KARAOĞLAN Haftalık GençlikveKahramanlık Dergisi Sayı 178 Dağlar Benimdir 28.06.1967

12 Şub 2010
15,006
543,719
file


file





Saygılarımla​
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

palio68

Guest
4 Ağu 2012
1,338
26,070
Bursa
Yener Çakmak üstadın delikanlılık dönemi. Sayı içinden güzel bir kare bulunmuş. Değerli paylaşımlarına çok teşekkürler..
 

bes5uc3

Süper Üye
11 Ara 2011
965
1,975
Kırşehirli
Çok nefis bir kapak çizim tasarımı. İçinde tarihin güne anı oluşla hitap eden gizli parçalarını ortaya koyması daha bir egzotik havaya kapılmayı bizlere nostalji ve düşünce etmekte.

Çok çok teşekkürler tarama Karaoğlan edindirmenin de efendisi olan üstat.
 

bes5uc3

Süper Üye
11 Ara 2011
965
1,975
Kırşehirli
Çizgi Roman Üzerine

İzleyip değerlendirebildiğim kadarla; çizgiromanda iyi bir konu ve konu anlatımıyla; en az bir o kadarı da çizim güzelliği olması gerektiğini belirtmeliyim. Buna bağlı olarak olay konu hareketliliği içindeki çizim olan bir "anlatı enstantaneyi", çok çarpıcı oluşla belirtmek gerekmektedir.

Yine çizgiroman mucizesi olan nedenlerden birisi de, resimlerin kare kare oluşudur. Kare kare anlatım akılda kalıcılığın mucizesidir. Akılda tutulacaklar bu kare figürlere iliştirilir, ya da kare figurler etraflıca konu anlatımını bizim bilinç düzeyimize çağrışırlar.

Kare kare resimlerin her biri olay bütünlüğü içeriğinde olan enstantane bir figürle olayın anlatılmasıdır. Bu figür belleğimizde donup kalıyor.

Bilindiği gibi enstantane figürler arası hayli boşluklu hollerden oluşur. Olayın bütünlüğü bağlamında iki kare arasında enstantane kare olması gerekip te hiç bir zaman olmayan kareler arsı alan boşlukları doldurur bir enstantane figür hatırlamamız hiç olmuyor.

Ama okuma olayını anlarken bu boşlukları farkında olalım ya da olmayalım beyin öğrenmesi maharetiyle dolgu inşalarla kapatıp geçiyoruz. Bunu yapıyoruz ama bir lahza kare oluşturamıyoruz.

Konuya dek bütün hatırlamalar, sanatçı tarafından çizilen bu karelerle olmaktadır. Bu kareler dışında kareler arası boşluğu doldurucu ağızlı yüzlü figürler oluşamazsınız.

Hatta, kendinizi zorlamadan hayali olarak ağızlı yüzlü bir tek kare oluşturamazsınız. Zaten oluşturduğunuz kareler de daha önceki okumalarınızdan ötürü bellek edilmiş olan figürlerin bilinç düzeyine çağrışım yapan sembolleridirler.

Çizgi roman sanatçılarımıza ne büyük işlev düştüğünün saptamalarını, buralarda yapmanız çok çok olasıdır.

Kare kare bant olayı ve yazı ile anlatılanla enstantane figürün eşlemlemesi, teknik öğrenme olayının seçme ayıklama yapması ilkesine çok uygundur.

Estantane duran kare kare anlatımlar, öğrenmemize konu olan envanterlerdeki gereksiz ayrıntılardan ayıklanmış olmaktadır. Burada öğrenme olayı, konuyla çizimlerin eşlenmesi şeklindeki anlamlandırmadır. Ya da çizimlerle konuya dek yazma akışı vermeyi destekler. Bu iki bilişti süreç eşleşmelerini oluştururlar. Bu süreçler tam da öğrenme ilkesinin kendisidirler. Bu işin bir yanı.

Bana göre işin bir yanı daha var ki, bu da okura düşen işin çok önemle uzluk isteyen bir bilişti yeteneğidir. Okunan eserde kare resimler arası anlatım bağı boşluklarını, okur muhayyilesi doldurmaktadır.

Yani siz çizgi roman okurken beyin normal okumaya göre düz okumanın bir katı daha fazla faliyettedir. Bu nedenle çizgiroman okuma aktivitesi bilincimizde bir katı daha fazla hafıza yeri işgal ederler. Çizgi roman hafıza olaylarına daha çok katılıcıdır. Bu nedenle daha albenili olmaktadır.

Bu şu demek okurken beyin bant gibi kayıt yapmıyor, sizin muhayyele gücünüzü ve kareler arası korelasyon ilişkisini kurmanızı sağlamakla, öznel eylemselliğiniz; en üst yoğun düzeye çıkıyor.

Bir an konu kiplenmesi içinde çıktığınızda, resimlerle eşleyemediğiniz bir anlam oluşunca boş boşuna bir okuma yaptığınızı görüyorsunuz. Bunu olayın sıcaklığı içinde resme bir göz atarken hemen fark ediyorsunuz.

Kare kare enstantaneli ve ara boşluklu eylemi sizin göz sıçramalı şekilde okumanız, anlama ve anlatım yeteneğinize müthiş bir sürat kazandırıyor.

Ben gençliğimde çizgiroman paylaşımı yaptığımız kişilerin başında sabırsızca okumalarının bitmesini beklerken öyle okurlar tanıdım ki. Çizgiromanı okumadan önce, başatan sona tek tek sayfaları çevirip; resimlere resmi geçit yaptırmanın adeta bir "resimlerle göz banyosunu" yapıyorlardı.

Sonra bu resmi geçidin algısını, okumaya başlayışla oldukça yavaş okumayla başka bir bağıntı ve ilişkiyle muhtevayı konutlayıp, konturluyorlardı sanırım. Bu da çizgiromanın bir başka yol ve yöntemi özellik olarak karşımıza çıkarmasıdır. Bir romanın yazılarını böyle çevirerek yazılara resmi geçit yaptıranı ne gördüm ne deneyim etme gereği duydum.

Kare kare estantanelerin konuşma balonu dışında, konu anlatan parağrafın tüm içeriği, o kare ile sizin beyin korelasyonunuz arasında tamamlanır. Halbuki o parağrafta anlatılan konunun tümü o kare resimde yoktur.

Kare anlatımlar sizi birden konunun içine sokar. Gerktiğinde konunun hiç bekraundu oluşmayabilir. Bir kavga biter, ara zaman oluşmadan bir cümle ile diğer dövüşün hücum enstantaneli karesi, akışı hızla sürdürür. Bu kabil yöntemler çizgi romana hiçte yabancı ve aykırı olmayan bir anlatım türüdür.
 

sarkomer

Yönetici
18 Ağu 2009
13,336
302,130
İçeriğinde yok, yok bir seri;
korku, tarih, macera, magazin ve hatta Laurel-Hardi...
...ve hatta efsane takım Altay...
Gönül dolusu teşekkürler Sayın "Profesör";
şükranlarımla...

bayrakzafff.gif
 
Üst