı kavrıyordu.

“Ben bu baltayla hükmederim! Benim asam bu! Benden olmamı istediğiniz kukla kral olmak için çabaladım ve ter döktüm. Size uygun bir kral… Artık kendi usullerimi kullanıyorum! Eğer savaşmayacaksanız, boyun eğeceksiniz! Adil olan yasalar duracak, ömürlerini doldurmuş yasaları parçalayacağım. Tıpkı bunu parçaladığım gibi! Kral benim!”

Solgun yüzlü asilzadeler ve korkmuş kadınlar, yanan gözlerle tepelerinde yükselen kan lekeli deve hürmet ve korku içinde eğilerek usulca diz çöktü.

“Kral benim!”



SON
 
Son düzenleme:

prospero

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
10 Kas 2014
248
11,317
Dostum çok teşekkürler bu muhteşem hediye için. Güzel bir çeviri ile konuyu daha da zenginleştiren Hüseyin Aksakal'a da çok teşekkür ediyorum.
 

djeko35

Kıdemli Üye
1 Şub 2012
168
138
İzmir
Emeklerinize sağlık, Kull'u ilk okuduğum ve sevdiren seri olan Marvel Kull adıyla yayınlanan bu çizgi romanı renkli olarak okumamıza vesile olan sizlere çok teşekkürler.
 

lotoloto

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
6 Kas 2009
4,131
20,696
mükemmel çalışmalar bunlar.Eline emeğine sağlık arkadaş.zevkle takip edilecek bir seri.
 
Üst