Michael C. Corballis - İşaretten Konuşmaya - Dilin Kökeni ve Gelişimi Pdf Cs

Otacı

Süper Üye
5 Tem 2016
808
12,362
Michael C. Corballis - İşaretten Konuşmaya - Dilin Kökeni ve Gelişimi Pdf Cs
k1bbQ.jpg

Pdf Cs Link 6 Mb:

Pdf Cs Link 17 Mb:


Bu kitapta geniş bir disiplinler yelpazesinin iplikleri kullanılarak hoş bir öykü dokunuyor. Dilin, primat atalarımızın çıkardığı seslerden değil, el ve yüzleriyle yaptıkları hareketlerden geliştiği anlatılıyor. "Sözcüklerin yeryüzünün kızları, nesnelerin ise gökyüzünün oğulları olduğunu unutmadım" diyor Samuel Johnson, modern İngiliz sözlükçülüğünün babası. Ancak yine de kitabın yazarına göre yanlış yola sapmış görünüyor: "Çünkü, aslında yeryüzüne ait olanlar nesnelerdir, sözcükler ise gökyüzünde yaratılmış gibi keyfi ve uçarıdır. Gerçek dünyayı algılamamız, işitmekten çok görme ve dokunma duyumuza bağlıdır. Bu keyfi seslerle nesneler arasındaki bağ acaba nasıl kurulmuştur? Böyle bağlantıların bedeni hareketlerle iç içe girmesi kaçınılmazdır." Kitapta ayrıca, dilin evrimiyle ilgili pek çok kanıt gösterilmeye çalışılıyor. 1859'da Darvin'in Türlerin Kökeni adlı kitabı büyük bir gürültü koparmıştı. Yedi yıl sonra, Paris Dilbilim Topluluğu dilin evrimiyle ilglili bütün tartışmaları yasakladı. Günümüzde, primat davranışlarını inceleyen araştırmacılar, onların konuşmaya benzer davranışlar sergilediğini gösteren pek çok kanıt sunuyor. Nöroloji, dilbilim, antropoloji ve gelişim psikolojisinin de kanıtları var. Öyküye şimdi moleküler biyologlar da katkıda bulunuyorlar.

(10 Eylül 1936 doğumlu) bir psikolog ve yazar. Yeni Zelanda , Auckland Üniversitesi'nde Psikoloji Bölümü'nde profesördür. Araştırma alanları görsel algı , görsel imgeler , dikkat , bellek ve dilin evrimi gibi bilişsel sinirbilimdir.


Çevirmen: Aybek Görey
Yayın Tarihi 2003-07-21
Orjinal Adı From Hand To Mouth
ISBN 9758704354
Baskı Sayısı 2. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 284

Sayın Hakan Porsun çift sayfa olarak tarayıp bana gönderdi ben de tek sayfa olarak boyutu düşürülmüş olarak düzenledim.
 

Otacı

Süper Üye
5 Tem 2016
808
12,362
Evrensel Grameri Kabul Etmeyenler
250px-Corballis.jpg

Corballis dilin evrimini inceleyen bilim insanları arasında kitabı Türkçeye çevrilen ender isimlerden biri. “İşaretten Konuşmaya Dilin Kökeni ve Gelişimi” kitabı Kitap Yayınevi tarafından Aybek Görkey çevirisiyle yayınlandı.

Corballis dili temel olarak işaretlere dayalı bir iletişim sistemi olarak görüyor. Dilin doğal seçilim yoluyla evrilmiş bir adaptasyon olduğunu düşünüyor. Gramerin aşamalı bir şekilde evrildiğini ve bunun bir Evrensel Gramer’le değil de gramatikleşme ile açıklanacağını söylüyor. Corballis’e göre dil el işaretleriyle başladı ve öyle gelişti. İşaret dilleri üzerinde yapılan araştırmalarda bu dillerin de konuşulan dillerdeki gramatik ve anlamsal karmaşıklığa sahip olduğunun ortaya çıkmasının, tezini desteklediğini ifade ediyor. Ancak dilin, konuşma dilinden önce işaret diliyle başladığı iddiasını destekleyen en güçlü kanıt maymunlardaki iletişim sisteminin incelenmesinden geliyor. Maymunlar üzerinde yapılan çalışmalarda onların sesli iletişim kurma gücünün üç farklı durumda çıkarılan üç sesten ibaret olduğunu gösterirken bu canlıların el ve yüz işaretlerini çok daha etkin bir biçimde kullandığını gösteriyor. Aynı zamanda insanlarda seslerin üretilmesinden sorumlu olduğu düşünülen ve beynin sol yarım küresinde bulunan Broca Alanı’nın 44 ve 45 numaraları alanlar olmak üzere ikiye ayrıldığını ve 44 numaralı alanın maymunlardaki kavrama hareketlerinde ve taklit yeteneğinde rol olan F5 alanı ile kökendeş olduğunu söylüyor. Bu 44 numaralı alan sadece konuşmada değil karmaşık el hareketlerinde de aktif hale geliyor. Corballis’e göre bugünkü iletişim şekli konuşma bile olsa yüz ifadeleri ve el hareketleri hala ikincil önemini koruyor. Corballis, insanların konuşurken hala ellerini hareket ettirmesini bir geçiş sürecinin parçası olarak görüyor.

O halde iletişimin neden ellerden ve yüzden sese doğru bir dönüşüm geçirdiğinin açıklanması gerekiyor. Corballis bunun ancak sesli iletişimin işaretli iletişime göre avantajlarının ortaya konulmasıyla mümkün olacağını söylüyor ve bu avantajları şöyle sıralıyor: (1) Avcı-toplayıcı toplumlarda gece iletişim kurmak hayatta kalmak için önem taşır. (2) Konuşma işaretten çok daha az enerji harcatır. (3) Ellerin kavrama hareketi özelliği kazanmasıyla birlikte üretimde ve alet kullanımında daha çok yer almasının iletişimin elden yüze, yüzden de ses sistemine geçişini gerektirir. Yani iletişim yükünün elden ağza geçmesi büyük önem taşıyor. Peki gramer nasıl ortaya çıkmış olabilir? Corballis gramerin doğuştan gelen bir biyolojik yetenek (endowment) olmaktan çok, beynin genel öğrenme mekanizmalarıyla açıklanabileceğini düşünüyor. Zamanda zihinsel yolculuk yapabilme yeteneğinin gramerin oluşmasında kritik olduğunu iddia ediyor. Bu deneyimlerin aktarılmasında rol aldığı için önemli bir adaptif avantaj sağladığını düşünüyor. Yani dil geçmiş deneyimlerin aktarılmasında önemli bir işlev görüyor. Sözdizim kurallarının belli aralıklarla gerçekleşen (episodic) olayları bir araya getiren kurallardan ortaya çıktığını düşünüyor. Corballis, mevcut işaret dillerinde yaptığı çalışmalara dayanarak dilde işaret ile anlam arasındaki doğrudan bağın kopmasının iletişimi hızlandırdığı, daha etkin kıldığı için gerçekleştiğini düşünüyor. Örneğin Amerikan İşaret Dili’nde “ev” kavramı “yemek” ve “uyumak” işaretlerinin bir birleşimi iken bugün çeneye iki defa dokunularak yapılıyor (conventionalization). Corballis gramatikleşmeyi normalde içerik taşıyan kelimelerin gramatik işlevler kazanması olarak görüyor. (İngilizce’de “a” ve “an” belirsiz artikellerinin “one” kelimesinden gelmesi gibi…) Bu kelimeler zamanla içeriklerinden çıkıp dilin açıklama gücünü arttırmak üzere gramatikleşiyorlar. Özetle Corballis gramerin tedrici bir şekilde oluştuğu ve adaptasyon olduğu düşüncesinde Pinker ve Bloom ile birleşirken Evrensel Gramer’in varlığına ilişkin tartışmada onlardan ayrılıyor.

Corballis özel bir çalışma yöntemi önermiyor. Ancak söylediklerinden anladığımız insan ve maymun iletişim sistemlerinin adaptasyoncu ve devamlılığa vurgu yapan bir çerçevede incelenmesinin, ayrıca bu iki canlının beyin çalışmaları ile yapılacak karşılaştırmaların önemli olduğudur.
 
Üst