Büyük kentlerde binlerce insanın dar ve ruhsuz apartman dairelerine yığılmasıyla oluşan topluluk gerilim yüklüdür.Gürültü,stres,trafik ve dar alanlarda aşırı yoğunlaştırılmış nüfus toplumsal bir travmaya sebep olur.İktidar sahipleri büyük kentleri çekim merkezi yapmak yerine köy ve kırsal alanları tarıma açmayı ve sermayesi olmayan insanları buralara yerleştirip tarım ve hayvancılığı cazibe merkezi yapmalıdır.
Firavuni bir güçle tabiatın yağmalanması ve çılgın projelerle her tarafa apartmanların dikilmesi tam bir çılgınlıktır.İstanbul’un nüfusunu azdıracak bu çılgın projeler(kanal projesi) milyonlarca sene içinde şehrin jeolojik yapısını, doğal dokusunu, içinde yaşayanların güvenliğini tehdit altına sokmaktadır. Bu ilahi ve tabii olana, insan fıtratına meydan okumadır. Bu ölçekte köklü kararları almaya siyasetçi ve yöneticinin hakkı ve yetkisi yoktur. Eğer bu konularda karar verilecekse halka sorulması lazım.Hiç değilse “bu kavim kendi helakine razı” ise sorumluluğu kendisi üstlensin. (alıntı Ali Bulaç)