Bir Tüyap Macerası
Bir gezinin can sıkıcı ve heyecanlı hikayesi
Çizgi D.
Her şey bakunin’in bensiz nasıl toplanırsınız diye ortalığı alt üst etmesi ile başladı..
Cuma günü oradayım, Cumartesi fuardayız dedi, aldı beni bir telaş ulan adam bakunin, anarşitin teki dedim kendime ulan Trabzon nere İstanbul nere, biraz zor gelir..Hatta işi sağlama almak için Cuma sabahı saat 10 gibi aradım, Hala Trabzon’da üzerinize afiyet yataktan zor kaldırdım, ben daha da rahatladım. Oh ne güzel tek başıma gider keyfini çıkarırım fuarın diye hayaller kuruyorum.. O da ne bir telefon Ankara’da Profesör’le buluştuk yarın geleceğiz.. Önce hafiften bir iç burukluğu ve hayal kırıklığı biraz nem ve sisten sonra kendime geldim..Hehe bunlar şimdi sabaha kadar alem yaparlar, yarına da gelemezler diye teselli buldum vurdum kendimi en koyusundan tavşan kanı çaya, emin olmak içinde gece saat 1-2 gibi aradım dediğim gibi beyler ud ve tanbur eşliğinde keyif çatmakta.. Artık kesin gelemezler diye ellerimi ovuşturarak uykunun güzel kollarına gönül rahatlığı ile kendimi bıraktım..Kitaplar arasında ve çizgi romanlar içinde geçen rüyalarım sabahın 8inde çalan telefon sesi ile bölündü. Tek gözümle şöyle bir baktım profesör iki gözümde birden açıldı. Duymazlığa vurarak ve görmemezliği gelerek rüyalarıma döndüm, dönmez olaydım. Bu seferde bakunin arıyor ben hala aymazlık içerisindeyim..Açtım telefonu kendimden emin şekilde ne var kardeşim sabahın köründe arıyorsunuz, geldik abi sen neredesin demez mi? Kahvaltı dedim, erken dedim kem dedim küm dedim..Yemediler.. İki saattir istanbul’dayız.. Dolaşmaktan sıkıldık..Hadi demezler mi? Baktım kaçış yok.. Ertuğrul benden masum, hazır ve nazır bekliyor.. Önce Küçük Çekmece ertuğrul’un yazıhanesinde topandık, çaylar, yenilen börekler, kaşar ekmek ve zeytinler, yine çaylar, içilen binlerce sigara sonrasında isyan ederek yeter artık gidelim şu fuara da olan olsun dedim ..Sonrası mı? Onu da fotoğraflı anlattım..
Ana!.. Bu kim? Adama yarım saat Ozaki (Murat) dedim..Meğersem Tsubasa (Hüseyin)miş! Forumlarda ilk!
Haluk abi…Büyüğümüz..Yol haritası çıkarıyor..Ziyaret edilecek stand ve kitapevlerinin neler olduğunu bize dikte ediyor..
Ertuğrul nereden bu adamları buraya çağırdım..Orhan ağabeymizden Bir teselli ver şarkısını mırıldanmakta, çay boşlarını toplamakta ve sigara tablalarını boşaltmakta..
Bir garip bencileyin..Sarı çiçek ilahisi eşliğinde..
Karar verme arifesindeyiz..İçlerinde en küçük olan ben beklemekteyim verilecek kararı..
Çok meşgul adam bakunin de girdi kadraja, telefonda da colinmccay, artık karar verildi, dönüş yok, çıktık yola..
Olmaz böyle şey kapıdan girer girmez Büyülü Rüzgar standı önümüzde. Yüzümüzdeki ilk defa görmüş gibi bir tebessüm..
Hararetli şekilde çizgi romanın tarihsel gelişim sürecini anlatıyorum..İyi insanlar kalbim kırılmasın diye ne saçmalıyorsun demiyorlar bana..
Sonra yürüdük gittik mahşerin üç atlısı, diğer atlıları kaybettik bu arada..
Kibar adam Haluk abi şunlardan bir kurtulsam da kitaplarına arasına gömülsem diye düşünüyor amma velakin nezaketten söyleyemiyor..
Döndük 5 saat sonra Kürkçü dükkanına gelsin çaylar..
Hatıra olsun diye aile fotoğrafı çektirdik..
Soldan sağa Ertuğrul(Zeki), savok(Savaş), bakunin (İlker), Tsubasa (Hüseyin)
Oturan mı? Haluk Abi(profesör).
Çok güzel bir gün geçirdim. Çok iyi ve cömert insanlarla birlikte oldum. Tanıdığım için bir kez daha mutlu oldum. Hepsini ayrı ayrı sevgi ile selamlıyorum. Sağlıklı, mutlu ve uzun yaşasınlar.
Bir gezinin can sıkıcı ve heyecanlı hikayesi
Çizgi D.
Her şey bakunin’in bensiz nasıl toplanırsınız diye ortalığı alt üst etmesi ile başladı..
Cuma günü oradayım, Cumartesi fuardayız dedi, aldı beni bir telaş ulan adam bakunin, anarşitin teki dedim kendime ulan Trabzon nere İstanbul nere, biraz zor gelir..Hatta işi sağlama almak için Cuma sabahı saat 10 gibi aradım, Hala Trabzon’da üzerinize afiyet yataktan zor kaldırdım, ben daha da rahatladım. Oh ne güzel tek başıma gider keyfini çıkarırım fuarın diye hayaller kuruyorum.. O da ne bir telefon Ankara’da Profesör’le buluştuk yarın geleceğiz.. Önce hafiften bir iç burukluğu ve hayal kırıklığı biraz nem ve sisten sonra kendime geldim..Hehe bunlar şimdi sabaha kadar alem yaparlar, yarına da gelemezler diye teselli buldum vurdum kendimi en koyusundan tavşan kanı çaya, emin olmak içinde gece saat 1-2 gibi aradım dediğim gibi beyler ud ve tanbur eşliğinde keyif çatmakta.. Artık kesin gelemezler diye ellerimi ovuşturarak uykunun güzel kollarına gönül rahatlığı ile kendimi bıraktım..Kitaplar arasında ve çizgi romanlar içinde geçen rüyalarım sabahın 8inde çalan telefon sesi ile bölündü. Tek gözümle şöyle bir baktım profesör iki gözümde birden açıldı. Duymazlığa vurarak ve görmemezliği gelerek rüyalarıma döndüm, dönmez olaydım. Bu seferde bakunin arıyor ben hala aymazlık içerisindeyim..Açtım telefonu kendimden emin şekilde ne var kardeşim sabahın köründe arıyorsunuz, geldik abi sen neredesin demez mi? Kahvaltı dedim, erken dedim kem dedim küm dedim..Yemediler.. İki saattir istanbul’dayız.. Dolaşmaktan sıkıldık..Hadi demezler mi? Baktım kaçış yok.. Ertuğrul benden masum, hazır ve nazır bekliyor.. Önce Küçük Çekmece ertuğrul’un yazıhanesinde topandık, çaylar, yenilen börekler, kaşar ekmek ve zeytinler, yine çaylar, içilen binlerce sigara sonrasında isyan ederek yeter artık gidelim şu fuara da olan olsun dedim ..Sonrası mı? Onu da fotoğraflı anlattım..
Ana!.. Bu kim? Adama yarım saat Ozaki (Murat) dedim..Meğersem Tsubasa (Hüseyin)miş! Forumlarda ilk!
Haluk abi…Büyüğümüz..Yol haritası çıkarıyor..Ziyaret edilecek stand ve kitapevlerinin neler olduğunu bize dikte ediyor..
Ertuğrul nereden bu adamları buraya çağırdım..Orhan ağabeymizden Bir teselli ver şarkısını mırıldanmakta, çay boşlarını toplamakta ve sigara tablalarını boşaltmakta..
Bir garip bencileyin..Sarı çiçek ilahisi eşliğinde..
Karar verme arifesindeyiz..İçlerinde en küçük olan ben beklemekteyim verilecek kararı..
Çok meşgul adam bakunin de girdi kadraja, telefonda da colinmccay, artık karar verildi, dönüş yok, çıktık yola..
Olmaz böyle şey kapıdan girer girmez Büyülü Rüzgar standı önümüzde. Yüzümüzdeki ilk defa görmüş gibi bir tebessüm..
Hararetli şekilde çizgi romanın tarihsel gelişim sürecini anlatıyorum..İyi insanlar kalbim kırılmasın diye ne saçmalıyorsun demiyorlar bana..
Sonra yürüdük gittik mahşerin üç atlısı, diğer atlıları kaybettik bu arada..
Kibar adam Haluk abi şunlardan bir kurtulsam da kitaplarına arasına gömülsem diye düşünüyor amma velakin nezaketten söyleyemiyor..
Döndük 5 saat sonra Kürkçü dükkanına gelsin çaylar..
Hatıra olsun diye aile fotoğrafı çektirdik..
Soldan sağa Ertuğrul(Zeki), savok(Savaş), bakunin (İlker), Tsubasa (Hüseyin)
Oturan mı? Haluk Abi(profesör).
Çok güzel bir gün geçirdim. Çok iyi ve cömert insanlarla birlikte oldum. Tanıdığım için bir kez daha mutlu oldum. Hepsini ayrı ayrı sevgi ile selamlıyorum. Sağlıklı, mutlu ve uzun yaşasınlar.