zagor-t
Onursal Üye
- 17 Eki 2012
- 1,464
- 20,855
Birbirimizi yemediğimiz günlerin gelmesi dileğiyle...
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Fırt Sayı 099
- Konuyu Başlatan zagor-t
- Başlangıç tarihi
-
- Etiketler
- fırt sayı 99
scanfan
Yönetici
- 25 Eyl 2013
- 7,211
- 75,326
"Dil" sürekli değişen dinamik bir varlık. Tıpkı bir canlı gibi: Doğuyor, gelişiyor, değişiyor, olgunlaşıyor, etkiliyor, etkileniyor, fakirleşiyor, zenginleşiyor, bazen yozlaşıyor, sonra canlanıyor, bazen de ölüyor. "Tercüme" kelimesinin yerini "çeviri" sözcüğü aldığında yadırgamıştım. "İhtimal" yerine "olasılık" diyen öğrencisine çok kızan bir öğretmen hatırlıyorum. Ama şimdi bu sözcükler çok oturmuş, yerleşmiş gözüküyor. Tıpkı diğer yüzlerce, binlerce sözcük gibi.
Elinize sağlık sevgili "zagor-t".
s.3
Son düzenleme:
ertuğrul
Admin
- 5 Nis 2009
- 24,845
- 137,149
Güzel paylaşım için teşekkür ederim.
Bu güzel temenninin gerçekleşmesine o kadar çok ihtiyacımız olan bir dönemden geçiyoruz ki. Ve maalesef o günlere o kadar uzağız ki.
Teşekkürler, üstadım. Sayenizde nefes alabiliyoruz.
Bu güzel temenninin gerçekleşmesine o kadar çok ihtiyacımız olan bir dönemden geçiyoruz ki ve maalesef o günlere o kadar uzağız ki.
Teşekkürler, üstadım. Sayenizde nefes alabiliyoruz.
Beymelikli18
Onursal Üye
Teşekkür ederim, ellerine sağlık.
Moderatör tarafında düzenlendi:
serdary67
Onursal Üye
Birbirimizi yememizin nedenlerinin iyi irdelenmesi lazım ne olduda bu ülke 1938 den itibaren bu kadar değişime rağmen hala toplumsal barışa ulaşamadı?İşte sorulacak soru budur.Lafta islam olduğu söylenen bizde dahil ortadoğu ülkelerinin bugün kanın içinde boğulmuş hallerinin nedeni aslında gerçek anlamda kuranın emiri olan sosyal adaletin ve kadına yaklaşımdaki ve kadının eğitimindeki varolan yanlışlarının kadına toplumda reva görülen yanlış muamelenin sonuçlarıdır.Bir yanda altın klozetler ve saraylarda milyon dolarlık yatlarda yaşayanlar diğer yanda sefalet içinde yaşayan toplum fertleri varken bu coğrafyanın nefes alması zordur.Buna birde emperyal güçlerin emrinde olan idareciler(ki en güzel örnek suudiler) ve petrol üzerinde oynanan oyunlar ve çevrenin doğanın katledilmesi eklendiğinde ortaya hiçde hoş olmayan bir tablo çıkmaktadır.Çare vardır.Çare bu ülkeden çıkmış bir dehanın sözlerindedir.''Muhtaç olduğun kudret damarlarında ki asil kanda mevcuttur''.Çare biz halkların birleşmesidir.Ezilen halkların bu ülkeleri idare eden yöneticiler karşısında bir ve beraber olmayı bilerek onlara anlayacağı dilde gereken cevabı vermemizdir.Barışın dünyaya hakim olması için önce tüm dünya halklarının barış için ayağa kalkması yani kıyam etmesi gerekir.Ne zaman dil,renk vb. tüm ayrılıkları bırakıp önce insanız bu dünyada cenneti istiyoruz bunun için birlik olmamız gerekli dersek ve tüm siyasetçileri dünya da varolan tüm siyasi rejimleri buna zorlarsak o zaman barış elbet gelir.
Orta 2'ye giderken hocamızın "cevap" yerine "yanıt" diyen bir arkadaşıma tokat attığını hatırlıyorum. O gün ciddi anlamda bir travma yaşayıp, acaba ağzımdan çıkan bir kelimeden ötürü ben de bu şiddete maruz kalır mıyım? diye bayağı bir düşünüp, bu olayı kafaya takmıştım. Neyse ki ilerleyen günlerde hocamız, sanki hiç bir şey olmamış gibi, o tokat attığı arkadaşla şakalaşıp, onunla tatlı dille konuşarak gönlünü almayı bilmişti. Ben de derin bir nefes almıştım böylece...