01 Adana (80'li Yıllarda Adana)

Motion

Kıdemli Üye
31 Mar 2013
613
3,374
01 Adana (80'li Yıllarda Adana)

Yıl 1981... 12 Eylül darbesinin üstünden bir yıl geçmiş...

CHP Genel Sekreter Yardımcısı Altan Öymen siyasi yasaklı olsa da
Cumhuriyet gazetesinde yazılarına devam etmektedir. Ancak 52 sayılı
bildiriyle “eski politikacı”ların “Türkiye’nin siyasi veya hukuki yapısıyla
ilgili olarak beyanda bulunmaları, makale yazmaları,
toplantı yapmaları” yasaklanır!

Artık Altan Öymen siyasi yazılar yazamayacağına göre başka bir çare
bulunur; “il röportajları” fikri oluşur. Kentleri sosyal, kültürel, ekonomik
yönleri, tarihi coğrafi özellikleri, turistik olanakları, mutfakları, eğlence
hayatları... kısacası gündelik hayatın tüm yönleriyle anlatmak...

Ama bu sadece yazıyla olacak iş değildir, fotoğraf veya resim de
lazımdır. Teknik olarak gazete ofset baskıya geçmemiştir, fotoğraf
kalitesi kötüdür. Ona da mükemmel bir çözüm bulunur: Çizgileriyle
her şeyi canlandırabilen, konuları, sorunları karikatür yoluyla en iyi
şekilde anlatan Tan Oral projeye dahil olur.


Vr27kV.jpg

Yayınevi : Doğan Kitap
Sayfa Sayısı : 136
Çizimler : Tan Oral
İlk Baskı Yılı : 2018
Ebat : 14 x 23



Cumhuriyet yazarı Altan Öymen ile Cumhuriyet çizeri Tan Oral’ın, 1981
yazında Çukurova’ya yaptıkları seyahat sonrası gazetede yayımlanan
yazı dizisi, tam 36 yıl sonra kitaplaştırıldı.

"01 Adana" başlığıyla yola çıkan, "33 Mersin" ve "İskenderun" olarak
devam eden dizi, 11 gün sürmüştü. Bu aslında, darbe sonrası günlerde
susturulmuş bir gazetecinin, karikatür yoluyla
yasaklardan sıyrılarak
nefes alma çabasının hikâyesiydi...

"01 Adana"yı bakın "Altan Öymen"
nasıl anlatıyor...

5a4e2d970f25442148577e50.jpg

Altan Öymen

1981’de kaleme aldığınız Adana, Mersin ve İskenderun notlarınızı,
36 yıl sonra kitaplaştırmaya karar vermeniz nasıl oldu?

Geçen kasım ayında, Adana’da, 2. Çukurova Karikatür Festivali yapıldı.
Tan Oral, festival yarışmasında jüri üyesiydi. Beni de Adana’yla ilgili
yazı dizimiz nedeniyle davet ettiler ve orada ‘Acılı Adana’ isimli bir
söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşi sonrası, “Bu yazı dizisini kitap
yapmıyor musunuz?
” diye bir soru geldi. Yapılır mı yapılmaz mı diye
düşünürken Adana Kitap Fuarı vesilesiyle Doğan Kitap ilgilendi ve
kısa sürede kitaplaştırıldı.

Neden fotoğraf yerine karikatür?
Ofset yoktu o zamanlar. Pek çok kişi hatırlamaz, rotatif baskı yapılıyor.
Siyah-beyaz resim basılabiliyor ancak ve iyi sonuç vermiyor
. Ama Tan
Oral
da müthiş bir karikatürist, meseleleri müthiş anlatıyor. Örneğin
kitapta pamuğun nasıl üretildiğine dair bir dizi çizimi var.
Fotoğrafla anlatamayacağınız gibi...

vjY2dO.jpg


Ne kadar kaldınız bölgede?
15-20 gün kaldık ama gitmeden önce başladık çalışmaya. İstanbul’da
yaşayan Adanalılarla
konuştuk. Sakıp Sabancı, Yaşar Kemal, Adanalı
politikacılar
... Hepsine “Adana deyince aklınıza ne gelir?” diye sorduk.
Yaşar KemalMasmavi deniz gibi bir ova gelir” demişti örneğin.

Lbdzpj.jpg


Peki o seyahati yaptıktan sonra aynı soru size sorulsa ne derdiniz?

O zaman “Sıcak gelir” demiştim. Son gidişimde çok hareketli, canlı bir
şehir gördüm. 1981’de pamuk ekonominin ana unsuruydu. Sanayi pamuğa,
tarıma dayalıydı. Şimdi pamuk önemini kaybetmiş. Türkiye’nin siyaseten
de canlı yerlerinden biri bugün Adana.

Yazı dizisi Cumhuriyet’e ne kadar tiraj kazandırmıştı, hatırlıyor musunuz?
Tam rakamı hatırlamıyorum ama tirajın arttığını hatırlıyorum.
Kaynak :

-------------------------------------------------------------------------------

Altan Öymen ve Tan Oral röportajlar sırasında kendilerini bir an
"Adana Kebabı"na dair bir "doktrin" tartışmasının içinde de bulmuşlar!

Kebabın içine soğan konur mukonmaz mı?


oOnW7X.jpg


Altan Öymen tüm bunları, bugün artık basında pek rastlamadığımız bir
üslûpla, dozunda esprili bir dille anlatıyor. Oralın çizimleri ise
bin fotoğrafa bedel!


Dönemin Adana'sını karikatürler eşliğinde okumak isteyenler
mutlaka alsın derim...

Sevgilerimle...


 
Moderatör tarafında düzenlendi:

kadirnip

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
21 Kas 2014
4,654
22,310
Adana
Bir Adanalı olarak son derece ilgi çekici bir kitap olduğunu söyleyebilirim... En kısa sürede edineceğim... Bahsedilen yıllarda ortaokul öğrencisiydim... Biz yaşlardakiler için sakin, ancak yetişkin aydınlar için kaos zamanlarıydı sanırım... Büyük keyif alarak okuyacağımdan eminim...
Harika sunum ve bilgilendirme için teşekkürler sevgili Motion...
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,231

"Yaşar Kemal" de edebiyat hayatına röportaj yazarlığıyla başlamıştı. İlk yıllarındaki röportajlarından biri de da yine aynı bölgeyle ilgiliydi: “Çukurova Yana Yana” (1955, Yeditepe Yayınları). Bu Çukurova'nın toprakları kadar insan kaynakları da çok bereketli galiba. Ne kadar çok sanatçı yetişmiş bu bölgeden. Muzaffer İzgü'den Orhan Kemal'e, Salih Güney ve Erol Büyükburç'tan, Ali-Şener Şen'e, Aytaç Arman ve Yılmaz Köksal'dan Ali-Nebil Özgentürk'e hepsi Adanalıymış. Saymakla bitmez Suna Kan da Adanalıymış, Yılmaz Güney ve Kıvanç Tatlıtuğ da. Oranın suyunda havasında bir şeyler olmalı!

ukurova_Yana_Yana_kpk.jpg


2012'de Yaşar Kemal'le yapılmış bir söyleşiden:
“Ankara’da indim. Abidin Dino’nun yanına gittim. "Türk Eli"nde yazdığım yazılar yüzünden hapiste yatmış adamım… Abidin Bey, Sadık Gökçe adınla yazarsan üç günde seni atarlar, Adana’da adın neydi, dedi. Ben de, Sadık Gökçeli değildi, dedim. Adım Yaşar Kemal’di, beni kimseler de bulamadı, dedim. Abidin Bey, peki o zaman Yaşar Kemal adıyla yazmaya başlarsın, dedi. Ben de tabii röportajcılık ne? Romancı olacağım, hikâyeci olacağım, bu isimle yazarım, dedim. Sonra Abidin Bey, bana bir kitap gösterdi. Bir adamdan söz etti, müthiş bir iş yaptığını söyledi. Ruslarda yeni ihtilal olmuş, bu adamı Amerika’ya göndermişler, röportaj yaz demişler, dedi. İki tane roman yazmıştır. Dünyanın en meşhur adamıydı. Paris Düşerken’in yazarı; İlya Ehrenburg… Amerika’nın en büyük şehrine gitmiş, bu arada Fransızcayı çok iyi biliyor, müthiş bir dehadır, Moskova’da onunla sonra tanıştım. Amerika’ya gittiğinde tabii bir dostu yok, arkadaşı yok. Oraya en büyük gazete için gidiyor; adam ne yapacağını bilemiyor, New York’ta hiçbir şey yok, kimseyle konuşamıyor. Bir şeyler yazamadan dönerse yok olacak; hiçbir şey yapamıyor. Lenin’in övgüsünü almış bir genç adam, müthiş bir parlaklığı var, o yüzden New York’ta kalmaya devam ediyor. Orada yazdığı röportajlarını kitaplaştırmış, Sovyetler'deki en parlak yazarlardan, yazacak bir şey bulamayınca birden bire adamın gözü etraftaki afişlere takılıyor, durmuş durmuş Amerika’nın her şeyi bu afişlerin içinde demiş. Öyle yazmaya başlamış. Çok zeki bir adam, yazıları büyük bir olay olmuş. Abidin Bey kitaptan söz ettikten sonra düşünüyorum, röportaj nedir? Röportaj benim için sanattır. O zamanlar; romancıyım, hikâyeciyim, bir roman da yazmışım. Hâlâ en iyi romanımın "İnce Memed" olduğunu söylüyorlar, ama "Höyükteki Nar Ağacı" romanım bence en iyi romanımdır.”

 
Son düzenleme:

abolardis

Onursal Üye
12 Şub 2011
6,630
24,325
Gezi notlarının karikatürle buluşma noktaları çok değerli bir bileşim. Aynı zamanda uzun yıllar sonra Adana'ya panoramik bir bakış olması açısından da çok özel bir çalışma. Ülkemizin bütün sorunlarının temelinde 12 Eylül Amerikancı gladyocu darbe vardır. Bu darbe ile birlikte ülkemizdeki FETÖ ve diğer Amerikancı yapılanmaların önü açılırken diğer taraftan ülkenin geleceğine olumlu katkıda bulunabilecek olan yazar - çizer - aydınlar ya sürgün edildi yada siyaset yasağı getirildi. Öyle ki o dönemlere ait bir kısım yayınların tetkikinde mahalle mahalle antikomünizm propagandasının yapıldığını, evveliyatında türlü türlü yerden biter gibi komünizmle mücadele derneklerinin kurulduğunu hurafe yayma oluşumlarının din adı altında zihinlere operasyon yaptıklarını görebiliyoruz. Öyle ki müzikler bile yasaklıydı. Bir sürü değerli sanatçının şarkıları kıytırık gerekçelerle yasaklanır TRT den onay çıkmazdı. Şarkıyı dinlersiniz hiç bir şey yok aslında emin olun şimdiki hopçulardan popçulardan topçulardan daha zararsız çalışmalardı. Sonuçta ne oldu korktukları komünizm den değil içimizde parazit misali yaşayan FETÖ dininin mensuplarından ülke zarara uğradı. Fetö dininin mensuplarının kıblesi Beyaz Saray Peygamberleri Fetullah kutsal kitapları ise Fetö uydurmalı onlara göre kutsal metinler.12 Eylülün darbeci netekim Kenan Paşasının manevi oğlu olan FETÖ nün önünün açılmasının tek nedeni bu darbedir. Darbeden sonra bir anda ne olduysa olaylar bıçakla kesilir gibi kesildi. O günlere ait o kadar çok kötü anım var ki şimdi bunlardan bahsetmek istemiyorum. Ev yakılmalar , evlere bomba atılmalar , şiddet ve diğerleri .O dönemin şiddetine yakından tanık olanlardan biri olarak gezi notları değerli olmakla birlikte mevcut duruma ne kadar temas ettiğini bilemediğim için içeriğini görmediğim için şimdilik bir şey diyemesem de umarım beklentileri karşılar bir çalışmadır.
Yasaklı zamanların ,yasaklı şiirlerin ,yasaklı şarkıların, yasaklı kitapların travmasından göz gözü görmez sislerin içinden duvarlarla örülmüş dikenli tellerle çevrilmiş , etrafı mayınlanmış ideolojilerden kimsenin birbirini tanımadığı kördüğüm bir körlükten yine bilim ile yine akıl ile yine ancak sevgi duvarı ile kurtulabiliriz.
1980 li yıllar travmatizm olarak nitelenebilecek bir edebi ekolünde başlangıç noktası olarak ele alınabilir. Travmatizm ekolünden kendine has özgün ekoller yeşerse bile asıl büyük zararı el altından ABD ve İngiltere tarafından desteklenen bir takım hurafeci cemaatler eliyle geniş inanç kitleleri gördü. Onlara din adı altında 1000'lerce yıl öncesine dayanan bir takım dinle ilgisi olmayan hurafeler , bit pazarı hikayeleri hikmetli kıssalar adı altında verildi. Bunun semeresini yıllar sonra FETÖ üzerinden almasını ve ineği sağmasını çok iyi bildiler. Körelen süt vermeyen memelerin yerine hemen yenisini ikame ettiler. Şimdilerde de vardır benzer çalışmalar. Öyle böyle cenderelerden geçmedi halk öyle böyle feleğin çemberinden geçmedi bu halk. Aman hurafelerden ve hurafecilerden uzak durun. Aman aklınızı bir kenara koymayın. En genel kabul gören fikirlere bile bilimsel şüphe ile bakın.
Selamlar.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,577
34,703
İstanbul
Gözümden kaçmış güzel bir paylaşım. Umarım bir gün tekrar yeni yazılarınızla aramızda olursunuz Sevgili Motion. Teşekkürler..
 
Üst