ÇR Kahramanları İçin "Köpeğini Al Gel Etkinliği"

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,231

ÇR Kahramanları İçin
"Köpeğini Al Gel Etkinliği"

Can Barslan Karikatürü

Şu anda evde benim de bir köpeğim olduğu için karikatür sempatik geldi, paylaştım. Ancak evdeki o güzel canlıya 'köpek' demek biraz tuhafıma gitti, bana çocuklardan emanet sevimli bir yaratık.

LEMAN-1419.jpg

633wrxj.jpg

 
Son düzenleme:

abolardis

Onursal Üye
12 Şub 2011
6,630
24,278
Tarkan'ın Canis Lupus'unu pek " köpek " olarak değerlendirmek zor.:)
Fantom bu açıdan yırtıyor.Alman kurdu.
Tenten de de sorun yok fino tarzı.
Rek Kit'de de problem yok.:)
Çok güzel bir çalışma olmuş.

Can BARSLAN yine harika bir konu yakalamış.
Köpek denilince insanın en eski dostlarından birisi.
Tarihte savaşlarda da kullanılmıştır.
Hatta savaş köpekleri ile kazanılan tarihte savaş dahi vardır.

Konuyu çok fazla irdelemeden çok teşekkür ederim.

Konuyla ilgili olarak internetten ortamından yapılmış bir alıntı ;

"En iyi arkadaşlarımız dediğimiz köpekleri on bin yılı aşkındır yanımızdan ayırmıyoruz; savaşlarda bile… Tabii arkadaşlık etsinler diye değil; insanlara olan sadakatleri, zekâları ve keskin koku alma yetileri savaşta işe yaradığı için neredeyse atlar kadar yaygın kullanılırlar. Mısırlılar, Yunanlılar, Persler ve Roma İmparatorluğunun fetih günlerinden Vietnam Savaşı’na, Körfez Savaşı’ndan Kosova Savaş’ına kadar uzanan süreçte ateş hattında görev alırlar.

Bilindiği kadarıyla köpekler savaşta ilk kez MÖ 628 yılında Lidyalılar tarafından Kimmerlere karşı kullanılır. Öyle ki, Lidyalıların köpeklerden oluşan ayrı bir taburu olduğu belirtilir. Roma askeri birliklerinin içinde ise zırhları ve çivili tasmalarıyla savaşa hazırlanmış köpekler bulunur. Ayrıca Romalılar köpeklerin sadakatinden ve korkutucu görüntüsünden yararlanarak onları yağmacı haydutları caydırmak ya da tespit etmek üzere askeri kamplara bekçi olarak yerleştirirler. Attila Han devasa Molosser köpeklerini ön cephede kullanır. Ortaçağ İngiltere’sinde iri cüsseli Mastiff ve Danua cinsi köpekler düşman atlarını ürkütüp üzerindeki savaşçının düşmesini sağlarlar. İspanyol istilacılar ise 16. yüzyılda Güney Amerika’daki işgalleri sırasında yerlileri öldürmek üzere köpekleri eğitirler. 18. yüzyılda gerçekleşen Yedi Yıl Savaşı sırasında Prusya Kralı Büyük Friedrich köpekleri ulak olarak kullanır. Napolyon’un da köpekleri seferlerde kullandığı bilinir.

Bu birikim köpeklerin iki dünya savaşı boyunca da yaygın olarak kullanılmasına neden olur. Mesaj iletmek, iletişim kablolarını döşemek, mayın döşemeye yardımcı olmak gibi cephe gerisi işlerde olduğu kadar cephede sıcak savaşın içinde de yer alırlar.

Birinci Dünya Savaşı’nda Alman ordusunda 30.000 köpeğin bulunduğu söylenir. Bu köpekler, boyunlarına bağlanan özel kutulara konulmuş emir ve haberleri ön cephe ile karargâh arasında taşır. Ayrıca güçlü koku alma duyuları sayesinde sağlık görevlilerin gözünden kaçan yaralıları tespit eder ve askeri tesislerde bekçilik yaparlar.

İkinci Dünya Savaşı’nda ise askeri birliklerin parlayan yıldızı oluverirler ve görevlerinin sınırları genişleyerek ilginçleşir. Örneğin, Nazi Almanya’sında Tiersprechschule Asra adında savaş boyunca faaliyet gösteren köpek okulları açılır. Bu okulların amacı okuyan, yazan ve konuşan köpeklerden bir ordu kurmaktır. Projenin merkezinde köpeklerin insanlar kadar akıllı, soyut düşünme ve iletişim yetilerine sahip olduklarını düşünen Almanya’nın “yeni hayvan psikologları” vardır. Verilen eğitimler sonucunda SS subayları ile iletişim kurabilen bir köpek ordusu oluşturulamasa da insan sesini taklit ederek “Açım! Bana çörek verin!” diyen bir köpek gibi ilginç neticeler alındığına dair söylentiler mevcut.

Konuşmak dışında, İkinci Dünya Savaşı köpeklerin yaygın olarak paraşütle atladığı bir dönemdir. İndiği alanda keşif yapmakla görevli bu köpekler çok az yiyecek ve su ile yaşamlarını sürdürmek üzere eğitilirler. Ayrıca yüksek bir ses duyduklarında donup kalmayı ve patlayıcı maddeleri kokusundan tanımayı öğrenirler. İngilizler tarafından kullanılan paraşütçü köpekler o kadar başarılılardır ki “ordunun gözü kulağı” olarak anılırlar. İngiltere ordusunun 2010’da Afganistan’da da paraşütçü köpeklerden yararlanması yöntemin başarısını gösterir.

İkinci Dünya Savaşı döneminde Sovyetler’in de köpek eğitimini ciddi bir biçimde ele almış olduğu görülür. Sovyetler savaş öncesi ve savaşın ilk dönemlerinde 50.000 savaş köpeği yetiştirir. Bunlar nöbet, devriye, saldırı, yaralıları arama, mayın tarayıcılığı gibi olağan kullanım alanları dışında cephede sıcak savaşa da katılırlar. Rusların “anti-tank” dedikleri bu köpekler, aldıkları eğitim sonucunda tankın altında yiyecek olduğunu düşünürler. Savaşa kadar aç bırakılırlar ve savaş sırasında sırtlarına içinde patlayıcı maddelerin olduğu bir kese bağlanarak düşman tanklarına gönderilirler. Yiyecek bulmak için tankın altına girmek üzere eğilen köpek fünyeyi de eğer ve tankı kendisiyle birlikte havaya uçurur. Üstelik panzerler köpek karşısında çaresizdir; çünkü hedef hem hızlı hem de fazla aşağıdadır. Alman panzerleri için büyük bir tehlike haline gelen bu köpekler hakkında Alman askerlerine görür görmez vurmaları talimatı verilir. Bu, etkili olacaktır. Düşman ateşinden geri kaçan köpekler, Sovyet tanklarını Almanlarınkinden ayıramadıkları için her iki tarafa da zarar vermeye başlayınca bu proje iptal edilir."

Kaynak :
 
Üst