Yerçekimi, 2001;Bir Uzay Efsanesi, Arthur C. Clarke vs...

Lami Tiryaki

Onursal Üye
21 Nis 2009
513
3,729
Ekim ayı filmlerinin gözde bilimkurgu yapıtı Alfonso Cuaron'un Gravity (Yerçekimi) filmine gözü kapalı gittim. Gittim, çünkü tüm eleştiriler son yıllarda gelişen 2. sınıf bilim kurgu filmlerinden farklı, ciddi ve seviyeli bir bilim kurgu olduğunu yazıyordu. Ciddi bilim kurguya o kadar aç kalmışım ki, Prometheus’tan sonra ikinci defa bila isteye koşa adım sinemanın yolunu tuttum.

Film güzeldi. Özellikle görüntüleri ve ilginç gerilimi anlatıldığı/yazıldığı kadar var. Gerçekten seviyeli, birinci sınıf bir bilim kurgu. Gerçi buna pek bilim kurgu da dememek lazım. Belgesel tadında bilim kurgu gerilim filmi gibi bir tanımlama da yapılabilir pekala. Ancak asıl ilginç olan, filmin sürekli Stanley Kubrick’in efsane filmi 2001;A Space Odissey (2001;Bir Uzay Efsanesi) ile karşılaştırılması oldu. Kaliteli bilim kurgu eserleri yapılamadığından mıdır nedir insanlar iyi bir eser gördüklerinde biraz fazla abartıp farklı kulvarlarda değerlendiriyorlar. 2001;A Space Odissey çok farklı bir eser. Yerçekimi ile tek benzerliği uzayda yaşam düşünüldüğünde insanoğlunun ne kadar çaresiz, sudaki balıklar gibi olduğu üzerine olabilir belki. Ancak o bile abartılı kalır, çünkü Arthur C. Clarke’ın, romanda daha iyi betimlediği üzere uzayda insanoğlu için beden ve ruh bütünleşmesinde, ruha dayalı bir çıkış yolu mutlaka vardır. Film bu yönüyle de 2001;A Space Odissey’den ayrılıyor. İlla da Clarke ile bir benzerlik kurulması gerekiyorsa, ustanın 1952 tarihli müthiş romanı Childhood’s End (Son Nesil) ile bir benzerlikten sözedilebilir. Son Nesil’de klasik edebiyatta betimlenen şeytanın bir nevi gerçek görüntüsünü andıran uzaylıların elçisi Karellen insanoğluna ne diyordu? “Yıldızlar insanlara göre değildir. İnsanoğlu bu nedenle üzerinde yaşadığı dünyanın kıymetini bilmelidir.” Yerçekimi tam da böyle bir temayı işliyor. Yine de film, klasik bilim kurgu severler için tam bir şölen. Sinemada izlememiş olanlar da çok şey kaçırmış olacaklar.

sonnesil634.jpg

Cep Kitapları'ndan Çıkan 1997 tarihli ikinci baskısı. Eser Arthur C. Clarke'ın 1990 tarihli önsözünü de içeriyor.

Bu arada söz açılmışken 2001;A Space Odissey’ide biraz yad etmeden geçmek olmaz. Pek çoklarına göre Arthur C Clarke’ın ustalık eseri olan roman dizisi (üstadın Rendez Vous With Rama (Rama İle Buluşma)sı’nı okuduktan sonra benim bu fikre katılmam imkansızlaştı!) Stanley Kubrick’in filmiyle birlikte anılır. Ve filmle birlikte Clarke-Kubrick ortak yapıtı olduğu herkesçe malumdur. Ancak bu kısmen doğrudur. 2001;A Space Odissey, Clarke’ın Gözcü ve Şafakta Buluşma isimli daha önceki tarihlerde yazdığı iki güzel kısa öyküye dayanır. Aslında çok çarpıcı olan bu iki öykü, pek çok başyapıtın doğmasına neden olabilecek kadar müthiş bir plasenta gibidir. Clarke, ilgi duyduğu astronomiye uygun kişiliğiyle her zaman mekansal büyüklük ve zamansal sonsuzluğu yapıtlarında sürekli işlemiştir. 2001;A Space Odissey’de bunun en bilinen örneği gibidir. İnsanlığın öncesi ve sonrasını tek bir esere sığdırmayı başarmış, hatta sonradan eklediği üç adet romanla birlikte bir dizi felsefi tartışmayı beraberinde getiren ölümsüz bir dizi roman bırakmıştır. Girişteki aya yolculuk ve ay yüzeyindeki olaylar klasik bilim kurgu severleri kendinden geçirecek kadar şaheserdir. Aynı hissi filmde de görmek mümkündür. Kitabın ilk bölümünün başlığı “İlkel Çağlarda Bir Gece” insana çizgi romanları hatırlatır(sanki Conan gibi değil mi?). Bilim kurguya doyuran aydaki olaylar ve sonrasında, varoluş, uzay, evren, yalnızlık ve tabii makinalarla insanların yaşamlarının çekiştiği Discovery Görevi ve HAL-Bowman mücadelesi, okurken insanı derin derin düşündürür. Clarke, HAL’in çıldırmasının açıklamasını bir sonraki romanı 2010; 2. Efsaneye bırakır. Okuyucu ilk kitapta bu muammayı kendisi çözmek zorundadır. Zaten iki kitap arasındaki yazılış zaman farkından dolayı konuda da bir miktar sapma oluşmuştur. Birinci kitapta Satürn civarında yaşananlar, ikinci kitapta Jüpiter bölgesine taşınır vs. Bu ikinci kitabın filmini yapmak ta yönetmen Peter Hyams’a düşer. Kendisi yazıp yönettiği Roy Scheider’in başrolünü oynadığı film, bence romana oldukça sadık kalmaya çalışmıştır. Çeşitli çevrelerce pek beğenilmeyen film hakkında bir şey yazmak istemiyorum. Ancak Clarke’ın bir eserine, üstelik “Kubrick-Clarke ortak yapıtı bir esere devam filmi yapmaya cesaret edebilmek” yeterince cesur bir davranıştır ve güçlü bir duruş gerektirir. Sadece bu yüzden bile Hyams’ı kutlamak gerekir diye düşünüyorum.

2001;A Space Odissey’e geri dönersek. Eserin bende hatırlattığı ilk düşünce, bizim üretim müdürlüğü sekreteridir. Yıllar önce ilk baskılardan birini(üstelik içinde filmden kareler olan bir baskısını) üretim sekreterimize okusun diye vermiştim. Okurken pek beğenmediğini söylediği yetmemiş gibi uzun zaman sonra kitabı geri istediğimde benim ona öyle bir kitap vermediğimi iddia edip vermemişti! İnsanoğlu işte, güzel bir beden her zaman güzel bir ruha sahip olamıyor. Neyseki İthaki, dört kitabı birden bastı. Üstelik ilk kitap, Gözcü ve Şafakta Karşılaşma kısa öykülerini de içeriyor. Daha yetmedi 2001;Bir Uzay Efsanesi adıyla dört kitap artı iki kısa öyküyü sert kapaklı, ekstra kuşe dış kapaklı tek cilt halinde de bastı. Daha ne olsun. Bize de alıp okumak düştü tabii.

2001uzayefsanesikitapdvd637.jpg

2001;Bir Uzay Efsanesi, İthaki Yayınları, Ön Kapağı, Filmin DVD'si ile birlikte

İki kitabın da DVD’leri piyasada sebil gibi bolca bulunuyor. Önce kitapları ardından filmleri izlemek lazım. İlk filmi izlemeden önce Tarkovsky’vari bir deneyime hazırlanarak ekran karşısına geçmekte yarar vardır. Sabrederek izleyip sonrasında öykünün sarhoşluğunu uzun süre yaşamak istiyorsanız tabii. Bir sitede anlatmışlardı. Bowman’ın uzayda verdiği mücadele esnasında boşluktaki dönüşünü tam üç dakika sürekli izliyorsunuz. Bu sahneyi ileri sararak “sıkıntınızı giderebilirsiniz”. Ama önemli bir detayı kaçırırsınız: Bowman’ın yaşamının tek kanıtı olan nefes alış ve nefes veriş seslerini.

2020uzayefsanesi2kitapdvd638.jpg

2010 2. Efsane Filmin DVD'si ve kitabının ön kapağı ile yanyana

Bütün bilim kurgu severlerin zaten ezbere bildiği bütün bu muhabbeti uzun uzadıya neden yazdım? Yahu filmleri gibi, son zamanlarda böylesine entelektüel boyutu olan bilim kurgu muhabbetleri de azaldı iyice. Ne yapalım eskilerle idare ediyoruz!..

Selamlar
Lami Tiryaki
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst