GÜNDEM VE BULUŞMA

abolardis

Onursal Üye
12 Şub 2011
6,630
24,406
Pandemi nedeniyle değerli dostum Petranyusla uzun zamandır sosyal mesafeli görüşmeleri de askıya almıştık.
Ancak aramızda ki dostluğun boyutları yanında "Corona" derler bu illet-i melûn basit kaldı ve her şeyi göze alarak gece yürüyüşü ve sohbeti yaptık.
"İyice sıkıldık" dedim üstada.
"Aylardır yatıp kalktığımız konu hep aynı ve uzun zamanda değişecek gibi durmuyor".
"Haklısın" dedi.
"Daha bir süre bu insanlığa musallat edilen virüs ile mücadele edeceğiz" dedi.
Elimizi neye atsak bu aralar bir şekilde salgınla ilgili...
"Geçen akşam evdeki kütüphaneden bâri bir roman okuyalım da atmosfer dağılsın" dedim. Sir Nigel adlı Arthur Conan DOYLE'un bir romanını elime aldım. Aldığım gibi bıraktım. Nedenine gelince; orada da salgın edebiyatı var.
"Çekim ve çekilim yasası aklıma geldi" dedim üstad.
"Olabilir" dedi belki de Corona'yı kendimize biz çekiyoruz dedi.
"Bu Ekonomist Dergisi üzerinden yapılan kehnetlere ne diyorsun" diye sordum.
Durum böyleyse vahim, değilse yine vahim.
"Corona'yı kimin ürettiğini biliyorum" dedim. "Aslında ben Hellingen'den şüpheleniyorum açık olmasa da kapalı haber kaynaklarım söyledi".
Gülümsedi Petranyus.
"Bende dedi Küreselcilerle Ulusalcılar'ın çatışması ve insanlığı dizayn etmek isteyen kötücül güçlerin bir hesaplaşması diye düşünüyorum" dedi üstad.
"Ben de katılıyorum" dedim.
Aşı Amerikan seçimlerinden kısa bir süre önce ya da çok kısa bir süre sonra mutlaka çıkartılacak.
Amaç; birden çok! Ama küreselci yapı Pentagon'u kaybetmek istemiyor.
"Anketlere bakılacak son koz ABD askeri istihbaratının adamı Trump bir şekilde ekarte edilecek diye düşünüyorum" dedim.
Bütün bu gelişmelerde Pentagon'un konumu hepsinde önemli.
ABD küreselcilerden son derece rahatsız. Bu nedenle hesaplaşma; iç hesaplaşma şeklinde devam ediyor şimdilik ancak Corona bunun bir parçası, belki de deneme sürümü...
"Covid şimdilik sadece belirli bir yaş grubunu hedef alıyor üstad" dedim.
"Yarın belki farklı bir yaş gurubunu hedef alacaklar".
"Haklısın" dedi Petranyus, "haklısın".
Küresel güçlerin ulus devletlere saldırısı bu illet...
"Allah'dan korku ikliminden erken çıktı devletler ve erken bir normalleşme için adım attılar".
"Aynen katılıyorum" dedim.
Amaç belli biliyoruz artık.
"Ama" dedi "hiç bir şey insanlıktan daha büyük olamaz".
Küreselci bu kötü güçler ya da küresel dünya derin devleti bile olsa sonunda yenilecek ve biz kazanacağız.
"Bu aralar..." dedim "Youtube'da çok farklı kanalları takip ediyorum".
"Youtube'da insan kirliliğinden nasibini almış durumda" dedi üstad.
"Dil anlaşalım diye bulundu biz küfür ve hakareti icat ettik" dedi.
"Haklısın çok kirli bir alan" dedim.
İnternet ahlâkı henüz oturmamış.
Altyapısı olmayan bir takım videolar ve insanlara enjekte edilen garip fikirler ve düşünceler var. "Aman dedim ben artık o dünyadan da soğudum. Youtube benim için müzik kanalından başka bir şey değil artık". "Bilgi bu kadar evrenselleşmişken halen bir insanın kendisini cahil bırakması tercih nedenidir" dedi üstad. "Kesinlikle öyle" dedim. "İnsanlık boyutu kadar değerli bir boyut olamaz". Einstein; "kainattaki en büyük enerji sevgi enerjisidir" demiş. Öyle tamamen öyle...
Bilim yanlışlamalar ve kuramlar üzerinden yükselir. Bilimsel bir teori, o şeyi sadece en iyi açıklayan teoridir.
"Ve artık günümüzde, düşün ki; artık Big-Bang hakkında yeni varsayımlar var" dedim.
"Evrenin büyük patlama ile oluşmadığı, sadece maddenin bu patlama ile oluştuğu ve aslında enerji olarak zaten var olduğu yeni teoriler arasında" dedim.
"Olabilir" dedi üstad.
"Ruhunun yaşını biliyor muyuz mesela? diye sordu.
"Öyle üstad" dedim. Bilinmeyene bir serüven gibi hayat... Üstadla Mu Kıtası'ndan başladık, Atlantis'den devam ettik. Tufan Öncesi ve Sonrası uygarlıklar hakkında konuştuk. Garip tezleri tartıştık.
"Mesela üstada bu Moğol kelimesinin etimolojik kökeni nereye kadar gider? Saçma olacak ama; bir teori de ben ortaya atayım" dedim.
"Mesela Mu ve Oğul kelimelerinden ortaya çıkmış olmasın sakın! "Mu'nun Oğlu" anlamında... "Bilimsel bir tarafı var mı bllmem ama belki bir çılgın bilim adamı bu tezi dikkate alır ve bu konuyada girer." Biraz tebessüm etti. Uzun bir yürüyüş yaptık üstadla. Arada maskeleri indirip gecenin karanlığında sokak lambaları altında sigara içerek gezdik.
Nerede yorulduğumuzun bir önemi yoktu. Hâliyle orada mola verdik. "Üstad bir şeyler içemiyoruz kusura bakma" dedim. "Yok" dedi. "Dostum içmiş kadar olduk biraz daha sabır". "Yine aile ziyaretleri olur, yine gece balkon sohbetleri yaparız. Gün ve gündemi kendi penceremizden analiz etmeye çalışırız" dedi. Epeyce dumanlı nesneden tükettik yürür biçimde. Hava gecenin etkisiyle hafif serinlemişti. Adımlarımızın karıştığı karanlıkta bir fener gibi yanıyordu barış çubukları ve ortak bir eksende birleşen koordinatlarda, ay ışığı bulaşmış gözlerimizle caddeleri, sokakları ve yalnız gezen o masum sokak hayvanlarını izledik.
Bir süre sessiz yürüdük gecenin içimize doğan sessizliği ve sakinliği ile düşüncelerimizi berraklaştırdık ve değerli dostumla en kısa sürede buluşma dilekleri ve bol çizgi romanlı günler temennileriyle ayrıldık. Ben bir "cigara" daha yaktım. Uzayan karanlığa göz attım. Umudum ay ışığında bir güneş gibi parlıyordu. Biliyorum iyiler kazanacak her zaman. İçimde ki benle sohbeti koyulaştırıp yaklaşırken eve ellerime baktım ve görünmeyen bir düşman gibi her yerde olan bu tehditi düşündüm. "Darkwood'da daha güvendeyim" dedim. Yol uzun ama yürünmeli, engeller var ama aşılmalı hayat bu işte!
Selam ve saygılarımla...

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst