Neden Çizgiroman okuruz?

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,727
Kdz. Ereğli
Kimi yorumların arka planında yer alan, kimilerinin de açıkça sorduğu, ancak berrak olarak yanıtı verilmemiş bir soru: Neden çizgiroman okuyoruz?

Niçin adliye koridorlarının tozunu yutan bir avukat, ameliyathanelerde ömür törpülemiş bir cerrah, ömrünü eğitime adamış bir öğretmen, bir muhasebeci, siyaset ve sosyal yaşamın bin veçhesini doğrudan deneyimlemiş bir gazeteci, akla hayale gelebilecek her türlü meslek ve uzmanlıktan kişiler, belinde tabanca, eyer kaşında bir kement, beyaz bir at üstündeki eksantrik, bir çoğu saplantılı karakterlerin dünyasına girmek için bunca didinir?

Bu soruya genel bir cevap verilebilir. Sevdiğimiz için...

Bu bir seviyede doğru bir cevap olmasına rağmen, neden bu aykırı tipleri sevdiğimiz sorusunu pek yanıtlamaz. Gündelik hayatta insanın ölümle burun buruna kaldığı yüz maceranın yüzünde de sağ kurtulmasını kıskançlıkla karşılarız, geçim sıkıntısını halletmeyi bırakıp başkasının yardımına koşmayı iş edinmiş kişileri küçümsemeyle... Hal böyleyken niye çizgi roman kahramanı bunları yaptığında aynı duyguları yaşamak yerine kahramanlık gururuna benzer bir hisse kapılırız?

İnsanın kimliğinin çeşitli yönleri vardır. Konuyla ilgisiz olanları bir yana bırakırsak, bir yanımız gerçekçidir ve bir gerçeklik aleminde varoluş savaşı verir. Diğer tarafımız ise hayal kurar ve hayallerin gerçek olabildiği bir idealar evreninde bir tür sefere çıkar. En politik görüşmelerde bulunurken dahi bilincin tam kenarında bir yerde, çizgi roman kahramanı atının eyer kaşına yaslanmış, hayvanı dörtnala kalkmak üzere mahmuzlamak için hazır bekler.

Hepimiz evren yanında küçücük olduğumuzu biliriz. Karşısında ufak kaldığımız problemler için bir yardımcı, kendimizden güçlü birinin desteğini ararız. Normal koşullar altında böyle birinin gelmeyeceğini bildiğimizden, elden geldiğince kendi çözümlerimizi geliştirir, sorumluluk alarak sonuçlarıyla yüzleşiriz. Ama yanlış yapmaktan korkmaktan da hiç vazgeçmeyiz.

Çizgiroman okumanın böylesine cazip olmasının nedenlerinden birisi, yaptığının yanlış olduğunu düşünmeyecek kadar özgüven sahibi olunabilen kimselere gıpta etmemiz, böyle bir dünyanın mümkün olabileceğine inanmak istememizdir. Çizgi roman okurken, yalnız kalmak istememizin kökünde, bu eylemin gerçek dünyadan ziyade idealar evreninde yaşama arzusu olduğu tespitinin belli bir geçerliliği vardır mutlaka.

Bu içimizdeki korku diyebileceğimiz şey, çizgi roman okurunda farklı şekillerde tezahür edebilir. Aslında trafik polisi ehliyet sorarken, öğretmen adını sormak için durdurduğunda, astsubayı kendine doğru gelirken, patron kapıdan girdiğinde bile acaba yanlış bir şey bulur mu diye korkabilen bireyler olduğunuzu kabullenmek de, bu düşünceyle yaşamı sürdürmek de mümkün değildir. Okuduğumuz çizgi romanın kahramanıyla özdeşleşir, bizim gerçek yaşamda çekindiğimiz şeylerin, idealar evreninde kurgulanmış kat be kat korkutucu olanları karşısında mağrurca direndiğimizi düşleriz.

Olayın bir de şizoid bir boyutu var. Bunu iki örnekle açıklamaya çalışalım:

Sıradandan bile sıradan biri, günlük yaşamın küçük korkularını yaşarken, kalabalık bir sokakta gelip geçen tüm insanlara bakar, bir telefon kulübesine Klark Kent olarak girip, Süperman olarak çıkma fantezisi... Klark, baştan Louis Lane'ye platonik bir aşk duyar. Lane Süpermen'e aşıktır ama gizli kimliği koruma güdüsü nedeniyle ikinci kimliğinin arka planında kalır. Küçültücü bir pozisyonu kabullenir.

King Kong, adasında yaşayan kendi türünden tek devdir. Parmağı büyüklüğünde bir kızı korumak için T-Rex'lerle savaşır. Her fırsatta ona gücünü göstermek isteyen bir yeniyetme gibi davranır. Sadece saf güç değil, sevdiklerini korumak için ölümü göze alabilen, gözükara bir delikanlıdır o.

King Kong ile Süpermen arasında bir akrabalık olduğu fikri, bu bakış açısından yeterince doğru gözüküyor. Bir yerlerde okumuştum. Sadece beş altı hikaye konusu olduğunu, diğer tüm hikayelerin bunun varyantı olduğu anlatılıyordu. Burada kahraman şövalye günü kurtarır temasının bin türlü versiyonunu görebilirsiniz. Walter Benjamin'in düşlerin tarihi yazılmadıkça tarihin gerçek anlamda anlaşılmış olamayacağını söylemesinin ne kadar anlamlı olduğunu hissettiren bir durumdur bu.

Çizgiroman okumak bir miktar geçmiş dönem eylemi gibi görülse de, bu görüşe fazla kapılmamak gerek. Modern dünyada çizgiroman okumak büyük olasılıkla başka bir dönemde popüler kültür ürünlerinin cazibesine kapılmaktan daha kolaydır. Zira modern dünyada bu ihtiyacı kışkırtan daha çok sınırlama vardır.

Modern dünyada yaşamak için dolap çevirir, dedikodu yapar, kumpaslar ayarlarız; neredeyse hepimiz doğru olanı yapacağımıza, o an için münasip olanı yaparız. Yine de olmadığımız bir şey olabildiğimizi hissetmek isteriz. Olmadığımız ama hayranlık duymaktan utanç duymayacağımız biri gibi olabilmek isteriz. Kendimiz yanlış olanı yapsak bile, tüm engellere rağmen doğru olanı yapmayı arzularız.

Bu yüzden, hep doğru olanı yapan, yargılarında şaşmayan, eylemlerinde korkmayan kahramanların duygularıyla özdeşleşme ihtiyacı duyarız. Bilincimiz bunun gerçekliğini reddettiği için de çizgi romanı--kendimiz kadar eksantrik tipler istisnadır--yalnız başımıza okumak isteriz.

Okuruz, çünkü olmaya mecbur bırakıldığımız değil, olmak istediğimiz kişi olmak isteriz. Olmak istediğimiz kişi ise modern dünyada mümkün değildir.

İmkansızı mümkün kılmak için okuruz...

 
Son düzenleme:

büyük beyaz

Yönetici
Çeviri & Balonlama
E-Dergi Takımı
17 Ağu 2009
17,730
43,945
denize sıfır
Okuruz, çünkü bulunduğumuz zamandan uzaklaşıp stresimizi izlediğimiz kahramanın kılıcında-silahında boğarız.
Okuruz, çünkü başka bir evrene geçmek beynimizi boşaltır.
Bazen aynı duyguları film izleyerekte oluşturabiliriz.
Ten ten izlerim, izlerken aynı sokakta olurum, aynı gemide, aynı uçakta vs.vs.
 

Lobador

Çeviri & Balonlama
21 Tem 2015
1,263
9,896


Okuruz, çünkü olmaya mecbur bırakıldığımız değil, olmak istediğimiz kişi olmak isteriz. Olmak istediğimiz kişi ise modern dünyada mümkün değildir.

İmkansızı mümkün kılmak için okuruz...


Bu cümleler gerçekten özetlemiş gibi konuyu sayın hüseyin aksakal.
Büyük ihtimalle biz çizgi roman okuyan herkesin hayal gücü biraz fazla çalışıyor ve beyni itiraz ediyor günümüzün modern! dünyasında yaşamayı.. Gerçek dünyadan uzaklaşıp hayallere dalabildiği çizgi roman dünyası daha mutlu ediyor kendisini.

Çok güzel bir yazıydı, elinize sağlık..
 

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,039
75,336
hiçbiryerde :)
Çizgi roman sevgimin kökeninde ne var? Hep düşünürüm
ama kesin bir cevap bulmam için çok uğraşmam gerekir
herhalde. Var olan günlük hayatın dışına çıkma isteği var
bir kere. "Onun nedeni ve yöntemi nedir" sorusu geliyor
sonra. Çizgi roman ve mizah gerçekliği bozup, çarpıtıp
sonra da farklı şekillerde sunuyor genellikle, belki de bu
tarz oyunları daha çok seviyorum... Sorular sormayı da
seviyoruz genellikle. Bu yüzden soran, sorgulayan makale
için teşekkür ederim Hüseyin Aksakal üstadım.
 

abolardis

Onursal Üye
12 Şub 2011
6,630
24,322
Öncelikle yazı için çok teşekkür ederim.Çok güzel ve özel bir konu hakkında derinlemesine tahliller içeren ,çizgi roman okumanın psikolojisine değinmişsiniz gerçekten tebrik ederim.Her zaman söylerim çizgi roman /çizgiroman okumak erdemdir.Çizgi roman okuyan insan kimseye zarar vermez.

OLMASI GEREKENLER VE DOĞAL HUKUK AÇISINDAN KONUNUN İNCELENMESİ​

O kadar önemli açıklamalar yapmışsınız ki emin olun teolojiden felsefeye her alanın içine giren bir konuyu yer yer açık yer yer örtülü bir biçimde ifade etmişsiniz.İdealar alemi ( Platon da ) ve olması gerekenler alanı.Olması gereken hukuk yada tabii hukuk anlayışı Aristo da ifadesi bulan ve farklı temsilcileri de bulunan bu görüşe göre her yerde olan değişmez ve akılla bulunabilen kurallar olduğu görüşüdürki bende aynen kabul ederim.Aşağı yukarı bütün toplumlarda adam öldürmek kötüdür , hırsızlık iyi kabul edilmez zalimlik hep isyan ettirir vb.Zalim bir krala karşı halkın ayaklanma hakkı gibi.Olması gereken alana girme isteği olabilir birinci düşüncem.İnsanlar olan / pozitif alandan doğal olana / tabii hukuk alanına geçmek istemelerinin çizgisel bir konseptte sunulmasını bilinçaltında kabul ediyorlar hemen.Benim düşünceme göre etkenlerden biri bu.İnsanların DNA larında ki bilgi yaklaşık olarak 20.000 sayfalık 40 cilt kitap değerinde yani bir tür kütüphane taşıyoruz.Yani taşınabilir bellek içinde yaşıyoruz.Binlerce milyonlarca yıllık tekamül evresinde atalarımızdan bize aktarılan DNA larda onların kodladığı bilgilerde var.Bu nedenle hayatımızda hiç görmediğimiz yılanlardan , böceklerden , her yer aydınlık olmasına rağmen karanlıktan ve yanlız kalmaktan korkarız.DNA larda yeni bilgiler oluşturabilme kodlama yeteneğine sahibiz ayrıca aktarabilme aslında bu yeti eminim insana geleceği daha iyi inşa etmesi için verilen bir kabiliyetti.Bence etkenlerden biri Sayın Hüseyin beyin dediği gibi benim olması gerekenler alanına olan çekilim olarak değerlendirdiğim etken.Sevilen karekterler genelde insan haklarını savunan, adaletten yana ,zayıfın yanında , kötülere karşı kendisini gerekirse silah veya bedensel güçleri ile ifade eden karekterler.Özlediğimiz olmasını istediğimiz evrensel doğrularla doğrudan ilintili.İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin evrensel niteliğide olması gerekenler alanının artık genel kabul gördüğünü ispatlamaktadır.

MODERN DEVLET ANLAYIŞI AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

Bir diğer saik gerçeklerden kaçma bana göre.Modern Devletlerin kurulduğu 1789 Fransız İhtilalinden beri dünyada huzur kalmadı.Küreselleşme ve kapitalizm ( bana göre kapitalizm hırsızlık ve yağmanın ekonomi sosuyla insanlara yutturulmuş halidir.) herkesi etkisi altına aldı.Eski çağlarda geçen altın çağ anlayışını insanlar görmek istiyor.Savaşlardan , geçim sıkıntısından , hastalıklardan , dertlerden modern devletlerin yan etkilerinden uzaklaşmak istiyor.

TEOLOJİK VE İNANÇSAL AÇIDAN DEĞERLENDİRME

Her dinde mutlaka beklenen bir kurtarıcı anlayışı vardır.Bizde Mehdi Hristiyan ve Yahudilerde Mesih ( yalnız Yahudi anlayışında 27 adet mesih geleceğine inanılmaktadır.)Amerikan Kızılderililerinden Afrika daki ilkel Dogon lara varana kadar hepsinde mutlaka kurtarıcı beklentisi vardır.Çizgi romanlarda da insanlar kahramanlar üzerinden beklenen kurtarıcı duygusunu taze tutuyor olabilirler.Bunlara inanmayanlar yönünden durum ne olacak derseniz onlarında bilinçaltında bir kurtarıcı ve her zaman bir kahraman vardır düşüncesi temel rol oynuyor mutlaka.İnsanların binlerce yıl süren tekamülünde atalarımızın DNA kodlarında yer alan inançların olmadığını söylemek yanlış olur.Zaten kutsal kitaplar atalar dininden bahseder ki ilkel dinlerde bile atalar kültü vardır.Yani onların duygu, inanç ve düşünceleri bizim açımızdan da bağlılıka devam etmektedir.Buda nın 8 soylu yolunu aşağı yukarı her çizgi roman kahramanın da görürsünüz.

PSİKOLOJİK ve PSİKİYATRİK AÇIDAN DEĞERLENDİRME

Bütün insanlar hayatlarının bir anında mutlaka çaresiz kalmış kendini yalnız hissetmiş , ezilmiş , yokluk çekmiş , tartışmış belki şiddete maruz kalmış , dışlanmış , kendini beğenmemiştir.Böyle durumlarda çizgi romanlarda verilen bir gün düzelecek her zaman iyiler kazanacak , her zaman insanları kurtaracak kahramanlar olacak gibi fikirlerin terapi uyguladığıda yadsınamaz.Yani çizgi romanlar aynı zamanda terapi yöntemi olarak doğal terapidir.Bilindiği üzere psikoloji normal insan davranışlarını incelerken psikiyatri anormal insan davranışlarını araştırır.Bu anlamda konu bu iki disiplin açısından da ele alınabilir.

SALT ESTETİK AÇIDAN DEĞERLENDİRME

Konu bazı okurlar açısından salt estetik değerler açısından da ele alınabilir.Mesela resim yeteneği olan bu nedenle çizgi roman okuyan yada çizmeye başlayan okurların sayısıda hiç de az değildir.

ALIŞKANLIKLAR AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

Modern psikolojinin temel kavramlarından biride insanların alışkanlıkları ile yaşamalarıdır.Yani çocuklukta bile edinse alışkanlıklarınızdan kolay kolay vazgeçemezsiniz.İnsanlar kısaca alışkanlıkları ile yaşar düşünceleri kadar gelişir duyguları kadar insan kalır.Eğer geçmişte olan alışkanlıklarınız varsa bunlara devam edersiniz.Buna geçmişe duyulan özlem sorumlulukların azlığı çocukluktaki güçlü inançlar eklendiğinde güçlü bir motivasyon sağladığı açıktır.

İNSAN BEYİN YAPISI AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

Bilindiği üzere beyin iki ayrı kutuptan meydana geliyor sağ beyin ve sol beyin insanların yaratıcılık önsezi duygular gibi değerleri baskın olan kişilerde ( sağ beyin yarımküresi daha aktif olanlar ) çizgi roman okuma oranının daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Çizgi roman okumak insanlarda daima pozitif etkiler bırakıyor.Gerçekçi ol imkansızı iste duvar yazısı gibi.
Ben neden okuyorum öznel olarak verebileceğim yanıt yukarıda yazdıklarımdan çok farklı olmasada tekrar o günlerin sesini soluğunu hatta kokusunu hissetmek istiyorum.Bulunduğum koordinatlardan işten sorumluluklardan bir an olsun kendime kaçmak istiyorum.Yalın ayak caddelerde yine koşmak istiyorum.Ağzımı musluğa dayayarak su içmek istiyorum.Kim ne derse desin yine haylazlık yapmak istiyorum.Fırından taze bir ekmek alıp mahalledeki çocuklarla paylaşmak istiyorum.Tek kanallı günlerdeki filmleri izlemek istiyorum.Bir çizgi filmi bir hafta beklemek istiyorum.Gece yarılarına kadar saklambaç oynamak istiyorum.Sonbaharda dökülen yaprakları toplamak istiyorum.

 
Son düzenleme:

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,231
Aslında ben konuyu "eskiden -çocukken- neden çizgi roman okuyorduk" ve "şimdi -yaşlanmışken- neden hâlâ çizgi roman okuyoruz" diye iki bölümde mütalaa ediyorum. İlk bölümün cevaplarını sevgili "hüseyin aksakal"ın yazısından aldım. İkinci bölümün cevabı ise bende şöyle: "Geçmişe duyulan özlem" yani "nostalji". Henüz bir yeniyetmeyken okuduğum çizgi romanları bugün yeniden okurken hayattan nispeten daha az sorumlu olduğumuz rahat yıllara özlem duyuyorum ve için için o döneme geri dönmeyi arzuluyorum. Ana babanın sorumluluğu altındayken, bir aile-ev geçindirme kaygısının olmadığı, vergi-algı, elektrik su faturası, kira, iş bulma veya işte tutunma kaygısı, taşınma vs gibi dertlerle henüz tanışmadığımız, evlenme, çoluk çocuğa karışma, çocukların eğitimleri, servis sorunları vs gibi şeylerin aklımızın ucundan bile geçmediği, kısaca tek derdimizin bir an önce sokağa fırlayıp mutad arkadaş gruplarıyla kendi çapımızda bir serüven dünyasına akmak olduğu, hastalıklarla boğuşmadığımız, giyim kuşam derdimizin olmadığı, çizgi roman ve simit/dondurma alacak kadar küçük bir cep harçlığıyla yetindiğimiz, bir de bugünle kıyasladığımızda hayatın daha kolay olduğu o yıllarda yeniden yaşama isteği, belki de bu günün güçlükleri karşısında bir "kaçış duygusu". Hem sinemada da böyle bir akım var: "Kaçış sineması" (escapist cinema). Sinema terimleri sözlüğünde şöyle tarif edilmiş kaçış sineması: "Sinema İzleyicinin ilgisini, oyalayıcı, avutucu, uyutucu ya da düşsel durumlarla çelerek onu günlük gerçeklerden uzaklaştırmayı amaçlayan sinema. Özellikle toplumların yaşamlarındaki güç ve çetin dönemlerde, sinemacının ya kendini ya izleyiciyi ya da hem kendini hem de izleyiciyi günlük gerçeklerden uzaklaştırmak için giriştiği bilinçli bir çabanın ürünüdür."

 
Son düzenleme:

ertekin

Süper Üye
22 Ağu 2009
1,913
4,843
Navajo Köyü
Ben Muhasebe ve Finansman Öğretmeniyim, geçenlerde öğretmen arkadaşlarımla bu konuda sohbet ettik bayağı;
Biraz ÇR dan onlara göre abartılı olarak bahsettiğim de verdikleri karar net oldu:
"BU VE BU GİBİ İŞLER MERAKTIR".
Gerçekten de öyle; aklıma daha önce okuduğum bir söz geldi:
"...Meselâ, insanların sanatları içinde, nasıl ki maddenin kıymeti ile sanatın kıymeti ayrı ayrıdır; bâzan müsâvi(eşit), bâzan madde daha kıymettar, bâzan oluyor ki, beş kuruşluk demir gibi bir maddede beş liralık bir sanat bulunuyor. Belki bâzan, antika olan bir sanat, bir milyon kıymeti aldığı halde, maddesi beş kuruşa da değmiyor..."(Sözler 311)
Yani bu sanatın değeri antikacılar çarşısında 5 Lira iken, Demirciler çarşısında 5 Kuruştur.
Evet, bu iş meraktır. Çizgiler bizim için paha biçilemeyen antika ve sanattır. Merakçı olmayan başkalarının gözünde 5 kuruşluk kağıt parçasıdır.
Sanattan ve Antikadan Anlayan Çizgi Dostlara Selam Olsun.
Hepinizi Tek Tek Takdir Ediyorum.
 
Son düzenleme:

hemşinli

Aktif Üye
11 Eki 2014
224
677
Kağıt üstünde bir öykü ve macerayı sevdiğim için çizgi roman okurum.. iş hayatı çok yoğun olduğu için, stres atmaya ve kafa dinlemeye bire birdir çizgi roman :) eve geldiğimde, bazen yemek yeyip, o gün okuyacağım çizgi romanı alıp, odama çekilerek, sessiz bir yerde okumaya ve o maceranın geçtiği dünyalara dalarım. :)

Tabi bu alışkanlık bir çoğumuza olduğu gibi, bana da çocukken bulaşmıştır. :)
 

beyli

Yeni Üye
13 Ocak 2015
20
37
galiba iki sebepten çizgi roman okuyorum.
1:iyilerin kötülere karşı kazanması (senaryo)
2: görsel şölen (resim merakı)
 

The_DarknesS

Yönetici
Çeviri & Balonlama
17 Nis 2010
9,538
28,575
İzmir
İnsan eşini, sevgilisini neden sever?
Neden aşık olur?
Bu soruların bir cevabı varsa, bu cevap çizgi roman sevgisini de açıklar.
Çizgi roman aşktır, okuyucu ise aşık...
Başka açıklaması yok.
 

ahmet akyol

Onursal Üye
18 Ocak 2016
654
2,551
İzmir
Bu konuyla ilgili tüm dostlarımın yazdıklarını tek tek ve keyifle okudum...Katıldığım fikirlerde vardı katılmadıklarımda.Ama genel olarak ele alırsak aslında hepimizin ortak noktası aynı...''KAÇIŞ''...evet bana göre çizgi roman kesinlikle bir kaçış.Bozuk düzenden,yozlaşmış dostluklardan,maddi çıkarcılıktan,sahtelikten ve hayat şartlarından...Hangimiz tüm sorumluluklarımızı bir kenara bırakıp Mister No gibi kaçmak istemedik ki dünyanın en ücra köşesine zaman zaman,yada bozuk düzenin çenesine TEX gibi bir yumruk atmak,Conan gibi sadece hayelerimizin peşinden koşmak...Bana göre cevapta bu işte,çizgi roman okuyan insanların yaptığım analize göre (buna bende dahil) çok duygusal,ve duyarlı bir yapıya sahip olduklarını gördüm...Ve duygusal insanlar dünyadaki olumsuzluklara kayıtsız kalamıyor,inciniyor,yıpranıyor...Ve her şeyin çok daha gerçek olduğu Kitaplara Kaçıyor...Doslukların,dürüstlüğün,fedakarlığın,nefretin ve karşılıksız sevginin gerçek olduğu bir hayal dünyasına.
 

konuşan çizgiler

Süper Üye
2 Şub 2015
212
1,064
Çizgi Alemi
Hoşuma giden bir çizgi romanı okurken bazen kendimi kahramanın yerine koyar, başka mekanlara gitmiş gibi olurum.Adeta senaryoyu yaşarım.Güzel çizilmiş ve renklendirilmiş bir kareye defalarca usanmadan bakıp keyif alırım.Çizgi roman okumak, insanın gerginliğini atmasına vesile olup psikolojik olarak rahatlatır.Senaryolar filmlerde olduğu gibi mutlu sonla biter.Genelde 35-40 yaşın üzerindeki insanlarda daha yaygın olan bu tutku, neden bu yaşların altındaki insanlarda daha azdır?Teknolojik gelişmeler insanları başka alanlara mı yöneltti?Yine eskiden yaygın olan arabesk ve pop müzik neden unutulma noktasına geldi?Filmlerin yerini diziler aldı.Yeni çizgi roman da gördüğüm kadarıyla üretilmiyor.Eskileri arıyoruz.Elbette bu zamanda da güzel işler yapacak insanlar vardır.Fakat, her şey talebe göre üretildiğine göre, galiba beklentiler de değişti...
 

Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,043
20,204
Kamlançu
Konuya görüşleri ile katılan arkadaşlara teşekkür ederim. Yazmayan arkadaşlara ise korkacak bir şey olmadığını, serbestçe fikirlerini yazabileceklerini hatırlatırım. Biz bizeyiz, sizler de okuyup geçmek yerine düşündüğünüz şeyleri bizlerle paylaşın ki çizgi romanın geleceğine dair yeni görüşlerimiz olsun...

Çizgi romanı neden okuruz? Güzel soru. Herkesin kendisine özgü nedenleri vardır. Ben de farklı bir açıdan bakmayı deneyeyim bakalım.

Sevgili dostlarımızın çoğunun ifade ettiği üzere kendimizi başaramayacağımız şeyleri yapan kahramanlarla özdeşleştiririz. Gerçeklerden kaçıp sanal bir aleme sığınırız. Yanlış yaptığımız halde yanlış yapmayan kahramanlar gibi olmak isteriz vs. vs. vs. Peki, aynı hikayeyi roman, film ya da başka bir sanat dalında işleyen eserleri neden aynı keyifle, aynı zevk ile takip etmeyiz? Bu, biraz da bizim sanata bakış açımızdan mı kaynaklanmaktadır? Nedir romandan alamadığımız keyfi çizgi romandan almanın hükmü? Sanırım bunun en güzel cevabı romanları, hikayeleri okurken olayları, kişileri zihinde canlandıramamak, çizgi romanda ise bunları somut olarak görmektir. Bu sayede olaylara, senaryoya daha kolay odaklanılır. Bunu kolaycılık olarak tarif etmiyorum, yanlış anlaşılmasın, esere adapte olmayı, eserden sonsuz zevk almayı, eserle kendini özdeşleştirmeyi sağladığını anlatmaya çalışıyorum. Bilmiyorum ne kadar başarılı olabiliyorum :)

Burada bir soru daha geliyor aklıma: Neden çocukken okuduğumuz, bir yerden sonra koptuğumuz çizgi romanı orta yaşlardan sonra tekrar arayıp kendimizi adeta onlara adıyoruz? Bunun cevabını da Scanfan üstad çok güzel ifade etmiş...

Katkıda bulunan arkadaşlara tekrar teşekkür ediyorum. Üzerinde fazla düşünmeden, plan yapmadan, içimden geldiği gibi yazdım. Umarım anlatabilmişimdir meramımı :)
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
773
5,727
Kdz. Ereğli
Dostlar, yazdıklarınızdan çok şey öğrendim. Hepiniz sağolun varolun... Yazıda da belirttiğim üzere hepimiz sevdiğimiz için okuyoruz. Fakat tüm tutkularımız içimizdeki bir eksikliğin telafisidir aynı zamanda. Yazımda bu eksikliğin ne olduğunu açıklamaya çalıştım. Kimi açılardan yazının ifade edebildiklerinin çok fazlasını ifade eden yorumlarınız var. Şu yazıyı yoğun bir iş temposu ardından bulduğum bir boşlukta yazdım. Yorumları okuyunca, temelde doğru ama geliştirilebilirmiş gibi görünüyor. İçimden bir daha yazsam da arkadaşların görüşlerini eklesem diye geçti... Gerçekten çok şey öğrendim, hepinize teşekkür ediyorum..
 

prince

Onursal Üye
20 Ağu 2012
4,464
26,953
İşin kökenine inmek gerekirse,çocukken imkansızı istemek,hayalleri kovalamak,yeni yepyeni dünyalara yelken açmak.
Bu gün ise o güzel yılları tekrardan yad etmek.Stresi kovmak,kafayı boşaltmak.En önemlisi de yüreğindeki çocukla el ele tutuşup,kaldığımız yerden devam etmek.
Harika düşünceleri okudum,oldukça keyif aldım.Çok teşekkürler...
 

kandraks53

Onursal Üye
29 Ağu 2010
2,778
7,980
Bütün dostlar fikirlerini belirtmiş..Her birinde ders alınacak yorumlar var..
'' Hastahane de yatan bir hastayı ziyarete gitmek,dışarıyı ona götürmektir ''
diye bir söz vardır..
Ben de çizgi roman okumayı;çocukluğumu bana getirdiği,ruhen de olsa çocuk kalmamı sağladığı için seviyorum..
Herkese selam ve sevgiler..
 

İskenderunlu

Onursal Üye
29 Tem 2012
5,347
12,824
iskenderun-Hatay
Çizgi roman okumak ihtiyaçtır. Ama tadına varanlara. Çizgi roman okumak ayrıcalıktır. Çizgi roman okumak her zaman iyiden ve güzelden yana olmaktır. Çizgi roman okumak en vefalı arkadaşın Zagor, Mister No ve diğerleri olduğunu bilmektir..
 

yazicizahmet

Onursal Üye
12 Nis 2011
2,308
38,597
okumayı seviyoruz aynı anda bakmayı seviyoruz kirli karanlık gerçek dünyada gördüklerimizi beyaz sayfalarda görmemek için bakıyoruz belki bir çeşit kaçıştır bu...olsun biz gene de sevmeye devam edeceğiz
 
Üst