Günaydın Ustura Dergisi Sıralı Liste

Şükrü

Çeviri & Balonlama
16 Şub 2011
1,286
2,165
Far Far A Way

bt08wijrhwu1o43ok.jpg


Ustura 1969 - 1971 yılları arasında yayınlanmış haftalık mizah dergisidir.

İlk kez Kasım 1968 tarihinde yayın hayatına başlayan Haldun Simavi'nin sahibi olduğu renkli gazete Günaydın, 1969 yılından itibaren pazar günleri yine renkli bir mizah ilavesi vermeye başlamıştı. Ustura (veya "Günaydın Ustura") adı verilen bu 13x19cm ebatlarındaki küçük boylu dergi sadece 16 sayfaydı. Dergi okuyuculardan gelen yoğun istek üzerine 79.cu sayıyla birlikte sayfa sayısını da 32 sayfaya çıkartarak bağımsız bir mizah dergisi olarak çıkmaya başlamıştı. 81.ci sayı ile birlikte de yayın hayatına son vermiştir. Derginin kendi ilan ettiği cilt aralıkları 26 sayıda birdir, yani tamamı 3 cilt olması gerekir.

Dergiyi Aziz Nesin hazırlıyordu. Nesin önceleri Günaydın gazetesinde yazıyordu, ancak gazetede istediği şekilde yazı yazamadığı için, kendi deyimi ile "gazeteyi kapattırmaya ve çalışanlarını işsiz bırakmaya gönlü razı olmadığı için" gazetedeki köşe yazarlığından vazgeçip "Ustura"'yı bir gazete eki olarak hazırlamaya başladı. Gazete çıkmaya başlayalı henüz 4-5 ay olmuştu ve fiyatı 35 kuruş olmasına rağmen (diğer gazeteler 25 kuruştu) tirajı bütün gazetelerin önüne geçmişti. Gazete o tarihte 600.000 sattığı için mizah eki "Ustura"nın da tirajı haliyle o kadardı.[1]

Güldürücü eğlendirici olduğu kadar eğitici, öğretici ve düşündürücü olmasına da dikkat edilen bu küçük boyutlu mizah dergisi bir mizah antolojisi ve ansiklopedisi olma amacı gütmekteydi. Derginin 52.ci sayısında "İkinci cilt biterken okurlara rapor" adıyla Aziz Nesin'in kaleme aldığı baş yazıda okurların dergi fasiküllerini biriktirip ciltletmeleri önerilmiş, bu sayede "dünya ölçüsünde bir mizah antolojisi ve ansiklopedisine" sahip olacakları belirtilmiştir.
Dergide yer alan bölümler şunlardır:

Anlat derdini Marko Paşa'ya (Aziz Nesin) Ön kapağın içinde yer alan ilk bölüm.
Türk mizahçılarının kısa hikâyeleri - (Aziz Nesin , Ömer Seyfettin, Rıfat Ilgaz, Süavi Süalp, Bülent Oran, Yusuf Ziya Ortaç, Nasrettin Hoca, Sait Faik, Haldun Taner, Burhan Felek vb.)
Dünya yazarlarının kısa hikâyeleri - (Pitigrilli, Giovanni Guareschi, Jeroslav Haşek, Mark Twain, Ephraim Kishon, La Fontaine, James Thurber vb.)
Türk Karikatüristlere ayrılmış sayfalar - (Eflatun Nuri Erkoç, Mıstık, Erdoğan Özer, İbrahim Ersaraç, Necmi Rıza, Zeki Beyner, Suat Yalaz vb.)
Avrupa'lı karikatüristlerin eserleri - (Trez, Gus, Chaval, Vip, Peynet, Hoviv, Pouzet vb.)
Bir Sizden Bir Bizden - Türk fıkraları ve dünya ülkelerinin fıkraları.
Anektodlar, anılar (Süleyman Nazif, Borazan Tevfik vb.)
Kara Mizah sayfası
Taşlamalar ve yergiler sayfası - (Aziz Nesin, Orhan Veli, Mukadder Özakman, Neyzen Tevfik, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ümit Yaşar Oğuzcan vb.)
Ülkelere ayrılmış karikatür sayfaları (Azerbaycan karikatürleri, Bulgar karikatürleri, Polonya karikatürleri)
Eski karikatüristleri tanıtan sayfalar (Cem, Cemal Nadir)
Okur karikatürlerine yer veren bölümler.
Karikatür yarışmaları, Fıkra yarışmaları.

Ustura dergisinin ilk sayısı
bt08ytcfnsyesyvfo.jpg

Ustura Dergisi Sıralı Liste

Ustura Sayı 01 Bay_X
Ustura Sayı 02 Bay_X
Ustura Sayı 02 murtaza5
Ustura Sayı 03 Bay_X
Ustura Sayı 04 Bay_X
Ustura Sayı 05 Bay_X
Ustura Sayı 06 Bay_X
Ustura Sayı 06 murtaza5
Ustura Sayı 07 Bay_X
Ustura Sayı 07 murtaza5
Ustura Sayı 08 murtaza5
Ustura Sayı 09 Bay_X
Ustura Sayı 09 murtaza5
Ustura Sayı 10 Bay_X
Ustura Sayı 10 murtaza5
Ustura Sayı 11 Bay_X
Ustura Sayı 11 murtaza5
Ustura Sayı 12 Bay_X
Ustura Sayı 12 murtaza5
Ustura Sayı 13 murtaza5
Ustura Sayı 14 murtaza5
Ustura Sayı 15 murtaza5
Ustura Sayı 16 murtaza5
Ustura Sayı 17 murtaza5
Ustura Sayı 18 murtaza5
Ustura Sayı 19 Melih41
Ustura Sayı 19 murtaza5
Ustura Sayı 20 Melih41
Ustura Sayı 20 murtaza5
Ustura Sayı 21 Melih41
Ustura Sayı 21 murtaza5
Ustura Sayı 22 murtaza5
Ustura Sayı 23 murtaza5
Ustura Sayı 24 gorgon
Ustura Sayı 25 murtaza5
Ustura Sayı 26 murtaza5
Ustura Sayı 27 murtaza5
Ustura Sayı 28 murtaza5
Ustura Sayı 29 murtaza5
Ustura Sayı 29 mizahicizgi
Ustura Sayı 30 murtaza5
Ustura Sayı 31 murtaza5
Ustura Sayı 32 scanfan
Ustura Sayı 32 murtaza5
Ustura Sayı 33 murtaza5
Ustura Sayı 34 murtaza5
Ustura Sayı 35 scanfan
Ustura Sayı 36 scanfan
Ustura Sayı 37 scanfan
Ustura Sayı 38 scanfan
Ustura Sayı 39 gorgon
Ustura Sayı 40 gorgon
Ustura Sayı 41 gorgon
Ustura Sayı 42 gorgon
Ustura Sayı 43 gorgon
Ustura Sayı 44 Bay_X
Ustura Sayı 45 gorgon
Ustura Sayı 46 Bay_X
Ustura Sayı 47 Bay_X
Ustura Sayı 48 murtaza5
Ustura Sayı 49 murtaza5
Ustura Sayı 50 murtaza5
Ustura Sayı 51 Bay_X
Ustura Sayı 52 murtaza5
Ustura Sayı 53 murtaza5
Ustura Sayı 54 murtaza5
Ustura Sayı 55 murtaza5
Ustura Sayı 56 murtaza5
Ustura Sayı 57 murtaza5
Ustura Sayı 58 Melih41
Ustura Sayı 58 murtaza5
Ustura Sayı 59 murtaza5
Ustura Sayı 60 murtaza5
Ustura Sayı 61 murtaza5
Ustura Sayı 62 murtaza5
Ustura Sayı 63 murtaza5
Ustura Sayı 64 murtaza5
Ustura Sayı 65 murtaza5
Ustura Sayı 66 murtaza5
Ustura Sayı 67 murtaza5
Ustura Sayı 67 scanfan
Ustura Sayı 68 scanfan
Ustura Sayı 69 gorgon
Ustura Sayı 70 gorgon
Ustura Sayı 71 murtaza5
Ustura Sayı 72 gorgon
Ustura Sayı 73 gorgon
Ustura Sayı 74 murtaza5
Ustura Sayı 75 murtaza5
Ustura Sayı 76 murtaza5
Ustura Sayı 77 gorgon
Ustura Sayı 78 gorgon
Ustura Sayı 79 Bay_X
Ustura Sayı 80 Bay_X
Ustura Sayı 81 Bay_X
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
489
2,338
Meraklılarına ilgili bir yazı:

AZİZ AĞABEYİN USTURASI

Aziz Nesin köşe yazısı yazmayı neden bıraktı?

Aziz Nesin toplantı odasına girdi:

-Artık yazmak istemiyorum.., dedi.

Tuhaf olduk.

-Hayrola Aziz bey?

Gür saçları, sevimli yüzüyle çocuk gibiydi:

"-İstediğimi yazamıyorum. Bu beni sıkıyor..." Sonra unutamadığım şu sözleri ekledi:

"-Düşündüğümü yazsam size zarar verecek. Düşüncemi yazmamak bana zarar veriyor..."

1969'da, üç beş aylık Günaydın gazetesindeyiz. Gazete yayına başlamadan önce, hazırlıklar sırasında patronumuz Haldun Simavi'ye sormuştuk:

"-Gazetenin yazarları kimler olacak?

"-Tek yazar!.. Aziz Nesin" demişti.

1968 Kasım sonunda çıkan Günaydın'da tek köşe yazarı vardı: Aziz Nesin. 1968-69'da aya yolculuk heyecanı vardı; üstad "Eller Ay'a, Biz Yaya" başlığı altında yazmayı uygun bulmuştu.

1968-69'a göz atarsak: 1950'den beri Türkiye'yi yöneten feodal senyörler, "aşağıdaki halkın" duygularını paylaşmaya tenezzül etmediklerinden "Düzen değişmeli" kavgası yapılıyordu. O dönemde Aziz Nesin'in neler yazacağı malum?

Korkuyor muydu Aziz Nesin? Asla!.. Düşündüğünü yazdığından hayatının yarısını cezaevlerine gömmüştü. Mahpusluktan korkmazdı, ama ya gazete zarar görürse?.. Şimdi bu Günaydın gazetesi, çekincesiz yazdığı kendi Marko Paşa'sı değildi ki... Aziz Nesin sahibi olduğu Marko Paşa'da dilediğini yazardı. Sonra gazetesi kapatılır, Patron Aziz Bey önce tabutluğa kapatılır, ardından hapse atılırdı. Kendi kellesinden başkasını tehlikeye sokmazdı.

Şimdi yazdığı Günaydın'da 1000'den fazla çalışan ekmek yemekteydi. "Yazarların kendine özel inançları uğruna koskoca müessese ateşe atılamaz!" Böyle diyordu Aziz Nesin.

Çünkü Haldun Simavi kellesini koymuştu gazetesine... Pire kadar anlaşmazlık sonucu yorganı yakmış, sahibi olduğu 'Hürriyet İmparatorluğu'nu terk etmişti. Şimdi mutlaka başarılı olması gerekiyordu. Manen ve maddeten...

BİR PATRONUN GAZETESİNE KELLE KOYMA HİKAYESİDİR
1968 yılının Kasım ayının ilk haftasıydı. Cağaloğlu Alay Köşkü Caddesi'ndeki binadayız. Çalışanlar tembelleşmesin diye asansör yaptırılmamış. Lüks yok. Patronun odası; merdiven altında, iki karışlık yer. Bugünün gazete plazalarına göre, süpürge veya Arap sabunu gibi temizlik eşyaları konulabilir. Ufacık o odada patron ve gazete yöneticileri toplanmıştık. Bir basın kuruluşunun kaderi belirlenecekti.

Aldı sözü Haldun Bey:

-Çocuklar!.. Bu gazettanın (gazete demezdi) mutlaka 60 binin üstünde satması lazım. Yoksa gemi batar. Siz yüzerek sahile çıkarsınız. Ama ben... Ben kaptanım; kaçamam, selamı çakıp dibi boylarım.., dedi.

Dramatik andı. Donmuş dinliyorduk. Gazete çıkarmak çocuk oyuncağı değildi. İşlerin en acımasızı. Yüzde 99 riskli. Yüzde 1'i yakalarsan yaşarsın.

Patron devam etti:

-Maliyetimiz diğer gazetelerden yüksek. Çünkü 4 renkli baskı yapacağız. Diğer gazetelerden 4 kat daha masraflıyız. Gazete başına 25 kuruş bile maliyeti kurtarmıyor...

Gazetelerin; tipo tekniği ile ilkel ofset melezi, siyah beyaz yayınlandığı 1968 yılında büyük gazeteler 25 kuruştu.

-Çok satmaktan başka çaremiz yok. Bu yüzden gazeteciliğin en doğrusunu yapacağız. Sıfır hata ile.., dedikten sonra söylendi Haldun Bey: "-25 kuruş zor para be..." Çıt çıkmıyordu.

İşte o anda bir mucize oldu.

En kıdemlimiz Kayhan Türkçü ağabey zindancıları kıskandıran anahtarlığını küüüt diye masaya vurdu... Ve Günaydın'ın kaderini belirleyen şu sözleri söyledi:

-O zaman Günaydın 35 kuruş olsun!..

Hepimizin gözleri parlamıştı.

Patron heyecanlanmıştı:

-Başarır mıyız çocuklar?

-Başarırız!., diye söz verdik.

Başardık da.. İlk sayıdan itibaren kükreyerek yükseldik. Akılları durduracak kadar kısa sürede Türkiye'nin en çok satan gazetesi olduk. Diğer gazetelerden yüzde kırk pahalıydık. Sayfa sayımız onlardan azdı.

Okur; gazetenin kağıdını değil, içeriğini alır. Şişirme konularla sadece kağıt kirletilmiş olur. Para, şelale gibi sokağa dökülür ki: "Patronun cebini fare kemiriyor" demektir. Sonra acısı fena çıkar.

Gazete ekonomisi kuyumcu terazisi gibidir, hatayı affetmez. Kağıdın her santimetre karesini itinayla işleyeceksin. Konuları imbikle süzeceksin... Pahalı bir konyağı üretircesine damıtacaksın. Gazete öyle olur...

AZİZ AĞABEYİN USTURASI
Aziz Nesin bizim gazetedeki köşe yazarlığından caydıktan sonra Ustura adını verdiği eşsiz dergiyi hazırladı. Ustura, bir karışlık boyuyla yaratıcısı Aziz Nesin gibi minik bir devdi. Aziz Nesin'den sonra Günaydın uzun süre yazarsız kaldı. Epey sonra Necati Zincirkıran ağabeyimiz Günaydın'da yazmaya başladı. Günaydın'ın satışı da, prestiji de sürekli yükseliyordu.

Neden yükselir bir gazete?

O güne kadar gelmiş olan gazetecilik fikrinin otomatı gibi hareket etmezsin. Kendi kaderini kendin biçimlendirirsin.

İşte o zaman bu işin ustasısın...

İSTANBUL PRENSİ VE TULUMLU PATRON
Günaydın'ın 600 binlere yükselişi, diğer gazeteleri fena çarpmıştı. Basının erişilmez zirvesi Hürriyet'in satışı 350 bine gerilemişti. Hürriyet için 400 binin altına düşmek kırmızı alarmdı...

O sırada Hürriyet'in sahibi Erol Simavi, Haldun Simavi'ye bir mesaj gönderdi:

-Ağabey, babamızın gazetesi batıyor. Gel, anahtarları teslim al...

Erol ve Haldun Simavi kardeşler farklı karakterlere sahipti. Erol Bey "İstanbul Prensi"ydi, ağabeyi gibi tulumu çekip makine dairesine inmezdi. Erol Simavi hoşgörülüydü. Haldun Simavi sıfır toleransla yönetirdi. Hiç gözükmez, kimselerle konuşmazdı. Erol Bey ise arkadaş grubu ile gazinoları gezer, hatta Fahrettin Aslan'la masaya oturur, Maksim'e sanatçı kadrosu bile yapardı. Erol Simavi gazeteciliği iyi bilirdi. Ancak, başarıyı paylaştığı ağabeyi gittikten sonra yalnız kalmıştı.

Velhasıl Hürriyet sarsılmıştı.

Ağabey Haldun Simavi bir sabah Günaydın'dan çıktı ve yürüyerek Hürriyet'e gitti.

Hürriyet'tin toplantı odasında heyecanlı bir bekleyiş vardı.

Haldun Bey'in "zarf atma taktiği" vardı. Konuyu açar ve kendisi bilmezmiş gibi herkesin fikrini sorardı... Kişileri cevabına göre değerlendirirdi; "kim işe yarar veya (kendi deyimiyle) kim enayi.." anlar, kafa defterine yazardı.

Hürriyet'in üst yönetimine sordu:

-Gazeteyi toparlamak için ne yapmalı?

Mesleğimizin en saygın isimlerinden rahmetli bir ağabeyimizin (ismi gerekmez, konumuz gazetecilik anlayışındaki farklar) önerisi şöyleydi:

"-Köşe yazısına önem verelim. Birinci sayfaya günün yorumunu yazayım..."

Haldun Bey önündeki kocaman siyah beyaz fotoğrafı öneri sahibine uzattı:

-Al bakalım! Şu eşşşeğe bir makale yaz!

Fotoğrafta bir eşek görülüyordu. Vurmuşlardı sırtına teneke kutuları.. Tenekeler kule gibi yükselmişti. O ağabeyimiz kıpkırmızıydı. Çok kırılmıştı.

Haldun Bey, "-Kırılma, dinle.., dedi. "Eller aya giderken, biz İstanbul'un göbeğinde eşekle nakliyat yapıyoruz. Bu görüntü Türkiye'yi binlerce kelimeden daha iyi anlatmıyor mu?.. Bu fotoğrafı açan bir yazı yazarsan kim okumaz ki?..

Okunmayan yazılarla kendimize değil, okura gazetecilik yapalım.." dedi.

Sonuç; İki üç muhteşem rötuşla Hürriyet kendine geldi. Bilginin zaferi... Sonra Günaydın'a döndü bizim patron.

2001 yılındayız. 33 yıl öncesini neden hatırladım?

Hürriyet'in Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök, bir yazı yazdı: "Genel yayın müdürleri, gerektiğinde yazarına müdahale ederse sansür mü saymalı? Yoksa bu görevinin gereği midir?" diye nezaketle soruyordu.

"Görevidir!.." derim. Yazarın limitsiz özgürlüğü sonradan zuhur etti. Ve bu mantıksızlık kitle gazetelerine zarar verdi.

Okur; ilk halini beğenip yıllarca tiryakisi olduğu gazetesinin sonradan karmaşıklaşan kişiliği karşısında şüpheye düşer: Acaba başka bir gazete mi aldım?

Gazetelerin köşelerine sızanlar arasında ülkenin bütün değerlerini sinsice gözden düşürmeye çalışanlar var. İrtica, bölücük, din, ulusal güvenlik ve ordu, demokrasi, cumhuriyet, Atatürk ilkeleri gibi hayati konularda mayın döşeyicilik yapıyorlar.

Ve toplum ahlakına aykırı, okuru kaçıracak kişisel yazılar yazılıyor... Bunlara nasıl "Dur!" denmez.

Ve ayrıca öyle kalitesiz köşe yazıları var ki...

Ve ayrıca meslektaşlarına terbiyesizce saldıranlar.

Bir de; çok kişisel, kimseyi ilgilendirmeyen salya sümük, küfürlü kağıt israfı yazılar var. Bu tip yazılar, Londra, Paris, New York metrolarında "underground gazete" denilen ve elden satılan "amatör yayınlarda" ancak yer alabilir. Fotokopi makinesi ürünü, abuk konulu kağıt parçalarının hem yayıncısı, hem satıcısı olanlar ayrı bir kolonidir. Uyuşturucu parasını çıkarmak için anlaşılamamış-entellektüel-idealist gazeteci (!) numarasına yatmışlardır.

BOZUK SES ARMONİYİ BOZAR
Özgürlük tartışılmaz. Yazarın özgürlüğü güzeldir. Limitsiz olamaz. Kalem mastürbasyonu gazeteleri batırır. Yazar, gazetesini köstekleyemez. Gazeteler, yüzlerce elemanın görev yaptığı senfonik orkestralar gibidir. Armoniyi bozan akortsuz tek ses orkestrayı yuhalatır.

Gazeteler yazı işleri yönetmenlerine emanettir. Onlar; ülkelerini ve gazetelerini korumakla sorumludur. Bazı gazetelerde 60-70 yazar var. Bu kadar çok dahiye sahip olsaydık batmazdık.

Yer açsınlar da, okumaya doyum olmaz gerçek yazarların, yazarlığı hak etmişlerin köşelerini kolay bulalım.
TEVFİK YENER
 
Son düzenleme:

seaboy07

Yeni Üye
7 Eyl 2010
21
6
Teşekkürler güzel yazıydı, bir döneme ışık tutması açısından da oldukça ilginçti.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

direnc11

Yönetici
11 May 2009
10,078
36,675
İstanbul
Seride epeyce az sayı kalmış. Bir yüklenilse tamamlayacağız seriyi. Ne güzel olur...

Bu vesileyle serinin bu hâle gelmesinde büyük emekleri olan Bay_x, Melih41, murtaza5 ve scanfan üstadlarıma çok teşekkür ediyorum.
 

direnc11

Yönetici
11 May 2009
10,078
36,675
İstanbul
79 ve 80. sayılar hariç listede eksik olan tüm sayılar bende var üstadım. En kısa sürede tarayıp, paylaşacağım.

Ne güzel bir haber bu... Sadece eksiklere değil, tarama kalitesini bir miktar arttırmakta fayda olduğunu düşüneceğimiz sayılara da el atsak? Ne çok şey istiyoruz, değil mi? :) Biliyorum, bunların hepsi zaman, enerji, sağlık, motivasyon, ... meselesi. Umarım hepsi daim olur :) Şimdiden teşekkürler.
 

direnc11

Yönetici
11 May 2009
10,078
36,675
İstanbul
Seride epeyce az sayı kalmış. Bir yüklenilse tamamlayacağız seriyi. Ne güzel olur...

Bu vesileyle serinin bu hâle gelmesinde büyük emekleri olan Bay_x, Melih41, murtaza5 ve scanfan üstadlarıma çok teşekkür ediyorum.

Üç gün önce bu mesajı yazmıştım ve bugün seri tamamlandı. Son üç günde paylaşım yaparak seriyi tamamlayan dostlarım, çok yaşayın: Bay_x, gorgon, murtaza5, scanfan... Hepiniz çok yaşayın. ( Sıralama alfabetiktir :) ).

Seri tamamlandı ama küçük bir işimiz daha kaldı: Listede isim yazmayanları da yenileyebilirsek çok sevineceğim. Ne çok şey istiyoruz, değil mi? :)

Tekrar teşekkür ederim.
 

savok

Admin
30 Eki 2009
19,988
83,571
Kasımpaşa


Üç gün önce bu mesajı yazmıştım ve bugün seri tamamlandı. Son üç günde paylaşım yaparak seriyi tamamlayan dostlarım, çok yaşayın: Bay_x, gorgon, murtaza5, scanfan... Hepiniz çok yaşayın. ( Sıralama alfabetiktir :) ).

Seri tamamlandı ama küçük bir işimiz daha kaldı: Listede isim yazmayanları da yenileyebilirsek çok sevineceğim. Ne çok şey istiyoruz, değil mi? :)

Tekrar teşekkür ederim.

O zaman sevgili gorgon üstadımızdan 24, 40, 42, 43, 45, 69, 70, 72,73, 77 ve 78. sayıların taranmasını isteyelim, lütfedip tararlarsa üst düzey taranmış bir serimiz olur.
Selam ve sevgi...
 

Gitajex

Yeni Üye
14 Kas 2020
21
37
Kapağını gördüğüm 72. sayıdan ötürü indirmeye kalkıştığım bu derginin tüm sayılarını indirebilmek çok sevindirici. Emek verip tarayan, düzenleyen ve listeleyen herkese çok teşekkürler.
 
Üst