18 Haziran Ve Günler Yürümeye Başladı, Müzikli Resimli Edebiyat Takvimi

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,473

ARIKAN_M_MTAZ_TB_Haz_18.jpg


 
Son düzenleme:

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,067
76,164
hiçbiryerde :)
Gülümseten yazı için teşekkürler "scanfan" dostum.
Bugün Refik Halit Karay'ın ölüm yıldönümü, bir de
onunla ilgili Refik Durbaş'ın kitabından bir bölüm okuyalım:

0_195as.jpg

0_195as23.jpg
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,211
75,473
CELAL_ENG_R_Bir_Bilimadam_n_n_Ser_veni_kapak.jpg


Bilim adamı "Celal Şengör"ün hayat öyküsünün anlatıldığı kitaptan İstanbul'la ilgili düşüncelerini içeren kısa bir bölüm.
"Bir Bilim Adamının Serüveni, Celal Şengör Kitabı" başlığını taşıyan bu nehir söyleşi türündeki kitabı Sefa Kaplan hazırlamış. Kitabın yayın tarihi 2010.

...Bazen düşünüyorum, kalsa mıydım acaba İsviçre’de, diye. Fakat ona da gönlüm elvermiyor, Türkiye de inanılmaz bir yer. Bir İstanbul insana o kadar çok şey veren bir şehir ki, o kadar çeşitli kaynaklardan bilgi ve görgü edinebildiğin bir şehir ki, İstanbul’u bırakıp gitmeye de gönlüm elvermiyordu.

“İstanbul insana çeşitli kaynaklardan bilgi ve görgü veren bir şehir” derken neyi kastediyorsunuz?

— Bizans, Osmanlı, tabiat güzellikleri...

Pekâlâ, niye içine gelenleri şehirlileştiremiyor?

— Şehirlileşmek bir iki nesilde olacak bir şey değil. İstanbul’u, cahil bir mafya grubunun eline düşmüş, aristokrat bir hanımefendi olarak düşün. O cahil mafya grubu bu aristokrat hanımefendiye ne kadar iyi bakabilir ki?

Sürekli ırzına geçiyorlar, en iyi bildikleri iş bu çünkü...

— Evet, aynen. Dolayısıyla adam olmuyor. Ama bir Sultanahmet’te dolaşırken, insan Nika İsyanı’nı düşünüyor. Bir Teodora’yı düşünüyor. Biraz ileriye gidince Konstantin Kolonu’nu görüyorsun, aklına Büyük Konstantin geliyor, Çemberlitaş... Biraz ileriye gidiyorsun, dünyanın en büyük kapalıçarşısı. Bir ucu Asya’da bu geleneğin, bir ucu Yugoslavya’da. Kapalıçarşı'daki adamlara bakıyorsun, yürürken kulağına İspanyolca çalınıyor, ama Sefardim, yani beş yüz yıl önceki İspanyolca konuşuluyor. Yahudiler Sefardim (Ladino veya Yahudi İspanyolcası. Sefardi veya sefardim, İbranicede Akdeniz ülkelerinde yaşayan Yahudiler’e verilen ad) konuşuyorlar.


İstanbul’da insanı besleyen bir şey var diyorsunuz...

— Böyle bir şey, dünyanın başka neresinde olabilir, diyorum. Kapalıçarşı’dan çıkıyorsun, gidiyorsun Beyazıt Meydanı'na. Koskoca Harbiye Nezareti, şimdi üniversite olmuş. İki adım ötesinde Sahaflar Çarşısı; bugün gerçi perişan olmuş ama o çarşının içinden geçerken insanın aklına İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Ali Emiri Efendi ve daha niceleri geliyor. Oradan üniversitenin içine giriyorsun, üniversitenin bir Tıp Tarihi Kütüphanesi var. Aman yarabbim, içinde neler var...Ortaokuldayken rahmetli Baha Bey Amca götürmüştü beni bir kere oraya. Aman neler görmüştüm orada. Oradan iki adım ileri gidiyorsun, Süleymaniye Kütüphanesi var. İslam âleminin en zengin elyazması koleksiyonu. İnanılmaz bir şey. Muhteşem. Karşıdan camiye bakıyorsun. Sinan’ın en büyük eserlerinden biri, iki adım ötede duruyor. Biraz yürüyorsun, Şehzadebaşı Camii, o da Sinan’ın başka bir şaheseri. Kanuni’ye diye başlamış zavallı, Kanuni fikrini değiştirince de şaşırmış. Daha sonra Kanuni, şimdi bana bir cami yap diye emredince de, yer yok, demiş Sinan. Kanuni de, yer yarat o halde, diye cevap vermiş. Pekâlâ, demiş Sinan ve Süleymaniye ortaya çıkmış.
 
Son düzenleme:
Üst