Belki üstadımızın kendisi paylaşırdı ama bu güzel mesajı görünce dayanamadım.
Önce Facebook sayfasının adresini vereyim:
Sonra da mesajı:
MERHABA!..
Nerede kalmıştık?
Hatırlayan var mı acaba?
Evet! Şaka değil. Bir delikanlı düşünün
yirmi yaşındayken tüm yeteneğini
bir kenara koyuyor ve bir daha hiç ama hiç çizmiyor.
Tam 37 sene geçiyor aradan…
Dile kolay 37 koca sene!
Ben bu sevdadan vazgeçtiğimde askerlik bile yapmamıştım…
Ve yıllar rüzgar gibi geçti gitti.
Meğer ne çok özlemişim çizmeyi…
İçimde yıllarca sönmeden duran, bir küçük kıvılcımmış o!..
O kıvılcım neden alev aldı ve ben neden yeniden çiziyorum. İnanın hiç ama hiç bilmiyorum.
...Okul hayatım ve resim.
Ayrılmaz ikiliydik.
Ortaokul yıllarımda Suat YALAZ
ve Abdullah TURHAN ustalarımla
tanıştığımda 10 yaşımdaydım.
Suat YALAZ’ın ilgisini ve bana
vardiği öğütleri hala hatırlarım.
Bir sayfa KARAOĞLAN orjinal çizimini
verip, ‘‘Buna bakarak çiz’’ demişti.
Abdullah TURHAN ile birlikte çalışıyorlardı.
Cağaloğlu yokuşu, Saadet Han da...
İki ustanın aynı anda öğütlerini dinlediğimde,
kalbimin çarpışını bugün gibi hatırlıyorum.
Abdullah TURHAN’ın yanına asistan
olarak girdiğimde lise yıllarım başlamıştı.
‘‘AYKUTLUĞ’UN OĞLU’’ ile başlayan
tam 10 TOLGA macerası çizdik birlikte.
‘‘OĞUZ KAĞAN’’ı YAVRUTÜRK dergisine
çizerken akademi yıllarım başlamıştı.
TOLGA’ nın ‘‘KIZGIN GÜNEŞ’’i
ve Tercüman çocuk dergisindeki
‘‘ALAADDİN’İN SİHİRLİ LAMBASI’’
Yazıp ve çizdiğim son iş oldu.
Hepsi bu kadar.
Bir daha hiç çizmedim.
37 yıl aradan sonra,
KARABALA’ ya kadar!...
Bu satırlarda, Çizgi romana
geri dönmemi sağlayan
’’ ÇİZGİ ROMAN DİYARI’’ndaki
tüm dostlara... Özellikle,
‘‘BİZE BİR ALBÜM SÖZÜ ver’’!.
diyen sevgili ‘Mustafa PALA’ ya,
Haluk YÜCESOY’A,
Muhakkak çizmelisin diyen,
Abdullah TURHAN ustama
sonsuz teşekkürler ediyorum...
Hikmet YAMANSAVAŞÇILAR
Önce Facebook sayfasının adresini vereyim:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Sonra da mesajı:
MERHABA!..
Nerede kalmıştık?
Hatırlayan var mı acaba?
Evet! Şaka değil. Bir delikanlı düşünün
yirmi yaşındayken tüm yeteneğini
bir kenara koyuyor ve bir daha hiç ama hiç çizmiyor.
Tam 37 sene geçiyor aradan…
Dile kolay 37 koca sene!
Ben bu sevdadan vazgeçtiğimde askerlik bile yapmamıştım…
Ve yıllar rüzgar gibi geçti gitti.
Meğer ne çok özlemişim çizmeyi…
İçimde yıllarca sönmeden duran, bir küçük kıvılcımmış o!..
O kıvılcım neden alev aldı ve ben neden yeniden çiziyorum. İnanın hiç ama hiç bilmiyorum.
...Okul hayatım ve resim.
Ayrılmaz ikiliydik.
Ortaokul yıllarımda Suat YALAZ
ve Abdullah TURHAN ustalarımla
tanıştığımda 10 yaşımdaydım.
Suat YALAZ’ın ilgisini ve bana
vardiği öğütleri hala hatırlarım.
Bir sayfa KARAOĞLAN orjinal çizimini
verip, ‘‘Buna bakarak çiz’’ demişti.
Abdullah TURHAN ile birlikte çalışıyorlardı.
Cağaloğlu yokuşu, Saadet Han da...
İki ustanın aynı anda öğütlerini dinlediğimde,
kalbimin çarpışını bugün gibi hatırlıyorum.
Abdullah TURHAN’ın yanına asistan
olarak girdiğimde lise yıllarım başlamıştı.
‘‘AYKUTLUĞ’UN OĞLU’’ ile başlayan
tam 10 TOLGA macerası çizdik birlikte.
‘‘OĞUZ KAĞAN’’ı YAVRUTÜRK dergisine
çizerken akademi yıllarım başlamıştı.
TOLGA’ nın ‘‘KIZGIN GÜNEŞ’’i
ve Tercüman çocuk dergisindeki
‘‘ALAADDİN’İN SİHİRLİ LAMBASI’’
Yazıp ve çizdiğim son iş oldu.
Hepsi bu kadar.
Bir daha hiç çizmedim.
37 yıl aradan sonra,
KARABALA’ ya kadar!...
Bu satırlarda, Çizgi romana
geri dönmemi sağlayan
’’ ÇİZGİ ROMAN DİYARI’’ndaki
tüm dostlara... Özellikle,
‘‘BİZE BİR ALBÜM SÖZÜ ver’’!.
diyen sevgili ‘Mustafa PALA’ ya,
Haluk YÜCESOY’A,
Muhakkak çizmelisin diyen,
Abdullah TURHAN ustama
sonsuz teşekkürler ediyorum...
Hikmet YAMANSAVAŞÇILAR
Son düzenleme: