Batman The Movie (1966)

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,008
10,806
batman-1966-poster.jpg



Yönetmen: Leslie H. Martinson
Senaryo: Lorenzo Semple Jr.
Oyuncular: Adam West, Burt Ward, Lee Meriwether, Cesar Romero, Burgess Meredith, Frank Gorshin
Yapım Yılı: 1966
Süre: 105 dakika

Uzun zaman önce, çok uzak bir galakside... Henüz The Dark Knight milyarları görmemiş, Tim Burton Batmania salgınını başlatmamış, hatta Christopher Reeve kırmızı-mavi Superman kostümüyle bizleri bir adamın uçabileceğine inandırmamışken, bir süper kahraman filmi büyük ekranda belirdi; Maskesinin üzerine kalemle çizilmiş kaşları, mora kaçan mavi pelerini ve gri taytıyla kötülerin kalbine korku salan (!) Batman'in, genç yardımcısı Robin ile birlikte dört büyük düşmanı Joker, Penguin, Riddler ve Catwoman'la insanlığın kaderi için karşı karşıya geldiği Batman: The Movie / Batman: İlk Film, gerçekliğin kurgulanışına hiç olmadığı kadar dikkat eden, bilim kurgu ve fantastik yapımlarda rasyonel yaklaşıma olan ilgisi had safhada olan günümüz sinema izleyicisinin algısındaki Kara Şövalye'yle kıyaslandığında, inançsızlığı askıya almanın sınırlarını zorlasa da, kahkahalarla izlenebilecek bir camp şaheseri olduğu ve o günlerde yayından kaldırılma tehlikesiyle burun buruna gelen Batman çizgi romanlarını uçurumdan son anda kurtardığı için ilgiyi hak ediyor.

tumblr_leypy3zohY1qcga5ro1_400.jpg



2010'lu yıllarda artık herkesin bir favori çizgi roman filmi, daha da inanılmazı favori çizgi romanı var. Tüm kitapçılarda edebiyat klasiklerinin grafik roman versiyonlarına ayrılan özel raflar bulunuyor, fumetti'ler, mangalar her yerde. Karşıdan baktığınızda Nicholas Sparks uyarlamalarından hoşlandığını düşünebileceğiniz birisi size gelip, V For Vendetta'dan ne kadar büyük keyif aldığını anlatabiliyor. Dahası, bir çizgi roman filminin oyuncusu Oscar ödülü kazanabiliyor. Bu her zaman böyle değildi. Amerika'da Büyük Buhran döneminde ortaya çıkan, 40'lar, 50'ler ve 60'larda popülerliklerinin doruğuna ulaşan süper kahraman çizgi romanları, büyük ölçüde çocuklara hitap eden uçuk hikayelerin anlatıldığı işlerdi. Ama bu durum yetişkin okuyucuların Superman, Batman ve Wonder Woman gibi dergilere sahip çıkmalarına engel olmadı. Vietnam savaşı, İnsan Hakları ve Watergate Skandalıyla boğuşan Amerika halkı, çareyi escapizmin (kaçışçılık) en saf haliyle yer aldığı süper kahraman çizgi romanlarına yönelmekte buldu.


Okurların taleplerine karşılık, birbirinden fantastik senaryolara ev sahipliği yapan Altın Çağ ve Gümüş Çağ Amerikan çizgi romanlarının şimdiki halinden ne kadar farklı olduğunu anlamanız için kapaklarına bakmanız yeterli. Batman'in escapist fantezileri körüklediği yıllar kabaca 50'ler ve 60'ların ilk yarısını kapsıyor. Lakin gerçek dışı anlatım furyası yarasa adama çok iyi geldi diyemeyiz. Karakteri anlamayan (pek de sevmeyen) editör Jack Schiff'ın yönetiminde, Krypto The Superdog ve Mr. Mxyzptlk gibi Superman'in fantastik/bilim kurguya kaçan yönlerini kopyalayan Batman dergilerinin hızla düşen satışları DC'nin yeni editör Julie Schwartz'a "Toparlamak için 6 ayın var, olmazsa dükkanı kapatırız" ultimatomu vermesiyle tehlikeli boyutlara varıyor. Bilim kurgu elementlerinin sepetlendiği o 6 ayda Batman'in gerçek kurtarıcısı ne mi oluyor? Bir televizyon dizisi! Adam West'in Batman, Burt Ward'un Robin rollerinde kamera karşısına geçtiği dizi yayınlanmaya başladığı 1966 yılında herkesin konuştuğu bir fenomen haline gelerek, DC Comics'in Batman çizgi romanlarının yayınını durdurmasını engelledi."Taytlı Batman ve Robin"e bıyık altından gülerken, Batman karakterini bugün hala okuyabiliyor oluşumuzu kimlere borçlu olduğumuzu unutmayalım lütfen.

Batman: The Movie, aslen TV dizisinin pilot bölümü olarak düşünüldü, fakat çekilmesi ancak dizinin 2.sezonundan sonra gerçekleşebildi. Senaryosunu Batman'i küçük ekrana taşıyan Lorenzo Sample Jr'ın yazdığı, Leslie H. Martinson'ın yönettiği film, dizideki kadroyu, setleri, dekorları neredeyse birebir beyaz perdeye taşımış. 1.400.000 bütçeyle çekilmiş olması kulağa garip gelmiyor o yüzden. Çok bile harcamışlar!

Batman1966.jpg


Filmin konusu şöyle; Batman ve Robin, Amiral Schmidlapp'in (Reginald Denny) yatında tehlikede olduğu haberini alır ve onu kurtarmak için yola çıkarlar. Dinamik ikilinin bilmediği, yatta bulunan, üzerinde kullanılan insanın vücudundaki suyun tamamını çeken Dehidrasyon Makinesi'nin çoktan kötülerin eline geçmiş olduğudur. Kulağa çılgın geliyor, değil mi? Bana güvenin, işlenişi, konunun kendisinden bin kat daha çılgın.

Bruce Wayne/Batman rolündeki Adam West, ülkemizde pek bilinmese de, Amerikan popüler kültüründe önemli yeri olan bir isim. Aktörün hem şanslı hem çok şanssız olduğunu söylemek yanlış olmaz, çünkü onu herkesin tanımasını sağlayan Batman karakteri yıllar yılı yakasını bırakmadı ve kariyerindeki tek parlak rolü oldu. "Adam Westing" teriminin ne anlama geldiğini merak ediyorsanız filmografisine bir bakın. Oynadığı roller ve seslendirme yaptığı karakterler Batman ve Batman parodilerinden ibaret olan oyuncu George Takei ve William Shatner gibi zaman içinde kendisinin parodisi haline geldi. West geek kültüründe baş tacı edilse de, aslında karikatür denebilecek kadar tek boyutlu ve özensiz bir Batman profili çiziyor. Bir günde tamamlanmış gibi duran senaryonun ve alelade oyuncu yönetiminin de, Bruce Wayne'i ve Batman'i arasında duruş, ses tonu ve tarz olarak hiç fark bulunmayan West'e yardımcı olmadığı açık. Tüm gülünç replikleri kendine özgü bir resmiyetle taşıyan Oyuncunun Batman The Movie'deki en ünlü sözü: "Some days you just can't get rid of a bomb!"

Dick Grayson/Robin rolündeki Burt Ward, dizide de sıkça kullandığı "Holy..." ile başlayan sözcük öbekleriyle hatırlanıyor. (Her "Holy..." duyduğunuzda bir shot votka atarsanız, filmin yarısına gelmeden çift görmeye başlayabilirsiniz. Denemenizi önermiyoruz.) Ward'u rengarenk kostümüyle görenler, Tim Burton ve Christopher Nolan'ın neden Robin'den vebalı gibi kaçtıklarını zorlanmadan tahmin edebilir. O kılıkta dolaşan bir adam varsa ciddiyet ister istemez elden gidiyor. Robin'in beyaz perdede, kağıt üzerinde durduğu gibi durmadığı bir gerçek.

i2bj8bjdzlt22td.jpg


Batman The Movie'yi izlemeyi zevkli kılan karakterleri şüphesiz ki kötüler. Penguin rolü Burgess Meredith için biçilmiş kaftan. Yazarların, aktörün Los Angeles'a her gelişinde yer alması için bir bölüm hazırda tutmalarına neden olacak kadar popüler olduğunu söyledikleri Penguin, Batman: The Movie'de Joker'in varlığına rağmen kötüler çetesinin lideri pozisyonunda. Joker demişken, aktör Cesar Romero'nun kesmeyi reddettiği bıyığı beyaz makyajın altından çok fena sırıtıyor. Frank Gorshin'in canlandırdığı Riddler'in özelliği; tv dizisindeki en acımasız kötü olması. Dizinin bir karakterin öldüğü TEK bölümü olan Smack in The Middle'dan beri hayran favorisi sayılan Riddler ne yazık ki filmde üç renkli meslektaşı kadar ön plana çıkamamış.

Catwoman'ın olayı uzun hikaye. Dizinin Catwoman'ı Julie Newmar, aynı anda çekilmekte olan Mackenna's Gold yüzünden Batman The Movie'de yer alamamış. Hala bir çok hayranın "Gerçek Catwoman" olarak gördüğü Newmar'ın yerine geçen Lee Meriwether'in performansı çok kötü değil belki, ama yine de gözlerin Julie Newmar'ı aramasını önleyemiyor, özellikle Adam West ve Julie Newmar'ın aralarındaki kimyayla çok daha inandırıcı görünebilecek Bruce/Kitka sahnelerinde.

Yan rollerde Alan Napier (Alfred), Neil Hamilton (Komiser Gordon), Stafford Repp (Şef O'Hara) ve çekimlerden kısa bir süre sonra hayatını kaybeden Reginald Denny (Amiral Scmidlapp) bulunuyor.

BatmanWithBomb.jpg


Batman: The Movie hala hatırlanan ve gülünen, henüz izlememiş olanların kesinlikle kaçırmaması gereken iki sahne barındırıyor. Bunlardan ilki, Batman'in kendisini bacağından yakalayan köpek balığının üzerine köpek balığı kovucu sprey sıktığı helikopter sahnesi, diğeri ise Batman'in patlamak üzere olan bir bombayı kucaklamış bir halde çaresizce koşturduğu iskele sahnesi. Hangisi daha komik karar vermesi zor. İkisi de birbirinden efsane deyip yarıştırmamak en iyisi.

Batman: The Movie'nin beyinde kıyma makinesine girmiş etkisi yaratan absürditesi sizi yanıltmasın, içinde çok ciddi (!) öğretiler de bulunmakta. İşte her Bat-hayranının bir kağıda yazıp başucuna yapıştırmasını tavsiye ettiğim hayat dersleri:

1) Malikaneden mağaraya inen gizli geçitlere tebdili kıyafet özelliği bulunan sihirli borulardan koyarsanız, hiç yorulmadan Batman ve Robin'e dönüşebilirsiniz.

2) Bir süper kahraman acil durumlar için yanında her zaman Köpek Balığı Kovucu Sprey taşımalıdır.

3) Polis aslında kendilerine ait olan güvenliği sağlama ve suçla mücadele etme görevini üstlenen iki taytlı adamı destekler, hatta kimseye ezdirmez.

4) Hapisten kaçan 4 suçlunun beraber çalıştığı sonucuna ulaşmak için Einstein olmak gerekmez. Tek ihtiyacınız olan saçma bir mantık yürütme tekniğidir. Şekil A:

Gordon: It could be any one of them... But which one? Which ones?
Batman: Pretty *fishy* what happened to me on that ladder...
Gordon: You mean where there's a fish there could be a Penguin?
Robin: But wait! It happened at sea... Sea. C for Catwoman!
Batman: Yet, an exploding shark *was* pulling my leg...
Gordon: The Joker!
O'Hara: All adds up to a sinister riddle... Riddle-R. Riddler!
Gordon: A thought strikes me... So dreadful I scarcely dare give it utterance...
Batman: The four of them... Their forces combined...
Robin: Holy nightmare!

5) Tam da Catwoman hapishaneden kaçmışken ortaya çıkan leopar kürklü ve şapkalı, Batman'den maskesini çıkartıp kim olduğunu göstermesini isteyen VE Kitka adını kullanan bir kadının Catwoman olma ihtimali yoktur. Olsa da "dünyanın en büyük dedektifi"nin aklının ucundan bile geçmez.

6) Joker rolünde oynayan bir aktör bıyığını kestirmek istemiyorsa yönetmen ısrar etmemeli, "Nasıl olsa makyajdan belli olmaz" diyerek pudrayı basmalıdır.

7) Rehin alınan amiral, kaçırıldığının farkına varmayabilir. Haber izlemediği ve gazete okumadığı her halinden belli olan amiralin dikkatini çeken tek şey Joker'in biraz (!) solgun olan yüzüdür.

8) Elinizde patlamaya hazır bir bomba varsa telaşlanmayın, bombayla birlikte bir sağa bir sola dakikalarca koşun. Şanslıysanız bu süreçte ne yapmanız gerektiğini anlayacaksınız. Değilseniz... POW!

9) Defalarca dövüştüğünüz Penguin, kendine has burnu, gözlüğü, sigarası ve şemsiyesiyle karşınızda duruyor olabilir, ama eğer kaptan kostümü giymiş, sahte keçi sakal takmışsa ve kaçırılan Amiral Schmidlapp olduğunu iddia ediyorsa ona inanın, alıp Bat-Mağara'ya götürün.

Kaynak:







 

ferro

Yeni Üye
15 May 2010
25
8
dizi olarak izlediğiğm dönemlerde çok kaptırıyordum..çok çok teşekkürler...
 
Üst