Kral Conan Macera Dizisi Cilt 1 - Bölüm 4 - Kuru Kafa Gölgeleri! (Balonlama)

prospero

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
10 Kas 2014
248
11,343
Afiyetle okuyunuz...

prospero121__zpsfhqlywvt.jpg


prospero123_zpstncceq3d.jpg




Alternatif Mediafire linki

 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Tarantula

Onursal Üye
9 Ağu 2010
662
2,961
Prospero ve Shoryuken birlikteliğini sevdim ben, ellerinize sağlık. Yukardaki linkte bir sorun mu var yoksa ben mi indiremiyorum. bir yardımcı olabilir misiniz ?

Çok teşekkürler tekrar emeğiniz, çabanız için.
 

gandor08

Yönetici
6 Ocak 2013
18,367
141,652
Sabahtan beri bende megaya yükleyemiyorum, nasılsa düzelir.

Ellerinize sağlık arkadaşlar.
 

prospero

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
10 Kas 2014
248
11,343
Mega'daki sorundan dolayı alternatif olarak Mediafire linki eklenmiştir...
 

lotoloto

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
6 Kas 2009
4,132
20,710
Conan maceralarını renkli ve bu güzellikte okumak büyük ayrıcalık.kapak düzenleri ayrıca büyük ustalık. teşekkürler, Prospero. takipteyim...
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,728
Kdz. Ereğli
Bu bölümün başlangıcı da Shoryuken için gelsin...

1. DUMANDAKİ GÖRÜNTÜLER

Yeşil bir duman demeti, Zembabwei’nin kraliyet kahini Rimush’un bir ibisin atan kalbini, bir boğa maymununun kanını ve bir engereğin çatal dilini attığı parlak kor yatağından sürünerek yükseliyordu.

Korlar dalgalı, kızıl bir parıltı saçıyordu. Bu loş ışık Aquilonia kralı Conan’ın zalim, haşin çehresini kasvetli bakır bir maskeye dönüştürüyordu. Arkadaşı, oran kentinin yeni taç giymiş kralının çehresine gelince, kızıl, titrek parıltı çehresini cilalı bronzdan ilkel bir putun yüzüne dönüştürüyordu.

Nemli, taş duvarlı odanın içinde korların tıslaması ve çıtırtısı ile cılız, ihtiyar Shemli büyücünün mırıltıları dışında hiç ses yoktu. Rimush, mangalın üstünde hünerinin gizemli sembolleri işlenmiş yıpranmış, yamalı astrolog cübbesi içine tıkışmıştı. Ateşin ışığı bilge kafasını sadece derine kakılı gözlerin yaşayıp kıpırdadığı ak sakallı bir kafatasına benzetiyordu.

Conan huzursuzca kıpırdandı. Her şeyin büyü, ilahiyat ve cadılıkla karışmasından hoşlanmıyordu. Onun basit inancı uzun zaman önce uzak kuzeydeki anayurdunun zalim, barbar tanrısına bağlıydı: müridlerinin taleplerini pek az yapan ama onların içine düşmanları öldürme gücü üfleyen Crom.

“Bu maskaralık kafidir!” diye homurdandı Mbega’ya. “Bana askerlerinden bir lejyon ver ve ben de büyücülük olmadan ormanlarda Thoth-Amon’u kendim arayayım!”

Dev zenci yaşlı astroloğu işaret ederek uyayırcasına Conan’ın omzuna dokundu. Kahin çenesini çiğneyerek elinde olmadan kasıldı. Yeşil buhar halkaları yükseliyor, kaynıyor ve yeşim renginde arabesk bir desen oluşturuyordu. Köpük kabarcıkları görünüyordu Rimush’un ağzının kenarlarında.

“Artık her an olabilir,” diye homurdandı Mbega

İhtiyar Shemliden içindeki sözcükler azar azar duyulabilir hale gelen bir fısıltı yükseldi; “Güney... güney... orman gecesinde kanatlar vuruyor... büyük şelaleye dek... sonra doğuya, Dönüşü Olmayan Ülke’ye... büyük dağlara dek... Büyük Taş Kafatası’na...”

Fısıltı, kahin sanki bıçaklanmış gibi katılaşınca kesildi.

“Onu insanların gelişinden önce, eskilerde yılan halkının hükmettiği dünyanın sonunda bulacaksın,” dedi Shemli berrak bir sesle. Sonra için için yanan mangalın dibine cansız halde yığıldı.

“Crom!” diye gürledi conan düğüm düğüm ön kolları ürpererek.

Mbega diz çöktü ve ihtiyar adamın göğsünü yokladı. Bir an sonra kaşları kırışarak ayağa kalktı.

“Bir şey mi oldu?” diye sordu yüzyıllar boyu ikiz çiftlerince yönetildikten sonra Zembabwei’nin tek hakimi haline yükselmesine yardım ettiği kara hükümdarın kasvetli korkusunu fark eden Conan.

“Öldü,” dedi Mbega usulca. “Sanki yıldırım çarpmış gibi—yahut ölümcül bir yılan tarafından ısırılmış gibi.”

Pallantides, Aquilonia kralına sürüyle hizmet yılında hiç gelmediği kadar yakınındaydı lorduna açıkça muhalefet etmenin. İhtiyar asker bandajlarla sarılı sol bacağıyla yattığı ipek divandan kalkmaya çalışırken kıpkızıl sövdü.

“Nergal’in Başı için, beyim, arkanızda sebatkar Aquilonialılardan bir birlik olmadan bir başına ormana girme saçmalığına bırakmam sizi. Dagon’un Bağırsakları; bu zencilerin çeliğin ilk çakışında dağılıp kaçmayacağına nasıl güvenebilirsiniz? Ya da erzak azaldığı anda sizi kızartıp yemeyeceklerine? Şu lanet olası bacakla yürüyemem ama en azından at sürebilirim—”

Conan ordusunun generalini omzundan tuttu ve divanına geri itti.

“Crom’un kanı, eski dostum, kimse benim iyiliğimi kendimden fazla isteyemez,” diye homurdandı. “Fakat olan neyse odur ve olması gereken olmalıdır! Aquilonialılarım boğucu ormanda fersahlar boyu yol almaktan dolayı bitkinler. Yarısı kentte aldıkları yaraları yüzünden harekat dışı, diğer yarısı da ateş ve dizanteriden. Daha fazla bekleyemem. Kral Mbega bana birliklerinden bir seçme yapmamı teklif ediyor. Eğer kendi adamlarımın ayağa kalkmasını bekleyerek Zembabwei’de kalırsam, Thoth-Amon sürünerek Stygia’daki inine dönebilir—yahut örneğin Vendhya veya Khitai’ye ya da zerre kadar tanımadığım Dünyanın Kenarı’na. İhtiyar büyücünün tüm büyüsünü yitirmediğini biliyorsun. Bu yüzden artık bekleyemem!”

“Ama kralım, bu siyah vahşiler—”

“Kudretli savaşçılardır Pallantides, kimse de sana başka türlü söylemesin!” Conan sinirlenerek homurdandı. “Onların arasında yaşadım, onlarla birlikte ve onlara karşı savaştım. Ta ki bana ‘beyaz tenli zenci kral’ demelerine kadar. Yiğitlikte onları kimse geçemez; benim eski dostum Juma senin Aquilonia şövalyelerinden üçünü çıplak elleriyle yakalayabilir ve bunu sırıtarak başarır. Öte yandan Amazonlar da var.

Pallantides homurdandı, daha fazla tartışmayacak kadar akıllıydı. İki hafta önce siyah kadın savaşçılardan bir birlik Yüce Zembabwei’nin kapılarında Kraliçe Nzinga’nın Mbega’nın tahta çıkışında temsil etmek üzere görünmüştü. Nzinga’nın kızı tarafından yönetiliyorlardı. Prenses, yirmilerinde güzel, havalı, dolgun göğüslü esmer bir kızdı; bir dişi arslan kadar kıvrak ve en uzun Aquilonialılardan yarım baş daha uzundu.

Pallantides yirmi yıldan daha uzun süre önce, Conan Zingaralı bir korsanken Amazonların ülkesini ziyaret etmiş olduğnu biliyordu. Kraliçe Nzinga’yı orada tanımıştı—kelimenin her anlamıyla. Pallantides Conan’ın Amazon prensesinin (ki o da soyunun tüm kraliçeleri ve varisleri gibi Nzinga adını taşıyordu) kendi kızı olduğundan şüphelendiğini de biliyordu. General kralların işlerinde bilge olduğu ve Conan’ın huysuzluğunu bildiğinden dilini tuttu.

Conan’ın dünyanın son bulduğu meçhul güneyin en uzak bölgelerine bir sefer planladığını işiten genç Nzinga, müttefik olarak kendisi ve kadın savaşçılarını teklif ederek tüy tepeli mızrağını Conan’ın ayaklarının dibine attı. Conan kabul etmeye dünden hazırdı..

“Fakat,” dedi Pallantides başka bir taktik deneyerek. “ihtiyar falcının size bahsettiği şu dönüşü olmayan ülkeye varmadan önce bin fersah olabilir, yoksa halkından birileri de oraya gider ve hakkında konuşmak için geri dönerdi.

Conan kasvetli bir tebessümle ışıldadı. “Yeterince doğru, fakat biz yalnızca yürümüyoruz. Ejderhaları süreceğiz—ben, Conn ve Mbega’nın seçme kraliyet muhafızları. Thoth-Amon hayvanlardan birinin sırtında kaçtı, hepsi serbest bırakılmadı; uçan iblislerden yeteri kadarı çoğumuzu taşımak için çatısız kulelerin içinde bırakılmış. Nzinga savaşçı kadınlarını yönetir, Trocero da Mbega’nın düzenli mızraklı piyadelerinden bir birliğe yaya olarak komuta ederken biz önden Ejderhaların sırtında uçacağız. Önden en iyi rotalara bakacağız. Shemlinin sözünü ettiği Büyük Taş Kafatası’nı gördüğümüz zaman geri dönüp kara birliğimizin gelişini bekleyeceğiz ve gök ve ormandan aynı anda saldıracağız.”

Pallantides sakalını çiğniyordu. “Bu kanatlı iblisleri idare edemessiniz.”

Conan sırıttı. “Deneyebilirim. Atlara, develere, hatta bir keresinde bir file bile bindim.Bu yüzden sadece bir ejder beni yıldıramaz!”
 

Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,044
20,236
Kamlançu
Bu bölümün başlangıcı da Shoryuken için gelsin...


Conan sırıttı. “Deneyebilirim. Atlara, develere, hatta bir keresinde bir file bile bindim.Bu yüzden sadece bir ejder beni yıldıramaz!”

Şu ifadeyi bile çevirmeniz bizim için büyük bir nimettir ki siz bundan çok daha fazlasını yaptınız. Elleriniz der görmesin, teşekkür ederim.
 
Üst