"TED" Konuşmalarında Ön Plana Çıkan Kitaplar

AhmetCanal35

Süper Üye
29 Mar 2018
385
785
İzmir
TED ilk olarak 1984 yılında adını aldığı “Technology, Entertainment and Design” yani “Teknoloji, eğlence ve dizay” içeriklerini kapsayan konferanslar dizisi olarak hayatımıza girdi. 1984 yılında bir seferlik düzenlenmek amacıyla yapılan bu konferanslar 1990 yılına kadar yapılmamıştır ve 1990 yılından sonra her yıl düzenli olarak yapılmaya başlanmıştır.

TED TALKS www.ted.com sitesi üzerinden yayın yapan bir kurumdur ve kurucusu Chris Anderson’dur. Ted Talks’un sahibi ise amazon.com’un da sahibi olan Jeff Bezos’tur.

Akıldışı Ama Öngörülebilir

Para hakkında nasıl düşünüyoruz?
Bankerlerin ekonomiyi gözden kaçırmasının nedeni neydi?
İnsanların bankalara aşırı borçlanmasının nedeni neydi?
Kararlarımızı yönlendiren akıldışı kuvvetler nelerdir?
Kendimizi ekonomik çıkmazlardan nasıl kurtarabiliriz?

New York Times ve Wall Street Journal listelerinde uzun süre birinci sırada yer alan Akıldışı Ama Öngörülebilir’in gözden geçirilmiş ve genişletilmiş bu baskısında, Duke Üniversitesi öğretim üyelerinden davranışsal iktisatçı Dan Ariely, hem mevcut ekonomik krizin temel nedenlerinden bazılarını hem de kararlarımızı şekillendiren gizli kuvvetleri araştırıyor.

Sıkça rastlanan olayları ve zekice deneyleri çığır açıcı analizlerle harmanlayan Ariely, beklentilerin, duyguların, sosyal normların ve gözle görülemeyen görünüşte mantıksız diğer kuvvetlerin akıl yürütme becerilerimizi nasıl çarpıttığını gösteriyor. Kişisel, ulusal ve küresel politikaları planlarken geleneksel iktisat teorilerine bel bağlamamızın tehlikeli olabileceğini açıklıyor. Bireysel ya da kurumsal olarak yaptığımız hatalar hiçbir zaman rasgele değildir ve bir araya geldiklerinde piyasada yıkıcı sonuçları olan bir etki oluşturabilirler. Bu sistematik ve öngörülebilir hataların sonuçları, ilk kez mevcut küresel ekonomik krizin ışığı altında açıklanıyor.

TED Konuşması:

YdpRvj.jpg

Yazar: Dan Ariely
Çevirmen: Asiye Hekimoğlu Gül , Filiz Şar
Yayınevi: Optimist
Sayfa Sayısı: 428

Beynimizin Parmak İzleri

Beynimizin duyguları nasıl kurguladığına dair bütün bildiklerimizi yerle bir eden devrim niteliğinde yepyeni bir keşif!

Duygular neden kendiliğinden oluyormuş gibi hissettirir? Mantık hep söylenegeldiği gibi duyguları gerçekten de kontrol eder mi? Duygular hastalıkları nasıl etkiler? Çocuklarınızı duygusal açıdan nasıl daha zeki hale getirebilirsiniz? Beynimizin Parmak İzleri tüm bu sorulara ve daha fazlasına cevap vererek bu konuda yapılan en son araştırmaları; zihni, beyni ve duyguyu konu edinen bu yeni bilimin merak uyandıran pratik uygulamalarını gözler önüne seriyor.

TED Konuşması:

“Lisa Barrett duygularımızın sadece doğuştan gelen şeyler olmadığının yanı sıra beynimizin hislerimizi nasıl bir bulmaca gibi birleştirdiğini ve bu sürece nasıl katkıda bulunduğumuzu çok açık ve anlaşılır bir dille anlatıyor. Bu kitap bizlere çok ilgi çekici bir hikâye sunuyor.”

JOSEPH LEDOUX, Anxious ve Synaptic Self kitaplarının yazarı

“Daha önce hiç duygularınızın nereden geldiğini merak ettiniz mi? Duygu psikolojisinde dünya çapında bir uzman olan Lisa Barrett, hisler ve bu hislerin perde arkası için açıklayıcı bir kılavuz hazırlamış bizlere.”

ANGELA DUCKWORTH, Grit kitabının yazarı​

“Beynimizin Parmak İzleri, son teknolojiyle yürütülen sinirbilim çalışmaları ve günlük duygularımızı kusursuz bir biçimde birleştirerek sahip olduğumuz duygusal hayatımızı şekillendirme yöntemlerine dair yapılmış etkileyici, bilgilendirici ve merak uyandıran bir analiz. Böylesine önemli bir kitabı okuduktan sonra duygulara dair düşünceleriniz asla aynı olmayacak.”


DANIEL L. SCHACTER, Hafızanın 7 Günahı kitabının yazarı

VQNRVR.jpg


Yazar: Lisa Feldman Barrett
Çevirmen: Yasin Konyalı
Yayınevi: Timaş Yayınları
Sayfa Sayısı: 560​

101 Gündelik Felsefe Deneyimi

Her şey çok mu hızlı olup bitiyor? Bu baş döndüren hız içinde hep aynı şeyleri yapmaktan sıkıldınız mı? Yerinizden ayrılmadan, hayattan kopmadan, farklı deneyimler yaşamak için çılgınca ve tuhaf hareketler yapmadan, gündelik olayları alıştığınız rutinden kopararak farklı bir biçimde ele almaya ne dersiniz?

Dünyanın ömrünü yirmi dakika olarak biçtiğinizi, yıldızları yere indirdiğinizi, rasgele bir telefon numarası çevirdiğinizi düşünün. Ya da tuvaletteyken bir şeyler içmenin nasıl olacağını merak etmiyor musunuz? Bir hayvanın taklidini yapıyorsunuz, bir tablonun içine girerek eksikleri tamamlıyorsunuz veya gece vakti evden çıkıp nereye gittiğinizi bilmeden dolaşıyorsunuz. Bir kafenin terasında kaybolduğunuz ya da evinizdeyken bir gölde kürek çektiğinizi hayal ettiğiniz oldu mu hiç? Bütün bunlar çok mu saçma? O zaman telefon rehberini okumak için diz çökün ve parmaklarınızla okşayacak bir şeyler arayın!

Daha önce 23 dile çevrilen 101 Gündelik Felsefe Deneyimi ile her seferinde kafanızda küçük kapılar aralanacak. Aslında oyun, yaşanacak deneyimlerle küçük tetiklemeler, küçük hareketler yaratmaktan ibaret. Filozoflar var olduğundan beri böyledir bu; düşünmeye başlamak bir uyumsuzluk, yana doğru bir adım atma, bir açı değiştirme pratiği gerektirir…

TED Konuşması:

qApnYV.jpg


Yazar: Roger-Pol Droit
Çevirmen: İsmail Yerguz
Yayınevi: Say Yayınları
Sayfa Sayısı: 224​

İt Kopuk Takımı​

Afrika’dan Napoli’ye, New York’tan San Francisco’ya, müzik yapımcılarından soykırımcı generallere, Jennifer Egan karakterlerinin hayatlarını hiç sakınmadan ve şevkle anlatıyor. 1970’lerden 2020’lere uzanan bu romanda, yaşlanan müzik yapımcısı Bennie Salazar ve asistanı Sasha’nın çocukluklarını, kariyerlerini ve aşklarını takip ediyoruz.

İt Kopuk Takımı, Bennie ve Sasha’nın inişli çıkışlı hayatlarının başkalarıyla kesiştiği anları yakalıyor. Jennifer Egan zarif üslubu ve yürek burkan sadelikteki anlatımıyla çılgın gençliklerinde yenilenlerin delirenler, hapse düşenler ve intihar edenler hikâyelerini yazıyor.

TED Konuşması: How to stay calm when you know you’ll be stressed

“Başladığı yerde biten bir kitap ama bir bakıyorsunuz, her şey değişmiş. Kitabı okuyan siz bile.”

The New Republic​

“Dünya edebiyat camiasının, insanoğlunun paylaştığı dürtüleri, korkuları, zaafları ve mutlulukları işleyen ‘başyapıtların’ artık yazılamayacağıyla ilgili sözlerini bir kenara bırakın. İt Kopuk Takımı bir edebiyat şaheseri.”

The New York Press​

“Kitabın geneline, insanın içine işleyen bir kara mizah hâkim. Egan’da eleştirmen gözü ve romancı kalbi var. Kimse Egan’ın zaman ayırmayacağı kadar değersiz değil, yine de kimse baş tacı edilmiyor…”

The New York Times Book Review

JVNB6E.jpg


Yazar: Jennifer Egan
Çevirmen: Zeynep Heyzen Ateş
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 384​

Kolera Günlerinde Aşk

Kolera Günlerinde Aşk”, bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. “Marquez”in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel, romantik tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. On dokuzuncu yüzyılın yirminci yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun çeşitli yönlerini, özellikle taşra kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla eleştiriyor yazar. Roman boyunca, aşk acılarının lirik rüzgarlarının esintileri arasında, Marquez’in, insancıl mizahı, sürekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle, “Kolera Günlerinde Aşk”, Marquez’in başyapıtı sayılan “Yüz Yıllık Yalnızlık”ın yanında tartışılmaz bir biçimde yerini alıyor.

TED Konuşması:

gPpRyQ.jpg


Yazar: Gabriel Garcia Marquez
Çevirmen: Şadan Karadeniz
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 448​

Küçük Ama Büyük Yalanlar

Kusursuz bir aile, kusursuz bir ev ve kusursuz bir hayat…

Üç anne; Jane, Madeline ve Celeste bunların hepsine sahip görünüyor. Ama küçücük bir yalan yüzünden her şey kontrolden çıkmak üzere…

Yalnız bir anne olan ve şehre yeni taşınan Jane’in küçük bir oğlu ve beş yıldır sakladığı bir sırrı var.

Diğer iki anne; her şeyi hatırlayan, hiçbir şeyi affetmeyen Madeline ve herkesin durup bir kez daha bakacağı kadar güzel ama huzursuz Celeste, okulun ilk günü Jane’i kanatları altına alıyorlar. Elbette onların da kendilerine göre sırları var. Ancak bu üç kadının çocuklarının karıştığı küçük bir olay çabucak büyüyecek, okul bahçesindeki fısıltılar kötü niyetli dedikodulara dönüşecek ve artık kimse neyin gerçek, neyin yalan olduğunu bilemez hale gelecek.

Romanları dünya çapında altı milyondan fazla okura ulaşan, otuz beşin üstünde dile çevrilen Liane Moriarty’nin Küçük Ama Büyük Yalanlar adlı romanı New York Times’ın çok satan kitaplar listesinde 1 numaraya oturdu. Roman, başrollerinde Nicole Kidman ile Reese Witherspoon’un oynadığı televizyon dizisine uyarlandı.

TED Konuşması:

bvpRMY.jpg


Yazar: Liane Moriarty
Çevirmen: İstem Erdener
Yayınevi: Hep Kitap
Sayfa Sayısı: 416​

Yeniden Başlamak İçin Güzel Bir Gün

Yeni evli, kocasına sırılsıklam aşık, ilk bebeğine hamile, hayattan zevk almayı bilen, dertsiz tasasız bir genç kadın olan Alice, spor salonunda düşüp kafasını vurduktan sonra kendini üç çocuk annesi, kocasıyla boşanma arifesinde, hayatın koşturmacası içinde kaybolmuş, orta yaşlı, mutsuz bir kadın olarak bulur. Sahip olduğu en değerli hazineyi göz açıp kapayıncaya kadar yitiren Alice hayatının en güzel anılarını geri almak için affetmeyi, affetmek için unutmayı, unutmak içinse her şeye yeniden başlamayı öğrenmek zorundadır.

TED Konuşması:

“Hatırlamayı istediklerimiz ve unutmayı seçtiklerimiz üzerine son derece etkileyici bir roman.”​

Oprah​

“Kendi sırlarını çözmeye çalışan bir kadının kimi zaman eğlenceli, kimi zaman yürek burkan, ama başından sonuna özel ve derinlikli hikayesini arkadaşlarınızdan ve Hollywood’dan önce ilk keşfeden siz olun.”​

Booklist​

“Liane Moriarty iki Alice’in öyküsünü büyük bir zarafetle kaleme almış. Seve seve bağlanılacak bir roman.”

Kirkus​

7BdZMm.jpg


Yazar: Liane Moriarty
Çevirmen: Cumhur Mısırlıoğlu
Yayınevi: Neo Kitap
Sayfa Sayısı: 496

Arafta

“Herkes acı çekiyordu ya da çekmişti ya da çekecekti. Hayatın doğasında vardı bu.”

Ölmek nasıl bir şey?

Yaşayan en iyi öykücülerden biri olarak gösterilen George Saunders, uzun süredir merakla beklenen ilk romanında, bu can alıcı sorunun yanıtını arıyor. Oysa bu sorunun yanıtı meçhul; kimsenin bilmediği, bilse bile insanlara nasıl aktaracağını bilemediği, gizemli bir yanıt bu. Arafta kalan kişi, Amerikan İç Savaşı’nın kahramanı, eski başkan Abraham Lincoln’ın oğlu Willie Lincoln; ve ona eşlik eden onlarca başka hayalet… Herkes geriye dönmenin, Lincoln ise devam etmenin ve huzura kavuşmanın peşinde. Ancak bilmedikleri önemli şeyler var: Bazı darbeler, kırılgan insanlara fazla ağır gelebilir; darbeler insanı bitirebilir ya da zirveye taşıyabilir…

Ezber bozan kalemiyle George Orwell, Kurt Vonnegut gibi yazarlarla karşılaştırılan George Saunders’ın, Lincoln’ın yedi yaşındaki oğlunu kaybetmesinden yola çıkarak, teatral bir atmosferde ve deneysel bir anlatım biçimiyle kurguladığı bu olağanüstü etkileyici kitap, ölüm, kayıp ve yas kavramlarına okurun hiç alışık olmadığı bir perspektiften yaklaşırken, dönemin Birleşik Devletleri’nin arka planını anlatmaktan da geri kalmıyor.

Folio Ödüllü yazar, klasik roman kalıplarını yıktığı Arafta’da, sanat tarihinin heykel başyapıtlarından Michelangelo’nun ünlü Pietà eserine de çeşitli göndermelerde bulunuyor.

Amerika ile aynı anda Türkiye’de de yayımlanan Arafta, zihin zorlayan kurgusu, alışılmadık biçimi ve acıyı bile bir mizah ögesi haline getirebilen üslubuyla, okurun önünde yepyeni ve deneysel bir patika açıyor.

“Sevdiğimiz her şey sonlanmak zorundaysa sevmeye ve yaşamaya nasıl devam ederiz?”

TED Konuşması:

“Kimse acı, kayıp, talihsizlik ve mahrumiyet üzerine George Saunders kadar etkili yazamaz.”

Michiko Kakutani, The New York Times

4pQOb0.jpg


Yazar: George Saunders
Çevirmen: Niran Elçi
Yayınevi: DeliDolu
Sayfa Sayısı: 456​

Geç Gelen Şöhret

Avrupa’nın en önemli yazarlarından Arthur Schnitzler’in sağlığında yayımlanmayan eseri “Geç Gelen Şöhret” ilk defa Türkçede. Okurlarımızın “Rüya” adlı romanı ile tanıdıkları Avusturyalı yazar, Freud’un psikolojide açtığı yolu edebiyatta izlemeye devam etmiş ve tüm eserlerinde insanın karanlık ve derinlerde saklı kalan yanlarına eğilmiştir… Viyana gençliği tarafından şairane dehasının keşfedildiğini öğrenen kahramanımız Eduard Saxberger’in ruhunun derinliklerindeki karanlık yolculuk, modernist edebiyatın doruk noktasına çıktığı “yüzyıl dönümü”nün alamet-i farikasını oluşturuyor. Nazi iktidarından kurtulabilen “Geç Gelen Şöhret”, gerçek bir edebî hazine ve kesinlikle mükemmel bir hiciv, Schnitzler ise insanın uçurumlarının kıyılarında dolaşmaya en çok cesaret eden yazarlardandır.

TED Konuşması:

p5kVBN.jpg


Yazar: Arthur Schnitzler
Çevirmen: Bilgin Ölek
Yayınevi: Aylak Adam
Sayfa Sayısı: 120​

Sessiz Kalma!

On altı yaşındaki Starr Carter iki dünya arasında yaşıyordu: Ailesiyle yaşadığı fakir mahalle ve okuduğu banliyö lisesi. En yakın çocukluk arkadaşı Khalil’in bir polis tarafından vurulduğuna şahit olduğunda, bu iki dünya arasındaki hassas dengesi bozulmaya başlamıştı çünkü Khalil herhangi bir tehdit oluşturmuyordu.

Çok geçmeden, Khalil’in ölümü manşet olmuştu. Bazıları ona gangster diyor, bazıları ise onu uyuşturucu satıcısı bir çete üyesi olarak bile betimliyordu. Starr’ın okuldaki en yakın arkadaşı, Khalil’in bunu hak etmiş olabileceğini bile düşünüyordu. Polislerin bu olayla çok ilgilenmediği anlaşıldığında ise bunu protesto edenler sokaklara dökülüp Starr’ın mahallesini âdeta bir savaş alanına dönüştürdü. Herkesin bilmek istediği tek bir şey vardı: O gece ne olmuştu? Bunun yanıtını verebilecek tek kişi de Starr’dı.

Fakat Starr’ın söyleyecekleri ya da söyleyemedikleri adalet için verdiği bu savaşta kendi hayatını bile tehlikeye atabilirdi.

Angie Thomas’ın, sıradan bir kızın kendini sıradışı bir durumda bulması hakkındaki bu ilk romanı, ırkçılık ve polis şiddetini; zeki, yürekli ve geri adım atmayan bir dürüstlükle anlatıyor.

TED Konuşması:

“Sessiz Kalma! çarpıcı bir ilk roman.”

The Guardian​

“Nefret sadece gündemimizde değil aynı zamanda evrensel de bir konu. Starr’ın eşsiz sesi kadar önemli meseleler olan kültür, toplum ve kadınlığın da altını çiziyor.”

Entertainment Weekly​

“Bu kitapta kolayca ulaşabildiğiniz cevaplar yok. Fakat roman tam da bu sebepten dolayı inanılmaz. Bitirdikten çok uzun bir süre sonra bile sizi düşündürtecek ve sayfalarının arasında bulduklarınızı başkalarıyla konuşma isteğinizi alevlendirecek.”

Barnes & Noble Teen​

LvN0A1.jpg


Yazar: Angie Thomas
Çevirmen: Boran Evren
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 400​

Ermiş

“İnsan için tüm amaçlarını susuzluktan çatlamış dudaklara ve tüm yaşamı bir çeşmeye dönüştüren bir armağandan daha büyüğü yoktur kuşkusuz. Benim şerefim ve ödülüm işte bu armağanda yatıyor. Ne zaman içmek için çeşmeye gelsem, diri suyun kendisini susamış bulmamda…”

Yıllar boyu kendisine yurt olan kentten ayrılırken, Ermiş’ten geride bıraktığı halka hitap etmesi istenir. Kent halkı ona aşk, evlilik, suç, ölüm, güzellik ve daha pek çok konuda sorular yöneltir. Aldıkları karşılık, hoşgörü ve sevginin biçimlendirdiği bir insan yaşamı üzerine hazine değerindeki öğütlerdir. Haklıyla haksızın, suçluyla suçsuzun, dimdik ayakta duranla düşmüşün aslında aynı insan olduğu bir yaşamdır bu…

TED Konuşması:

RgNRkj.jpg


Yazar: Halil Cibran
Çevirmen: Ayşe Berktay
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 56

Bundan Sonra Her Şey Biziz

Bundan Sonra Her Şey Biziz Kanada’da yaşayan on yaşındaki göçmen bir kız çocuğunun hayatının ekseninde, iki Çinli ailenin dört kuşak boyunca yaşadıklarını Çin’in yakın tarihine ait detaylar eşliğinde anlatan bir roman. Sağlam kurgusuyla kuşaklararasında gidip gelen olağanüstü bir destan kaleme alan Madeleine Thien, yarattığı karakterlerle de okuru uzun süre etkisinden kurtulamayacağı bir yolculuğa davet ediyor.

TED Konuşması:

lQpR1k.jpg


Yazar: Madeleine Thien
Çevirmen: Özlem Yüksel
Yayınevi: Hep Kitap
Sayfa Sayısı: 480​

Leonardo Olmak

Rönesans’ın yıldızı, resim ve mühendisliğin dehası, şifrelerin ustası… 500 yıl sonrasında üzerine boca edilen methiyeler arasında kaybolan bir Leonardo’dan bahsediyor bu kitap. Gayrimeşru oğul, istenmeyen evlat; aldığı işlerin çoğunu yarım bırakmış, veba salgınları, komplolar ve savaşlar arasında şehirden şehre gezmek, çok defa en başından başlamak zorunda kalmış, ters yazısı ve garip hareketleriyle toplumuna uyumsuz bir bireyden bahsediyor.

Dünyayı resmederek görüyor, inat mı inat, merakı hiç dinmiyor lakin kendini bir türlü anlatamıyordu.

Onu, evrensel bir dâhi olarak düşünüyoruz ama Leonardo sınırlanmış hissediyor, bilgisiz olduğunu düşünüyordu. Bugün başka biçimde görüyoruz çünkü genel şartları bilmiyoruz ve Leonardo’nun tam gün çalışan bir dâhi olduğu fikrine kendimizi kaptırma eğilimindeyiz.

Yani, ne oldu? Bu kadar az iş yaptıktan sonra ve bu denli nevi şahsına münhasır bir kişilikle Leonardo, nasıl oldu da tarihin en ünlü dâhilerinden birisi olarak son noktayı koydu? Bunu ve nasıl baktığını, nasıl gördüğünü, etrafında neler olup bittiğini merak ediyorsanız işte, karşınızda Leonardo da Vinci!

TED Konuşması:

OrNOM5.jpg


Yazar: Mike Lankford
Çevirmen: Ali İhsan Tokaç
Yayınevi: Nemesis Kitap
Sayfa Sayısı: 344

Amerikan Tanrıları

Yayımlandığı anda çoksatan listelerine giren, Hugo, Nebula, Locus, Bram Stoker ve SFX gibi ödülleri kazanarak zoru başaran Amerikan Tanrıları, bu kez yazarın tercih ettiği metinle karşınızda. Kitabın onuncu yılı için hazırlanan bu özel çalışma, sadece yeni önsöz ve sonsözlerle değil, metne yapılan eklemelerle de genişletildi ve Neil Gaiman’ın hayal gücünü gözler önüne seren bu başyapıtın benzersiz bir edisyonu ortaya çıktı. Gölge son üç yılını hapishanede geçirmiştir ve tahliyesine iki gün kala karısının ölüm haberini alır. Cenazeye katılmak için uçağa biner. Yanına en masum tanımla “esrarengiz” denilebilecek Bay Çarşamba oturur. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

“Artık Gölge on yaş daha yaşlı. Amerika da öyle. Ve Tanrılar beklemede.”

TED Konuşması:

r0pvEM.jpg


Yazar: Neil Gaiman
Çevirmen: Niran Elçi
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 712​

Karanlığın Sol Eli

“Bilimkurgu”nun en önemli iki ödülü olan Hugo ve Nebula’yı kazanarak kısa zamanda türünün klasikleri arasına giren Karanlığın Sol Eli, dünyamıza çok benzeyen Kış adlı bir gezegende geçmektedir. Bu gezegende, yılın en sıcak zamanlarında bile yarı-kutup iklimi yaşanmaktadır ve tüm sakinleri çift cinsiyetlidir (androjen). Cinsel kimliğin bir statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı bu gezegende, kişiler yılın belli bir döneminde o anki hormonal durumlarına göre erkek ya da kadın olmaktadırlar.

Öyle ki, birkaç çocuk doğurmuş bir anne daha sonra başka çocukların babası olabilmektedir. “Arkadaşlık” ve “sevgililik” arasındaki “boşluk” anlamsızlaşmış; insan düşüncesini belirleyen düalizm eğilimi azalmış; insanlığın güçlü/zayıf, koruyucu/korunan, hükmeden/hükmedilen, sahip olan/sahip olunan gibi ikiliklerini oluşturan temeller zayıflamıştır. Cehaletin, şimdinin, mevcudiyetin ilerlemeden daha gözde olduğu bir gezegendir Kış. Bir gün Kış’a uzaydan bir erkek elçi gelir ve onların da katılmasını istediği bir gezegenler birliğinden söz eder… Elçinin gelişiyle birlikte yerli ile yabancı, erkek ile dişi, benzerlik ve benzemezlik, parça ile bütün arasındaki ilişki ve çelişkiler insanlardaki karşılıklarını bulup yaşamaya başlar…

TED Konuşması:

gPpRXR.jpg


Yazar: Ursula K. Le Guin
Çevirmen: Ümit Altuğ
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 304​

Frankenstein

Doğanın ve yaşamın sırrına vakıf olduğunu düşünen genç bilim adamı Victor Frankenstein ceset parçalarından bir canavar yaratır. Victor’un denetiminden çıkan canavar sevgisizlikten ve kimsesizlikten yakınacak kadar “insanlaşır” ve yaratıcısından ona bir eş yaratmasını ister. Victor’un bu noktadaki tercihi kendi yarattığı canavarla yüzleşmekten kaçınan bütün bir insanlığın trajedisine dönüşecektir.

TED Konuşması:

“Frankenstein’ın canavarı hâkim sınıflar için tüm insanların eşit olduğu düşüncesine razı gelmenin ne kadar güç olduğunu anlamamızı sağlar. Frankenstein’ın icadı kapitalist üretim sürecinin göz alıcı bir metaforudur.”

Franco Moretti​

WXaRg2.jpg


Yazar: Mary Shelley
Çevirmen: Serpil Çağlayan
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 300

Süper Acıklı Gerçek Bir Aşk Hikayesi

Amerika’da yakın gelecekte bir gün. Müşterilerine ölümsüzlük vaat eden bir şirketin çalışanlarından Lenny Abramov günlüğüne not düşüyor: “Çok Sevgili Günlük, Bugün büyük bir karar aldım: Hiç ölmeyeceğim.” Lenny bu kararında çok ciddi, çünkü Eunice Park ile tanıştı ve ona çok âşık.

Diğer yandan ülkede işler giderek kötüye gidiyor: Dolar düşüşte, mali kriz kapıda, sokaklar asker dolu, Çin işgal tehditleri savuruyor. Vatandaşlar apparat denilen, sosyal hayatlarını ve hatta varoluş değerlerini belirleyen cihazlarla iletişim kuruyorlar. Özel hayat sona ermiş durumda, paylaşım had safhada. Kokulu ve sağlıksız bulunduğu için artık kimse kitap okumuyor, en sevilen hobi alışveriş. Bu yeni bilişim çağında insanlar çılgınlığa her zamankinden daha yakın… Yeni ve bu kez çok daha korkutucu, çünkü çok daha yakın bir 1984 kâbusu yaklaşıyor.

Gary Shteyngart, bilimkurgu romanlarına saygı duruşunda bulunan bu yakın gelecek distopyasında, ustalıklı bir kara mizah ve hiciv örneği yaratıyor. Orta yaşlarının sonlarında, kolesterol değerleri sınırda, umutsuzca kitap okuyan Rus asıllı, hassas bir adamla; sosyal medyada soluk alıp veren, sağlık takıntılı, alışveriş bağımlısı Koreli bir genç kızın tek bir ortak noktası var: Yalnızlık… Bütün tüyler ürpertici gelecek öngörüleri bir bir gerçekleşirken, yaralayıcı ve avutucu olmayı aynı anda başarabilen bu roman, sizi umut ve umutsuzluk arasında bırakacak, dokunaklı bir aşk hikâyesi.

TED Konuşması:

mXpZ41.jpg


Yazar: Gary Shteyngart
Çevirmen: Figen Bingöl
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 360​

Kürek Çocukları

Tarihi sporların en eskisi sayılan kürek, insan dayanıklılığının sınırlarını zorlamasıyla belki de sporların en zorlarından biridir. Çünkü bu dayanıklılık zihin, kalp ve bedenden gelir ve istenilen hızı sağlamak hiç kolay değildir.

Dostluk, tevazu, güven, ekip olma ve birbirini kollama…

Bunlar gelmiş geçmiş en iyi kürek takımını oluşturan özelliklerdir. Hiçbir özel imkâna, imtiyaza sahip olmayan, yoksulluk ve yokluktan gelen dokuz sıra dışı Amerikalı çocuk ve onların hikâyesi…

Kürek Çocukları, bir kürek takımının ülke kürek şampiyonluğundan 1936 Berlin Olimpiyatları’na uzanan mücadelesi…

TED Konuşması:

“Kürek muhteşem bir sanattır. Yeryüzündeki en güzel sanattır. Bir hareketler senfonisidir ve iyi kürek çektiğiniz zaman kusursuzluğa yaklaşırsınız. Kusursuzluğa yaklaştığınızdaysa, Tanrı’yı, ona dokunacak kadar yakınınızda hissedersiniz. O içinizdeki en derin benliğe dokunur. Yani ruhunuza…”

George Yeoman Pocock​

lQpR3b.jpg


Yazar: Daniel James Brown
Çevirmen: Özgür Umut Hoşafçı
Yayınevi: İnkılap Kitabevi
Sayfa Sayısı: 480​

Azim

Deha ödüllü psikolog Angela Duckworth başarılı olmanın sırlarına dair yeni ve şaşırtıcı bulgular paylaşıyor. Yaptığı en son araştırmaların sonuçlarından yola çıkan Duckworth, yalnızca doğal yeteneklerine güvenmeyip “azim” denen özelliği uygulamaya dökerek harika işler başaran insanları örneklerle anlatıyor. Aynı zamanda herkesin daha azimli olmasını sağlamak için altı önemli etkene odaklanan bir azim formülü veriyor: ilgi, çaba, umut, sebat, amaç, tutku. İşte bu kitapta bulabileceklerinizden bazıları:

Dâhi veya doğuştan yetenekli olmak mı, yoksa azimle gayret etmek mi başarıyı daha çok etkiler?

Toplum olarak bilinçaltımızda neden doğal yetenek yanlısıyız?

Başarılı olmak için ölesiye çalışmak mı gerekir?

Azmetmenin doğasına aykırı gibi görünse de neden gerektiği yerde pes edilmelidir?

Potansiyelimizi gerçekleştirmek için azimden nasıl faydalanabiliriz?

Spor, eğitim, sanat ve iş dünyası gibi çeşitli alanlarda birçok başarılı insanla röportaj yapan Duckworth, çok geniş bir kitleye hitap eden Azim kitabında, sırf deha ya da doğal yetenekle elde edilemeyecek büyüklükte başarılara ve mutluluğa ulaşmak için bilimsel verilere dayanan, etkisi kanıtlanmış bir yol sunuyor.

TED Konuşması: ,

dLDE8V.jpg


Yazar: Angela Duckworth
Çevirmen: Öyküm Taner
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 384​

Ağaçların Gizli Yaşamı

Ağaç sosyal bir varlık mıdır? Almanya’da Der Spiegel’in çok satan kitaplar listesinin zirvesinden iki yıl boyunca inmeyip satış rekorları kıran, yayımlandığı birçok ülkede aynı ilgiyi gören bu kitaba bakılırsa sorunun yanıtı evet. Mesleğine tutkuyla bağlı olan ormancı yazar Peter Wohlleben ağaçların aralarında bir sosyal ağ oluşturduğunu kitabında gayet ikna edici biçimde izah ediyor. Bu alanda yapılmış bilimsel araştırmalar ve kendisinin yıllara dayanan gözlemlerinden yola çıkan Wohlleben’e göre ağaçlar da tipik insan davranışları sergiliyor. Ağaç ebeveynler birlikte yaşadıkları yavrularıyla iletişim kuruyor ve onların büyümelerine destek oluyor. Bunlar yetmezmiş gibi ağaçlar birbirini yaklaşan tehlikelere karşı uyarıyor ve aralarındaki hasta veya acı çeken bireylerle gıdalarını paylaşıyor. Bu kitabı okuduktan sonra, ağaçlara ve ormanlara çok daha farklı bir gözle bakacaksınız…

TED Konuşması:

“Ağaçların acıyı hissedebildiğini, hafızaları olduğunu ve ebeveyn ağaçların çocuklarıyla birlikte yaşadığını öğrendiğinizde, artık onları sanki sıradan bir işmiş gibi devasa makinelerle kesip hayatlarını altüst edemiyorsunuz.”

Peter Wohlleben​

6DbG97.jpg


Yazar: Peter Wohlleben
Çevirmen: Ali Sinan Çulhaoğlu
Yayınevi: Kitap Kurdu
Sayfa Sayısı: 272​

Süper Zeka

Diğer hayvanların güçlü kasları ve pençeleri var, bizimse daha akıllı beyinlerimiz. Genel zekâ bakımından sahip olduğumuz mütevazı üstünlük sayesinde dil, teknoloji ve karmaşık bir toplumsal örgütlenme geliştirmeyi başardık. Bu üstünlük, her kuşağın öncekilerin başarılarına yenilerini eklemesiyle zaman içinde daha da ilerledi. Bir gün insan beynini aşan makine beyinler yaratmayı başarırsak, o zaman bu yeni süper zekâ çok güçlü hale gelebilir. Nasıl ki şu an gorillerin kaderi biz insanlara bağımlıysa, bizim türümüzün kaderi de makine süper zekâsının eylemlerine bağlı olabilir. Ancak bizim de bir üstünlüğümüz var: yapay zekâyı insanlar yaratacak. İnsani değerleri koruyacak bir tür süper zekâ yaratabiliriz. Bunu yapmak için kesinlikle güçlü bir nedenimiz olacaktır.

Nick Bostrom, süper zekâ olasılığının sunduğu zorluğu ve buna en iyi şekilde nasıl yanıt verebileceğimizi anlamaya çalışıyor. İnsanlığın geçmişten bu yana karşılaştığı en büyük zorluk budur demek yanlış olmaz. Bu işi başaralım ya da başaramayalım, muhtemelen karşılaşıp karşılaşacağımız son zorluk olacak.

Zekânın doğasını detaylıca inceleyen bu kitap, doğal ve yapay zekânın içeriğini ve sınırlarını kapsamlı bir şekilde sunuyor. Gelecek belki doğal, belki de yapay zekânın elinde olacak ama kesin olan bir şey varsa, zekâ evrendeki varlığını sürdürecek.

TED Konuşması: ,

“Bu kitabı hararetle öneriyorum.”

Bill Gates​

YdpRDl.jpg


Yazar: Nick Bostrom
Çevirmen: Ferit Burak Aydar
Yayınevi: Koç Üniversitesi Yayınları
Sayfa Sayısı: 392​

Mucize

Kaderinde Sıradışı Olmak Varsa Sıradan Kalamazsın…

Merhaba, adım August. Size nasıl göründüğümü anlatmayacağım. Aklınıza ne geliyorsa muhtemelen ondan daha kötü görünüyorumdur.

August (Auggie) Pullman yüzünde fiziksel bir bozuklukla doğduğu için, normal bir okula gidemiyordu… şimdiye kadar. Yakında Beecher Ortaokulu’nda beşinci sınıfa başlayacak ve ömrünüzde bir kere bile “yeni çocuk” olduysanız, bunun ne kadar zorlu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Dondurma yemek ve Xbox’ında oyun oynamak gibi sıradan şeyleri seven Auggie aslında sadece sıradışı yüzü olan, sıradan bir çocuk. Peki, yeni sınıf arkadaşlarını, görünüşünün ardında kendisinin de onlar gibi olduğuna ikna edebilecek mi?

TED Konuşması:

“Mucize aslında… tam bir mucize. Kendinize bir iyilik yapın ve bu kitabı okuyun; hayatınızı iyileştirecek.”

Nicholas Sparks, New York Times çoksatan yazarı

“İlk kitaplar nadiren bu kadar etkileyicidir; okurların gözünü ve yüreğini açma gücüne sahip, nadide bir hikâye.”​

Publishers Weekly​

“Unutulmaz bir nezaket, cesaret ve mucizenin hikayesi.”​

Kirkus Reviews​

1pB0Lp.jpg


Yazar: R. J. Palacio
Çevirmen: Berna Sirman
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 336​

Sevgiye Dönüş

Marianne Williamson, birçoğumuz gibi, kendi acıları, korkuları ve yılgınlıklarıyla dolu kişisel cehenneminde yaşıyordu -ta ki bir gün Mucizeler Kursu ile karşılaşana dek. Mesih Bilinci’nden gelen ve kendi-kendine uygulanan muhteşem bir ruhsal terapi programı olan Mucizeler Kursu, birçok insan gibi, genç kadının hayatında da gerçek bir mucize yarattı. O, Mucizeler Kursu’nun temel prensiplerini uygulamaya başladıktan sonra gerçekten yüksek bir anlayışa, içsel huzur ve mutluluğa ulaştı. Williamson, daha sonra yazdığı bu kitapla tüm deneyimini, yeni anlayışını ve Kurs’un temel prensiplerini bizlerle paylaşıyor. Sevgiye Dönüş, yıllardır Bestseller listelerinde yer alan, satış rekorları kırmış ve binlerce insanın hayatında olağanüstü bir değişim-dönüşüm yaratmış bir eser. Marianne Williamson ise bugün dünyanın her yanında dersler veren ve televizyon programları büyük bir ilgiyle izlenen bir Mucizeler Kursu öğretmeni.

Sevgiye Dönüş bizi korkuya dayalı, egonun esareti içinde yaşadığımız bir dünyadan çıkarıp, Tanrı’ya teslim olduğumuz, tüm gücü ve mutluluğu artık dışımızda değil içimizde bulduğumuz bir sevgi ve birlik âlemine götürüyor. Bizim idrakimizdeki bu değişim, yani artık kendimize sorunlar yaratmayacağımız bir bilinçdüzeyine ulaşmak bir mucizedir. Sevgiye Dönüş bu mucizeyi gerçekleştiriyor.

TED Konuşması:

r0pv37.jpg


Yazar: Marianne Williamson
Çevirmen: Semra Ayanbaşı
Yayınevi: Akaşa Yayın
Sayfa Sayısı: 280​

Kurtlarla Koşan Kadınlar

İnsanlık tarihi boyunca bastırılmış ve örselenmiş kadınların dürumunu sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ele alan çok sayıda inceleme yapıldı. Her inceleme, kadınları ”tanımlama ve çözme” açısından çok farklı yöntemler önerdi. Bu önermelerin ne ölçüde kadınların doğasını ilişkin isabetli ve farklı alternatifler olduğu ise tartışmalı.

Clarissa P. Estes, Kurtlarla Koşan Kadınlar’da gerçekten farklı bir önermede bulunuyor, kadınlar için yalın, uygulanabilir ve doğal çözümler öneriyor. XIX. yüzyılla birlikte insanlığın doğadan kopuşu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri çarkının içinde kayboluşundan yola çıkarak, kadınların yapması gereken ilk şeyin içindeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylüyor ve kadınların içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doğal yabanıllığında yattığı savını ileri sürüyor. Kadınların çoğu zaman farkında olmadan içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna, bastırılmış cinsel güdülerine çok değişik bir malzemeden yaklaşıyor: Masallar! İnsanlığın ortak bilinçaltınının aynaları olduğunu düşündüğü masallar aracılığı ile kadın psişesinin derinliklerine iniyor ve birçok açmazdan kurtulmalarına yardımcı olacak masal tadında terapiler uyguluyor.

Estes’e göre, kurtlarla kadınlar arasında, vahşilikleri, zerafetleri ve içinde yaşadıkları topluluğun üyelerine duydukları bağ açısından psişik bir benzerlik vardır. Kurtlar ve kadınlar arasındaki bu benzerlik, Vahşi Kadın arketipinde ortaya çıkar. Estes’in ilginç örneklerle betimlediği bu arketip, doğayla bağını kopartmamış ve seçimlerini yaparken duygularını temel alan kadınları içeriyor.

Kitaptaki farklı kültürlerden derlenen masallar, kadınların ilişkileri, kişisel imgeleri ve hatta bağımlılık gibi temalar çevresinde gelişiyor. Örneğin Afrika kökenli bir öykü, kadının ikili doğasını yansıtıyor. Ortadoğu’ya ait bir masal, sıradan bir kimil gibi görünen büyülü bir halının toplumun önyargılarını ve görünüşe ne kadar kolay aldandığını ortaya koyuyor.

Yayımlandığında büyük övgüler almış bu sıradışı kitap, kadınları vahşi derinliklerine doğru heyecanlı bir yolculuğa çağırırken, kadın psişesinin bugüne dek hazırlanmış en büyük sözlüğü olarak da okunabilir. Kurtlarla Koşan Kadınlar, kadınlarla vahşi bir noktada buluşmak isteyen erkekler için de vazgeçilmez bir rehber özelliği taşıyor.

TED Konuşması:

OrNOLZ.jpg


Yazar: Clarissa P. Estes
Çevirmen: Hakan Atalay
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 544​

Gerçekçiler İçin Ütopya

Çoğumuz mutlu olmadığımız işlerde haddinden fazla çalışıyor, kalan zamanda pek de ihtiyacımız olmayan şeyleri tüketerek mutlu olmaya uğraşıyoruz. Mesele bunun iyi olmaması ya da ileride her şeyin daha kötü olabileceği değil. Uygarlığımızın yönünü pek çok kez değiştirdik, bir kez daha değiştirebiliriz. Mesele elimizdekinden daha iyisini hayal edemiyor olmamız. Bugünün büyük fikirleri nerede? Son büyük idealimiz “satın alma gücü” müydü? Bundan böyle uygarlığımızın büyüklüğünü, neyi ölçtüğü meçhul gayrisafi milli hasıla üstünden mi konuşacağız?

“Gerçekçiler İçin Ütopya, bir geleceği tahmin girişimi değil, geleceğin kilitlerini açma girişimi,” diyor Bregman. “Ve bunun için, ütopyalara geri dönmeliyiz.” Köleliğin kaldırılmasından kadın erkek eşitliğine, uygarlığımıza kilometre taşı olmuş pek çok gelişme, öncesinde birer ütopyaydı. Gerçekçiler İçin Ütopya, pek çok saha çalışması, deney ve vakadan faydalanarak, günümüzde ütopik gelebilecek kimi fikirlerin (mesela çalışsın çalışmasın herkese temel gelir) aslında erişilebilir olduğunu gösteriyor. Yeter ki tüketim üstüne kurulmuş, piyasa gerçekleri üstünde uzlaşmış bir uygarlıktan daha iyisi olabileceğimizi hatırlayalım.

Yeter ki yeniden büyük hayaller kuralım.

TED Konuşması: ,

“Bregman’a kulak verin. Geleceği şekillendirme işinde büyük gelecek vaat ediyor.”

Guardian​

“Sağ-sol klişeleriyle dolu beylik tartışmalara doyduysanız, cesur düşünce, taze fikirler ve kanıt temelli argümanlarla dolu Gerçekçiler İçin Ütopya’yı seveceksiniz.”​

Steven Pinker​

“Sızlanmaktan bir adım öteye geçmek isterseniz, bu kitabı okuyun.”

Evening Standard​

Z5pREa.jpg


Yazar: Rutger Bregman
Çevirmen: Duygu Akın
Yayınevi: Domingo Yayınevi
Sayfa Sayısı: 328​

Altıncı Yok Oluş

Son yarım milyar yılda tam beş kitlesel yok oluş yaşandı; dünyada yaşam çeşitliliği aniden ve dramatik ölçüde azaldı. Peki gözlerimizin önünde yeni bir kitlesel yok oluş yaşanıyor olabilir mi?

Dünyanın dört yanında bilim insanları, dinozorların yok olmasına neden olan asteroit çarpmasından sonra en yıkıcı yok oluş süreci olduğunu öngördükleri altıncı yok oluşu gözlemliyor. Bu kez, felaketin nedeni biziz.

Hem samimi, hem eğlenceli, hem de bilgi dolu bu kitapta, New Yorker yazarı Elizabeth Kolbert, insanın, gezegenimizdeki hayatı, diğer hiçbir türün yapmadığı şekilde değiştirmesinin nedenini ve nasılını anlatıyor. Çok sayıda disiplinde yapılmış araştırmaları, yok olmuş türlerin tanımlarını ve kavram olarak yok oluşun geçmişini bir araya getiren Kolbert, gözlerimizin önünde yok olmakta olan türlere dair etkileyici ve kapsamlı bir hikaye sunuyor. Kolbert, altıncı yok oluşun insanoğlunun en kalıcı mirası olmaya aday olduğunu gösteriyor ve bizleri insan olmanın anlamını yeniden düşünmeye zorluyor.

Altıncı Yok Oluş, dünyanın geleceğine dair; entelektüel tarih, doğa tarihi ve saha muhabirliğini bir araya getiren ve gözlerimizin önünde süregelen kitlesel yok oluşa dair güçlü bir anlatım sunan önemli bir kitap.

TED Konuşması:

“Altıncı Yok Oluş harika bir kitap… Büyük, ani değişikliklerin yaşanabileceğini, bunun olasılık dışı olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bunlar daha önce yaşandı, yeniden yaşanabilir.”

ABD Başkanı Barack Obama​

“Doğa bilimciler dünya tarihinde beş yok oluş gerçekleştiğini söyler; Kolbert, insan faaliyetlerinin, gezegeni altıncı yok oluşa götürdüğüne dair ikna edici bir tez ortaya koyuyor.”​

Bill Gates​

9YAldk.jpg


Yazar: Elizabeth Kolbert
Çevirmen: Nalan Tümay
Yayınevi: Okuyan Us Yayınları
Sayfa Sayısı: 368

Bir Başka Ülke

1950’li yılların New York ve Paris’inde geçmesine karşın bugün de “yaşayan” bir roman… Amerikalı zenci yazar James Baldwin’in (1924-1987) İstanbul’da tamamladığı Bir Başka Ülke’de bu kente dair hiçbir iz yok ama caz müzisyeni Rufus’a, kızkardeşi Ida, yazar Vivaldo, eşcinsel Eric ve Fransız sevgilisi Yves’e, Greewich Village’da yaşayan evli çift Cass ile Richard’a ve romanın diğer unutulmaz karakterlerine bugün Beyoğlu’nda yürürken de rastlayabilirdiniz. Bir Başka Ülke bu denli sahici ve çağdaş. Akıcı ve şık diliyle bohem yaşamlara, insan ruhuna derinlemesine dalan Harlem doğumlu Baldwin usta yazar;Bir Başka Ülke de unutmayacağınız nefis bir roman.

TED Konuşması:

zGLqVg.jpg


Yazar: James Baldwin
Çevirmen: Çiğdem Öztekin
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 448​
 

direnc11

Yönetici
11 May 2009
10,078
36,676
İstanbul
Çok güzel bir derleme olmuş. Ben de zaman zaman TED konuşmalarına göz atarım. Daha çok seyahat deneyimleri ile ilgili olanlara. Bazı konuşmalar sahiden etkileyici olabiliyor. Paylaşımınız için teşekkür ederim.
 

ekenciz

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
13 Eyl 2009
2,988
13,484
Bu gönderinizi sindirerek okumak için bir kenara ayırdım. Çok güzel bir konuya değinmiş ve güzel bir derleme yapmışsınız. Teşekkür ederim.
 

abolardis

Onursal Üye
12 Şub 2011
6,630
24,325
Kişisel olarak ilgimi çeken kitap sayısı oldukça fazla.
Çok teşekkür ederim üstadım.
 
Üst